İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yeni yasanın neredeyse bütün maddeleri şu anda yürürlüğe girdi. Sadece 50’nin altında işçisi olan işyerlerinde istihdam edilecek olan iş güvenliği uzmanı, hekim ve yardımcı sağlık personeli bakımından kademeli bir yürürlülük söz konusu. Bu yasa sadece maddeleriyle değil, beraberinde getirdiği yönetmeliklerle de önemli.
Son olarak, gebe ve emziren kadınlarla ilgili düzenleme uygulamaya kondu. Yönetmelik kadın çalışanlara önemli haklar getiriyor. Kadın çalışanı olan işverenlerin de yönetmelik hükümlerini uygulamak için bazı tedbirler alması gerekecek.
İşveren yurt kuracak
Uygulamaya yeni giren yönetmeliğe göre 100-150 kadın çalışanın bulunduğu işyerlerinde çalışma yerinden ayrı ve en fazla 250 metre uzaklıkta bir emzirme odası kurulmak zorunda. Bunun yanında yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışanın bulunduğu işyerlerinde 0-6 yaş çocukların bırakılması ve kadın çalışanların çocuklarını emzirmeleri için çalışma yerinden ayrı bir yurdun kurulması da gerekiyor. Eğer bu yurt işyerine 250 metreden daha fazla uzaksa, yönetmeliğe göre işverenlerin kadın çalışanlarına bir taşıt sağlaması gerekiyor.
Emzirme
Türkiye’de 2012 başında yaklaşık 9.4 milyon “yeşil kartlı” bulunurken, gelir testi uygulaması sonrası bu sayıda ciddi azalma yaşandı. Bu kart sahiplerinin önemli bir bölümünün haksız yere sağlıktan yararlandığı, oysaki gelir düzeylerinin prim ödeyerek sağlıktan yararlanmaya müsait olduğu biliniyordu. Bugün gelinen noktada, yeşil kartlıların önemli bir bölümünün gelir testine takıldığı görülüyor. Son verilere göre 9.4 milyon yeşil kartlı sayısı gelir testinin devreye girmesiyle şimdilerde 7.8 milyon kişiye geriledi. Böylece 1.6 milyon kişi artık “prim ödeyerek” sağlık hizmetlerinden yararlanıyor.
Urfa teste boğuldu
Gelir testinin en çok yapıldığı ilimiz nüfusu nedeniyle İstanbul. İstanbul’da her 17 kişiden biri gelir testine girmiş. Ancak nüfusla orantılandığında, Doğu ve Güneydoğu illerimiz, en çok gelir testi yapılan iller olarak görünüyor. Örneğin Şanlıurfa’da neredeyse her üç kişiden birisi gelir testine girmiş. Bu ilimizi, Diyarbakır, Van ve Malatya takip ediyor.
Bu sonuçlar, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizde sosyal güvencesizliğin yani herhangi bir sosyal güvenlik hakkına sahip olmayanların oranının diğer bölgelere göre oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Kıdem tazminatı hakkı, İş Kanunu hükümlerine göre çalışanlar için en önemli ekonomik hakların başında geliyor. Kıdem tazminatının bu kadar önemli olması bu konuda yapılacak herhangi bir düzenleme karşısında çalışanların ve sendikaların tepkisinin doğmasına neden oluyor. 2012 yılında çıkarılması düşünülen “kıdem tazminatı fonu” da getirdiği koşulların yetersiz olması nedeniyle tepki görmüş ve eleştirilmişti. Neticede konu rafa kaldırıldı. Her ne kadar gelecek yasama yılında taşeron düzenlemesi çerçevesinde konu yeniden gündeme gelecek olsa da işçi ve işveren taraflarının uzlaşısı olmadan yeni bir düzenleme yapılması imkansız gibi görünüyor.
