20.10.2021 - 09:06 | Son Güncellenme:
Arzu ER KONÇU /milliyet.com.tr
Bu hayali gerçekleştirenlerden biri de Tekirdağ Çerkezköy’de yaşayan 33 yaşındaki Aslı ve 37 yaşındaki Ersel Kuru çifti. Ani bir kararla 10 yıllık kurumsal hayatlarına bir günde son verip, Muğla Köyceğiz’e yelken açtılar.
Önce işlerinden istifa ettiler, evlerini satıp borçlarını kapattılar ve bir arabaya sığdırdıkları eşya ile 'neredeyse parasız ve plansız' hiç tanımadıkları, bilmedikleri bir kente doğru yola çıktılar.
"Biz 8 yıldır evliyiz. Doğayı , denizi, sakinliği seven insanlarız. Çalıştığımız zamanlarda gelecek ile ilgili hayaller kurarken, çoğu kişi gibi bizde bir sahil kasabasında yaşamayı istiyorduk. Bu süreci erkene çekmemiz biraz işlerimizle alakalı olarak, kendimize ve birbirimize zaman ayıramamamızdan, maddi yönden tatmin edici maaşlar alıp ama sürekli kredi borçları ödemekle, hızlı şehir yaşantısında boğulmaya başlamakla, yediğimiz gıdanın güvenilirliğini sorgulamamızla, çok fazla hastaneye gitmeye başlamamla (Aslı) bu zamanı öne çektik.
“Evimiz arabamız hepsini krediyle almıştık ve borçlarını ödüyorduk. İşlerimiz gergin, sıkıntılı olmaya başlamıştı. Stresli eve geldiğimiz günlerde “gidelim artık yetti bırakalım her şeyi satalım buralardan gidelim” birbirimize söylenirken, bir gün ‘hadi yapalım o zaman’ dedik. Yani artık orada mutlu değildik ve değişime ihtiyacımız vardı. Bu şekilde Köyceğiz’e yerleşme hikayemiz başladı
Yerleşme kararı aldıklarında ailelerinin büyük şok yaşadıklarını ve bu duruma inanamadıklarını belirten Kuru Çifti sözlerini şöyle sürdürdü; “Çünkü hep onlara yakındık ve bu değişime onlar asla hazır değildi. Kabullenmeleri uzun sürdü. Arkadaşlarımızın bazıları bizimle dalga geçti, yapamayacağımızı, altı ay sonra döneceğimizi düşündüler, bazıları bu kararımızı desteklediler”
Ardından taşınacakları yeni evin arayışına giren çift, İzmir’den Antalya’ya kadar denize yakın bölgelerdeki ilanları taramaya başladı.
“Köyceğiz bildiğimiz bir yer değildi. Havası sıcak, bahçeli bir ev olan, çünkü köpek bakmak istiyorduk, ekim yapabileceğimiz alanı olan evleri ayırmaya, seçmeye başladık ve aradığımız kriterlere uygun evi Köyceğiz’de bulduk. İsmini bilmediğimiz hiçbir tanıdığımız olmayan bu yere işi gücü bırakıp evi satıp, borçları kapatıp, arabaya sığabilecek kadar eşya alıp yola çıktık”
Taşınma döneminde en önemli konunun ev bulma süreci olduğunu dile getiren Kuru çifti, böyle yerlerde ev kiralarken ya da satın alırken dikkat edilmesi gereken çok fazla detay olduğuna dikkat çekiyor.
Pandemiyle birlikte rağbet arttıkça bölgede çok fazla fırsatçılık oluşmaya başladığını dile getiren çift, özelikle dikkat edilmesi gereken noktaları şu sözlerle sıralıyor;
“Evimizi ilk taşındığımız sene bin TL’ye kiraladık. ( 500 m2 alan içinde 2 odalı) , şuan kiramız bin 250 TL oldu. Eğer kiralık bir ev bakıyorsanız, burada ev sahipleri ile altlı üstlü oturmayı, aynı bahçe içinde olmayı pek tavsiye etmiyoruz. Bizim o konuda bir tecrübemiz olmadı ama kötü tecrübeler yaşayan tanıdıklarımız oldu. Nasıl bir eve taşınırsanız taşının kira kontratına en ince ayrıntısına kadar belirtmek gerekebiliyor"
"Mesela bahçede kullanım alanı ne kadarı sana ait? Bahçedeki ağaçlar sana mı ait olacak ev sahibine mi? Kira fiyatı kaç yıllık değişmeden duracak? Gibi gibi... Buralara rağbet arttıkça bu konularda biraz fırsatçılık oluşmaya başlamış. Kira fiyatları aşırı yükselmiş. Arsa satın alacaksanız kesinlikle emlakçının veya satıcının dediği ile hareket etmeyin, üşenmeyin gidin belediyeden veya hangi resmi kurumdansa alacağınız yeri sorgulatın"
"Tarlayı ‘arsa’ diye satmaya çalışanı da var. Resmi kurum ‘ev yapılamaz’ deyip satıcının hala ‘yok yaparsın ev, herkes yapıyor, bir şey olmaz’ diye ikna etmeye çalışanı da var. Çok ortaklı arsayı ben onay aldım onlarda haklarını satıyor diyeni de var. Dikkatli olmak lazım"
Pandemiyle birlikte herkesin bir kaçış noktası aradığı zaman köyde yaşamanın büyük bir şans ve avantaj olduğunu dile getiren Kuru çifti bu süreçte kendilerini şanslı hissettiklerini anlatıyor.
