Nereden baktığın önemli diye bir laf var ya, gerçekten de doğru. Olaya nereden baktığın önemli. Dünyaya nereden baktığın önemli. Ben iki gündür mesela Marmaris civarından bakıyorum dünyaya. Görüş açımda sadece mavi ve yeşil var. Bir anda dünyam deniz, uyku ve yemek yemekten ibaret oldu. Daha üç gün önce dünyanın merkezi sandığım Londra’daydım. Orası dışında her yer uzak ve önemsiz geliyordu. İstanbul’dayken de aynı hislere sahiptim. Demek ki her yer önemli. Ya da her yer önemsiz. Dünyanın merkezi benim için işte bulunduğum bu cennet vatan köşesi. Burası çok önemli, arzın merkezinde, olayların göbeğindeyim burada ben.
En önemli endişelerimden biri, güneşin açısı ve hareketi. Şezlongu şemsiyeye göre ayarlamak büyük bir mühendislik ve hesap gerektiriyor. Yarım saate bu güneş nerede olur, şu güneyden yaklaşan bulut bana zaman kazandırır mı, şemsiyenin yüksekliği, kapladığı alan çarpı benim şezlongun uzunluğu eksi iskelenin ucuna olan uzaklık eşittir, evet doğru yer burası olmalı. 20 dakikada bir yer değiştiriyorum. Hesaplarım tabii ki hep yanlış. Ayaklardan göbeğe doğru bastırıyor güneşin sıcaklığı. Göğüs hizasına gelince hop gene yer değişikliği. Şezlong taşındı çay, geride kaldı. Çaylar hiç soğumuyor güneşte, yeni fark ettim.
Tatilde yaptığımız şeyleri neden yapıyoruz? Bu şeyleri normal zamanlarda neden yapmıyoruz? Her gün bir noktada uzanıp kitap okumak bu kadar zor mu? Aylardır sürünen kitaplar iki şezlong taşıma arasında bitiveriyor. Su gibi akıp gidiyor en ağdalı metinler. Yazın okurum ben bunları diye ayırdığım kitaplara geldi sıra sonunda. Mesela Hakan Bıçakçı’nın yeni romanı Silinmiş Sahneler’e giriştim. Tam bir yaz kitabı. Sırada bir Seishi Yokomizo polisiyesi, klasik bir mystery romanı olan Honjin Cinayetleri var. Hakan Bıçakçı 2022 Türkiye’sinden bir hikâye anlatıyor. Yokomizo’nun Honjin Cinayetleri’nde 1937’nin Japonya’sına gidiyoruz. Kendisi bir polisiye roman hayranı olan ve yüzlercesini yutar gibi okuduktan sonra kendi hikâyelerini yazmaya başlayan Yokomizo’nun üslubu ve anlatımı, Japonya kırsalında gezinmek. Bir yandan da Marmaris kırsalında denize girmek. Akyalar altımda sıra sıra sahili teftişte. Zarganalar, çupralar, sıçraya atlaya geçen uçan balıklar...
Bir diğer tatilde yaptığımız şeyler başlığı altında elbette albümlerim var dinlemek için biriktirdiğim. İş için çok albüm dinliyorum ama kendim için albüm dinleyebiliyor muyum her zaman? İşte müzik yazarının dramı budur. Stream servisi de kafayı yer ve ne önereceğini şaşırır. O yüzden iş başa düşer, müzikle profesyonel olarak ilgilenen pek çok insan gibi albüm albüm biriktirir, kenara atarsın şimdi dinlemek istediklerini ve tatilde dinlersin. Mesela Fountains D.C.’nin yeni albümü “Skinty Fia”, Beach House’dan “Once Twice Melody”, Spiritualized’dan “Everything Was Beautiful”, Nilüfer Yanya’dan “Painless”, Mitski’den “Laurel Hell”, Father John Misty’den “Chloe and The Next 20th Century”.
Ve elbette bazı klasikler: Bülent Ortaçgil’in “Benimle Oynar Mısın”ı, Bill Evans’ın bütün albümleri (ne de olsa dünyanın bütün albümlerini telefonda taşıyabiliyoruz), biraz Lalo Schifrin usulü bossa nova, kahvaltıda dinlemek için biraz Bach ve Fauré. Yeni merakım, 90’ların trip hop, house klasikleri. Rebirth of Cool 5 diye bir derleme vardı bayılırdım. Jeliza’dan başlayıp sonuna kadar in tekrar başa dön sonra shuffle yap. Hiç sıkılmadan saatler geçer. Ardından Kurder & Dorfmeister. Soğuk bir şeyler...
Tatil, burjuvaziyle doğmuş ve gelişmiş bir olgu. Şurada olsa olsa 100 yıllık bir geçmişi var. Kitlesel tatil dediğimiz şeyse ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ulaşımın gelişmesi ve ucuzlamasıyla ekonomik olarak mümkün hale gelen bir olgu. Yani tatilde ne yapıyoruz, neden yapıyoruz, biz de çok bilmiyoruz daha. Bu işte yeniyiz. Milyarlarca yıllık dünya tarihinin içinde bir ana bile denk gelmeyecek kadar kısa insanlık tarihinin son 50-70 yılında yaz tatiline çıkılıyor. Biz ne bilelim, neyi neden yapıyoruz. Bu tatilde bunun üzerine biraz daha düşünebilirim. Bulursam da haber veririm.
Tatilde şarj olmak diye bir şey olmamalı demişti biri. Tatilde şarj oluyorsan demek ki işte sonuna kadar bitirmişsin şarjı. Halbuki tatil işe hazırlık değil başka bir boyuta geçiş olmalı. Ya da öyle bir şeyler. Hepinize koşturmayacağınız, hep yatmalı, okumalı ve dinlemeli bir tatil diliyorum.