Zeytinyağı hapı!

7 Şubat 2019

Kadıköy Moda’da, bir ara sokakta zeytin ve zeytinyağı satan küçük bir dükkân vardı. Sahibi Dilek Zorlu Hanım Edremit’ten zeytin ve zeytinyağı işleyip getirir, bu küçük dükkânda K-Olive markasıyla satardı. Geçenlerde baktık dükkânda rengârenk kutular yığılmış:

- Hayrola, bunlar ne?

- Bunlar nar ekşisi, dedi Dilek Hanım, bunları Güney Kore’ye ihraç ediyoruz...

- Ne güzel, demek ihracata başladınız... Peki ya şu kutular...

- Onlar da zeytinyağı kapsülleri...

Merakımızın arttığını görünce, Dilek Hanım gerisini anlattı... Güney Kore’ye zeytin ve zeytinyağı satarak ihracata başlamış. Peşinden kapsül içinde zeytinyağı ve çörek otu yağı satışı gündeme gelmiş. Dedi ki:

- Onlar yemeklerde kullanmıyor ama sağlığa yararını biliyorlar. Bu yüzden zeytinyağını kapsül içinde hap gibi içiyorlar. Aynen bizim balık yağı içtiğimiz gibi... Çörekotu yağı da aynı şekilde sağlık için tüketiliyor...

Kore’de insanlara günde iki kapsül zeytinyağı içmeleri tavsiye ediliyormuş. Dilek Hanım zeytinyağı ve çörek otu hapının Arap ülkelerinde de rağbet gördüğünü anlatıyor. Nar ekşisi Urfa’dan geliyormuş. Dilek Hanım bütün bunları küçücük bir dükkânda tek başına yapıyor...

Yazının Devamı

Sigara yasağı!

5 Şubat 2019

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sigara yasağı konusunda titizlenen herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı:

“Restoranların, kafelerin en güzel yerleri sigara içenlere ayırılıyor. Biz diyoruz ki sigaranın dışarıdan görünmeyen, izin verdiğimiz kapalı bölümlerde içilmesine izin verelim. Kapalı alan arka tarafta olacak ve mekânın yüzde 30’unu geçmeyecek. Ayrı giriş ve geçişi olacak. Havalandırması çok güçlü olacak.”

Yıllardır sigaraya karşı savaş veren Prof. Elif Dağlı, bu öneriye karşı “Sakın ha...” diyor.

Dağlı’ya göre bir kafe veya lokantada bitişik alanda içilen sigaranın diğer alana sızmaması imkânsızdır. Bu uygulama İspanya gibi ülkelerde denenmiş ama vazgeçilmiştir. Sigara içenleri ayrı kapıdan bir başka salona aldınız diyelim... Garsonlar girip çıkarken aradaki kapılar açılmayacak mı? Düşününüz ki vapur ve dolmuş motorlarının iç salonlarına duman girer diye dışında da sigara içmek yasaktır. Bu konular zamanında çok tartışıldı. Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ başta olmak üzere AKP’li siyasiler ve AKP hükümetleri bu konuda ciddi mücadele verdiler. Türkiye sigara dumanından mümkün mertebe temizlendi. Ancak yasak hâlâ pek çok mekânda deliniyor. Kontrolleri sıkılaştırmak yerine yasağı

Yazının Devamı

İpekçi’siz 40 yıl...

2 Şubat 2019

Milliyet gazetesinin efsaneleşmiş Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi’yi 40 yıl önce kaybettik. Cinayette tetiği çekenler yarı yarıya bulundu ama tetiğin ardındakiler hâlâ karanlıktadır. O karanlıkta kimi meşum ve malum yabancı istihbarat örgütlerinin gölgesi rahatça fark edilir.

Abdi Bey 12 Eylül darbesinin taşlarının döşendiği dönemde öldürüldü. Sonraki yıllarda sıra Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi laik demokrat aydınlara geldi.

Türkiye oradan oraya savruldu.

