İyi ki doğdun Ara Güler!

18 Ağustos 2018

Yıllar önce İstanbul Life’ın 100. sayısına özel bir kapak yapmalıyız dedik Aslıhan Lodi ve İrem Yüce ile birlikte.

Sezen Aksu’yu o zaman yeni taşındığı Kanlıca’daki evinde çekmek istiyorduk, ama o dönem Sezen Aksu kesinlikle röportaj vermiyor, fotoğraf çektirmiyordu.

Biraz kafamızı çalıştırdık ve Sezen Aksu’nun bile hayır diyemeyeceği bir isimde karar kıldık ve fotoğraf ustası, kendi deyişiyle ‘fotomuhabir’ Ara Güler’i aradık.

Bir dizi telefon trafiği ve Ara Kafe’de bir dizi buluşmadan sonra Ara Güler ile Sezen Aksu’yu Kanlıca’da buluşturmayı başardık.

İşte o kareler belki de İstanbul Life’ın en unutulmaz karelerinden oldu, hâlâ gazete arşivlerinde yer alıyor.

Aradan yıllar geçti, Ara Güler daha unutamadığımız birçok işe imza attı.

Önceki gün ise Bomontiada’da Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi ve Ara Güler Müzesi açıldı, Doğuş Grubu’nun katkılarıyla.

Yazının Devamı

İkinci eli orijinalinden daha değerli tek marka

16 Ağustos 2018

Son zamanların en büyük iki pazarlama gurusu hiç tartışmasız Kris Jenner ve James Jebbia.
Projelerini beğenirsiniz, beğenmezsiniz o tartışılır, ama başarılarını görmezden gelmek mümkün değil.
Kris Jenner’ın tüm kızlarının (Kardashian ve Jenner) menajerliğini üstlenerek hepsine birer servet inşa ettiğini biliyoruz.
Peki ama medyadan daima uzak duran James Jebbia kim?
Kült spor giyim markası Supreme’in kurucusu.

‘Amaç: Elimizde kimsenin istemediği ürünlerle kalmamak’

Hip hop ve rock kültürlerine hitap eden bir spor mağazası olarak tam 24 yıl önce New York’ta açılıyor Supreme, kaykaycıların mağazanın içinde rahatça gezmesini sağlayan mağaza tasarımıyla ve spor ürünleriyle kısa zamanda popülerliği yakalıyor.

Yazının Devamı

Sadece fuarıyla değil, vakfıyla da konuşulacak

14 Ağustos 2018

Contemporary İstanbul her zaman olduğu gibi bu yıl da bir yenilikle karşımıza çıkıyor: Sanat, Kültür ve Eğitim Vakfı’yla. Bu yıl fuarın panellerden oluşan bölümü CI Dialogues fuardan ayrılıyor ve Contemporary İstanbul Vakfı bünyesinde 18 Eylül’de Sofa Otel’de gerçekleşiyor.

Meksikalı Vanessa Arelle danışmanlığında.

Vanessa’yla Londra’da buluşuyoruz, CI Dialogues’a kimlerin konuşmacı olarak katılacağını konuşuyoruz.

‘Tasarım ve kültürel kimlik’ başlıklı panele Manolo Blahnik’in CEO’su Kristina Blahnik, The Rolling Stones’dan Jude Law’a birçok ünlü ismin stilisti William Gilchrist, tasarımcı Defne Koz ve Les Benjamins’in kurucusu Bünyamin Aydın katılacak.

‘Teknoloji ve buluş’ konulu panele Future City’nin direktörü Sherry Dobbin’den girişimci, yatırımcı Nicole Junkermann’a birçok ilginç isim katılacak.

Dünya Mimarlar Birliği’nin kurucu başkanı Süha Özkan’ın yöneteceği ‘Sanat, mimari ve alanlar’ başlıklı panelde ise Murat Tabanlıoğlu’ndan David Chipperfield Mimarlık’ın ortaklarından Alexander Schwarz’a değerli isimler yer alacak.

