İstanbul-Bodrum uçağından iner inmez kendimi Torba’daki Casa dell’Arte’de buluyorum.
Ardan Özmenoğlu’nu ve Siyah Beyaz Galeri Sayfiye sergisindeki işlerini görmek için.
Casa dell’A’rte, sadece bir otel ya da galeri değil, çağdaş sanat koleksiyonuyla açıldığından beri Bodrum’a değer katan bir yer.
Siyah Beyaz Galeri ise Ankara’nın en köklü sanat galerilerinden ve sadece sergileriyle değil iyi bir kitleyi bir araya getirme özelliğiyle de biliniyor.
Bu sergide de Alev Mavitan, Ali Şentürk, Ardan Özmenoğlu, Argun Okumuşoğlu, Aykut Cömert, Bahadır Çolak, Beril Ateş, Bihrat Mavitan, Daniele Sigalot, Ebru Döşekçi, Fırat Engin, Gökhan Tüfekçi, Halil Vurucuoğlu, Mustafa Horasan, Murathan Özbek, Nihat Kemankaşlı, Sıtkı Kösemen ve Yılmaz Aysan’ın eserleri yer alıyor. Ardan Özmenoğlu’nun Van Gogh’dan ilham alan Vincent vs Ardan eserinden gözlerimi alamıyorum.
Ardan’ın 2005-2017 yıllarında yaptığı post-it eserlerini topladığı 10 cm x 10 cm’lik yeni kitabı da bir sanat eseri gibi.
İşte bu yüzden New York’ta Metropolitan Museum of Art kütüphanesinin arşivine girdiğini öğrenince şaşırmıyorum, sadece seviniyorum.
Kimsenin eğlencesine, kutlamasına karışmak istemeyiz.
Yeni evlenecek bir çifte sadece mutluklar dileyebiliriz zaten.
Ama bir de içinde yaşadığımız zamanın gerçekleri var.
Bütün dünya gösterişten uzaklaşmaya, sadeleşmeye çalışırken, İngiliz Kraliyet Ailesi’nin biricik prensi Harry ve Meghan Markle bile düğünlerini mümkün olduğu kadar sadeleştirmek için ellerinden geleni yaparken, dört kişinin ellerinde taşınarak yapılan kına gecesi ister istemez göze batıyor.
Hayır, bu sadece gelinin gecesi olsa yine bu kadar konuşulmayabilirdi.
Ama söz konusu, toplumsal konularda duyarlılıkla ve sosyal sorumluluk projeleri geliştirmekle bilinen ünlü bir oyuncu damat olunca, durum ister istemez değişiyor.
Yıllarca özenle, emekle, stratejiyle inşa edilen kariyer bir anda yerle bir oluyor ve akıllarda tek kalan fotoğraf ne yazık ki kına gecesi oluyor.
Evet, çelişkiler içindeyiz.
"Annenizin evlenmeden önceki kızlık soyadı?"
Dün bu soruya kaç kere cevap verdiğimi saysam inanamazdınız.
Artık ilk 2 harfi geçtim, 3. harfinden 8. harfine hiç düşünmeden nokta atışıyla, kendimden son derece emin cevaplayabiliyorum.
“Harfleri tersten say” deseniz onu da pekâlâ yapabilirim.
Harfleri tersten sayarken aynı anda TC kimlik numaramı da tuşlayabilirim gerekirse.
TC kimlik numaramı zaten ezbere biliyordum, artık onu da tersten sayabilecek kıvama geldim.
Gün içinde her konuşmada en az 5 kere tekrarlayarak.
Onu da geçtim, şimdi bir de nüfuz cüzdanı seri numarasına kadar geldi konu.
Bir bayram daha böyle geçti. Bodrum nüfusu 2 milyona çıktı, trafik zaman zaman kilitlendi, plajlarda yer bulunamaz oldu. Biz hâlâ astronomik lahmacun-ayran fiyatlarını köpürteduralım, Türkiye’de olmasına rağmen menülerinde lira yerine sadece euro olan restoranlar aldı yürüdü, euro’nun hızlı yükselişine rağmen. Bir yanda mega yatlar, bir yanda lüks mağazaları talan eden Ortadoğulu ve Uzakdoğulu yabancı turistler… Bir yanda paparazzilere denize girerken görüntü vermemek için tatil boyunca kat kat giyinen Carla Bruni-Nicolas Sarkozy, bir yanda birlikte tatil fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan Defne Samyeli-Cem Yılmaz… Bir yanda bayram ve paylaşım derken, bir yanda en medeni olacaklarını beklediğimiz kitesurf’cülerin cenneti Akyaka’dan korkunç çöp manzaraları… Bir yanda uçak fiyatlarından şikayet, bir yanda ek seferlere rağmen dolu uçaklar, hatta cuma, cumartesi, pazar, pazartesi tek bir uçakta 1 kişilik bile yer olmaması… İşte bir bayramdan daha geriye kalanlar...