Abdi İpekçi, Milliyet’in yönetimini ele aldığı 1950’lerden itibaren halkı zayıf taraflarından yakalayan ve anlık heyecanlar veren bir gazete yerine, geleceğin nitelikli toplumunu yetiştirecek bir yayın gerçekleştirdi. Gençlere gazete okuma zevkini aşılamak, onları çağa uygun kültür ve bilgilerle donatmak başlıca amaçlarındandı. Aklın, vicdanın ve sağduyunun sesi olma yolundaydı. Türkiye’de gazeteciliğin kurumsallaşmasında önemli rol oynadı. 1960’ta Basın Ahlak Yasası’nı bizzat hazırladı. 212 Sayılı Basın İş Kanunu’nun hazırlanmasına öncülük etti... Titiz bir gazeteciydi. Kısa süre önce kaybettiğimiz Mete Akyol dostumuz bir toplantıda şunları anlattı: “Her hekimin, mesleğinin A harfi olarak

Yazının Devamı

Kördüğüme doğru!

31 Ocak 2019

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriye’de güvenli bölge oluşturabilecek tek gücün Türkiye olduğunu” söylüyor.

Washington’da bulunan Suriye Demokratik Konseyi Eş Başkanı İlham Ehmed, Başkan Trump ile ayaküstü görüşmüş, ona Türkiye’nin etkisindeki bir bölgenin kendileri için güvenli olmayacağını aktarmış... Trump da Ehmed’e “Kürtlerin güvenliğini tehlikeyeatmayacaklarını” söylemiş.

ABD, özetle, PYD-YPG için
güvenli bölge arayışında...

Türkiye ise tam aksine PYD/YPG’ye karşı bir güvenli bölge kurmayı düşünüyor.

Rusya, bölgenin Suriye kontrolüne
verilmesini istiyor.

Türkiye’nin müttefiki konumundaki ÖSO gibi örgütler Suriye rejimiyle kanlı bıçaklı. Türkiye ÖSO’nun da etkisiyle Suriye’nin Doğu Fırat’a girmesini

Yazının Devamı

Kerhen de olsa!

29 Ocak 2019

Bir siyasi partinin ilkeleri olur, ideolojisi olur, programı olur, bu programa uygun kadroları olur... Ancak ilkelerini ve programını bir kenara fırlatıp atmışsa, kadrolarını o ilkelere uygun olmayan hatta zıt kişilerle doldurmuş, muhalefet yapar gibi görünüp iktidara destek olarak durumu idare ediyorsa... O parti en küçük fırtınada tabii ki oradan oraya savrulacaktır.

Böyle partinin elbet yerel yönetim politikası da olmaz. Geleceğin belediye başkanlarını yetiştirmek için projesi yoktur. “Aman benim yerime oynar” diye yetenekli gençlerden korkulur. Başarılı belediye başkanı çıkarsa başı ezilir, yerine tehlikesiz olanı konur.

Yerel seçimde aday adaylarının projelerine, yönetim yeteneklerine, dürüstlüklerine bakılmaz. Parti ağalarının adamları çarpışır. Adaylar mezheplerine, etnik kimliklerine, yukarıya avanta sağlama becerilerine göre değerlendirilir. Genel Başkan için esas olan koltuğunu korumaktır. Tercihlerini partinin ve ülkenin değil kendisinin istikbaline göre yapar. Ortada bir siyasi çizgi, ilke falan olmadığı için aday tercihi her zaman sancılı olur. Kavgalara yol açar.

Nasıl olsa iktidar karşıtı vatandaş seçim günü tıpış tıpış gidecek, oyunu kerhen de olsa bu siyaset

Yazının Devamı

Tarımın öyküsü!

26 Ocak 2019

Daha düne kadar tarımsal üretimde dünyanın kendi kendine yeten 7 ülkesinden biriyken neden saman ve soğanı bile ithal eder duruma düştük? Neden patlıcan 20 lira oldu? Neden açlık kapımıza dayandı?

