Marmara Denizi’nin güneybatısındaki Kapıdağ Yarımadası ile Şarköy arasında sığ bir denizde, sakinlik ve bilgelikle ilişkilendirilen mavi bir inci gibi yükseliyor Marmara Adası. Yüksek kalitesiyle çok değerli kabul edilen beyaz mermerin çıktığı yer burası. Ayasofya’nın, Dolmabahçe ve Çırağan saraylarının yapımında buradan getirilen mermerler kullanılmış. Britanya Müzesi’ndeki Herkül Lahiti, yine buradan taşınan mermerlerle vücut bulmuş. Artemis Tapınağı’nın sütunları, Aya İrini’deki sütun başlıkları da öyle. Bu nedenle halk arasında Mermer Adası olarak da biliniyor.
Antik Çağ’dan bugüne türlü çeşit topluluğa ev sahipliği yapmış Marmara Adası. Miletoslular, Bizanslı keşişler, Türkler, Rumlar, Karadenizliler… 1940’lardan 1970’lere kadar Marmara Adası dönemin edebiyatçılarının, sanatçılarının yazlık yerleşkesi olmuş. Daha Bodrum’un keşfedilmediği yıllar. Yaşar Kemal, Oğuz Aral, Edip Cansever, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat, Tomris Uyar, Oya Baydar, Aydın Engin, Altan Erbulak yazlık olarak Marmara Adası’nı tercih etmişler. Hem tatil yapmışlar hem kitaplarını yazmışlar. Mermerin sahnesini çalıp adayı bir edebiyat adasına dönüştürmüşler. Sokaklarında bu büyük isimlerin dolaştığı bir ada. Rüya gibi değil mi? Ama işte sonra Bodrum girmiş araya, sanatın ve edebiyatın sesleri artık gelmez olmuşlar adaya.
O günler anılarda kalmasın, ada ve edebiyat yeniden buluşsun diye üç yıl önce Marmara Adası Edebiyat Günleri hayata geçti. Yılın büyük bölümünü adada geçiren, o da Türk edebiyatının mavi incisi olan Oya Baydar’ın “Edebiyat günleri yapalım” demesiyle başladı her şey. Bir başka adalı olan, uzun yıllar yönettiği Cumhuriyet Kitap’la diğer kitap eklerinin fitilini ateşleyen Turhan Günay, kurduğu Kalem Ajans’la Türk edebiyatını dünya dilleriyle buluşturan, yine dünyanın dört bir yanında edebiyat günlerini, festivallerini deneyimleyen, İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali’ni yaratan Nermin Mollaoğlu da gönüllü destekleriyle ekibe dahil oldular. Ve edebiyat günlerinin ilki gerçekleşti. Büyük ilgi görünce devamı geldi.
Bu yıl 2-4 Ağustos arasında “Limanımız edebiyat” teması ekseninde gerçekleşti 3. Marmara Adası Edebiyat Günleri. Gündoğdu Köyü Kalkınma ve Güzelleştirme Derneği, Galimi Çınarlı Kırsal Kalkınma ve Turizm Derneği ve Marmara Adası Dostları Derneği’nin ortak çabaları, adadaki işletmeler ve halkın dayanışmasıyla.
Çınarlı’nın konukları
Etkinlikte Deniz Yüce Başarır, Zülfü Livaneli ile ‘Edebiyatçı Kimliği ile Zülfü Livaneli’ başlıklı bir söyleşi yaptı. Şebnem İşigüzel ve Kemal Varol ‘Edebiyatın Adaleti’ konusunu masaya yatırdılar. Feride Çiçekoğlu ile Murat Gülsoy ‘Edebiyat, Resim, Mimari İlişkileri’ üzerine konuştu. Çocuk edebiyatı yazarları Alp Gökalp ve Göknil Özkök ‘Çocuklarımıza Ne Okutmalıyız?’ sorusu üzerine söyleşti. Gül İrepoğlu ile Başar Başarır ‘Edebiyat Dışı Konulardan Edebiyata Yönelmek’, Deniz Yüce Başarır ve Yavuz Ekinci ‘Yaşanmışın Kurgusu, Yaşananları Edebiyata Dökmek’ konularını tartıştılar. Ağustos sıcağında oturumların yapıldığı alanları bir milim boşluk bırakmadan dolduran ada halkının ilgisi görmeye değerdi. Böyle etkinliklerde küçük uğultular olur, bazen dikkat dağılır, izleyici kendi arasında konuşmaya başlar. Ama bu etkinlikte hiçbiri olmadı. Derin bir sessizlik içinde yazarların sohbetlerini tek ânını bile kaçırmadan dinledi ada halkı. Gündoğdu Köyü’nün kahvesinde, Çınarlı Köyü’nün asırlık çınar ağaçlarının altında yazarlarıyla buluştular. Kitaplarını imzalattılar, onlarla sohbet ettiler. Çocuklar, kendileri için düzenlenen etkinliklerde çocukluklarının tadını çıkardı, eğlendi, öğrendi. Şiir dinletileri ve klasik müzik konserlerinde kelimeler ve notalar ada rüzgârlarıyla birlikte esti akşam saatlerinde.
Marmara Adası Dostları Kültür Sanat Turizm ve Eğitim Derneği’nin Başkanı ve Marmara Adası Edebiyat Günleri’nin Genel Koordinatörü Dr. Esengül Taran Fleckenstein, Milliyet Sanat dergisine verdiği söyleşide bu yılın temasını şöyle açıkladı: “Marmara Denizi küçük bir iç deniz ama fırtınaları pek yamandır. Bazen tecrübeli denizciler bile fırtınanın çıkacağını fark ettikten sonra fazla bir zamanları olmaz limana sığınmak için. Limana vardıklarında bir ‘oh’ çekerler. Dalgalarla değilse de milletçe ekonomik ve toplumsal sorunlarla boğuştuğumuz bugünlerde edebiyatın sığınacağımız, nefes alabileceğimiz bir liman olduğunu düşündük, ‘Limanımız edebiyat’ temasında karar kıldık.”
Tema adı sadece bu festivali temsil etmiyor aslında. Hayatın sert fırtınalarına maruz kalıyoruz sık sık. Hayat böyle bir şey çünkü, her zaman güllük gülistanlık değil. Fırtınalardan kaçıp sığınmak için, bir ‘oh’ demek için edebiyattan daha güvenli, daha huzur veren bir liman bilmiyorum ben. Bu nedenle Marmara Adası Edebiyat Günleri çok çok önemli. Son derece de başarılı. Başka adalara, başka şehirlere, kasabalara örnek olacak bir uygulama. Bu tip organizasyonlar ne kadar çoğalırsa limanlarımız da o kadar çok olacak. Bu nedenle başta belediyeler olmak üzere, küçük büyük tüm işletmeler ve halk el ele verip kendi limanlarını yaratmalı. Yarından tezi yok.
Marmara Adası Edebiyat Günleri’ni düzenleyen ve destek veren tüm kişi ve kurumları tebrik ediyorum. Mavi incinin sakinlik ve bilgeliğini edebiyatla derinleştirip hepimize derin bir ‘oh’ çektirdikleri için.
İyi pazarlar.