Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bundan bir iki yıl önce; bir öğretmen öğrencisine cinsel tacizde bulununca müdür öğretmeni tokatlamış, öğrenciyi de başka bir okula göndermişti... Çocuk nasıl bir yara aldı, öğretmen sonrasında başka öğrencileri de taciz etti mi bilmiyoruz...
Türkiye’de bu konudaki araştırmalar yaygınlık, görünme sıklığı, önleme ve tedavi gibi başlıkları ele almıyor. Ancak bu sorun üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken toplumsal bir yara ve giderek büyüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2014’teki bir araştırmasında 11 bin 98 çocuğun cinsel suçlara maruz kaldığı sadece bilinen... Ceza istatistiklerine göre de; çocukların cinsel bütünlüğe karşı en az 19 bin 757 suç davası açılmış...
Mesleği lekeliyor
Medya devlet himayesinde ya da değil; çeşitli kurumlarda, okullarda, yurtlarda, çocuklara cinsel saldırı haberlerini hemen her gün rutine bağlamış gibi geçince okurlarımızdan gelen tepkiler artıyor. Bazı okurlarımız “çözüm üretin çözüm” diyerek özellikle çocuklara yönelik cinsel saldırıları görmezden gelen kurumlara, normal karşılayan siyasetçilere, yargıya ve bu tür haberlerin üzerine gitmeyen basına veryansın ediyor. “Bu haberlerin dünyanın en kutsal mesleği öğretmenliği lekelediğini” hatırlatan okurlarımız da “Peki biz çocuklarımızı kime teslim edeceğiz” diyerek endişelerini dile getiriyor.
Haber sunumu önemli
Çocuklara yönelik istismar, taciz ve tecavüz haberlerinin sunumu kadar, bu tür haberlerin araştırılması da son derece önemli... Yani bu olayların medya açısından iki önemli ayağı var…
Birincisi; Okurdaki bu paniği azaltmanın yolu medyanın haberi sunuş şekli ve kullandığı fotoğraflarda kendini gösteriyor. Haberde çocuğu ya da ailesini ya da sonrasındaki trajik gelişmeleri haberin odak noktası haline getirmek haberi daha ilginç hale getirebilir ama sorunu çözmüyor. Daha ağır bir başka soruna yol açıyor. Birtakım olumsuz betimlemelerle tacize uğramış çocukların ya da suçu ispatlanmamış sanıkların yaşam boyu çevresinde ayrımcılığa veya dışlanmaya maruz bırakılması gibi... Ayrıca tecavüze uğrayan çocukların fotoğraflarının veya görüntülerinin sunulması da pedofilleri uyaran bir nitelik kazanabiliyor.
İkincisi biz de araştırmacı gazetecilik denilince genellikle siyaset ve yolsuzluk gibi ‘ciddi’ konular akla geliyor. Oysa “üçüncü sayfa” haberleri, bir ülkenin mevcut politikalarının sonuçlarıdır... Toplumsal sorunların, belirleyicisi, bu politikalardır. Dolayısıyla bu sorunlar bir sistem meselesidir ve araştırmaya muhtaç konulardır.
Sistemi sorgulayın!
Bu bağlamda meslektaşlarıma bu yılın Oscar ödülünü kazanan Spotlight filmini hatırlatmak isterim. Gerçek bir olay. Bir gazete içerisinde olayları araştırmakla görevlendirilmiş dört gazeteci çocuklara cinsel istismarda bulunmakla suçlanan bir rahip hakkında, bir makalede yer alan iddiaları araştırmakla görevlendirir. Genel Yayın Yönetmeninin ekibe söylediği bir söz olayın bütün akışını değiştirir: Kişileri değil, sistemi araştırın!
Boston’da Katolik Kilisesi’nde bir taciz olayını araştırmak bir yıl sürer... Sonuç vahimdir... 30 yıl boyunca her defasında üzeri örtülen ve neredeyse bütün bir şehri saran yüzlerce başka çocuğa yapılmış başka taciz vakalarını da ortaya çıkarır.
The Boston Globe’un dört kişilik araştırmacı gazetecilik ekibinin başarısı hayal değil. Toplumu sarsacak, kurumların işleyişini değiştirecek bir gazete okurlardan en çok geri dönüşümü alan gazetedir. Bunu biz söylemiyoruz. Yapılan araştırmalar okurların en çok araştırmacı gazeteciliğe önem verdiğini ortaya koyuyor. The Washington Post’un 1930’da belirlediği yayın ilkelerine de göz atın. “Bir gazetenin görevi gerçeği mümkün olan en doğru şekilde anlatmaktır” diyor. Bunu yaptığınız ölçüde ‘iyi bir gazetemiz var’ diyebilirsiniz. Evet araştırmacı gazetecilik zordur, zaman ister sabır ister masraflıdır ama gereklidir.
Unutmayalım ki; okurların da artık gazetecilerin sorumluluğunu sorguladığı bir dönemden geçiyoruz...