Panelin sürpriz ismi ise bu yıl Londra’da Hyde Park’ta Serpentine Pavillion’u tasarlayan en genç mimar Meksikalı Frida Escobedo.

Yazının Devamı

YAZ BİTMEDEN YAPILACAK 15 ŞEY

12 Ağustos 2018

Her şeye rağmen yaz devam ediyor. İşte önümüzdeki günleri daha iyi geçirmemiz için öneriler...

1. Günübirlik tatil kaçamağı: İster vapurla Adalar sefası, ister Kilyos’ta plaj keyfi, ister Belgrad Ormanı’nın serinliğinde yürüyüş... Hangisi sizi günlük hayatınızdan daha çok uzaklaştırmayı başarabilecekse o.

2. Liam Gallagher konseri: Efsane müzik grubu Oasis’in kurucusu ve solisti Liam Gallagher, BKM organizasyonuyla ilk kez İstanbul’da. 14 Ağustos’ta KüçükÇiftlik Park’taki konseri kaçırmamakta fayda var.

3. La Boom Teras’ta gün batımı: İlk açıldığında kimse tahmin edemedi Emirgan’da böyle bir müdavim kitlesi yaratılabileceğini. Zoru başardılar. Benim diyen restoranda bulamayacağınız lezzette yemekler için iyi bir seçenek.

4. Splendid Hotel’de bir gece: Milto’da güzel bir yemek üstüne seyyar dondurmacı Yunus’un nefis sorbelerinden alıp uzun bir yürüyüş yapabilirsiniz. Finali de Büyükada’nın en güzel tarihi binalarından birinde kalarak yapmak uzun bir tatil hissi yaratmaya yeter.

5.Dünyanın en iyi 44. restoranında yemek: Mehmet Gürs’ün Tepebaşı The Marmara Pera’daki restoranı Mikla, geçen yıl Dünyanın En İyi 100 Restoranı listesinde 51. seçilmişti. Bu yıl ise En İyi 50 Restoran listesine

Yazının Devamı

ÇALIŞMA ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRDİLER

11 Ağustos 2018

“Sadece para kazanmak için değil, iyi bir yaşam için” çalışanlara paylaşımlı bir ofis alanı yaratma hayaliyle başladı We Work.
Kısa bir sürede 16 milyar dolarlık bir şirket oldu.
Bizde emin adımlarla ilerleyen ve bu hafta Maslak şubesini açan Kolektif House’un global versiyonu We Work.
Tam 8 yıl önce biri 32, diğeri 31 yaşındayken kararlarını veriyorlar, sevdikleri işi yapmaya.
Şimdi ise sevdikleri iş 20 milyar dolar değerinde, ama çok hızlı büyüdükleri için zararları da yüksek.
Neyse ki bu hafta itibarıyla Softbank’ten 1 milyar dolarlık bir yatırım kazandılar.
Unutmamak lazım, söz ettiğimiz bir teknoloji firması değil.

Yazının Devamı

‘ÖNCE KAHRAMAN OLACAKSIN!’

9 Ağustos 2018

Değerlerimize, ikonlarımıza sahip çıkmamız gerekirken önce Adile Naşit, sonra Kemal Sunal hakkındaki konuşmalar son derece yersizdi.

Türk sinemasının eski doğallığına ve samimiyetine duyulan özlemi en son
Cem Yılmaz’ın filmi ‘Arif V 216’da gördük.

Dün ise 40 küsur yılda 400’e yakın film çeken, Türk sinemasının efsanesi Cüneyt Arkın’ın tedavi gördüğü hastaneden taburcu edildiği güzel haberi geldi.

İşte bu vesileyle arşivleri karıştırdım, Cüneyt Arkın ile yıllar önce yaptığım bir röportajı buldum.

Bakın hâlâ ne kadar güncel, öğreneceğimiz ne kadar çok şey var...

