2015’in ilk günündeyiz. Çalışma yaşamı bakımından oldukça hareketli bir yıl geçirdik. 2014 yılı iş kazalarının en fazla yaşandığı sene olarak anılacak. Geçen yıl kıdem tazminatı konusunu çok konuştuk. Ancak ortaya bir sonuç çıkmadı.
Çalışma Bakanlığı kıdem tazminatıyla ilgili taslaklar hazırladı. İşçi ve işveren tarafları hazırlanan bu taslaklara itibar etmedi. Kıdem tazminatında yapılacak değişikliklerin bir kargaşaya yol açacağı anlaşıldığında, daha önceki yıllarda olduğu gibi konu rafa kalktı.
2014 içerisinde “tarafların anlaşmasına bağlı” denilen kıdem tazminatıyla ilgili son gelişme, birkaç ay önce Orta Vadeli Program’da ortaya çıktı. Programda aynen şu ifade yer alıyor:
“Sosyal taraflarla diyalog içerisinde tüm işçilerin faydalanacağı ve bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi geliştirilecektir.”
Programdan da görüleceği gibi kıdem tazminatı fonu tam anlamıyla rafa kalkmadı. Taslaklar üzerinde çalışmalar devam ediyor. Ancak yine geçen yıl ifade edildiği gibi, işçi ve işveren taraflarının anlaşarak kabul edecekleri bir metin arayışı var.
Haklar garanti altında
İşyerlerine uzman şartı geldi
50’den az çalışanı olan ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş güvenliği uzmanının yanı sıra işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüğü başladı. Hamam, kuaför gibi işyerlerinde de iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi zorunlu hale gelince, iş güvenliği uzmanı yetersizliği ortaya çıktı.
Engellilere yeni düzenleme
Şubatta hayata geçen torba kanunla engellilerin hayatlarının kolaylaştırılmasına yönelik önemli adımlar atıldı. Büyükşehir belediyeleri ve diğer tüm belediyelerde, şehir içinde kullanılan ve sürücü koltuğu hariç 9 veya daha fazla koltuğa sahip tüm araçlarda engellilerin erişilebilirliğine uygunluk şartına ilişkin düzenleme hayata geçirildi.
Bakmakla yükümlü olduğu kişilerden herhangi birisi engelli olan memurların yer değiştirme taleplerinde kolaylık sağlanmasına ilişkin düzenleme de, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklendi. Sağlık kurulu raporuna göre kendisi, eşi veya birinci derece kan hısımlığı bulunan bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri engelli olan memurların, engellilik durumundan kaynaklanan yer değiştirme taleplerinin karşılanması için gerekli düzenleme yapıldı.
Türkiye işgücü piyasasında temel mücadele alanlarından biri de kayıtdışı istihdam. Türkiye’de çalışan her üç kişiden biri kayıtdışı çalışıyor ve bu durum çoğunlukla bir seçimden çok kayıtlı istihdam imkânlarındaki daralmaya bağlı olarak adeta bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.
2005 itibariyle yüzde 48.2 olan kayıt dışı istihdam oranı 2013’te yüzde 36.8’e kadar geriledi. Bu durumun arka planında, istihdamın ortalama eğitim düzeyinin artması, istihdam artışının kayıt dışılığın göreli olarak daha düşük olduğu hizmet ve sanayi kesimlerinde yoğunlaşması, ücret dışı işgücü maliyetlerini aşağıya çeken çeşitli sigorta prim teşvikleri ve denetimlerin sıkılaştırılması var.
2014’te çıkışa geçti
2014’ün şubat ayından itibaren bu oran ne yazık ki yeniden yükselmeye başladı. Şubatta 8 milyon 452 bin olan kayıtdışı çalışan sayısı, eylüle gelindiğinde 9 milyon 345 bine yükseldi. 7 aylık dönemde 892 binlik bir artış yaşandı.
Türkiye’de erkeklere oranla kadınlar daha fazla kayıtdışı çalışıyor. Eylül itibariyle 3.8 milyon kadın kayıtdışı istihdamda. Bu rakam çalışan kadınların yarısına denk geliyor. Bununla birlikte, SGK verileri kayıt dışı çalışmanın gençlerde (yüzde 70) ve
Cem Kılıç sık sık emeklilerle bir araya gelip sorunlarını dinliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin önceki günkü kararı memurların yüzünü güldürdü. Mahkeme, Emekli Sandığı Kanunu’nda yer alan “emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 yılı aşan süreler dikkate alınmaz” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğunu hükmetti.
Buna göre artık emekliler 30 hizmet yılını aşan çalışmaları için de emekli ikramiyesi alabilecek.
Ancak emekli aylıkları için böyle bir durum söz konusu değil. Memurun emekli aylığı hizmet yılı arttıkça yükseliyor. Yani, 35 yıllık hizmeti olan memur, 35 yılın karşılığı olarak emekli aylığına hak kazanırken emekli ikramiyesini sadece 30 yıl üzerinden alabiliyordu.
Oy çokluğuyla çıktı
Soru: Süt iznimi günlük 1.5 saatleri birleştirerek toplu kullanmak istiyorum, işveren günlük kullanmam gerektiğini söylüyor. Kıdem tazminatımı alıp işten ayrılabilir miyim?
Cevap: Süt izni hakkı bir yaşından küçük çocukları emzirme için günde bir buçuk saattir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır” şeklinde tanımlanıyor.