Kıdem tazminatı koşulları
Kıdem tazminatı alabilmek için temel koşul, aynı işverene bağlı çalışma süresinin en az 1 yıl olmasıdır. 1 yıl koşulunun yerine getirilmesi ve iş sözleşmesinin aşağıda sayılan durumlarda feshi halinde, çalışma süresinin gerektirdiği kıdem tazminatı hakkı çalışana ödenmektedir:
- İşveren tarafından iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık nedenleri dışındaki nedenlerle.
- İşçi tarafından sağlık, iyi niyet ve ahlak kuralarına aykırılık veya işyerinde işin durması benzeri nedenlerle.
- Askerlik görevi
Devlet Personel Başkanlığı (DPB), kamu görevlilerine ilişkin istatistikleri yayımlıyor. Bu rakamların bilinmesi oldukça önemli. İstatistiklerden önemli sonuçlar elde ediliyor ve diğer ülkelerle kamu personeli rejimi ve sayısı üzerinden karşılaştırmalar yapılabiliyor.
Ülkemizde sanılanın aksine devlet memuru sayısı yeterli değil. Son yıllarda memur sayısında hızlı bir artış yaşansa da, memur sayısı - nüfus oranına bakıldığında, Türkiye’nin OECD ülkeleri ortalamalarının altında kaldığı görülüyor. OECD verilerine göre bir kamu çalışanı Avusturya’da ortalama 18, Kanada ve Fransa’da 12, Finlandiya’da 9, Almanya’da 18, Hollanda’da 19, ABD’de 13 kişiye hizmet verirken 74 milyon 724 bin nüfusu olan Türkiye’de 2 milyon 584 bin kamu çalışanı bulunuyor. Yani 1 kamu çalışanına yaklaşık 29 kişi düşüyor. Bu durumda kamu çalışanları, bir çok kurumda iş yoğunluğuyla boğuşuyor.
Ülkemizde memur dağılımını etkileyen birçok faktör var. Hayat pahalılığının olduğu büyük illerimizin yanı sıra, sosyo-ekonomik gelişim endeksinde alt sıralarda yer alan şehirlerimizde de memur sayıları nüfusa oranla düşük. Örneğin, İstanbul’da bir memur 46 kişiye, Şanlıurfa’da 48, Mardin’de 35, Van’da 34 vatandaşa
Avrupa’da belirli dönemlerde iş yaşamının dışına çıkanlar için eksik kalan sürelerini saydırmaları için tamamlayıcı bir rol üstlenen isteğe bağlı sigortalılık, Türkiye’de hem tamamlayıcı hem de tamamen müstakil bir sigorta alanı olarak karşımıza çıkıyor. Bu alan, hayatı boyunca hiç zorunlu sigortalılığı olmamış, herhangi bir şekilde çalışmamış bir kimse için emekliliğini kazanmanın tek yolu.
Ekim 2008’de yürürlüğe giren reform yasasıyla “tamamlayıcı” anlayış terk edildi ve prim şartı olmaksızın isteğe bağlı sigortalılığın önü açıldı.
Ağır koşullardan kaçış
Aslında isabetli de oldu. Ne var ki, yapılan bir başka değişiklikle, 2008 sonrasında, isteğe bağlı sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 4/B kapsamındaki hükümler geçerli sayıldı. Sigortalılık süreleri Bağ-Kur kapsamında değerlendirilmeye başlandı.
Bu değişiklik öncesi SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı üzerinden isteğe bağlı sigortalı olabilmek mümkündü. Ancak değişiklik sonrası bu fırsatın önü kapandı.
İşsizlik sigortasından alınan işsizlik ödeneği çalışma yaşamında yer alanlar için hayati öneme sahip. İşten çıkarılan bir kişi için gelirsiz kalınan dönemde işsizlik ödeneği alınabilmesi önemli bir imkan. Gerçi işsizlik ödeneğinin miktarının bir sınırı var ve bu sınırın günümüz şartlarında yeterli olmadığı söylenebilir. Ancak, İşsizlik Sigortası Fonu'nda da biriken önemli bir miktar para var.
