İlk kez 2018 yılının Ramazan Bayramı’nda emeklilere ödenen bayram ikramiyesi bu yıl da ödenecek. Emeklilerle birlikte dul ve yetim aylığı alanlara da bayram ikramiyesi ödeniyor. Emekliler ile dul ve yetim aylığı alanlara ödenen ikramiye rakamı ise farklı. Diğer yandan bu yıl bayram ikramiyesinin miktarında da bir artış beklentisi var. Bu beklenti gerçekleşirse emekliler daha keyifli bir bayram geçirebilirler.
Bayram ikramiyesi her yıl Ramazan ve Kurban Bayramı’nın içinde bulunduğu ay itibarıyla SGK’dan gelir veya aylık alanlara ödeniyor. Dolayısıyla emekliler, dul ve yetim aylığı alanlar, malulen emekliler yılda iki kez bayram ikramiyesi alıyorlar. İkramiye sayesinde bayram harcamaları için emeklilerin eli rahatlamış oluyor. Diğer yandan bayram ikramiyeleri ile emeklinin bayramda çocuk ve torunlarına hediyeler alarak mutlu olmaları da sağlanmış oluyor. Bayram ikramiyesi alabilmek için bayramın içinde bulunduğu ayda SGK’dan aylık ve gelir almak gerekiyor. Bu yıl Ramazan Bayramı’nın ilk günü 30 Mart, son günü ise 1 Nisan. Dolayısıyla Mart ve Nisan aylarında
İşçilerin tek geçim kaynağı olarak kabul edilen ücretlerinin korunması için Kanunlar bir dizi koruyucu kural getirmiştir. Ücretin ödenme zamanından, ücretin haczine, işçinin çalışmaktan kaçınma hakkından ücretten yapılacak kesintilere kadar her durum ayrıntılı düzenlemeye kavuşturulmuştur. Koruyucu düzenlemelerin içeriğine değinmekte fayda var.
En geç ayda bir
Ücret ödemelerinde farklı dönemler belirlenebilir. Fakat ücretin çok sık ödenerek işçi tarafından hemen harcanmasının önüne geçmek ve de çok aralıklı olarak ödenerek işçinin uzun süre ücretsiz çalışmasını engellemek için ücret ödeme dönemleri sınırlandırılmıştır. Kanuna göre ücret en erken haftada bir, en geç ise ayda bir ödenebilir. İşveren çalışanın ücretinin iki ayda bir ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapamaz.
Çalışmaktan kaçınma hakkı
Ücreti ödenmeyen işçiye çalışmaktan kaçınma hakkı tanınmıştır. Ücreti ödenmeyen
Dünya ekonomisi, son yıllarda benzeri görülmemiş bir servet yoğunlaşmasına sahne oluyor. Oxfam’a göre, milyarderlerin toplam serveti 2024’ün her bir gününde ortalama 5.7 milyar dolar artarak 2 trilyon dolara ulaştı. Diğer yandan, yoksulluk içinde yaşayan insanların sayısı, 1990’dan bu yana neredeyse değişmedi. Küresel ekonomi, artık yalnızca zenginler için çalışan devasa bir sistem haline mi gelmiş durumda? Bugünkü yazımda, Oxfam’ın Yapanlar değil, Alanlar başlıklı raporundan yola çıkarak bu soruya cevap vermeye çalışacağım.
Servet transferi
Günümüzde milyarderlerin artışı, yalnızca bireysel girişimciliğin veya yenilikçiliğin bir sonucu olarak görülemez. Rapor, milyarderlerin servetlerinin büyük ölçüde sömürgecilik, miras ve küresel finans sistemleri aracılığıyla yaratılan servet transferleri sayesinde şekillendiğini gösteriyor. Raporun en çarpıcı verilerinden biri, Küresel Kuzey’deki en zengin yüzde 1’lik kesimin, 2023’te Küresel Güney’den saatte
Yarın ramazan ayı başlıyor. Ramazan ayında işyerinde de çalışma düzenine ilişkin bazı düzenlemeler yapılması gündeme geliyor. Oruç tutan çalışanlar için yemek hizmeti sağlanması ya da işyerinde iftar verilmesi gibi düzenlemeler insan kaynakları birimlerinin konularını oluşturuyor. Bu düzenlemelerin hukuken nasıl olması gerektiği ve işyerinde ramazan ayında izlenebilecek bazı yöntemler hakkında bugün bilgilendirmelerde bulunmak istedim.
- İşçiye oruç tutup tutmadığı sorulabilir mi?
