14.06.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
YÜZ YÜZE Banu Şen
İzmir’de hemen hemen herkesle bir kez ‘Merhaba’sı olmuştur. Bugüne kadar hafızalara kazınmış bütün büyük organizasyonlarda da onun izi var. Neredeyse Türk siyasi tarihindeki bütün liderlerle çalıştı. 41 yıldır halkla ilişkiler mesleğini sürdüren Sancar Maruflu, aynı zamanda muhabir olarak başladığı gazeteciliğe devam ederken, gazetecilerin en önemli haber kaynağı da oluyor... Belki de onu en iyi, “Sancar Maruflu’yu tanır mısınız?” diye sorulan merhum Sakıp Sabancı anlatmış... “Sancar Maruflu’yu kim tanımaz? İzmir’in kedilerine sorsanız onlar bile tanır.”
İnsanları hayattayken de öldükten sonra da anan Maruflu’ya sizin için sorduk. İşte sorular ve yanıtları:
Mesleğe nasıl başladınız?
42 yıl önce İstanbul’da Sanayi Nefise Mektebi denilen Güzel Sanatlar Akademisi’nin Yüksek Heykel Bölümü’nde okurken başladım. Akşamları polis adliye ve sonradan magazin muhabiri olarak çalıştığım Milliyet Gazetesi’nde Şehit Gazeteci Abdi İpekçi’nin yönlendirmesiyle oldu.
Gazeteci olarak başlayıp halkla ilişkiler alanına nasıl geçtiniz?
1968’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yıldönümü etkinliklerini düzenleme görevini Başkan Burhan Felek’le birlikte ikinci başkan Abdi Bey bana verdi. İlk kez böyle bir iş üstlenmiştim. Çok korktum ve heyecanlandım. O tarihte İstanbul’da RCD kısa adıyla anılan kalkınma için işbirliği toplantıları düzenleniyordu. Bu oluşumun ortaklarından İran Şahı Rıza Pehlevi, Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto ve 17 yaşındaki güzeller güzeli kızı sonradan Pakistan Başbakanı olan Benazir Butto, ABD Dışişleri ve Ekonomi Bakanları, Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Süleyman Demirel, CHP Lideri İsmet İnönü, bakanlar, diplomatlar ve çok sayıda yerli ve yabancı gazeteci katıldı. Muhteşem gecenin ardından merhum Abdi İpekçi beni halkla ilişkiler ve gazetecilik eğitimi almaya yönlendirdi. 41 yıldan beri bu alanda çalışıyorum.
41 yıla çok şey sığdırdınız. Biraz onlardan söz edebilir misiniz?
1983’te kurduğum HİSDAŞ -SİDAŞ MEDYAPOL firmasını oğlum Cevat Ziya Maruflu ile birlikte ayakta tutmaya çalışıyorum. Şu ana kadar 400’ü uluslararası, 2000’in üzerinde organizasyona ve tanıtım kampanyasına imza attık. Turgut Özal, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Aydın Güven Gürkan, İsmail Cem ve çok sayıda siyasetçiyle çalıştığımızı pek çok firmayı Türkiye’de ve İzmir’de tanıttığımızı söyleyebilirim. Özellikle Kıbrıs asıllı İngiliz -Türk İşadamı Asil Nadir’le, PEPSİ COLA International’le çalıştığımız yıllarda mesleğimizin en zevkli yönlerini yaşadık.
Ama bu arada gazetecilikten de kopmadınız...
Kopmadım. 8 buçuk yıldırPosta Ege’de yazıyorum. İkisi Amerika’da olmak üzere 6 yayın organına yazı gönderiyorum. 7 kitabım yayınlandı. 8’incisi ekimde çıkacak. 30’un üzerinde sivil toplum örgütünde başkan ve yönetici olarak çalışıyorum. Her gün sadece 3 -4 saat uyurum. Türkiye’ninson 50 yılını içeren geniş bir kupür ve fotoğraf arşivine sahibim. İzmir’i çok seviyorum.
Hayatını kaybedenler için düzenlediğiniz anma törenleriyle de biliniyorsunuz...
