İnsanlık tarihi, çok eskilere dayanıyor. Yerleşik hayata geçeli ise yaklaşık 15 bin yıl olduğu söyleniyor.
Peki eğitim tarihi ne zaman, nasıl başlıyor daha da önemlisi her şey inanılmaz bir hızda değişirken içerik bu değişime ayak uydurabildi mi?
Eğitim, yaşamın ilerisinde mi yoksa çok gerisinde mi kaldı? Her şey değişirken o neden inatla yerinde sayıyor?..
Klasik öğretim yöntemi, bilgi aktarmaya yönelik.
Birileri müfredat programını belirler, öğretmenler de onu aktarır. Kara tahtanın yerini akıllı tahtalar alsa da soran sorgulayan nesiller yetiştiriliyor denilse de değişen bir şey yok.
Farkındalıklar köreltiyor, ülkelerin anayasalarına, piyasanın kurallarına göre itaatkâr tek tip insan yetiştiriyor.
Bilgiler papağan gibi ezberletiliyor, ezberler 4, 5 seçenekli testlerle ölçülmeye çalışılıyor, yüzde 10’u kadar seçilip, diğerleri değersizleştiriliyor.
Sınav köleleri haline getirilen gençlerin ileride yaşam köleleri haline getirilmesine eğitimle zemin hazırlandığı iddia edilse de maalesef gönül rahatlığı ile “ne alaka” diyemiyoruz!
Peki bu statükoculuk ve geride kalış sadece eğitimle mi sınırlı?
Evet demek mümkün değil. Hayatın pek çok alanında aynı durum söz konusu. Demokrasiden yargıya, güvenlikten ticarete, medyadan sivil toplum örgütlerine, inanç sistemlerinden gelenek ve göreneklere, ideolojilerden insan haklarına, doğaya saygıdan birbirimize saygıya kadar önce bütün temel dinamiklere sonra da hayata bakın, ne kadarı birbiriyle örtüşüyor, hangileri giderek artan bir şekilde değişime direniyor, ne kadarı çağın ve özellikle günümüzün ilerisinde ya da gerisinde?..
Zor konular, zor sorular, derinliği olan felsefi tartışmalar.
Nereden çekerseniz oraya gider. Aksini savunanlar, alkışlayandan çok eleştiren çıkar. Sorunların sürekli halının altına süpürülmesi de zaten bu yüzden!..
Roller değişti ama!..
Eğitimde temel aktörler dünden bugüne hep yasalar, müfredat programları, öğretmenler, okullar ve kitaplar oldu. Veliler, dershaneler, sınavlar da yardımcı oyunculardı.
Eğitimi, zaman içerisinde bilimle taçlandıranlar olsa da rollerde fazla bir değişiklik olmadı.
Oysa rollerin, eğitim ortamlarının, eğitim sürelerinin ve içeriğin günümüz ve gelecek koşullarına göre yeniden şekillenmesinin zamanı geldi de geçiyor.
Bilgiye ulaşmak hiç bu kadar hızlı ve kolay olmamıştı. Öğrenilen bilgiler hiç bu kadar hızlı eskimemiş, öğretim süreleri de hiç bu kadar uzun gelmemişti. En önemlisi de eğitime verilen değer ve okuyana saygı hiç bu kadar dibe vurmamıştı.
Koşa koşa gidilen öğretim kurumlarına öğrenciler artık ayağını sürterek gidiyor, öğretmenler bakanlık, veli ve öğrenci üçgeninde ne yapacağını şaşırmış durumda, ilgi ve farkındalıkları körelten tek tip eğitim modeline duyulan ihtiyaç ve inanç, hiç olmadığı kadar önemini yitirmiş durumda.
Dünya genelinde giderek dillenen bu yeni arayışlar, eminiz ki başta eğitim olmak üzere hemen her alanda insanlığı yeni arayışlara zorlayacak hatta mecbur kılacak, “ne gerek var ki” denilen ihtiyaçlar olmazsa olmazımız hale gelecek.
Eğitim, bilim ve insanlığın en değerli hazinesi olan akıl bizi buna zorlayacak ve bu değişimin lokomotifi de eğitim olacaktır.
Bunu gören ve gereğini yerine getiren uluslar yöneten, diğerleri ise yönetilen olmaya devam edeceklerdir.
Bu çerçeveden bakıldığında eğitim bir ulusal sorun olmanın ötesinde en önemli küresel sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Yani “biz bildiğimizi okuruz” gibi bir lüksümüz yok.
Ne olur artık günü kurtarmanın ve didişmenin ötesine geçip biraz da bu konulara odaklanalım.
Eğitimde gerekli reformları gerçekleştiremezsek, hiçbir konuda yol alamayız, alır gibi olsak da bunu sürdürülebilir hale getiremeyiz! Çünkü o reformları hayata geçirecek olan da koruyup kollayacak olan da eğitim sisteminin şekillendirdiği siyasetçiler, hukukçular, mühendisler, gazeteciler, işçiler, patronlar, sanatçılar, yurttaşlar olacaktır.
Gelecek 100 yılı şekillendirirken, bir önceki yüzyılı, hatta bin yılı doğru okumak gerekir!..
Özetin özeti: Eğitim ve öğretim sürecinde, eğitimde insani değerlerin yanı sıra milli ve manevi geleneksel duruş korunmalı ama öğretimde değişimin hızına ayak uydurulmalıdır…