Eren Aka

Eren Aka

eren.aka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir zamanlar kimsenin uğramadığı, molozların döküldüğü çorak bir araziydi… Bugün ise morun en huzur veren tonlarına bürünen bir lavanta cennetine dönüştü. Karatay Belediyesi’nin büyük bir vizyonla hayata geçirdiği Lavanta Bahçesi, Konya’nın ortasında âdeta nefes aldıran bir festival alanına dönüştü.

Bozkırın ortasında bir mor mucize

Bahçe, her yıl olduğu gibi bu yıl da Lavanta Günleri’nde binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Mis gibi lavanta kokusu eşliğinde, çocukların “Kral Şakir”den “Niloya”ya uzanan kahkahası, lavantalı dondurmanın ferahlığı, konserler, atölyeler ve sahne gösterileriyle âdeta rengârenk bir buluşma yaşanıyor. Sadece bir tarım ürünü değil; bu bahçe, sosyal dönüşümün canlı bir örneği.

Haberin Devamı

Bozkırın ortasında bir mor mucize

Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca’nın da dediği gibi: “Burası sabrın ve emeğin gerçek hikâyesidir.” Moloz dökülen o eski alan, bugün Konya’nın yeni yüzünü yansıtan cazibe merkezine dönüşmüş durumda. Hem Türkiye’den hem de Hollanda, Avusturya gibi ülkelerden gelen ziyaretçiler bu mor güzelliğe tanıklık ediyor. Artık lavanta denilince akla sadece Isparta değil, Karatay da geliyor.

Bozkırın ortasında bir mor mucize

Rakip değil ortak

Geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Yunanistan, turizm alanında önemli bir adım attı. Ankara’daki 6’ncı Ortak Turizm Komitesi toplantısında; kapıda vize uygulamasının genişletilmesi, kırsal ve deniz turizminde ortak projeler, yeni ulaşım rotaları gibi konular masaya yatırıldı.

Bu görüşmeler sürerken ben de Rodos’taydım. Ancak önce Fethiye’den söz etmeliyim. Aynı hafta oradaydım ve beklenen sezon canlılığı ne yazık ki yoktu! Sahildeki işletmelerde hissedilir bir durgunluk hâkimdi; boş kalan otel odaları ve müşteri bekleyen masalar dikkatleri çekiciydi.

Fethiye Limanı’nda İDO Genel Müdürü Dr. Murat Orhan ile karşılaştım. Yunan adalarına değinince, “Yarın birlikte Rodos’a geçelim, durumu yerinde görün,” dedi. Daveti memnuniyetle kabul ettim. Ertesi sabah limana gittiğimde, pasaport kuyruğundaki vatandaşlar için Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin koyduğu klimalı alan dikkatimi çekti. Sıcakta bekleyenler için düşünülmüş incelikli bir detay. Limandaki üç farklı firmanın feribotları ise neredeyse tamamen doluydu.

Haberin Devamı

Feribotta kaptanımız Rizeli Kerim Demir ile sohbet ettik. “Açıkta biraz dalga olabilir ama merak etmeyin, ben Karadenizliyim. Sizi konforlu şekilde adaya ulaştıracağım,” dedi. Gerçekten de THY havadaki bayrak taşıyıcımızsa, denizde de bu görev İDO’da diyebiliriz.

Yaklaşık iki saatlik yolculuğun ardından Rodos’a vardık. Üç feribot birden yanaşsa da pasaport işlemleri 30 dakikada tamamlandı. Adada gördüğüm kalabalık ise şaşırtıcıydı:

İğne atsan yere düşmüyordu!

Rodos sokaklarında Türkçe konuşan birini duymamak neredeyse imkânsız. Madem biz adalara gidiyoruz, neden karşı kıyıdan da ülkemize gelişler olmasın? Bunun için ulaşım kolaylığı kadar hizmet kalitesi ve işletmelerin ticari ahlakı da çok önemli.

Bu turizm iş birliği, doğru adımlarla desteklenirse Ege ve Akdeniz’deki esnafa nefes aldırabilir. Yeter ki potansiyeli doğru okuyalım.

Sağlıcakla kalın.