Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya

Tüm Yazıları

Babası tarafından 12 yaşında keşfedilen Meryem Norouzi, uluslararası hat ve grafik yarışmalarında birçok ödül aldı. Dünyanın en prestijli hat yarışmalarında Türkiye’yi temsil eden Norouzi, hat sanatının kadın sultanı olarak biliniyor

Hat sanatının kadın sultanı: Meryem Norouzi

Katar’daki hat yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Meryem Norouzi bu eseriyle birincilik ödülüne lâyık görüldü.

Meryem Norouzi 1986 İran Kirmanşah doğumlu. İstanbul Üsküdar’da yaşıyor. Karaj Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik bölümünden mezun olan sanatçı Fransa, İngiltere, Malezya, Suudi Arabistan, Türkiye dahil olmak üzere birçok sergiye katılmış. Norouzi’nin eserleri hızla uluslararası tanınırlığa erişmiş ve halen çeşitli müzelerde sergilenmekte. 2014 yılında hüsn-ü hattın ülkemizdeki en saygın üstatlarından Davut Bektaş hocadan icazet alan Meryem Norouzi Türk vatandaşı olduktan sonra sanatını 10 senedir yaşadığı İstanbul’da sürdürüyor.

Haberin Devamı

Hat sanatının kadın sultanı: Meryem Norouzi

Başarılarla Dolu Kariyer

Uluslararası hat ve grafik yarışmalarında birçok ödül alan sanatçı dünyanın en prestijli hat yarışmalarında Türkiye’yi temsil eden isimlerden. Başarısı ise bu uluslararası yarışmalarda tescillenmiş. IRCICA tarafından düzenlenen uluslararası hat yarışmalarında “muhakkak” kategorisinde iki kez birincilik, “sülûs” kategorisinde iki kez ikincilik, AL BARAKA Uluslararası hat yarışmalarında “sülûs” kategorisinde bir kez birincilik ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin düzenlediği AL BURDAH uluslararası hat yarışmalarında “celi sülûs-sülûs” kategorisinde bir kez birincilik, “celi sülûs” kategorisinde de bir kez dördüncülük almış.

Katar’da Birincilik

Katar Devleti Evkaf ve İslami İşler Bakanlığı tarafından düzenlenen Al RAQIM birinci uluslararası hat yarışması geride bıraktığımız 2024 yılının en dikkat çeken yarışmalarından biriydi. Sülûs-celi sülûs, nesih, talik ve divani olmak üzere dört kategoride düzenlenen yarışmaya Türkiye’yi temsilen katılan Meryem Norouzi yarışmanın sülûs-celi sülûs kategorisinde birincilik ödülüne lâyık görüldü. Ödüllerin Katar Evkaf ve İslami İşler bakanı tarafından verildiği törene Ircica Genel Direktörü Prof.Dr.Mahmud Erol Kılıç,  Davud Bektaş, Mehmed Özçay, Ferhat Kurlu, Said Kasımoğlu ve çeşitli ülkelerden hat camiasının önde gelen şahsiyetleri katıldı.

Haberin Devamı

Hat sanatının kadın sultanı: Meryem Norouzi

Hat sanatının ruhu İstanbul’da yaşıyor

Meryem Norouzi’nin atölyesi ile Salacak ofisim birbirine çok yakın. Sanatçı ile Katar birinciliği sonrası bir araya geldim ve birkaç soru ile kendisini size daha yakından tanıtmak istedim:

- Hat yolculuğu nasıl başladı?

Babam ve kardeşim ressamdı. Ben 12 yaşında defterime sülûs yazılar yazarken babam beni keşfetti. Ben bu yazılarımı yazarken henüz sülûs kelimesini dahi duymamıştım. Bana Haşim Bağdadi’nin Meşk kitabını verdi. Yazmayı öğreten çok güzel bir eserdir. 14 yaşındayken babamla birlikte bir sergi için İran’a gelen Hasan Çelebi ve Davut Bektaş’ı ziyarete gittik. Babam yazılarımı üstatlara gösterdi. Her iki hocamız da oldukça şaşırdı. Hasan hoca yazıların benim olduğuna inanamadı. Davut hoca ise ellerime bakıp inceledi. Ardından Hasan Hoca dönüp babama “işi gücü bırak bu kızı Türkiye’ye götür. Yazıya kabiliyeti var” dedi. Davut hocayı yazı yazarken ilk gördüğüm anı unutamam. Tam istediğim yerde olduğumu ve tam olarak yapmak istediğim şeye başladığımı anlamıştım.

Haberin Devamı

- Hüsn-ü Hattın hayatınızdaki yeri?

