29.04.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Ring of Starlight'ın konumu coğrafi ve görsel olarak parkın merkezinde olmasına rağmen, suyla çevrili bulunmasından dolayı dış dünya ile izole bir bağlantı içerisinde. Ziyaretçilerin adaya ulaşabilmesi için orman yollarını geçmesi veya küçük bir botla neredeyse bir kilometre yürümeleri gerekiyor. Bu nedenle, bu küçük ada, şehrin gürültüsünden ve hızlı temposundan uzakta huzurlu bir köşe haline geliyor.
Doğayla yakından bağlantılı bu ortamda, sadece 25 metre çapında olan küçük yapının parkın merkezi simgesi haline gelmesi hedeflenmiş. Böylece, tasarımcılar vizyonlarını tüm parka yayarak geleneksel Çin bahçeleri kavramlarından ilham almış. Ziyaretçiler yapıya karadan ya da sudan ulaşırken her adımda değişen manzaranın tadını çıkartabiliyor.
Yapıya ulaşıldığında, beyaz betonla sarılı yeni bir dünyaya adım atılıyor. Suyun üzerindeki yaya köprüsünün korkuluğu burada kasıtlı olarak büyütülmüş, rüzgar ve yağmurdan koruyan bir pavyon oluşturulmuş. Alanın merkezindeki köprü, su yüzeyine doğru dolambaçlı bir şekilde ilerleyerek doğal bir açık hava tiyatrosu oluşturuyor. Uçta bulunan 100 kişilik performans alanı, su seviyesiyle aynı hizada olup, bir lotus yaprağını andırıyor. Suyun üzerindeki saçaklı köprü, sadece tek bir kişinin geçebileceği kadar dar olup, çocuklar için macera dolu bir oyun alanı haline geliyor.
Tasarım, ziyaretçilerle doğal çevre arasındaki duyusal bağı bilinçli olarak güçlendiriyor. Su tiyatrosunun manzarası su yüzeyine doğru bakarken, ziyaretçilerin dikkati rüzgarın yarattığı dalgalara, sudaki değişen yansımalarına ve temiz beton duvarlarda ışık ve gölgenin nazik ritmine yönleniyor. Bu gizli alanın, insanların kendi içlerine döndükleri anlarda iç huzur ve uyum bulabilecekleri kısa bir gerçeklik sığınağı haline gelmesi hedefleniyor.