Talisca’nın gecesi
İlk yarı ile ikinci yarı iki takım arasında oyun olarak o kadar fark vardı ki; siyah ile beyaz, gece ile gündüz gibi.!
İlk yarıyı izleyip ikinci yarıyı izlemeyen birine maçı soyunma odasına mağlup giden Fenerbahçe’nin 4-1 kazandığını söylese, inandırabilmesi için maçın özetini izletmesi gerekir.
Maça iyi başlayan bordo-mavililer, yardımlaşmayı, alan kapatmayı kusursuz yaparken, kupada Galatasaray’a kaybeden dahası ligde psikolojik üstünlüğü Galatasaray’a kaptıran Fenerbahçeli oyuncuların, karşılarında böyle bir Trabzonspor bulacaklarını, o kadar kötü oynayacaklarını, pozisyon bulamayacaklarını, ilk yarının son dakikasında mağlup duruma düşeceklerini rüyada görmüş olsalardı hayra yorarlardı!
Evet, Trabzonspor ilk yarı sezonun en iyi deplasman oyununu sahneye sürmüştü. Banza’nın üst direkte patlayan kafa şutu, Zubkov’un sarı-lacivertli ekibin sol tarafını otoban gibi vızır vızır kullanması bordo-mavili takım adına en büyük artılardı.
İlk yarı golsüz biter diye düşünülürken, kaptan Uğurcan’ın golün asist öncesi martıların uçtuğu yüksekten yolladığı meşin yuvarlağı Zubkov’un bizzat kendisine göndermesi, Fenerbahçe defansının uyuduğu sırada Zubkov, Banza ve Dragus yardımlaşmasıyla atılan gol; Trabzonsporluların moralini, oynama iştahını daha da artırır derken…
Fenerbahçe’nin ikinci yarının hemen başında penaltıyla bulduğu gol, oyunun seyrini, rengini bir anda değiştirdi. Pozisyon keşke VAR’da enine, boyuna incelenseydi?
Ligde var olma, yok olma; yarışa devam etme, etmeme mücadelesi veren Fenerbahçe’nin bulduğu beraberlik golünden sonra kendini gelmeye, oynamaya başladı, başrollerde tabi ki Talisca. ‘Bir oyuncu oyunun kaderini değiştirir mi?’ sorusunun cevabını da böylelikle vermiş olalım.
Bulduğu golle tribün desteğini arkasına alan Fenerbahçe karşısında bordo-mavili oyuncularda ilk yarıdan eser yoktu, bırakın ileri top tutmayı, orta sahayı tamamen ev sahibi takıma teslim ettiler, kaptırdıkları toplar da cabası.
Trabzonspor kırılgan bir takım. Sezon başından bu yana en büyük hastalıklarından birkaçı bu değil miydi? Bir türlü bir arada oynama şansı olmayan defansları gibi?
İkinci yarı yad elleri oynayan orta sahayı bulmuşken ve de öyle bir defans önünde meydanı boş bulan, daha doğrusu boş bırakılan Talisca’ya gün doğacaktı, doğal olarak Talisca’nın maçı, gecesi olacaktı, nitekim öyle oldu.
Özetle, geceye moralsiz başlayan Fenerbahçe derbide aldığı galibiyetle moral buldu. Geceye kupada yarı final biletinin moraliyle giren Trabzonspor’un aldığı farklı mağlubiyet canları sıkmıştır ancak bordo-mavililerin ligin devam ettiğini, Türkiye kupası maçlarının kendilerini beklediğini unutmamaları gerekir!