GündemRahmet ve bereket dolu 11 Ayın Sultanı

Rahmet ve bereket dolu 11 Ayın Sultanı

17.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ay olan ramazan bugün başlıyor. Bu mübarek ay, teravihiyle, orucuyla, sahuruyla, hatimleriyle, iftar vaktini beklemenin heyecanıyla, Kadir Gecesi’ndeki manevi coşkusuyla sanki bir ömrün hasat vakti gibidir

Rahmet ve bereket dolu 11 Ayın Sultanı

KİMDİR?

Haberin Devamı

1966 yılında İstanbul’da doğdu. 1988’de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans (1990) ve doktora yaptı (1996). 1993 – 1994 döneminde akademik araştırmalar yapmak amacıyla İngiltere’de bulundu. 1989 – 2002 yılları arasında Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı adayı ve araştırmacı kadrolarında çalıştı. Aynı kurumda 2004 - 2011 yılları arasında Genel Sekreter olarak görev yaptıktan sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atandı. İngilizce ve Arapça bilmektedir.

Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı, yardımlaşma ve dayanışmanın arttığı, sevginin, sabrın ve kardeşliğin daha da güçlendiği ramazan ayının bereketli atmosferine girmiş bulunuyoruz. Yüce Kitabımız Kur’ân- ı Kerim, bu ayda indirilmeye başlandı. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi bu ayda bulunuyor. Oruç ibadetini de bu ayda eda ediyoruz.

Haberin Devamı

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegane ay ramazan ayıdır. Orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin hemen ardından ramazanın insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran Kur’ân’ın indirildiği ay olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların oruç tutması emredilir (el-Bakara 2/185).

Bu mübarek ay, teravih namazlarıyla, sahur vakitleriyle, mukabelelerde okunan Kur’ân-ı Kerim tilavetleriyle, hatimleriyle, iftar vaktini beklemenin heyecanıyla, Kadir gecesindeki manevi coşkusuyla, yapılan hayırlarla, fitre ve zekatıyla, bayram sabahının neşesiyle sanki bir ömrün hasat vakti gibidir.

Karşılıklı okurlardı

Ramazan ayında Peygamber Efendimiz ile Cebrail bir araya gelirler, o zamana kadar indirilmiş olan ayetleri karşılıklı okurlardı. Bugün hem evlerimizde hem de camilerimizde okuduğumuz mukabelelerin kaynağı bu uygulamadır. Kur’ân-ı Kerim nasıl ki indiği ayı şerefli ve mübarek bir ay haline getiriyor, içinde inmiş olduğu geceyi bin aydan daha hayırlı yapıyorsa, hayatında yer aldığı insanı da diğer insanlar arasında değerli kılar.

Haberin Devamı

Kur’ân-ı Kerîm’de orucun farz kılındığı şu şekilde ifade edilir: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi sakınasınız diye size de sayılı günlerde oruç farz kılındı ” (el-Bakara 2/182).

Nasıl ki bir ev yılda bir defa temizlenir, onarılır ve yeni yapılmış hale getirilirse, ruhumuz da yılda bir kere böyle bir genel bakım ister. İşte ramazan ayı, insanın tutkularının ve dünyevileşme hırsının geriye çekilip; insanî tarafının öne geçtiği, ruh bakımının beden bakımından öne alındığı bir zaman dilimidir. Her ne kadar biz orucu tuttuğumuzu düşünsek de aslında oruç bizi kendimizi tutmaya çağırmaktadır . Yeme, içme ve şehvet güdümüzü denetim altına almamızı, onların bilincimizi tutsak alm alarına engel olmamızı öğütlemektedir .

Müminler için fırsat

Ramazan ayı, müminler için büyük bir imkân ve fırsattır. Bu imkân ve fırsatı değerlendirmenin yolu, onu gecesi yle gündüzüyle, sahuruyla iftarıyla, orucuyla, sadakasıyla, teravihle, Kur’ân’la alabildiğine dini duyarlık içinde yaşamaktan geçer.

Haberin Devamı

Rabbimiz gönlümüzü ramazana açsın. Ellerimizi ve kaplarımızı da yoksullara açmayı nasip etsin. Yüreklerimizi geçen zamanın getirdiği kirden, isten ve pastan temizlemek, yoksullaşan iç dünyamızı zenginleştirmek, duruşumuzu sağlamlaştırmak için bu mübarek misafiri vesile kılsın.

