BİLGAY DUMAN - bilgayçduman@gmail.com / Zaman zaman Türkiye’nin terörle mücadelesi kapsamında terör örgütü PKK’ya yönelik Irak’ın kuzeyinde düzenlenen operasyonlarla gündeme gelen Mahmur, çok dikkat çekmese de bugünlerde oldukça hareketli. Mahmur’un herhangi bir coğrafi özelliği olmasa da sürekli Irak merkezi hükümeti ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrol ettiği vilayetler arasında idari kontrolün sürekli değiştiği bir ilçe.
Bu noktada Irak’ta “tartışmalı bölgeler” statüsünde. Ancak Mahmur’u kritik noktaya taşıyan konu burada bulunan ve 1992’den itibaren terör örgütü PKK’nın eylemleri nedeniyle Türkiye’den göç etmek zorunda kalanların yaşadığı ve 1998’de bir “kampa” dönüştürülen yerleşim alanı. Mahmur’da bulunan sözde “mülteci kampı” nedeniyle uluslararası anlamda da bir karşılığı var. Zira söz konusu “kamp”, Birleşmiş Milletlerin (BM) gözetimi altında ve yaklaşık 13 bin kişinin yaşadığı bilinen Mahmur Kampı, 2011’de hem Irak hem de BM tarafından “mülteci kampı” statüsüne alındı. Yani burada yaşayanlar resmiyette mülteci olarak sayılıyor. Ancak gerçekte bambaşka bir yapıya sahip. Adeta PKK için terörist üretme yuvasına dönüşmüş durumda.
Nitekim 2019’un Temmuz ayında şehit edilen Erbil Başkonsolosluğu’nda görevli diplomat Osman Köse’ye yönelik terör eylemini düzenleyen teröristlerin operasyonu Mahmur’da planladığı ve talimatları Mahmur’dan aldığı ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Haziran 2021’de yaptığı açıklamada, Mahmur’u terör örgütü PKK’nın merkezi olarak sayılan Kandil’in kuluçkası olarak nitelendirmişti. Bu nitelendirmeden sonra Türkiye’nin Mahmur’a yönelik operasyon yapabileceğine yönelik beklenti artmış ancak Mahmur Kampına yönelik bir operasyon yapılmamıştı. 2021’de terör örgütü PKK’nın hem Irak güvenlik güçleri hem de KDP peşmergelerine yönelik yaptığı eylemlerdeki artış ve başta Sincar olmak üzere terör örgütü PKK üyeleri ve destekçilerinin Irak güvenlik güçleri ve peşmergelerle karşı karşıya gelmesi, geçtiğimiz günlerde Irak hükümetini yeni bir adım atmaya itti. Ancak Mahmur Kampının etrafını tel örgülerle çevirmek isteyen Irak güvenlik güçlerine Mahmur’da yaşayanlar direnince arbede ve çatışma çıktı. Çıkan olayların neticesinde Irak hükümeti şimdilik süreci durdururken önümüzdeki günlerde Mahmur’a ilişkin yeni gelişmeler yaşanabilir.
Mahmur’da nasıl bir yapı var?
Aslında idari olarak 2003 öncesi Ninova’nın (Musul) idari sınırları içerisinde yer alan Mahmur, 2003’te ABD’nin Irak işgalinin ardından ilçe idari olarak Erbil’e bağlandı. Ancak kampın varlığının getirdiği idari güçlükler üzerine IKBY, Mahmur ilçesinin idari yönetimini 2008 yılında tekrar Bağdat’a teslim etti. 2014 yılında terör örgütü IŞİD’e karşı Irak güvenlik güçlerinin çözülmesinin ardından ilçe yönetimi tekrar IKBY’ye geçti. Ancak Irak güvenlik güçlerinin 16 Ekim 2017’de idari olarak Irak merkezi hükümetinin kontrolündeki vilayetlere bağlı olmakla birlikte IKBY’nin fiili kontrolünde olan bölgelere yönelik yaptığı operasyonla ilçe bölünmüş bir yapıya sahip oldu. İlçe merkezi ve ilçenin büyük kısmı idari olarak Ninova vilayetinin parçası olmakla birlikte IKBY ilçenin kuzey kısmını kontrol ediyor. Mahmur kampı ise ilçe merkezinin güney doğusunda Ninova vilayeti egemenliğinde yer alıyor. Buna rağmen kampın IKBY’nin kontrol ettiği bölgeye olan mesafesinin yaklaşık iki kilometre olması, iki bölge arasındaki geçişgenliğe neden olmakla birlikte kampın ve dolayısıyla terör örgütü PKK’nın hem Bağdat’a hem de Erbil’e bağlı bölgelerde varlık göstermesine olanak sağlıyor. Başka bir terör örgütü olan DAEŞ’le mücadele bahanesiyle Mahmur Savunma Güçleri (Makhmour Protection Units – MPU) dahi kurulmuş.