- Kendimle ve yaptıklarımla dalga geçmeye bayılırım. Ben alkol ve uyuşturucu konferansları için 20 yıl Anadolu’yu dolaştım. Böyle ağır konuları iki dakika ciddiyet içinde anlatabiliyorsun. Sonra dikkatleri dağılıyor. Güldürmek zorundasın.

- Amerika için fırsatlar ülkesi derler. Aslında Türkiye daha büyük fırsatlar ülkesi. Ben bir çobanın oğluyum. Ben de koyun güttüm, ben de çobanım. Doktor oldum. Cüneyt Arkın oldum. Nerden nereye... Yoksul yaşadık, ama huzurlu ve mutluyduk. Boğuştuk, dövüştük, bu hale geldik. Bir karate filmi çekmek için altı sene karate çalıştım. Siyah kuşak oldum. Medrano Sirki’nde çalıştım. Sirkte ne varsa Türk

Yazının Devamı

Patates püresinden 32 Michelin yıldızına...

7 Ağustos 2018

Metrekareye en çok Michelin yıldızı düşen gastronomi başkenti San Sebastian’ın tam 16 yıldızı var.

Dün hayatını kaybeden Fransız şef Joel Robuchon’un ise geçen yıl tam 32 yıldızı vardı.

Bir restoranını kapatmasıyla bu yıl yıldız sayısı 31’e gerilemişti.

Paris’ten Bangkok’a, Londra’dan Şangay’a tam 13 şehirde restoranları var.

Hatta Joel Robuchon Restaurant, Singapur’da açıldığından beri tam Michelin yıldızı sahibi ve L’Atelier de Joel Robuchon ise 2 Michelin yıldızı sahibi.

“Hiçbir zaman kendimi başarılı hissetmedim, hep yapılacak daha çok şey vardı, her gün başarılı olmak için çok çalışıyorum” diye özetliyordu kariyerini Robuchon.

Annesi ve anneannesinin 2. Dünya Savaşı sonrası kısıtlı imkanlarla yemek yapmasını ilgiyle izlemiş biri olarak yemeğe sevgi katılması gerektiğini düşünüyordu.

Yazının Devamı

Yaz günü Luzern’de ne işim var?

5 Ağustos 2018

Deniz ve güneş tatili zamanı, İsviçre’nin Luzern şehrindeyim. Bol oksijenli dağ, orman ve göl havası, kartpostal kıvamındaki manzarası ve yabancı yatırımlı olağanüstü oteller buraya yazın da gelmek için yeterli.

Herkes Bodrum, Çeşme ve Yunan adalarına akın ederken ben kendimi İsviçre’de Luzern’de buluyorum.

Luzern, Zürih’e bir saat uzaklıkta, Montreux Caz Festivali gibi Luzern’de de bir klasik müzik festivali var, tabii Montreux’den daha küçük çaplı. Operaları ve özellikle dört bölümden oluşan “The Rings of Nibelungun” ile tanıdığımız Richard Wagner’in hayatını ve müziğini anlatan bir müze de var burada, Wagner uzun yıllar Luzern’de yaşadığı için.

Filmlerden fırlamış gibi duran bir şato

Luzern, küçük bir şehir olmasına rağmen, son derece canlı, insanlar cıvıl cıvıl, sokakta birçok ülkenin yemeklerinin sunulduğu tezgahlar var. Orta Çağ dönemine ait Şapel Köprüsü (Kapellbrücke), Luzern’in en çok fotoğraflanan, simge yapısı.

Bir 14. yüzyıl yapısı olan köprü 1993’te çıkan yangında kül olana kadar Avrupa’nın en eski köprüsüydü. Köprünün tekrar inşası için ise hiç vakit kaybedilmedi ve muhteşem bir kopyası yapıldı. Tarihe böyle sahip çıkılıyor işte burada.

Şehrin merkezinde, Walt Disney

Yazının Devamı