Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cek, cak’larla geçen koca bir yılı daha geride bıraktık.

2025, yapılması gerekenlerin sürekli ötelendiği bir yıl olarak değil, her şeyin anında çözüme kavuştuğu bir yıl olarak hatırlansın.

Bu o kadar zor mu? Kesinlikle hayır.

Yeter ki 2025’e öteleme yılı olarak değil icraat yılı olarak kararlılıkla başlayalım. Herhangi bir konudaki kararlılık, çözüm, başarı ve sürdürülebilirliğin olmazsa olmazlardır. İşte bu yüzden gelin hep birlikte yeni yılın ilk gününden son gününe kadar kendimize bir hedef koyalım, ötelemeye değil, çözüme odaklanalım…

Haberin Devamı

Sağlıklı, huzurlu, keyifli, başarılı, bereketli, saygının, sevginin, liyakatin, aklın, bilimin referans alınacağı, emek verenlerin, fedakarlıkta bulunanların, doğrulardan şaşmayanların, okuyanın, hakkı, hukuku, adaleti, demokrasiyi savunanların, ben değil, biz diyenlerin unutulmayacak bir yılı olsun 2025…

En büyük israf!

Yeni yıldaki önceliklerimizden biri de israfın her türlüsüne dur demek olmalı. Örneğin zaman israfına, örneğin kaynak israfına, örneğin hayal israfına, örneğin güven israfına…

İsraf, her konuda önemli ama insan israfı çok daha önemli. Düne kadar yetişmiş insan gücümüz yok diye ağlıyorduk, şimdi yetişmiş insan gücümüz heba oluyor diye ağlıyoruz.

Gelmek istediğimiz nokta bu muydu?..

Her yıl 200 bin öğrenci üniversiteden kopuyor. Oysa ne emekler, ne masraflar ve hayallerle girmişlerdi o fakültelere.

Kayıt olduklarında dünyalar onların olmuştu, kayıtları silindiğinde enkaza döndüler. Peki bunun sorumlusu kim? “Ne oluyor?” diye soran, hesap veren olmayacak mı?

Okumuşların çilesi ne zaman bitecek?..

Her yıl yüz binlerce öğrenci üniversiteden atılırken, ayrılırken ya da bölüm değiştirirken, “çalışsaydı atılmazdı”, ”doğru tercih yapsaydı, fakülte değiştirmek zorunda kalmazdı”, ”üniversiteye gideceğine, hayata atılsaydı böylesi pişmanlık duymazdı” demek en kolayı. Bu süreçte tek tek suçlu, kabahatli, öngörüsüz, tembel ya da ne istediğini bilmeyen sadece öğrenciler mi?

Kendilerini doğru tercih, doğru gelecek, doğru bilgilendirme, ve doğru yönlendirme konusunda yeterince donattık mı ki onlardan bu konuda çok daha fazlasını istiyoruz! Örneğin ilgi, yetenek ve hayalleri ile istedikleri mesleklerin ne kadar örtüştüğü konusunda yeterince rehberlik hizmeti verdik mi?

Haberin Devamı

Üniversite tercihleri noktasında yanlarında olduk mu? Yanlış tercih yaptıklarında, üniversite içerisinde bölümler arası geçiş olanağı sağladık mı? Dershaneler ve sınavlar dışında farklı seçenekler sunduk mu?

Atılma noktasına gelen öğrencilerin yaşadıkları sorunlara odaklanıp, bunları çözme konusunda yeterince gayret gösterdik mi?

Gerekçelerini hiç irdelemeden “Atılması gerekenler atılır, kalanlar bize yeter” mantığı içimize siniyor mu?

Çift anadal yapan öğrencilerin mezuniyette iş bulma şanslarının çok daha yüksek olduğu konusunda kendilerini yeterince bilgilendirip, onlara bu yönde çok daha geniş bir yelpazede özendirici farklı seçenekler sunduk mu?

Arada bir de olsa empati yapıp o öğrencilerin ve ailelerinin yerine kendimizi koyduk mu? Yaşanan israfın ve hayal kırıklıkların aile bütçesine, ülke ekonomisine ve en önemlisi de gençlerimizin ve ailelerinin moral ve motivasyon açısından yaşadıkları erozyonun ne kadar farkındayız?

Haberin Devamı

Eğitimde temel felsefenin öğrenciyi harcamak değil, kazanmak olduğunu, her öğrencinin başarılı bir alanın bulduğunu, şimdi değilse ne zaman ciddiye alacağız? Her yıl, üniversite öğrencilerimizin yanı sıra zorunlu eğitim çağındaki milyonlarca öğrencimiz de okuldan, eğitimden, hayallerinden uzaklaşıyor.

Ne olur artık çocuklara, öğrencilere ve tüm bireylere herhangi bir rakam olarak bakmayalım. Onların her birini kendimiz ya da bir yakınımız olarak görelim ve onlar için gösterdiğimiz hassasiyeti diğerlerine de gösterelim. Çocuklarımızın devlete, kurumlara ve geleceğe yönelik güvenlerini daha fazla örselemeyelim!..

Samimiyet ve güven

2024’te kaybettiklerimizi sıralamaya kalksak burdan Çin’e yol olur.  Kaybettiklerimizin en başında da samimiyet ve güven geliyor. Hiçbir konuda, hiçbirimiz karşımızdakilerin samimiyetine inanamaz hale geldi. Samimiyet ve güven engeli aşılmadan diğer sorunları çözüme kavuşturmak mümkün değil. İşe buradan başlayabiliriz…

Özetin özeti: Görünen o ki daha iyisini, daha fazlasını istemekle olmuyor.

Karşımızdakilerden beklediklerimizi, önce kendimizin yapacağı bir yıl dileğiyle…