Ali Akay’ın liderliğinde hazırlanarak kitap olarak basılan, 1995 ve 2021’de baskılarını yapmış “İstanbul’da Rock Hayatı” adlı çalışmadan bahsetmiştim pazar günü. Bu çalışmanın 1990’lı yıllarda yeşermeye başlayan yeni nesil Türk rock müzik çevresini incelediğini de anlatmıştım. Beyoğlu’nun her zaman kendini yenileyebildiğini göstermesi bakımından heyecan verici bir iş bu.
1990’ların kültürel hareketliliğine, özgürlük arayışına ve gençlik kültüründeki önemli bir kırılma noktasına sınırlı da olsa bir bakış sunuyor. Bu yüzden bahsetmek ihtiyacı hissettim.
2021 baskısındaki güncel önsöz ve devamındaki Türkçe Rap konulu analiz ağında ise bazı ciddi delikler ve boşluklar buldum. Ceketin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz gerisi ne yaparsanız yapın bir türlü doğru oturmaz ya hani. Biraz o hesap. Temel analizler sallanınca üzerine bina ettiğiniz teori de en ufak rüzgârda zangır zangır titriyor.
Kitabın girişinde yer alan “Bugüne doğru Rock’tan Rap’e” başlığını taşıyan yazı 2018’de kaleme alınmış. 2021 baskısında bence bu bölüm yeniden yazılmalıydı. Türkçe Rap sadece son bir yılda bile çok değişti. 2018-2021 arasındaki tablodan bugün tarih olarak değil belki ama içerik olarak çok uzaktayız. Neden yeniden yazılma ya da güncellenme ihtiyacı duyulmamış bilemiyorum.
Bugüne göre eski, o yüzden de artık pek geçerli olmayan 2018’deki analizi, 2018 şartlarına göre eleştirdiğimde de terslikler var. Varoşlarda varlık gösteren “DJ müziği”nin (bu ifadeyle kastedilenin ne olduğu açık değil bu yazıda) yarattığı Hip Hop’a meraklı gençlerden ne kastediliyor bilemiyorum. Ama bu “DJ müziği”nin Türkiye’de Rap müziğin zeminini hazırladığını söylemek bir kafa karışıklığını gösteriyor. Üstelik bu ifade tam da akademik metinlere özgü muğlak bir dille ifade edilmiş: “2000’li yıllar ortalarına doğru gelişen bu hareket Rap kültürünün zeminini hazırlamış olabileceğini düşünebiliriz.” (cümle düşüklüğü bana ait değil.)
Mesela Tahribad-ı İsyan’ı sadece kentsel dönüşümle açıklamak biliyorum çok akademik duruyor ama gerçeklerle örtüşmüyor. Belki çıkışını açıklayabilir. Ama bugün bu grubun üyeleri sokak hikâyelerinden aşk şarkılarına geniş bir spektrumda her tür konuya değinen popüler sanatçılarıdır. Bu gelinen durumu açıklamıyor.
Bir yandan belediyede sayaç memuru olarak çalışan, arta kalan zamanda söz yazıp yeraltı konserleri veren Ceza için “90’ların ikinci yarısından itibaren popla aynı çizgide yürüdü” demek de bir bağlama oturtulamıyor maalesef. Mustafa Sandal’la Ceza arasında ince değil çok kalın bir çizgi vardır. Müziklerinin geniş kitlelere ulaşması ikisini benzer kılmıyor.
Cartel, Cinai Şebeke, Erci–E gibi isimlerin şarkılarından, olduklarından daha derin analizler çıkarmak konusu keyfidir, tercihtir karışmam. Doğru ya da yanlış diyemem.
Ama güncel rap dünyasını anlatmaya girişen bir analizde adı geçen en yeni sanatçı Gazapizm olmamalı. Gazapizm’in müziğinde analiz edilecek, anlatılacak çok mesele var topluma dair. Ve Gazapizm çağdaş Türkçe Rap’in en sofistike isimlerinden biridir. Ama mesela son bir yılda hızını alan Drill dalgasına, son beş yılın en önemli olayı olan Türkçe Trap’e değinmeden çok sağlıklı bir analiz mümkün değil.
Veya giderek popülerleşen Arabesk Rap’in yeni dalga isimlerini, şarkı sözlerini, devam ettirdikleri geleneği de anlatmamız gerekir. Ezhel, Murda, Velet, Uzi, Çakal, Lvbel C5, Patron, Ati242, Sefo isimlerinin geçmediği güncel bir analiz de çok eksik çünkü ancak bugünkü popüler Rap’i anlarsak Türkiye’deki müziğin ve dinleyicinin nasıl, nereye dönüştüğünü anlayabiliriz. Belki o zaman mevcut sosyal yapıyla popüler müzikler ya da alternatif müzikler arasında sağlıklı ilişkiler kurabiliriz.