Panellerden müzik festivallerine
Şimdi şehre dönüyoruz. Bakalım eylülde bizi neler bekliyor? Contemporary İstanbul 20 Eylül itibarıyla başlıyor. Galeriler ekonomik durumdan şikayetçi; bir kısmı fuara katılamıyor, bir
Son günlerde tanıdığımız, sevdiğimiz çok değerli isimlerin ölüm haberleri ardı ardına geldi.
Eskiden sadece güzel manzaralar, yemekler, tatiller, tatlı hayatlar paylaştığımız Instagram, artık acı haberlerin de duyurulduğu bir mecra aynı zamanda.
Evet, kabul etmek lazım, Facebook’tan, Twitter’dan daha fazla zaman geçiriyoruz Instagram’da.
Ama doğrusu artık şuursuzluk derecesinde çok zamanımız Instagram’da geçtiği için her şeyi olağanlaştırabiliyoruz.
Ölüm döşeğindeki aile bireylerinin hasta yatağında bilinci kapalı fotoğraflarını Instagram’da paylaşan da oluyor, ölüm ilanını ve cenaze bilgilerini paylaşan da...
Haberleşme kısmını anlayabiliyorum, kolay ve hızlı olduğu için...
Ama hastaların mahrem anlarını paylaşmayı anlayamıyorum işte...
Hikayeyi başa saralım.
Hollywood’un en ünlü yapımcısıydı.
Birçok filmiyle Oscar kazanmıştı, sayısız Hollywood yıldızına da Oscar kazandırmıştı.
Sonra ise kendi kurduğu, kendi adını taşıyan yapım şirketinden bile kovuldu.
Önce yönetim kurulu istifa etti, kendisi bir süre şirket yönetiminden uzak kalacağını ve tedavi göreceğini açıkladı.
Daha sonra sular durulmayınca avukatı bile istifa etti.
Sonunda, şirketin yaşaması için tek çareye başvuruldu ve kendi kurduğu şirketten kovuldu.
İşindeki başarısızlığından dolayı değil, cinsel taciz suçlamalarından dolayı.
Bazıları için Güngör Hoca, bazıları için Güngör Bey, bazıları için Ali Rıza Kardüz’dü.
Bazıları için ekonomiye Ayşe Hanım Teyze kavramını sokan ekonomi yazarıydı, bazıları içinse Türkiye’de daha restoran eleştirmenliği yokken Ali Rıza Kardüz imzasıyla restoranları değerlendiren, gustosuna güvenilen yegâne isimdi Güngör Uras.
Haftada tam 8 yazı yazıyordu.
O yazıları yazmak için hepimizle konuşuyor, gündemi hem gezerek hem de 7’den 70’e farklı yaş gruplarından dostlarıyla konuşarak takip ediyor, kendini daima tazeliyordu.
Asla zamanın gerisinde kalmıyordu.
85 yaşındaydı ama hepimizden daha genç ve dinçti.
Birkaç yıl önce New York’ta bir sergi açılışından çıkışta “Yemeğe taksiyle gidelim” dediğimde, “Siz taksiyle gidin, ben yürüyerek gelirim” diyerek beni şaşırtmıştı.
THY ile 10.5 saatlik uçuşla Singapur’dayım. Uzak Doğu’nun finans ve ticaret başkenti aynı zamanda turistik bir çekim merkezi. İşte Singapur’da gezilmesi, görülmesi gereken yerler…
Bayramdan hemen önce hızlandırılmış bir Singapur gezisi yapıyoruz, THY’nin özel davetiyle. Bu vesileyle THY’nin Singapur’a 30 yıldır uçtuğunu da öğreniyoruz ve 28 yıldır THY’de çalışan istasyon şefi Linda ile de tanışıyoruz.
İstanbul’da yeni havaalanının açılışından önce rakipleri yerinde inceliyoruz, uzun yıllardır dünyanın bir numaralı havaalanı seçilen Changi Havalimanı’nı karış karış geziyoruz.
Peki ama 10.5 saatlik uçuştan sonra Singapur’da nereler mutlaka görülmeli?
Singapur’a turist olarak gittiyseniz hayatınız iki nokta arasında geçiyor, biri bütün mağazaların, AVM’lerin yer aldığı Orchard Road, diğeri ise Dubai’nin Burj al Arab’ının Singapur versiyonu gibi olan, çatısı sonsuz havuzlu otel Marina Bay Sands…
Marina Bay Sands’de Wolfgang Puck’ın Spago ve Cut restoranlarından Takumi Yamamoto’ya tam 80 adet restoran var. Bu yüzden global zincirleri seviyorsanız yolunuz sık sık buraya düşüyor.
Turistik olarak gezilip görülecek ilk yer Gardens by the Bay ve Cloud Forest Dome ve tabii şehrin meşhur botanik