Osman Gençer

Osman Gençer

ogencer58@gmail.com

Tüm Yazıları

“Suyun bittiği gün her şey biter” denir ya..

İşte.. Başta Çeşme olmak üzere pek çok ilçede ve kentte, hatta neredeyse ülkenin tümünde o bitiş noktasına varmak üzereyiz.

Anladığımız kadarıyla ise, Çeşme bu bitiş noktasına ağustosta yani bir ay kadar sonra varmış olacak.

Yani durum çok ciddi ve çok kritik..

★★★

Küresel iklim değişikliği, düzensizleşen yağış rejimi ve artan su tüketimi gibi faktörlerin birleşmesiyle, Ege Bölgesi’nin hayati su kaynakları her geçen yıl daha da tükeniyor.

Bu saptamaları ezberledik artık.

Haberin Devamı

Ancak ezberlemek ve bilmek yetmiyor.

Mühim olan bu bilgilerle neler yaptığımız ve ne gibi önlemler aldığımız.

★★★

Üzülerek görüyoruz ki, maalesef bu konuda da laf üretmekten ve uyarılarda bulunmaktan başka gösterdiğimiz bir çaba yok.

★★★

Mesela, İzmir’in en önemli içme suyu rezervlerinden biri olan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 41’den yüzde 13’e kadar gerilediğini biliyoruz, fakat bu eksikliği giderecek ya da yerine koyacak bir çözüm sağlayamıyoruz.

Ya da Çeşme’de yer alan Kutlu Aktaş Barajı’ndaki su seviyesinin de geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 35’ten yüzde 10’a kadar düştüğünü görüyoruz.

Ancak, onun yerine başka bir kaynak koyamıyoruz.

★★★

Peki,..

Çeşme barajında kalan 30 günlük su da bittiğinde ne olacak?

Su tamamen tükendiğinde Çeşme de tükenecek mi?

★★★

Evet, belli ki aynen öyle olacak.

Yerel halk ve turizm tam kalbinden vurulacak.

Esnaf ve ekonomi olumsuz etkilenecek.

Saatler hatta belki de günler sürecek su kesintileri olacak.

Havuzlar kapatılacak, bahçe-çim sulama yasaklanacak, kimse araç-halı filan yıkayamayacak.

Evlerde zorunlu olarak su depolamaları başlayacak.

★★★

Geldiğimiz bu noktayı sadece doğaya, kuraklığa ve iklim krizine bağlamak haksızlık olur tabii ki..

Asıl sorun, senelerce yapılan uyarılara rağmen yanlış su yönetimden vazgeçilmemesidir.

En az 20 yıldır Türkiye’nin dünyanın en kurak ülkelerinden biri olduğu ve büyük susuzluk yaşayacağı anlatılıyor.

Su savaşlarıyla ilgili senaryolarda, Türkiye ve komşularına başrol oyunculuğu veriliyor.

Haberin Devamı

Bu ciddi tehlikeye karşı yeni önlemler alınması gerektiği, alternatif kaynaklar yaratılmasının şart olduğu söyleniyor.

Ama her söz, ağızlardan çıktıktan sonra unutulup, üstü kapatılıyor.

★★★

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, suyun olmadığı yerde hayatın da olmayacağını vurgulayarak, son uyarılarını da yapıyor.

Ama bence o da biliyor ki, pek çok alanda olduğu gibi, bunda da çok geç kalmış durumdayız.