Trabzonspor’da işler sahada yolunda gitmemiş olsa da ‘Bankalar Birliği’yle hesabı kapatmaları şampiyonluk kadar kıymetlidir, belki de daha değerlidir. O anlamda Trabzonspor’un ekonomi liginde şampiyon olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Büyük iş başardı Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan ve yönetimi…
Bir teşekkür Trendyol Süper Ligi’nin ‘Şamil Ekinci Sezonu’nun olmasında emeği geçenlere. Bordo-mavili ekibin ülkenin 4 büyük takımdan birinin olmasında, Trabzonspor’un koca bir çınar ve çok büyük bir aile olmasında katkılarını anlatmayla bitireceğimiz Trabzonspor’un efsane başkanı Şamil Ekinci’nin ülke futbolunu yönetenler tarafından hakkının teslim edilmesi; büyük bir vefa örneğidir!
Maça gelince…
Haftalardır galibiyete hasret Trabzonsporlu oyuncuların, bilhassa iki farklı öne geçtikten sonra oyun disiplininden kopup bazı bölümlerde kafalarına göre oynamaları inanılır gibi değil! Konyasporlu oyunculara adeta “biz beraberliğe aboneyiz, atın da berabere bitsin” der
Konuşulması gereken şu; Banza’nın iptal edilen golünü İstanbul’un üç büyük takımından biri atmış olsaydı benzer kararı verirler miydi VAR’daki baylar ve bay Volkan Bayarslan? Bal gibi de gol verirlerdi, çünkü buz gibi goldü Trabzonspor’un attığı.
Hem iki gözüm, VAR da çağırmazdı, zira hepsinin elleri ayakları titrerdi, bir daha kolay kolay maç alamayız diyerek uykularının kaçacağını düşünürlerdi. Ne yazık ki Trabzonspor’un nizami golünü iptal ettiler, başka deyişle yediler!
Malheiro, o topu başka türlü nasıl alacaktı? Dönüş yaparken kolunu kullanmaması mı gerekiyordu? Trabzonsporlu oyuncunun rakibin yüzüne değil, rakip oyuncu Trabzonsporlu oyuncunun hareket alanına girdiğini, yüzüne eline çarptığını ve kendini yere attığını nasıl göremezsiniz?
İşte bu hakemler bu liglerde yıllardır hakemlik yapmaya devam ediyor, dakika bir gol bir, Trabzonspor’a yapılan bir değil, iki değil…
Bu tip hakemleri ibret olsun diye BAL Lig’ine göndermek lazım… Şöhretleri olduğu
Her şey Gökhan’ın ikinci sarıdan atılmasıyla; Trabzonspor’un leyine çalışmaya başladı. O dakikaya dek uyurgezerdi bordo-mavililer. Mendy hariç sahada ne yaptığını ne oynadığını bilen oyuncu yoktu.
Bırakın beraberliği, Kayserispor, Trabzonspor’a fark atamadıysa; Trabzonsporlular bir yandan Mendy’i kuşsütü, üzüm kurusuyla beslesin, diğer yandan yatsın kalksın Gökhan’a dua etsin!
Hakkını teslim edelim Nwakaeme, kilidi açan, beraberlik golünün pasını veren, haritayı çizen mühendis idi.
Maçın bitimine beş dakika kala Umut Bozok’un vurduğu, daha doğrusu Onurcan’ın kurtardığı top beraberliğin golü olsaydı, Trabzonspor’un üç puanı almaması işten bile değildi. Hatta atılan beraberlik golünden sonra birkaç dakika daha olsaydı…
Daha önce yazmıştık, bir kez daha yineleyelim; Trabzonspor’un iyi bir golcüsü ile orta sahada oyunu yönlendirecek, kanatları hareketlendirecek oyuncusu olmadığı müddet rakip kim olursa olsun zorlanır. Ve de zamana ihtiyacı var. Erteleme maçı olduğundan ikisi yoktu mesela. E
Her şey Gökhan’ın ikinci sarıdan atılmasıyla; Trabzonspor’un leyine çalışmaya başladı. O dakikaya dek uyurgezerdi bordo-mavililer. Mendy hariç sahada ne yaptığını ne oynadığını bilen oyuncu yoktu.
Bırakın beraberliği, Kayserispor, Trabzonspor’a fark atamadıysa; Trabzonsporlular bir yandan Mendy’i kuşsütü, üzüm kurusuyla beslesin, diğer yandan yatsın kalksın Gökhan’a dua etsin!
Hakkını teslim edelim Nwakaeme, kilidi açan, beraberlik golünün pasını veren, haritayı çizen mühendis idi.
Maçın bitimine beş dakika kala Umut Bozok’un vurduğu, daha doğrusu Onurcan’ın kurtardığı top beraberliğin golü olsaydı, Trabzonspor’un üç puanı almaması işten bile değildi. Hatta atılan beraberlik golünden sonra birkaç dakika daha olsaydı…
Daha önce yazmıştık, bir kez daha yineleyelim; Trabzonspor’un iyi bir golcüsü ile orta sahada oyunu yönlendirecek, kanatları hareketlendirecek oyuncusu olmadığı müddet rakip kim olursa olsun zorlanır. Ve de zamana ihtiyacı var. Erteleme maçı olduğundan ikisi yoktu mesela. E
Lige çok iyi başlayan Beşiktaş gibi formda takım karşısında maça bir eksik başlamak; hiç kimsenin başına gelmesini istemeyeceği bir şey olsa gerek! Ve de o maçı gol atarak, puan alarak bitirmek kolay değildir desek…
Vişça gibi tecrübeli bir ayağın yaptığı hareket, tartışmasız kırmızın ağababası tamam da, Masuaku’nun Enis Bardhi’ye yaptığı harekete ne demeli?