Ben kendimi hat ile yekvücut olmuş gibi görüyorum. Hat benim, benim hayatım. Hattı ayrı bir seyr-i sülük olarak görmedim çünkü kendimi hat sanatı olmadan tanımlamam, hatta tanımam mümkün değil. Hat ile büyüdüm ve kendimi hat ile tanıdım. Hattı kalpte taşımak gerekir.

- Örnek aldığınız, sizde iz bırakan isimler?

İcazet aldığım muhterem hocam Davut Bektaş’ın yeri çok ayrıdır. Belirttiğim gibi ben onun yanında bu sanatta ilerlemeye karar verdim. Bende emeği çoktur hocamın. Yine Hasan Çelebi hocamıza derin bir hayranlığım ve hürmetim var. Son devir hattatlarından ise merhum Mustafa Halim Özyazıcı’yı tanımayı, onun yanından bir an olsun ayrılmamayı çok isterdim. Hamit Aytaç da aynı şekilde çok değerli bir üstad. Halim Efendinin sülûslarına bakmak, Nazif Efendi, Emin Efendi, Sami Efendi, Hacı Kâmil Efendi ve Şevki Efendilerin eserlerine dalıp geçmişten ilham almak çok anlamlı benim için. Bu hattatlar çok özel ve kıymetli isimler. Ben bu hususta çok daha eskilere, Yakut el-Mustasımi’nin ekolüne kadar iner, yolculuklara çıkarım. Sühreverdi ve Yakut el Mustasımi’ye derin bir hayranlık duyuyorum. Günümüzde hat belki çok gelişti ama o erken dönem ekolün eserleri de kesinlikle azımsanamayacak kadar güçlü eserler.

Hat sanatının kadın sultanı: Meryem Norouzi

- Her gün yazar mısınız?

Elimde imkân olsa yazı masasından hiç kalkmak istemem. Bu biraz sizin şartlarınıza bağlı bir durum. Hayatınızın rutini nasıl? Yapmanız gereken zorunlu işler ne kadar zamanınızı alıyor? Bunlar belirleyici tabi. Kimisi ne kadar yoğun bir gün geçirse de mutlaka bir satır da olsa yazmak ister. Ben genellikle sabah uyanında güne yazıyla başlar, öğlene doğru kahvaltıya geçerim. Fakat yazı bence ruhun hallerine bağlı bir şey ve belli bir saati yok. Ancak bana göre daha önemli bir şey var, o da hattı gittiğiniz her yere kendinizle beraber taşıyabilmeniz. Hattın 24 saat bedeninizin bir parçası haline gelmesi. Belki bir hafta, on gün bir şey yazamayabilirsiniz ama bu hattı düşünmenize, zihninizde harfleri, istifleri yaşatmanıza engel değil. Bakmak, incelemek çok önemli. İyi bir yazıya, iyi bir istife bakmak insanın ufkunu açar ve bana göre yazmaktan daha önemlidir bu.

- Hattın merkezi İstanbul mu?

Kesinlikle evet. Bugün dünyada birçok İslam ülkesinde hat çalışmaları yapılıyor ve bu sanat adına çok güzel, değerli eserler de ortaya çıkıyor ama hat sanatının ruhu İstanbul’da yaşıyor. Ben İstanbul’a gelmeseydim bugünkü Meryem olmazdım. Ben İstanbul’un havasında nefes alarak hattat oldum. İyi ki de gelmişim çünkü İstanbul olmadan dediğim gibi Meryem olamazdım. Bu şehre olan sevdam, hayranlığım hep devam ediyor.

- Hat sanatına başlayanlara tavsiyeniz?

Kesinlikle meşk. Acele etmeden, gereken zamanı tanıyarak, sabırla meşk yapılmalı. Meşkle harflere olan yakınlık sağlandıktan sonra celi yazıp levha yapmaya başlanabilir. Şu sıralar hemen herkeste bir celi yazı yazma arzusu var. Ancak bu hemen başarılabilecek bir şey değil. Hacı Kâmil’e bakabilirsiniz örneğin. Kendisinin muhteşem celi levhaları var ama öncesinde uzun seneler boyunca mükemmel sülûs yazmış. Sülûs yazmadan, sülûsa hâkim olmadan celi yazmak bana göre doğru olmaz. Benim hat yolculuğum boyunca edindiğim tecrübe bana bunu gösterdi ki önce sülûs ve sülûstan sonra celi yazı gelmeli. Eski üstadların yazıları, harfleri incelenmeli. O yazılara, o harflere ziyaretlerde bulunmalı. Tabi yetenek de önemli ama tek başına yeterli değil. Çalışmak, çok çalışmak önemli. Yetenek bu çalışkanlığa destek verir. Merak ve hat sanatına olan sevgiyi kalbinizde sürekli taşıyıp diri tutmak başarıya giden yolda önemli.