Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Soru: İşyerimizde 16 kişi çalışıyoruz. İşveren haksız yere işten çıkarırsa işe iade davası açamadığımızı duydum. Doğru mu? Doğruysa haksızlık değil mi?
Ercan Yaramaz

Cevap: İş güvencesi kapsamındaki bir işçinin işten çıkarılması için geçerli bir nedenin varlığı gerekir. İş güvencesi, İş Kanunu’na tabi olarak çalışan tüm işçileri kapsamaz. İş güvencesi kapsamında olmanın temel olarak üç şartı var; işyerinde en az 30 işçi çalışmalı, işçinin en az 6 aylık kıdemi bulunmalı, işçi belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmalı.

Haberin Devamı
Çalışan sayısı 30’dan az ise ‘işe iade yok’

Diğer yandan bu koşullara ilave olarak, iş güvencesinden yararlanmak isteyen kişinin işveren vekili veya yardımcısı konumunda olmaması gerekir. İşyerinde en az 30 kişinin çalışması şartında, işverenin aynı iş kollarındaki tüm işyerlerinde çalışanların toplam sayısı hesaba katılır.
30 kişinin hesabında o işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar dikkate alınır, belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar göz önüne alınmaz. 6 aylık kıdemin hesaplanmasında ise yine aynı işverenin birden çok işyerinde geçirilen sürelerin birleştirilmesi söz konusu. Kişi aynı işverene bağlı iki farklı işyerinde 3’er aylık sürelerle çalışmışsa, 30 kişi şartı da sağlanıyorsa iş güvencesi var demektir.
İş güvencesi kapsamında bulunan bir işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi için mutlaka geçerli bir neden aranır. Ancak İş Kanunu’na göre özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep sayılmazlar; Sendikal faaliyetlere katılmak, patron aleyhine dava açmak, ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş gibi nedenler.
Çalışan işe iade davası açıp kazanırsa ve işveren mahkeme kararına uymazsa mahkemenin takdirine göre en az 4 en fazla 8 aylık ücreti tutarında tazminatı işçiye ödemek zorundadır. İşinden çıkarılıp, iş güvencesine dayanarak iş mahkemesinde dava açan işçi mahkeme süresince kararın kesinleşmesine kadar geçen çalıştırılmadığı sürelere yönelik olarak en fazla 4 aylık ücreti tutarı kadar doğmuş haklarını da işverenden alır.

A.Ş. ortağı ‘emekli’ destek primi ödemez
Soru: Annem sigortadan emekli oldu. Daha sonra bir anonim şirkette kurucu ortak ve hissedar oldu. SGK bizden Sosyal Güvenlik Destek Primi istiyor. Hatta annem adına borç da çıkarmışlar. Yaptıkları yanlış değil mi?
Adnan Ağar

Cevap: Sosyal güvenlikte yeni bir dönem açan ve yürürlüğe 1 Ekim 2008’de giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’na kadar anonim şirket kurucu ortaklarının Bağ-Kur’lu olmaları gerekiyordu. Ancak 1 Ekim 2008 sonrasında yeni kanuna göre artık Bağ Kur’lu olmalarına gerek kalmadı. Çünkü kanun bu zorunluluğu kaldırdı.
Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeleri Bağ-Kur’lu olmak zorunda. Emekli olup, emekli aylığını kestirmeden anonim şirket yönetim kurulu başkan ve üyeliği yapanlar ile 1 Ekim 2008’e kadar kurucu ortaklar, destek primi ödemekle yükümlüler.
Diğer yandan geçmişte olduğu gibi bugün de anonim şirket hissedarlarının sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğü yok. Sizin durumunuzda annenizin hissedarı olduğu şirket anonim şirket olduğu için destek primi ödeme yükümlülüğü bulunmuyor. Eğer SGK sizden destek primi ödemenizi istiyorsa, bu önemli bir yanlış. Bu durumu tekrar SGK’ya yazılı olarak bildirmenizde fayda var. SGK yetkilileri annenizi limitet şirket ortağı olarak algılamış olabilirler. Çünkü limitet şirket hissedarları için SGK destek primi istenmektedir. Ancak anonim şirket hissedarlığından dolayı destek prim borcu isteniyorsa, iş mahkemesinde idare aleyhine dava açmanızdan başka yol yok.