Kadın işçilerin 1 yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günlük bir buçuk saat olarak verilen süt izni hakkı pek çok işveren tarafından özellikle büyük şehirlerde birleştirilerek haftanın bir günü işe gelinmemesi şeklinde uygulanıyor. Süt izni hakkının bu şekilde uygulanması aslında kanuna aykırı. Kanun açıkça süt izninin günde bir buçuk saat olarak kullanılmasını ve bu sürenin de günlük çalışma süresinden sayılması gerektiğini ifade ediyor.
Özellikle büyükşehirlerde kadın işçilerin gün içerisinde evine gidip çocuğu emzirmesi ve yeniden işine dönmesi mümkün değil. İşe geç gelinmesi veya erken çıkılmasında ise işyerlerine gidiş gelişte servisler kullanıldığı için işten erken çıkan annenin evine ulaşması için kendi cebinden ulaşım masraflarını karşılaması
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) geçen hafta torba kanun sonrası yapılan değişikliklere ilişkin genelgeyi yayımladı. Sosyal güvenlik mevzuatında kanunların nasıl uygulanacağını açıklayan genelgeler çok önemli. SGK bazen kanunla tanınmış bir hakkı, genelgeyle uygulamayabiliyor. Bu nedenle genelgelerin dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Yayınlanan son genelgede puantaj usulü ile sigortalananlar için borçlanma hakkı tanındı. Bu sayede part - time çalışanlar arasındaki farklılık ortadan kaldırılmış oldu.
Puantaj usulü nedir?
Puantaj usulü ile çalışma, çalışana ücretinin maktu aylık olarak, yani 30 gün üzerinden değil, günlük olarak ödendiği bir çalışma biçimi. Part - time istihdam biçimlerinden olan puantaj usulü çalışmada işçiye ücreti maktu olarak değil, çalıştığı günün karşılığı olarak ödenir.
Puantaj usulü çalışan bir işçi için işveren her ay puantaj kaydı tutar ve ay sonunda işçi kaç gün çalışmışsa bugünlerin karşılığı olan ücretini alır. Puantaj usulü çalışan işçinin sigortası da çalıştığı gün üzerinden SGK’ya bildirilir.
İşverenlerin SGK’ya ay içinde 30 günden az çalışmalara ilişkin eksik gün bildirimi yapmaları gerekir. Puantaj usulü ile çalışanlar için SGK’ya 07
Doğum nedeniyle çalışma yaşamına ara veren kadınlarımızın sosyal güvenlik hakları bakımından önemli bir imkan mevcut. Doğum borçlanması olarak bilinen bu imkan genel anlatımıyla, işini, çocuğuna bakmak amacıyla bırakmış kadınlarımızın, işten ayrı kaldıkları süreleri tekrar kazanabilmelerini sağlıyor. Çalışılmayan dönem emeklilik için prim hesabına saydırabiliyor.
Doğum borçlanması emeklilik için gerekli sigortalılık süresi ve yaş şartını tamamlamış ancak primi yetmeyen kadın çalışanlara, prim günü kazandırılması suretiyle emeklilik kapısını aralar. Yani 20 yıl sigortalılığı olan, emeklilik yaşını geçmiş bir kadın çalışanın hala daha prim günü eksikse bu eksik günleri tamamlamasına neden olur.
Sadece sigortalı kadınlar değil, aynı zamanda Bağ - Kur ve Emekli Sandığı’na tabi kadın çalışanlar da doğum borçlanması yapabiliyor. Yani doğum borçlanmasını kayıtlı çalışan tüm kadınlarımız yapabilecek.
SGK yönetimi geçen hafta yeni bir değişikliğe imza attı. Yeni genelgeye göre, bundan böyle evlat edinmiş kadın çalışanlar da artık doğum borçlanması hakkından yararlanabilecek. Bu değişiklik son derece isabetli oldu. SKG yönetimi olarak önemli bir ayrımcılığa son vermiş oldular.
Emekli olmak için hizmet yılı sürelerinin dolması ve yaş şartının yerine getirilmesi gerekli. 1999’dan önce memurların emekli olması için hizmet yılı süresini doldurmaları yeterli oluyordu. 1999’da yaş şartı getirildi. 2008 yılından sonra ise hizmet yılı süresi yükseltildi
Memurlar, hizmet yılı ve yaş şartlarına bağlı olarak emekli oluyor. Memurların emeklilikleri için üç farklı dönem sözkonusu. İlk kez 8 Eylül 1999 tarihinden önce memuriyete başlamış kadın memurlar 20 hizmet yılını, erkek memurlar ise 25 hizmet yılının tamamladıklarında yaş şartı sözkonusu olmadan emekli olabiliyorlardı. Fakat 8 Eylül 1999’da bir gecede, emeklilik için gerekli koşullara bir de yaş şartı eklenince işler değişti. Emekliliklerine kalan süreye göre bütün memurlara kademeli bir yaş şartı eklendi. Bu nedenle emeklilikte yaşa takılanlar olarak ifade ettiğimiz bir grup oluştu. Geçmişin hatalarının emekli olmalarına kısa bir süre kalmış kişilere kesilmesi anlaşılır değil. Yaşa takılanlara ilişkin mutlaka bir formül geliştirilmeli.
8 Eylül 1999 ila 30 Nisan 2008 arasında ilk kez memuriyete başlamış kişiler için de emeklilik şartı, hem hizmet yılı, hem yaşı doldurmak olarak belirlendi. Bu tarihler