“Pandemi döneminde köyde yaşamanın büyük avantajını yaşadık, pazara markete giderken yüzümüze maske takmak dışında pandemiyi hissetmedik. Hafta sonu kapanmalarda biz bahçemizde açık havada vaktimizi geçirdik. Köy içinde yürüyüşlerimizi yaptık. Bahçede kahvaltı, yemek, açık hava… Biz rahat geçirdik. Yaşantı olarak düzenimiz devam etti diyebiliriz. Hiç pişman olmadık, burada olmaktan çok mutluyuz”
Köyceğiz’de yeni bir başlangıç yapan çift yeni düzene alışıp uyum sağlama sürecini ise şu sözlerle anlatıyor. “Yaşadıkça tabi ki bazı şeylerin eksikliğini hissetmeye başladık. Köye taşınalı 2,5 sene oldu ve 2 buçuk senedir şehirden uzakta yaşıyoruz. Uzun zamandır burada yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz. Keyfi olarak zorlayan bir şey düşünürsek yemek olayını söyleyebiliriz. Şehirdeki dışarıdan yemek çeşitliliği burada çok fazla yok. Mesela canımız Lahmacun çekse o zaman şehri arıyoruz:) Buradaki lahmacun lahmacun değil. :)”
Yeni hayatlarında düzenlerinin oturmasıyla evlerini ‘dostlarımız’ dedikleri tavuk, kedi ve köpekleriyle paylaşan çift artık zamanlarının çoğunu evlerinde geçirmeye başlıyor.
“Ne kadar tatil bölgesinde yaşasak bile, başta dediğimiz gibi gezmeyi seven insanlarız ve buraya geldiğimizden beri çevre civar haricinde pek bir yer gezemedik. Pandemiye denk gelmesi biraz sebep oldu tabi ama daha çok evde baktığımız dostlarımızı bırakıp uzun süreli bir yere gidemiyoruz. Tavuklarımız , köpeğimiz ve kedilerimiz var. Onlara sadece hayvan gözüyle bakamıyoruz , aramızda bir bağ var hepsiyle ve bir hafta başkasına emanet edip gitmeyi göze alamıyoruz:) Bu nedenle sıkıldığımız tek durum bu olabilir, biraz daha gezmeyi isterdik”
Doğaya yönelişin çok güzel bir örneği olan yeni yaşantılarını anlatan çift ‘Metrolpolden köy hayatına öyle bir geçiş yaptık ki, çok şeyi değiştirdik’ diyor.
“Daha doğal yaşamaya başladık, çevre bilincimiz hep vardı ama burada daha fazlalaştı. Her yönden daha zehirsiz bir hayat benimsedik, bu gıdada , temizlikte, insan ilişkilerinde gibi gibi… Şehirden köye taşıdığımız bir alışkanlık olmadı.
Doğup büyüdükleri şehri ve tüm düzenli gelirlerini arkalarında bırakıp yeni bir maceraya atılan çift köy hayatıyla birlikte maliyetlerin de en az seviyeye düştüğünü anlatıyor. ‘Şehre göre daha kolay ama çalışmıyorsanız köyde de geçim zor’ diyen Kuru çifti; evlerinde ürettikleri ürünleri satarak kendilerine yeni bir gelir kapısı açtıklarını söylüyor. Karar verip yola çıkma süreçlerinin çok hızlı olduğunu dile getiren çift artık minimum para ile minimalist hayat yaşadıklarını dile getiriyor.