Hayatının kaybetmiş olanlardan çok yaşayanlar için etkinlik düzenliyorum. Örneğin Selçuk Yaşar, Mazhar Zorlu, Tekin Çullu, İsmail Sivri, Süleyman Demirel, İsmet Sezgin ve Atilla İlhan’ın yaşadığı günlerde mutlu olmalarını sağlayacak etkinliklere ilk öncülüğü yaptım. Geçenlerde Prof. Dr. Veli Lök ile Prof. Dr. Ataol Behramoğlu’nu ve Mazhar Zorlu ödülleriyle mutlu ettik. Ancak insanların geçmişini ve dününü unutmamaları için geçmişte bu ülke ve bu kent için çaba harcamış kişi ve kurumları sık sık hatırlayıp onları unutturmuyoruz.
Tanımadığı kimse yok
Bugüne kadar kimlerle yakın temas halinde çalıştınız?
Ecevit’le henüz Zonguldak milletvekili ve Çalışma Bakanı olduğu günden itibaren hiç temasımı kesmeden çalıştım. Özal’la 1969’dan ölümünden 2 gün öncesine kadar ilişkim ve dostluğum hiç eksilmedi. Demirel’le ilk kez 1966’da tanıştım. 44 yıldır hiç temasımız kesilmedi. Hemen hemen her gün telefonla konuşuyorum. Kendisine Ege ve İzmir’le ilgili sıcak havadisler veriyorum. Aynı şekilde Erdal İnönü, İsmet Sezgin, Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Tansu Çiller, Kemal Anadol, Alev Coşkun başta olmak üzere Egeli siyasetçilerin tamamıyla ilişkim var. İşadamlarından Asil Nadir’le ilişkimi halen sürdürüyorum. Kemal Zorlu, Ekrem Demirtaş, Nafiz Zorlu, Kaya Tuncer, Kemal Çolakoğlu, Yılmaz Temizocak, Uğur Yüce, Hilmi Uğurtaş, Ender Yorgancılar, Erdoğan Tözge, Necip Kalkan, Bülent Eczacıbaşı ve daha çok sayıda isimle dostluklarım devam etmektedir.
Kaç belediye başkanıyla çalıştınız?
1969’dan itibaren Ege’deki tüm belediye başkanlarıyla tanıştım. Bazılarının profesyonelce halkla ilişkiler ve stratejik iletişim çalışmalarını, kamuoyu araştırmalarını gerçekleştirdim. Osman Kibar ve İhsan Alyanak’la çok yakın mesafede çalıştık. Burhan Özfatura, Ahmet Piriştina ve şimdiki başkan Aziz Kocaoğlu’yla daima yakın mesafede olduk.
‘Otobüs üzerinde lider tanıtımının mimarıyım’
Zor olduğunu tahmin ediyorum ama unutamadığınız olay ve kişiyi sorsam.
1972’de Bülent Ecevit’e hediye edilen bir otobüsün hiç kimsenin yapacağıma ve başaracağıma inanmamasına karşın üst bölümünü açık alan kürsüsü haline getirip ve Erkan Zenger’le işbirliği yaparak mükemmel bir ses tesisatı yerleştirerek Türkiye’nin ilk otobüs üstünden lider tanıtma olayını gerçekleştirmemdir. Turgut Özal’la ve Süleyman Demirel’le birlikte Doğu’da ve Güneydoğu’da yaşadığım patlamalı törenler, Manisa’da İnci Holding’in uluslararası açılış töreninde Alman Milli Marşı’nın ardından çalınması gereken Türkiye Milli Marşı’nı Alman genel müdürün kaseti değiştirmesi nedeniyle sıkıntımı ve üzüntümü gören Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in izleyicilere bizzat ses vererek herkesi toplu İstiklal Marşı söylemeye davet edip benim sıkıntımı ortadan kaldırması... Demirel, Ecevit, Özal, Zorlu ve Babam Cevat Ziya Maruflu beni en çok etkileyen kişilerdir.
İşe otobüsle gidiyorum’
Bütün bunları çok büyük paralar kazanmadan yaptığınızı biliyoruz... Zorlanmıyor musunuz?
Çalıştığım sivil toplum örgütlerinin hiçbirinden huzur hakkı almıyorum. Son yıllardaki iş sıkıntılarım nedeniyle kent içi ulaşımımı belediye otobüsleriyle gerçekleştiriyorum. Yaptığım çalışmalarda elbette zorlanıyorum. Bir etkinliğe zamanında varabilmek için istirahatımdan fedakarlık ediyorum. İzmir ölesiye sevilecek bir kent. En büyük mutluluğum İzmirlilerden gördüğüm ilgi ve sevgidir. Vefamın karşılığını vefa olarak alıyorum. Bu bana yeter.