Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya

Tüm Yazıları

Osmanlı Devleti içerisinde kadınlar kendilerini ilk kez basın yoluyla ifade etmiş ve seslerini duyurmuşlardı. Kadın haklarının köklü hale gelmesi ise Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen devrimlerle kalıcı hale geldi.

Osmanlı’da kadınların ayak sesleri

19.Yüzyıl Avrupa’da Sanayi Devrimi’nin yaşandığı, endüstrileşmeye bağlı olarak büyük kentlerin çeperlerinde işçi sınıflarının belirdiği bir dönüşüm yüzyılıydı. Kuşkusuz bu sosyoekonomik dönüşümler 20.Yüzyıl boyunca da sürdü. Yeni toplumsal sınıfların belirdiği bu dönüşüm çağında kadınların işgücü ve emekçi sınıflara katılımı, eğitim olanaklarından yararlanmasının önünün açılması ve kademeli olarak yönetici sınıflara da katılımı geride bıraktığımız iki yüzyılın temel karakteristiğiydi. Batı dünyasında yaşanan bu dönüşüm ve kadınların toplumsal yaşama giderek artan katılımı Osmanlı Devleti’ne de etkisini gösterdi ve kadın hareketlerinin oluşmasının önünü açtı.

Haberin Devamı

Osmanlı’da kadınların ayak sesleri

II.Meşrutiyet ve kadın hareketleri

Osmanlı Devleti 19.Yüzyıl itibarıyla Batıya oldukça açık bir toplumdu. Devletin topraklarının önemli bir kısmı coğrafi olarak da Avrupa’daydı ve özellikle yönetici kesimin büyük çoğunluğunu devletin batı bölgelerinden gelen, Avrupa’da eğitim almış bürokratlar oluşturuyordu. Bu seçkin sınıf Batıda yaşanmakta olan dönüşümü yakından izliyor ve Osmanlı toplumunda da bu dönüşümün yaşanmasını kaçınılmaz bir etkileşim olarak görüyordu. Kadın haklarına ilişkin gelişmeler özellikle II.Meşrutiyet sonrası esen görece özgürlük rüzgarı ile kendini göstermeye başladı. Tabi bu birdenbire olmamıştı ve aslında Tanzimat Fermanı ile başlayan bir sürecin devamı niteliğindeydi bu hareketler. Tanzimat döneminde yetişen eğitimli kadınlar sonraki kuşaklarda gelen kadınların bilinçlenmesini ve Osmanlı’da kadın hakları arayışlarına yönlendirdi. II. Meşrutiyet döneminde ise örgütlü hareket edilmeye başlandı ve çeşitli kadın cemiyetleri kurulup kadın dergileri çıkarıldı. Bu dönemde Avrupa’da kadınlar siyasal hayatın içinde yer alma ve oy hakkına sahip olma talepleriyle öne çıkarken, Osmanlı toplumundaki kadınlar daha fazla özgürlük, iş olanağı, eğitim ve sosyal yaşam mücadelesi veriyordu.

Haberin Devamı

Osmanlı’da kadınların ayak sesleri

Osmanlı kadın dergileri

19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti içerisinde kadınlar kendilerini ilk kez basın yoluyla ifade etmiş ve seslerini duyurmuşlardı. Bu dönemde kadınların bilinçlenmesi, toplumda hak ettikleri değerin verilmesi amacıyla süreli yayınlar çıkarıldı. Kadın dergileri Tanzimat’la başlayan modernleşme ve yenileşme sürecinde kadın konusunda yaşanan sosyal ve kültürel gelişmelerin aynası gibidir. II. Meşrutiyet Dönemi, kadın hareketleri açısından önemli atılımların hayata geçirildiği dönemdir. Türk kadınının kimlik edinme ve toplum hayatında sesini duyurma çabası basın dünyasında ciddi gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Osmanlı’da kadın örgütlenmelerinin başlamasıyla birlikte 40’ın üzerinde dergi yayınlanmış, kadınların içinde bulundukları durum eleştirilip, Avrupa’daki feminist hareket hakkında bilgi verilmiştir. Kadınlara yönelik çıkarılan ilk süreli yayın 1868’de Terakki Gazetesi’nin eki olarak çıkmaya başlayan “Muhadderat (İslam Kadınları)”dır. Pazar günleri çıkan Muhadderat’ta Rabia imzasıyla çıkan bir yazıda “Biz de insan değil miyiz?” sorusunun yanında şu satırlar yer almaktadır:

Haberin Devamı

“Şurasını iyi bilmek gerekir ki ne erkekler kadınlara hizmetkâr ne de kadınlar erkeklere cariye olmak için yaratılmıştır” Basın dünyasında kadının kendini kendi dilinden anlatmasını hedefleyen kadın dergi ve gazeteleri (1869-1920) Kurtuluş Savaşı’nın başlamasıyla yerini Mili Mücadele’ye bırakmış, süreçte kadınların mitinglerde katkıları gözlenmiştir. Osmanlı döneminin öne çıkan belli başlı kadın dergileri arasında Ayine, Vakit yahut Mürebbi-i Muhadderat, Aile, İnsaniyet, Hanımlar, Şukûfezar, Mürüvvet, Alem-i Nisvan, Demet, Mehasin ve Kadınlar Alemi öne çıkan yayınlardı. Bu yayınlarda önemli yazılar kaleme alan belli başlı yazarlar ise Selahattin Enis, Yaşar Nezihe, Yahya Sami, İffet Neriman, Hüseyin Cahit, İzzet Melih, Hüseyin Kazım, Köprülüzade Mehmet Fuad, Nigâr Bint-i Osman, Kadriye Hüseyin, Celal Sahir, Fahrü’n-Nisa, Ali Süha, Makbule Leman, Melahat Belkıs, Prenses Kadriye Hüseyin, Abdullah Cevdet ve Tahsin Nahid’ti.

Osmanlı’da kadınların ayak sesleri

Adım Adım İlerleme

Osmanlı kadın derneklerine üye olmak kolay değildi. Dernekler Osmanlı kadınlarını bilinçlendirmek dışında üyelerinin eğitimlerini de önemsiyordu. Bu derneklere üye olabilmek için iyi düzeyde Türkçe bilmek ve verilen İngilizce derslerinde sürekli katılım göstermek gerekiyordu. Bu koşullar aslında derneklerin ulaşmak istedikleri Osmanlı kadınının da bir göstergesiydi. Meşrutiyet dönemi kadınlara hukuksal hakların da verildiği bir dönem oldu ve sonraki süreçte etkisi devam etti. 1917 tarihli aile kararnamesi ile nişana hukuksal bir bakış verildi. Kadınlar için 17, erkekler için ise 18 yaş evlilik için alt sınır kabul edildi. Aynı zamanda iki şahitli ve bir memurlu evlilik işlemi zorunlu oldu. Öte yandan, yaşanan savaşlarda erkek nüfusun azalması özellikle fabrikalarda kadın işgücünün öne çıkmasına neden oldu. İlköğretim zorunlu ve ücretsiz hale geldi. Kız çocukları için rüştiye sonrasında idadiler, takip eden süreçte ise kız öğretmen okulları açıldı. Tanzimat düzenlemeleri ile başlayan Osmanlı kadın hareketi imparatorluğun parçalanıp dağıldığı ve sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin doğduğu Milli Mücadele ile sürdü. Kadın Haklarının köklü hale gelmesi ise Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen düzenlemelerle kalıcı hale geldi.

Osmanlı’da kadınların ayak sesleri

Kadın hareketleri

Kadın konusuna dönemin sanatçıları ilgisiz kalmamış, kadın sorunlarına eserlerinde yer vermiş; kadını, toplumun gelişmişlik seviyesini gösteren temel etken olarak görmüşlerdir. Kadınlara miras ve evlilik konularında eşit haklar tanınırken eğitim alanında da ciddi değişimlere gidilmiş, kadın eğitiminde resmi düzenlemeler yapılmış, kadın erkek bütün Osmanlı toplumu, ilkokul eğitimi almaya zorunlu kılınmıştır. II. Meşrutiyet’in getirdiği özgürlük ortamı, kadının toplum hayatında önemli roller üstlenmesini sağlamış, kadınlar seslerini duyurmak için uygun ortamı bu dönemde bulmuşlardır. İstanbul rüştiyelerinde kızların sayısı artmış, ardından kızlara üniversite yolunu açan İnas Darülfünun’u hizmete girmiştir. Kadınlar aldıkları eğitim sayesinde eğitim alanında statü kazanmışlar ve bu statü sayesinde artık toplum hayatına aktif olarak katılma yoluna gitmişlerdir. Çeşitli amaçlarla kadınlar tarafından dernekler kurulmuş; bu dernekler, kadınların sosyal hayatta konumlarını yüceltmeyi ve hangi dinden ve statüden olursa olsun kadınların tek yürek olmalarını sağlamıştır. Osmanlı toplumunda eğitimli kadınların artması, onların basın hayatında da kendilerini göstermelerine olanak sağlamıştır.

Osmanlı’da kadınların ayak sesleri

Kadın dernek ve cemiyetleri Osmanlı döneminde kadın hareketinden bahsedildiğinde akla gelen ilk kurumlardan olmuşlardır. Ancak Osmanlı döneminde kadın hareketi yani “Osmanlı Hareket-i Nisvanı” ve Osmanlı dönemi feminist hareketi, dernek ve cemiyetler dışında yazın alanında ve özellikle de kadın gazete ve dergilerde seslerini duyurmaya çalışmışlardır. Osmanlı döneminde kadınların seslerini duyurma adına, var olduklarını ispatlama adına yaptıkları her eylem hemen hemen tüm kadın çalışmalarında feminist düşünce perspektifinde ele alınmıştır. Bu derlemede kadın dergilerinden bahsederken, söz konusu dergilerin çıkış amacının feminist doğrultuda kadının kimlik savaşı vermeye yönelik olduğu temel düşüncesinden hareket edilmiştir.