İşte bugün, bu konuyu yani işsizlik sigortası ve yararlanma koşullarını ele aldık. Sizlerden gelen sorulara yanıt vermenin yanı sıra, şu anda kaç kişinin işsizlik sigortasından faydalandığını ve fonda ne kadar para biriktiğini de cevaplamaya çalıştık.
İşten çıkarılan nasıl başvuracak?
SORU: Otomobil yedek parçaları üreten bir firmada çalışıyorum. İşten çıkarıldım, işsizlik parası alabilecek miyim? Koşullar nelerdir? l Aziz Tahtacı
CEVAP: İşsizlik ödeneği ya da bilinen adıyla işsizlik parası alabilmek için bir takım koşulların bir arada yerine getirilmesi gerekiyor.
Bu koşullar;
- İşsizlik ödeneğinden faydalanabilmek için ilk koşul, iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirilmesi, yani işten çıkarılmış olmaktır. Ancak işçiler de sağlık, işverenin ahlaka ve iyi niyete
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) sağlık ekonomisi ile ilgili önemli bir rapor yayınladı. Raporda ülkelerin 2060’a kadar sağlıklı bir toplum yapısı için ne kadar harcama yapmaları gerektiği konusu ele alınıyor. Yapılan hesaplamaya göre gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre, şu an Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6’sı kadar gerçekleşen sağlık harcamaları, 2060’da yüzde 9.5’e yükselecek. Eğer sağlık harcamaları kontrolü politikalarından vazgeçilirse, bu rakam yüzde 14’e yükselecek ve bu da birçok ülke için sürdürülemez ekonomik sonuçlar doğuracak.
Ülkemizde son 10 yıldır uygulanan politikalarla, sağlık hizmetlerinin kapsamının genişletilmesi ve toplumun tüm kesimlerinin sağlık hizmetinden yararlanması hedefleniyor. Bu kapsam genişlemesi, sağlık harcamalarının ciddi şekilde artışını da beraberinde getiriyor.
SGK’nın son verilerine göre, devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelere vatandaşın 2009’da 245 milyon 720 bin olan müracaat sayısı, 2012 sonu itibariyle 392 milyon 250 bin rakamına ulaşmış. Yani sadece son üç yılda hastanelere sağlık hizmeti başvuru sayısında yüzde 60’lık artış yaşanmış.
Rakamlar nereye koşuyor?
200
Kamuda görev yapan memur ve sözleşmeli personelin zam oranı toplu sözleşme görüşmeleri sonrasında belirleniyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde Hükümeti Çalışma Bakanı’nın başkanlığındaki Kamu İşveren Heyeti temsil ediyor. Memurları 15 kişilik Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti temsil ediyor. Heyetin başkanlığını bu yıl en çok üyeye sahip konfederasyon olarak Memur -Sen yürütüyor.
Memur-Sen emeklileri de kapsayacak şekilde taban aylığa 2014 yılı için 100 TL zam yapılması, 2014 ve 2015’de her altı ay için yüzde 6 zam talep ediyor. Bu taleplerin yanı sıra aile, eş ve çocuk yardımının yükseltilmesi, emeklilere maaş promosyonunda SGK ile protokollerin imzalanması ve 4/C’lilerin kadroya geçirilmeleri gibi talepler de söz konusu.
Memurlar ve denge
Ortaya konulan bu talepler ile diğer memur konfederasyonlarının talepleri ve Kamu İşveren Heyeti’nin önerileri görüşmelerde tartışılarak toplu sözleşme konusunda anlaşma zemini aranacak.
1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme görüşmeleri en fazla bir ay sürebiliyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşılamaması ve toplu sözleşme imzalanamaması halinde devreye Kamu Görevlileri Hakem Kurulu giriyor ve bu kurulun verdiği kararlar