Milo Venüsü MÖ 2. yüzyılda Helenistik dönemde yapılmış, Antik Yunan heykel sanatının en ünlü eserlerinden biri olarak tanınıyor. Roma mitolojisinde Venüs olarak bilinen aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’i temsil ettiğine inanılıyor.
Kültür sanat konularında her zaman kendisine danışıp ilham, bilgi ve fikir aldığım değerli büyüğüm, koleksiyoner ve araştırmacı yazar Sayın Erol Makzume ağabeyimin de önerisi ile bu pazar sizlere Milo Venüsü’nden söz etmek istiyorum.
Paris’te bulunan Louvre Müzesi koleksiyonlarında Osmanlı coğrafyasından götürülen sayısız eser barındırıyor. Eyüp Sultan ve Piyale Paşa Camii çinileri gibi İslami dönem eserleri kadar antik çağlara ait Helenistik ve Roma dönemi sanat eserlerinin de yer aldığı bu koleksiyonlar özünde tamamen bu coğrafyaya ait eserler.
Osmanlı’dan Kaçırılan Şaheser
Milo Venüsü, MÖ 2. yüzyılda Helenistik dönemde yapılmış, Antik Yunan heykel sanatının en ünlü eserlerinden biri olarak tanınıyor. Roma mitolojisinde Venüs olarak bilinen aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’i temsil ettiğine inanılan heykel, 8 Nisan 1820’de henüz Osmanlı Devleti’ne ait olan Milos adasında Yorgo Kentrotas adlı bir köylü tarafından bulunmuş. Bu sıradışı heykelin dönemin ünlü heykel sanatçılarından Attikalı Pratixeles’in elinden çıktığı tahmin ediliyordu. Fakat yapılan detaylı incelemeler sonucunda heykelin kaidesinde Antakyalı Alexandros’a ait olduğu görülen bir imzaya rastlandı. Pratixeles gibi yaşadığı dönemin önde gelen sanatçılarından olan Antakyalı Alexandros’a ait bir başka muhteşem yapıt olan Büyük İskender heykeli de yine Louvre Müzesi koleksiyonlarında bulunuyor. Antakyalı Alexandros bugün bildiğimiz Hatay Antakya’lı değil, Ege’de bulunan ve bugün Aydın sınırları içinde kalan Yenişehir mevkiindeki antik bir yerleşim olan Antakya’da doğmuştu. Mitolojide Kıbrıs sahillerine vuran Akdeniz dalgalarının köpüklerinden doğduğuna inanılan Afrodit, antik dönemlerde Anadolu topraklarında adına çok sayıda tapınağın kurulduğu, madeni paralarda tasvirlerinin bulunduğu bir isim olagelmiş.
Milo Venüsü Fransa’da
Fransız deniz subayı Olivier Voutier’in keşfettiği eserin önemini Voutiter’in yakın arkadaşı ve kendisi de deniz subayı olan Jules Dumont d’Urville farketti. Eserin Fransa’ya kazandırılmasını amaçlayan d’Urville, Fransız deniz kuvvetlerine ait La Chevrette gemisi ile 1816-1820 yılları arasında İstanbul’da görev yapan Fransız Büyükelçisi Charles-François de Roffardeau’yu ziyaret ederek eserin öneminden söz etti. Bu görüşmede heykelin eskizlerini de inceleyen Roffardeau sonunda ikna olarak d’Urville’in önerisini kabul etmiş. Öte yandan Milos adasındaki fahri Fransız konsolosu olan Brest isimli bir şahsın Fransa’nın İzmir konsolosu David’i bilgilendirmesi ve onun da Roffardeau’yu 25 Nisan 1820 tarihli bir mektupla durumdan haberdar etmiş olduğu da aktarılır.
Milos’taki Elçilik Görevlisi
Fransız yetkililer eserin satın alınıp Paris’e gönderilmesine karar verince adaya eseri satın alması için elçilik görevlisi olan Vicomte de Marcellus’u gönderirler. Ancak Marcellus adaya vardığında kendileri açısından tatsız bir gelişmeyle karşılaşır. Ermeni bir papaz olan Oiconomos Verghi, adada heykeli bulan köylü Kentrotas’tan heykeli satın almıştır. Üstelik Verghi heykeli Sultan II.Mahmud dönemi Osmanlı donanmasında tercüman olarak görev yapan ve aynı zamanda da önemli bir sanatsever ve koleksiyoner olan Nikola Mourousi adına almıştı. Heykel özenle bir sandığa konulmuş ve İstanbul’a gitmek üzere gemiye yüklenmeye başlanmıştı.
Fransa Adaya Saldırıyor
Ada açıklarında bulunan Fransız donanmasından inen Fransız askerler ile heykeli götüren adalılar arasında çıkan çatışmada heykel büyük zarar gördü ve elma tutan sol kolu koptu. Fransız askerlerle köylüler arasında yaşanan kargaşa esnasında heykel daha başka zararlar da gördü. Sonunda paranın sıcak yüzü devreye girdi ve Kentrotas 6 bin frank karşılığında, adanın Yunan yetkilisi Petraky Tatarakis ve bir Ortodoks Rum papazına 7 bin frank karşılığında Aadamantos plajında çıkan çatışmaya son verip, önceki satışı iptal ettiler. Ardından hasarlı heykel 26 Mayıs 1820 tarihinde Fransız askerlerince L’Estafette isimli korvete yüklendi.
İngilizler Adaya Geliyor
Milo Venüsü’nün ihtişamını duyan ve heykel hakkında birçok haber alan İngilizler de eseri almak için adaya İngiliz donanmasını gönderdiler. Fakat donanma 29 Mayıs tarihinde Milos açıklarına demir attığında heykel çoktan Fransa’ya doğru yola çıkmıştı. Louvre Müzesi’nde 6 ay süren hummalı restorasyon çalışmalarının sonunda, eser 1821 yılında Fransa Kralı 18.Louis’e sunuldu. 1831 yılında kral tarafından Louvre Müzesi’ne bağışlanan eser sergilenmek üzere müzeye kondu. Bugün Milos Adası’nın Plaka meydanında bulunan arkeoloji müzesinde ‘Milo Venüs’ün röprodüksiyonu sergilenmekte.
Güzelliğin ve Sanatın Simgesi
Sanat tarihçileri, Milo Venüsü heykelinin duruşu, yüzünün ifadesi ve vücut hatlarının, antik çağ Yunan sanatının farklı dönemlerinden izler taşıdığını belirtiyor. Milo Venüsü, sadece bir sanat eseri olmanın ötesinde, aşkın, güzelliğin ve sanatın evrensel bir simgesi haline geldi. Heykel, sergilendiği ilk günden itibaren Louvre Müzesi’nin en önemli eserlerinden biri oldu. II.Dünya Savaşı sırasında güvenlik amacıyla müzeden uzaklaştırılan heykel, günümüzde milyonlarca ziyaretçi tarafından hayranlıkla izlenmekte. Ancak antik çağın zarafetini günümüze taşıyan, zamansız bir sanat şaheseri olarak varlığını sürdürmekte olan heykelin olması gereken yer kuşkusuz doğduğu ve ait olduğu topraklar.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025