Orucu midenizle değil bedeninizle tutun

1-Şartlar ve imkânlar elveriyorsa, sağlığımız yerinde ise ramazan boyunca namazları camide cemaatla kılmaya gayret edelim. Böylece, hem daha çok sevap elde ederiz, hem de çevremizdeki insanlarla bir araya gelme, onlarla selamlaşma fırsatı bulmuş oluruz.
2-Mümkün olduğu kadar Kur’ân okumaya, Kur’ân dinlemeye, Kur’ân ve hadis sohbetlerine katılmaya çalışalım. Özellikle Kur’ân ve hadislerin anlamları üzerinde düşünerek dini bilgi eksikliğimizi giderelim.
3-Rabbimizi bol bol hatırlamaya, tövbe ve istiğfar etmeye, dua etmeye çalışalım ki kulluk şuurumuz güçlensin.
4-Sadece midemize değil bütün bedenimize oruç tutturalım. Bütün organlarımızı haramlardan ve günahlardan uzak tutalım. Peygamberimizin “nice oruç tutan vardır ki, orucun ona açlıktan başka bir faydası yoktur.” “Kim kötü sözleri, işleri bırakmazsa o kimsenin yemesini içmesini terketmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” uyarılarını aklımızdan çıkarmayalım. Bu ölçülere göre düşündüğümüzde dilinden kötü söz ve dedikodu düşmeyen, gönlünden kin, haset ve düşmanlık duyguları silinmeyen, hayır ve hasenatla yoksulların kimsesizlerin yanında yer almayan, sadece perhiz yapmak ve kilo vermek düşüncesiyle oruç tutanlar gerçek anlamda oruç tutmaktan uzak kalırlar.
5-Dünyanın çeşitli yerlerinde sıkıntıda olan Müslüman kardeşlerimizi, yardımlarımızda ve dualarımızda unutmayalım. Onların da huzur içinde bir ramazan ayı geçirmeleri için elimizden gelen gayreti gösterelim.
Allah’ın güzel isimleri: er-Rahmân
Günlük hayatımızda çokça tekrar ettiğimiz besmelede yer alan Rabbimizin üç güzel isminden biri de er-Rahman’dır. Bu kelime dünyada, iyi- kötü, inanan-inanmayan ayrımı yapmaksızın bütün kullarına nimetlerini veren, hepsine karşı sonsuz merhametini gösteren anlamına gelir. Kâinata tefekkürle bakan her göz, yaratılmış olan her şeye nakış nakış “merhamet” işlendiğini farkeder. Bir dala konan küçük bir kuş, gagasındaki solucanı, o merhametle yavrusunun ağzına koyar. Bir tavuk, civcivlerini o merhametle kanatlarının altına alır. Rahmân isminden kulun payına düşen günahkarlara hakaret nazarıyla değil merhamet nazarıyla bakmak, dünyada işlenen her günahı bir musibet kabul edip onu ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Çünkü her günah onu işleyeni Allah’tan uzaklaştırır, böylesi en çok acınmaya lâyık olan kimsedir.
Kur’an’da Peygamber duaları
Hz. İbrâhîm’in Duaları:
“Rabbim! Beni namazı hakkıyla eda eden bir kimse eyle; soyumdan da (böyle kimseler yarat)! Rabbimiz! Duamı kabul buyur!”
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni ana-babamı ve (bütün) mü’minleri bağışla”
BİR HADİS
“İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, kötülük yaparlarsa biz de kötülük yaparız diyen zayıf karakterli kimseler olmayınız; bilakis, iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara kötülük yapmamayı içinize (bir ilke olarak) yerleştiriniz.”
(Tirmizî, “Birr”, 63)
Hz. Muhammed’in dilinden oruç
“Mübarek ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanlar bağlanır”
Meleklerin dua ettiği vakitler: İftar-sahur
İftar ve sahur vakitleri Ramazan’da manevi hazzın zirveye ulaştığı zaman dilimleridir. Meleklerin sofrada bulunanların affı için dua ettiği bu iki vakitte dakikalar hatta saniyeler bile çok değerlidir.
İftar zamanı, istek ve arzularına “Allah rızası için” dur diyebilenlerin önlerine umulmadık yerlerden nimetlerin sunulduğu bir müjde anıdır. İftar, sıradan bir “akşam yemeği” değildir. Herkesin aynı şuur içinde birleştiği, besmele ve dualarla süslenmiş bereketli bir sofradır. İftar sofralarında tabaklara uzanan ellerin sayısı arttıkça bereket de artar. Sevgili Peygamberimiz oruçlunun iftarda acele etmesi ve orucunu hurma veya tatlı bir şeyle yahut su ile açmasını tavsiye etmiş, kendisi bunu bizzat uygulayarak akşam namazını kılmadan önce birkaç hurma ile orucunu açmıştır.
Dualar geri çevrilmiyor
Resûl-i Ekrem, oruçlunun iftar anında yapacağı duanın geri çevrilmeyeceği müjdesini vermiştir. İftar duası, oruç tutan kişinin ibadet bilincini güçlendiren ve Allah katında özel bir konuma sahip bu ibadeti yerine getirmenin şükrünü içeren bir anlam taşır. Hz. Peygamber’den iftarla ilgili nakledilen dualardan biri şöyledir: “Allahım! Senin rızân için oruç tuttuk, senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin.” Sofrada bulunanların da katılması için duanın sesli olarak yapılmasına özen gösterilmelidir.
Maddî imkâna sahip olanların özellikle maddi durumu iyi olmayan kimselere iftar yemeği ikram etmesi konusunda Peygamberimiz “Oruçluya iftar yemeği veren kimse, oruçlunun sevabında bir eksilme olmadan onun alacağı kadar sevap alır” buyurmuş, yaptığı iftar ve yemek dualarında da müslümanları orucunu açacak kimseleri sofrasında bulundurmaya teşvik etmiştir.
Melekler size dua etsin
İftar davetine katıldıktan sonra ev sahibine dua etmek de sünnettir. Efendimiz katıldığı bir iftar davetinden sonra şöyle dua etmişti: “Yanınızda hep oruçlular iftar etsin. Yemeğinizi iyi insanlar yesin. Melekler de size dua ve istiğfarda bulunsun.”
Sahur, uykunun en tatlı olduğu bir vakitte yatağı, dinlenmeyi Allah rızası için terk etmektir. Sahur seher vakti, yani dua ve istiğfarların kabul olduğu zamandır. Hz. Peygamber sahur yemeğini teşvik etmiş ve ‘’Sahura kalkın, zira sahurda bereket vardır’’ buyurmuştur. Gece namazıyla, duayla, zikirle, tevbe ve istiğfarla, Kur’ân’la bereketlendirilen sahur bizlere şahitlik edecektir.

Yazarlar