Bugünkü duruma gelmemizin ana sebepleri, 2000 yılında eline düştüğümüz IMF’nin şart koştuğu uygulamalar... AKP iktidarının hızlı özelleştirme hamleleri... Ve destek kuruluşlarının bir bir ortadan kalkmasıdır. EBK ile SEK’in özelleştirilmesi, kesimhanelerin, buzhanelerin, depoların, fabrikalarının satılması, makinelerin hurdacıya satılıp arazilerin konut alanına dönüştürülmesi, hayvancılığı ve ona bağlı tarımı öldürdü. TEKEL özelleşince tütün çiftçisi bitti, içki ve sigara piyasası yabancıların eline geçti.

Yüksek vasıflı tohum, damızlık, fidan üretip çiftçiye dağıtan Devlet Üretme Çiftliklerinin çökertilmesi bir başka büyük darbe oldu. Tarım Satış Kooperatifleri üreticinin bir başka can simidiydi. Atatürk’ün girişimiyle kurulan ve 1993 yılında sayıları 416’ya ulaşan Satış Kooperatiflerine devlet desteği IMF talebiyle kesilince üretici zora düştü. TARİŞ gibi dev bir kuruluş bile zor ayakta durur oldu.

Mazot ve girdi fiyatlarının artması, çiftçi gelirinin sürekli geriye düşmesi bir başka

Yazının Devamı

TAZELENME OKULU

24 Ocak 2019

İzmirli dostumuz Yurdanur Bilgin:

- Çok mutluyum, diyor, üniversiteye başladım, yeniden okul sıralarında oturmanın mutluluğunu yaşıyorum, yeni arkadaşlarım var, yeni bilgiler ediniyorum...

- Beyefendi yaş 75 idi yanılmıyorsam...

- Hayır 78... Ama okulumuzda yaş önemli değil...

Ege Üniversitesi bünyesinde Tazelenme Üniversitesi adlı 4 yıllık eğitim merkezi açılmış. Lise diploması şart değil, ilkokul diplomasıyla da girebiliyorsunuz. Giriş sınavı yok, harç yok, yaş sınırı yok. Dersleri Ege Üniversitesi hocaları veriyor. Öğrenciler Sağlık, Psikoloji, Mikrobiyoloji, Felsefe, Hukuk, Metin yazarlığı, Psikodrama, İngilizce, Aikido, Yemek, Halk Dansları gibi dersler görüyor... 3 ders zorunlu diğerleri seçmeli.

Projeyi Fransa’dan esinlenerek Akdeniz Üniversitesi başlatmış. Muğla, Alanya, Nişantaşı üniversiteleri bünyesinde de uygulanıyormuş.

Ders aralarında Migros’un gönderdiği atıştırmalıklar da ücretsizmiş.

Yurdanur Bilgin

Yazının Devamı

PATLICAN 20 TL!

22 Ocak 2019

Markette patlıcan 20, kabak 15, domates 15, dolmalık biber 10, soğan 5 lira... Sel, afet, don gibi olağanüstü doğa olayları yaşanmadığı halde tüm tarım ürünlerinde adeta fiyat patlaması yaşanıyor... Sebep?

Artan enflasyon ve geçen yıl yaşanan döviz krizi sonucu girdi maliyetlerinin artması...

Çiftçinin sattığı ürün karşılığında yeterli girdi temin edememesi...

Kazanç sağlayamadığı için mecburen üretimden çekilmesi... Daha da vahim olanı... Ufukta durumun düzeleceğine ilişkin umut görünmemesi... Artık stokçulara baskın veya ithalat sopasını kullanmak fiyat indirimi için yeterli olmuyor...

Bir acil durum ilanına ihtiyaç var...

Çünkü sorunlar kendiliğinden çözülmeyecek kadar ciddi...

YANSIMASAYDI

İstanbul’da trafik denetimi yapan iki polis taksiden indirdikleri bir kadını zorla polis aracına sokuyor. Ardından ıssız bir yere götürüp içlerinden biri gözcülük yaparken, diğeri tecavüz ediyor. Yetmiyor, parasını da gasp ediyorlar. Kimseye bir şey anlatmaması için tehdit ettikten sonra serbest bırakıyorlar. Kadın, karakola gidip suç başvurusunda bulunmak istiyor. Ancak polis,

Yazının Devamı