Hazır yeri gelmişken, aynı hareketi Trabzonsporlu oyuncu rakibe yapsaydı ne olurdu? Geçmiş maçlarda örnekleri çoktur; kırmızının çok yakın akrabası olurdu!
Ayrıca, sarı kartı olan Masuaku’nun ceza sahasında kendini yere atıp penaltı aramasına Ali Şansalan’ın görmezden gelip ikinci sarıdan atmaması hakikaten fıkra gibi, sessiz komedi filmi gibi. Güler misiniz, ağlar mısınız?
Bir eksikle, formda olan, kaliteli ayaklara sahip olan takımlara karşı yorulursunuz, uzatmalar dahil doksan dakikayı düşünün, zorlanırsınız. Trabzonsporlular için de kolay olmadı zaten.
Duran topu Bardhi’nin Okay’ın kafasına paraşütle indirdiği pozisyonda öne geçmeleri, bordo-mavili oyunculara
Eyüpspor’un oynamaya çalıştığı oyunun adı futbol, Trabzonspor’un oynadığı ayaktopundan başka bir şey değildi!
Zira sahada ne yaptığını, nasıl oynanmasını gerektiğini bilen, futbolun hakkını teslim etmeye çalışan, golü arayan ev sahibi takımın oyuncularıydı…
Ne yaptığını bilmeyen, rakibin üstüne gidemeyen, gol pozisyonuna giremeyen, al gülüm ver gülüm anlayışında oynayan Trabzonsporlu oyunculardan başkası değildi…
Maçın orta hakemi Atilla Karaoğlan da bordo-mavili oyunculardan farklı değildi, tabir caizse ayakta uyurgezerlerdendi. Verdiği, vermediği kararlar… Hele Trabzonspor aleyhine çaldığı bir penaltı vardı ki, VAR olmasaydı yanmıştı Trabzonsporlular!
Ayrıca yan hakemlerden biri yarım metre ofsayt olan pozisyonu devam ettirip, Uğurcan kurtardıktan sonra bayrağı kaldırmaması hem komikti hem de evlere şenlikti!
Bir eleştiri de ihtiyaç duyulduğunda her daim seferberlik emriyle acil göreve çağrılan İhsan Derelioğlu hocaya. 52 dakika rakip kaleye şutu olmayan, vurdumduymaz oynayan takımında oyuncu değiştirmemesi? İnsan yanında oturduğu oyuncuları tanımasa, bilmese,
Bir kaleci iki maçta takımını tek başına ayakta tutabilir mi? Tutuyor, tuttu da…
Trabzonspor 52. Dakikada beraberlik golünü bulana dek, İsviçre’de dünyaları kurtaran Zigi, Trabzon’da da farklı değildi, adeta uçan adama dönüştü!
Sadece Zigi değil, direkler de müsaade etmedi Trabzonspor’un turu geçmesine, o da ayrı…
Orsic’in direkten dönen topunun yanı sıra Trezeguet’in çatal diye tabir edilen yerde patlayan enfes frikiği, Savic’in attığı penaltının üst direkle kucaklaşması hakikaten büyük şanssızlıktı Trabzonsporlular adına…
Futbol şansınız yanınızda olacak, penaltı işleri de şanstır, tüm bunlara eyvallah, tamam da…
Sahi Trabzonspor ilk yarı ne oynadı? Lafı hiç uzatmadan; kocaman bir sıfır!
Öyle ya nerede ilk maçta yetmiş dakika rakibini boğan Trabzonspor!
İsviçre’de ilk maçta evinde mışıl mışıl uyuyan St. Gallen’in Trabzon’da ayağa kalkıp oynamasına Trabzonspor teknik ekibi ve oyuncuları müsaade etti, başkaları değil. Zira ne pas alışverişinde vardılar ne pres yaptılar ne de ke
St. Gallen yabana atılacak bir takım değil, zira İsviçre’de ve Avrupa ligine fırtına gibi başladılar, gelene, gidene üç, dört atıyorlar… Hele kendi sahalarında çok etkili oynuyorlar, iyi pres yapıyorlar, rakipten kaptıkları topla hızlı atağa çıkıyorlar, kanatları da devreye sokarak… Anlayacağınız o anlamda İsviçre’de ve Avrupa eleme maçlarında nam salmış bir takım St. Gallen…
Her ne kadar Trabzonspor’un eksikleri olsa da, sezona iyi başlamamış olsa da, bilhassa ilk bir saat o kadar etkili oynadılar ki adeta ev sahibi ekibin havasını söndürdüler! Koca doksan dakikada rakibe sadece bir, iki yarım pozisyon verdiler.
Sahanın her bölgesinde rakibe pres yapan, ayağa pas yapan, pozisyonlara giren ve kaçıran bir Trabzonspor izledik İsviçre’de…
Neler kaçırdılar neler, hangisini yazalım? Kaçan pozisyonların değil tamamını çeyreğini gole çevirebilseydi bordo-mavililer, İsviçre’nin fiyakalı ve bir o kadar havalı St. Gallen takımı, Trabzon’a gezmeye, köfte, pide ve balık yemeğe gelirdi ancak.
Hakikaten