"Biz neredeyse parasız, plansız geldik diyebiliriz, fakat taşınacaklara belli bir miktar paralarının olmasını yada buraya geldiklerinde devam eden işlerinin olmasını tavsiye ederiz. En basitinden şehirde çalışıyorsan daha aktifsin. Sürekli bir iş ortamındasın, insanlarla birliktesin ve kıyafetinin her gün farklı olmasını istiyorsun. Hafta sonu gezilerin AVM oluyor ve girdiğinde illa kıyafet, ayakkabı alıyorsun, yiyorsun, içiyorsun. Buraya geldikten sonra kıyafet neredeyse hiç almadık. Bu bizim için büyük bir etkendi. Burada sadece temel ihtiyaçların maliyetleri var. Kira, elektrik, su, internet, tel faturaları sabit giderlerimiz . Bahçeye ektiklerimiz çıkarsa pazar masrafımız oldukça düşüyor. Buraya taşındıktan sonra hayatımızda çok yönlü değişiklikler yaptığımız için beslenme konusu da dahil olunca market masraflarımız da oldukça düştü. Burada kendimizden daha çok evdeki kedi ve köpek dostlarımıza Almo, Şimşek ve Odin’e masraf yapıyoruz.”
Kendileri gibi günün birinde şehrin gürültüsünü ve kaosunu arkalarında bırakıp gitmek isteyenlere tavsiyelerde bulunan çift, köyde ya da bir sahil kasabasında yaşamak herkesin hayali, ama hayali olanlar da gelip ‘bu bana göre değilmiş’ diyerek döndüklerini anlatıyor.
‘Öyle yapanlara biz iyi ki yaptın, içinde kalmadı, denedin ve gördün diyoruz. Köye taşındım, artık ölene kadar burada yaşamak zorunda değilim sonuçta. Olmuyorsa başka bir şey deneyeceksin. Tavsiye derseniz, küçük çocuklu aileler için özellikle çok iyi, güvenli bir ortam, büyük çocuğu aileler için biraz ortamlarını bıraktırıp bu sakinliğe alışmasını beklemek zor olabilir”
“Göç etmek isteyenlere önerimiz, gerçekten göç etmek istiyorlar mı? Yoksa şu an bu durum moda gibi görünüyor, ondan mı göç etmek istiyorlar? Bunu kendilerini sormalarını öneririm. Şehirden buraya tüketim arzularını taşımamalarını öneririm. Çünkü köy üretim yeridir. Her ne yapıyorsan, buraya geliyorsan üretmelisin. Yazarsan kitabını yaz üret, sporcuysan doğa sana kucak açıyor spor yap, yaptır üret, gıdanı üret, ama tüketme, tüketilmesine izin verme.
Köye göç sonrası olumsuz bir durum yaşamadıklarını anlatan çift herkesle selamlaşıp, muhabbet ettiklerini dile getiriyor. Bu durumun iyi niyet ve karşılıklı insan ilişkileriyle alakalı olduğunu ifade eden genç çift, en önemli detayın dışarıdan gelip köydeki hayata saygı duymak ve uyum sağlamak olarak belirtiyor.
“Burada bir hayat var, bir yaşantı düzen var. Sen dışarıdan gelip o düzeni değiştirmeye kalkarsan sorun yaşarsın. Mesela şehirden köye taşınmışsın, köylü hayvan bakıyor ve ister istemez kokusu bazen yayılabiliyor. Ama sen gidip ‘bu hayvanlar kokuyor’ diye şikayet edersen köylü seni dışlar. Adamın geçim kaynağı bu. Sen dışarıdan gelmişsin, kokuyor diyorsun. Sorun yaşarsın bu açık. O zaman köyde yaşamayacaksın, daha sakin olan bir ilçeye taşınacaksın ya da evi kiralarken satın alırken etrafına bakacaksın.
Onlar atadan buradalar, toprağı, havayı, bitkiyi tanıyorlar. Sen kitaptan, internetten biliyorsun. Ekip biçme işini onlardan öğreniyorsun ama bir hastalık, böcek geliyor. Sende internetten doğal yöntemleri bulup uyguluyorsun, onlara söylüyorsun. Kendi bildikleri var, senin öğrettiklerin de oluyor. Genel olarak karşılıklı bir alışveriş söz konusu aslında”
Şehir yaşantısına dönmeyi hiç düşünmediklerini belirten Aslı ve Ersel “Burada mutluyuz , tabi hayat ne gösterir bilmiyoruz. Mecbur olmadığımız sürece köy yaşantısında kalmayı istiyoruz” diyor.
“Şu an için çok belli bir planımız yok. Yer almak istiyorduk fakat malum fiyatlar aşırı arttı ve o hayal oldu. Kirada olduğumuz için her yer bizim evimiz aslında. Eğer ev sahibimiz ‘çık’ derse ve bu bölgede ev bulamazsak yeni bir göç planı oluşabilir. Gezmeyi seviyoruz. Dediğimiz gibi belki yapabilirsek bir karavan yapıp, sürekli olmasa da arada kedilerimizi köpeğimizi alıp haftalık turlar yapıp farklı yerleri görmeyi düşünüyoruz. Tabi bunlar uzun zamana yayılmış planlar”