İşyerinde sağlanan yemek hizmetinin dışarıdan satın alınması ve işverenin ramazan ayında yemeğin ziyan olmaması için işyerinde işçilere oruç tutup tutmadıklarını sorması durumunda, işçinin buna cevap vermek zorunda olup olmadığı sorusu akla gelmektedir. Normal şartlar altında işveren işçisine oruç tutup tutmadığını soramaz veya işveren böyle bir soru yöneltse bile, işçi bu soruya cevap vermek zorunda değildir. Ancak işyerinde yemek hizmetinin dışarıdan satın alındığı veya işyerinde yemek pişirildiği durumlarda, işçiye böyle bir soru yöneltilebilir. Bununla
Kanunkoyucu bazı mazeret durumlarını İş Kanunu’nun ek 2. maddesinde düzenlenmiştir. Kanunda sayılan mazeret izinlerinde işverenin onayı gerekli olmayıp, durumu ispata yarayan belgelerin sunulması yeterli görülmüştür. Mazeret oluşturabilecek ve fakat kanunda sayılmayan durumlar içinse dikkatli davranmak gerekir. Çünkü mazeret olarak değerlendirilebileceği düşünülen bir durumun mazeret sayılmaması halinde iş sözleşmesi devamsızlıktan feshedilebilir.
Örneğin kar yağışının devamsızlık için mazerete sayılabilmesi işçinin işe gitmesini objektif olarak imkansız kılmasına veya aşırı güçleştirmiş olmasına bağlı. İmkansız kılma açıkken buradaki aşırı güçleştirme, ulaşım süresinin uzaması vb. durumları değil, örneğin toplu ulaşımın tamamen durmasını ve işverenin de araç temin edememesini kapsamaktadır. İlgili durum bir mazeret sayılsa bile makul sayılabilecek bir sürede haber vermek zorunlu.
Mazeret izinleri ücretli olabileceği gibi ücretsiz de olabilir. Ücret ödenmeyen bazı mazeret izinlerinde SGK tarafından geçici
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 Küresel Riskler Raporu, içinden geçtiğimiz çalkantılı dönemin bir özetini sunuyor. Son yıllarda ardı ardına gelen krizler, küresel sistemleri sarsarak liderlerin ve toplumların dayanıklılığını sınadı. Bu yılın raporu, önümüzdeki on yıla dair kasvetli bir tablo çiziyor ve özellikle bazı risklerin giderek büyüyerek yönetilemez hale gelebileceğini ortaya koyuyor.
Rapordaki en çarpıcı bulgulardan biri, yanlış bilgi ve dezenformasyonun en büyük küresel risklerden biri haline gelmesi. Üretken yapay zekâ araçlarının hızla gelişmesi, sahte haberlerin, yanlış yönlendirici içeriklerin ve manipülatif bilgilerin her zamankinden daha hızlı yayılmasına neden oluyor. Toplumlar, doğru bilgiye ulaşmakta zorlanırken, bu durum siyasi gerilimleri ve toplumsal kutuplaşmayı da derinleştiriyor.
Yanlış bilgi yalnızca bireylerin kararlarını değil, küresel politikaları da etkiliyor. Sosyal medyada yayılan dezenformasyon kampanyaları, seçim süreçlerinden halk sağlığı politikalarına kadar birçok alanı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 10 yılı aşkın süredir yürürlükte. Ancak 50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli işyerleri için uzman ve hekim görevlendirme zorunluluğu 1 Ocak 2025 itibarıyla başladı. Kapıcı çalıştıran apartmanlar, berberler, manavlar dahil olmak üzere tüm işyerlerinde uzman ve hekim görevlendirilmesi yapılması gerekiyor. Aksi taktirde yüksek idari para cezaları söz konusu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işyerlerini işyerinde yapılan asıl işin niteliğine göre üç sınıfa ayırıyor. Az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli. Genellikle az kişinin çalıştığı işyerleri az tehlikeli sınıftalar. Örneğin manav, bakkal, taksi taşımacılığı az tehlikeli sınıfta. Diğer yandan berber, karayoluyla yapılan gıda taşımacılığı tehlikeli sınıfta. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde uzman ve hekim görevlendirme yükümlülüğü 1 Ocak 2014 tarihinden beri yürürlükte. Ancak kamu kurum ve kuruluşları ile 50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli işyerlerinde görevlendirme
Bazı haller işçinin kıdem tazminatı hakkını da engelleyecek şekilde işverene iş sözleşmesini feshetme hakkı verir. İşçinin eleştiri hakkı, hakaretle ince bir çizgi ile ayrılır. Eleştiri sınırına dikkat edilmeli. Bu konuyu örnek bir olayla inceleyelim...
İşverenin işçinin iş sözleşmesini derhal feshetme hakkı İş Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede ‘derhal fesih’ nedenleri 4 başlık altında düzenlenir. Bunlardan ilki sağlık nedenleri, ikincisi ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller, üçüncüsü zorlayıcı nedenler, dördüncüsü ise işçinin tutuklanmasıdır. İşçinin tutuklanması dahil, bir, üç ve dördüncü başlıklar derhal fesih hakkı tanısa da işçinin kıdem tazminatından mahrum kalmasına sebep olmayan, işverenin bir süre daha iş sözleşmesini sürdürmesinin beklenemeyeceğinin kabul edildiği durumları ifade etmektedir. Yaptırım niteliği taşımamaktadır. Fakat ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ‘ağır ihlal’ kapsamında işçinin kıdem tazminatı hakkını da engelleyecek