Bununla birlikte Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’nda görevli diplomat Osman Köse’nin şehit edildiği saldırının ardından kampın IKBY ile olan resmi geçişleri kapatıldı. Bu durum kampta yaşayanlar arasından dışarıda eğitim alan ve çalışan kısmın kamptan çıkmasının önüne geçti. Ayrıca, IKBY yönlü abluka ile kampa giren emtia sınırlandı. Bunun ardından “kampın” yoğun bir lobicilik faaliyetleri merkezine dönüştüğü söylenebilir.
Terör örgütünün endoktrinasyon merkezi
Mahmur Kampı sıradan bir mülteci kampı değil. Terör örgütünün adeta “kantonlaştığı” küçük bir yerleşim yerine dönmüş durumda. Mahmur Kampı, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından desteklenmekle birlikte UNHCR tarafından tanınan kamptan seçilen bir yönetici gruba sahip. Kamptaki fikirsel eğitimin yapılması ve örgüt tarafından ‘muteber militan’ kimliği oluşturulması için beş anaokulu, dört ilkokul, bir ortaokul ve iki lise bulunuyor. Bu okullarda eğitim gören çocuklar terör örgütü PKK’nın doktrine ettiği müfredat üzerinden eğitim görüyor.
Okullarda terör örgütü PKK’ya ait sembol ve simgelere sıklıkla görmek mümkün olmakla birlikte, terörist başı Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarına da aynı sıklıkta rastlamak mümkün. Hatta yapılan kutlama ve törenlerde çocuklara terörist başının fotoğraflarının olduğu kıyafetler giydiriliyor.
Bu okullarda eğitim gören yaklaşık 3 bin 500 kişi üniversite eğitimi için abluka öncesinde çevre vilayetlere giderek örgüte yönelik insan kaynağı devşirmeye çalışıyor. Kamptaki yöneticiler ve gençler üzerinden fikirsel devşirmenin ardından lobicilik faaliyetleri için geniş bir kitle oluşmuş durumda. Zira kamp, Irak merkezli STK’lar haricinde Avrupa merkezli faaliyet gösteren PKK’ya muzahir ya da sempati duyan STK’lar ile örgüt çizgisine yaklaştırılan yabancı medya çalışanları ve sözde aktivistler sayesinde Mahmur kampını uluslararasılaştırılarak, üzerindeki baskı kaldırılmaya çalışılıyor, kampın devamı için uluslararası yardım kampanyaları düzenleniyor. Hatta geçtiğimiz günlerde Mahmur Kampından haberlere yer veren bir sosyal medya hesabının UNCHR tarafından engellenmesi üzerine, engelin kaldırılması amacıyla uluslararası anlamda büyük bir sosyal medya kampanyası dahi yapıldı.
Mahmur gözden kaçmamalı
Suriye’nin kuzeyinde istediği yapıyı oluşturamayan ve gittikçe bölge halkının tepkisini çeken terör örgütü PKK, Sincar’dan da istediğini alamamış gözüküyor. Bu noktada Mahmur salt bir PKK üslenmesi olarak karşımıza çıkıyor. “Mülteci kampı” statüsünün sağladığı avantajın yanı sıra UNCHR’nin de tanımasıyla uluslararası bir anlam kazanan Mahmur’da PKK çok daha rahat davranıyor. Bu noktada oldu-bitti üzerinden PKK’nın “öz yönetim” modellemesini uygulamaya sürdüğü ve uluslararası destek bulduğu bir Mahmur PKK açısından koruma kalkanına dönüşebilir.