TMOK’da başkanlık güreşi

19 Şubat 2025

E vrensel spor anlayışının en büyük otoritesi (IOC) Uluslararası Olimpiyat Komitesi’dir. Bildiğiniz, tanıdığınız spor federasyonlarının üst kuruluşu gibidir. Olimpizmin temel felsefesini “Olimpik Hareket” başlığıyla sürekli olarak geliştirir.
IOC’nin yapısını oluşturan en önemli kurumlardan biri de tüm dünya komiteleriyle birlikte (TMOK) Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’dir.
1908’de kurulup tarihsel dönüşümlerden başarıyla geçen TMOK, sporla ilgili sivil toplum kuruluşu olarak da saygıyla benimsendi. Günlük spor olaylarında vitrinde değil, ama resmi kurumlarla birlikte önemli roller üstlendi.
Yorucu girişten sonra olimpik gündeme girebiliriz. TMOK, 100 yılı çoktan geride bırakan tarihi içinde pek az “çok adaylı” kongreye gitti. Gelecek ay (8/15) Mart’ta yapılacak olağan genel kurulda Başkan Prof. Dr. Uğur Erdener ile Türkiye Voleybol Federasyonu’nun eski başkanlarından Ahmet Gülüm, olimpik direksiyona geçmek için yoğun hazırlıklar sürdürüyorlar.
İşbaşındaki TMOK Başkanı

Yazının Devamı

Temiz, güzel, heyecanlı

16 Şubat 2025

Hepsini kutluyorum… Temiz ve güzel bir maç izledik. Dahası hakeme de gönül enginliğiyle alkış ve teşekkür borcumuz var. Golleri bir yana bırakarak, takdir edilmesi gereken bir durum için dikkatinizi çekmem gerekiyor. En küçük temasta kendini yere atarak yuvarlanıp duran, acılar içinde kıvranan (!) futbolcu gördünüz mü? Ya da hakemin etrafında toplanıp çok sesli “itiraz korosu” oluşturanları? Haydi birini daha söyleyelim: VAR müdahalesine tanık oldunuz mu?
Çok mertçe, efendice, mis gibi bir maçtı, güzel oyundu izlediğimiz… Cihan Aydın’ın oyuna katkısı mı? Durup durup sinir bozan, zaman kaybına neden olan fazladan “oyunu durdurma”ya yol açan olur olmaz faulerde “düdük gevezeliğinden” uzak durdu. Avantaj kuralını baştan sona titiz ve dikkatli kararlarla uyguladı.
Maç, erken sayılacak golle başladı. Bir anda topa sahip olan Visca, Banza’yı gördü. Beşiktaşlı üç savunmacının arasından hayal gibi geçti Banza. Sırtındaki numarayla aynı dakikada (17)

Yazının Devamı

Kaosu başlatanlar bitirsin!

12 Şubat 2025

Türk futbolunda tarihin akışı anaforlara dönüşmeye başladı. Kuruluş, yayılma, iç organizasyonlar, dış turnuvalardaki başarılardan sonra endüstriyel çağın getirdiği zenginlik (!) ve borçlanma masum ve temiz oyunu kirletti.  
1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra sivil toplum ve spor tarihimizde saygı ile andığımız inanılmaz gelişmeler oldu. Üç Büyükler olarak tanımladığımız öncü kulüplerimiz, İstanbul’dan Anadolu’nun en uzaktaki illerine kadar, yurt dışına da uğrayarak rekabetin temel taşlarını döşediler. Birbirlerine saygı duyarak, zarif şakalar ve ironilerle çok büyük dostluklar geliştirdiler.
Sonrasında profesyonellik geldi (1951), 60’lı ve 70’li yıllarda futbolda iç rekabet alt liglerle zenginleşti. Kimse aksini iddia edemez: Futbol Türkiye’nin sosyal hayatında olumlu ya da olumsuz olaylarla birlikte önemli bir kültür ortamı, yaşam biçimi yarattı. 90’lı yıllarda endüstriyel futbol çağına girdik. Statlardaki heyecanlar, canlı yayınlarla evlerimize kadar uzandı.

Yazının Devamı

Doğru oyun, özlenen sonuç

9 Şubat 2025

Durgun ve heyecansız bir ilk yarı izledik. Maç ancak ikinci yarıda hareket kazanabildi ve golü arayan Beşiktaş, istediğini buldu. Oysa her iki takımın puan cetvelindeki yeri, öncelikle maç kazanmayı, gol pozisyonları üretmeyi ve tabelayı değiştirmeyi gerektiriyordu. Kanatlardan ve ortadan düzenleyecekleri ataklarla oyunu zenginleştirebilirler, taraftarlarına da bekledikleri heyecanı yaşatabilirlerdi.
Sivasspor ev sahibiydi ama oyunun egemeni olamadı. Rey Manaj gibi bir golcü, adının üfürüldüğü kadar etkili ve verimli değildi. Bunda biraz da iki takım oyuncularının kaptırdıkları topları geri alabilmek için baskın davranması etkili oldu. Efkan Bekiroğlu, ikinci yarıda daha atak rolleri tercih etti. Bir şutu da kaleci Mert’te kaldı.
Beşiktaş’a dönersek… Deplasmanda kazanamadıkları maç sayısı 7 idi. Sekizincide can sıkıcı sonuç almamak için gayretliydiler. Ancak savunmada sağlam durmalarına karşılık hücumda çok top kaybettiler. Çok az şut attılar. Rashica, Masuaku ve Muçi’nin gayretli oyunlarına ayak uyduramadılar. Gedson da 78’de

Yazının Devamı

Yıldızını parlatsana

5 Şubat 2025

Türk futbolunun uluslararası rekabete sürekli olarak katılıp gelişmesi ve en önemli gelir kaynağı sayılabilecek UEFA Şampiyonlar Ligi ile UEFA Avrupa Ligi’nde beklenen sonuçları alamaması, ortadaki tabloya bakıp başarı sayılmamalı. Önemli dersler alınacak gerçekçi hesaplarla yeni yol haritaları belirlenmelidir.
Önce ekonomik verilere bakalım. Şampiyonlar Ligi ön elemeleri ile birlikte Galatasaray 18 milyon Euro, Fenerbahçe 17 milyon 500 bin Euro gelir elde etti. Biraz daha fazla puan alsalar 20 milyon Euro’yu aşabilirlerdi. Yine de unutulmamalı ki iki ligin de 16’lardan geçip final turlarına katılmaları halinde 30 milyon ve üstünde gelir sağlayabilirlerdi.
Beşiktaş, yaşanan kötü sezonun en üzücü sonuçlarından birini UEFA Avrupa Ligi’nde aldı. İlk 24 takımın arasına giremedikleri için 28. sırada kalıp elendiler. Buna rağmen hak ettikleri 10.7 milyon Euroluk gelir, teselli kaynağı oldu. Başarısızlığa rağmen 397 milyon 184 bin lira gelir, hiç de fena sayılmamalı.Finansal rakamların ötesi düşündürücü ve kaygı

Yazının Devamı

Yazık ve ayıp!

31 Ocak 2025

Beşiktaş’ı tanıyamadık. Nasıl bir oyun planı vardı, çözemedik. Ve UEFA Avrupa Ligi’ne veda edişine tanık olduk. İstatistikleri yorumlamadan yazayım: Beşiktaş bence sezonun en kötü maçını oynadı ve teslim oldu.
İstanbul’daki coşkulu ve bereketli (4-1) maçta Athletic Bilbao’yu adeta ezerek yenen Beşiktaş, Hollanda’nın Enschede kentindeki 8. maçta tanınmaz haldeydi. Twente kendi ilkeleri, enerjisi ve yerleşik oyun anlayışıyla baskı kurup üst üste gol pozisyonlarına girerken, Beşiktaş sürekli savunma pozisyonundaydı. Maç boyunca rakibine 11 kez korner attırdı.. Kendileri sadece 5 kez köşe gönderine gittiler.
Geçiş oyununda kaybettiğiniz topu tek sayılı saniyeler içinde geri kazanmalısınız. Twente bu işi başarıyla gerçekleştirdi. Topu sahiplenip önde öyle baskı kurdu ki “geçişler”e gerek kalmadan önde baskı ile kendiliğinden bir “set oyunu”na dönüştü maç.
Hollanda takımı, Beşiktaş’ın sinmiş ve pasif oyunu karşısında maçı eğlenceye dönüştürdü. Zaman zaman ceza alanı

Yazının Devamı

TFF’den üç hikaye

29 Ocak 2025

Önceki gün TFF’deki dostlarımı ziyaret ettim. Yeni görevleri nedeniyle kutladım. Avrupa Şampiyonası’nda başıma gelen kazayla ilgili belgeleri davet sahibi TFF yöneticilerine verdim. Başvurumu kabul işlemleri 5 dakika bile sürmedi. Sonrasında çok yararlandığım bir sohbet ortamı oluştu.
Hemen belirtmeliyim. Açıklık getirilmesi gereken önemli konular var.

İmzasız bütçe tasarısı
En başta TFF Genel Kurulu’na sunulan mali rapor ve bütçenin gerçeği yansıtmadığı anlatılıyor. Öğrendiğime göre, TFF’nin dönem sonu 5 milyon TL karla hesaplarını kapattığı açıklanmış. İşbaşına gelen yeni yönetim, 5 milyonluk karın, henüz hak edilmemiş sponsor gelirlerinin delegelere sunulan bütçede yapılan harcamaları karşıladığı belirtilerek yanlış yapıldığını tespit etmiş. Ödenmesi gereken bazı paraları ise yeni döneme bırakmışlar. Yapıklan değerlendirmede bütçenin 270 milyon TL açık verdiği saptanmış.
Dahası, Büyükekşi Federasyonu’nun kongrede delegelere sunulan yeni bütçeyi imzalamadığı görülmüş.

Yazının Devamı

Zirveden dibe

27 Ocak 2025

Başlıkta okudunuz işte..  Beşiktaş’ın son 2 maçını karşılaştırmak için Türkçemizden iki yeterli sözcük.
Birincisi, Ole Gunnar Solskjaer’in ilk maçında Athletic Bilbao’ya karşı “sihirli” dokunuşu. İkincisi ise niyetsiz, etkisiz, oyunsuz bir Beşiktaş takımı.
Antalya’da Süper Lig’e dönüş, o kadar parlak olmadığı gibi, her dakikası kaygı ile izlenen pasif bir futbol macerası oldu. Sonunda görüldü ki Beşiktaş deplasmanda maç kazanmayı beceremiyor. Ole’nin bir değil, birkaç sihirli dokunuşa ihtiyacı var.
Bir takım bu kadar uçlarda ve peş peşe zıt görüntüler veren iki oyunu nasıl oynar? Maç seçiyorlar da Antalyaspor’u ciddiye almadılar, desem olmaz.  Acaba ille de taraftarların önünde oynamak istiyorlar.. Kendilerini eksik hissediyorlar, desem olur mu? Emre Belözoğlu ile daha agresif oynayan, hem topa hem de oyuna ağırlığını koyan taraf ev sahibi Antalyaspor’du. Beşiktaş ilk yarı boyunca Semih’in 2 hamlesi dışında rakip kaleyi ziyaret edemedi. Antalyaspor hem topun sahibiydi ilk

Yazının Devamı