DünyaSon dakika... Trump'ın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor? Roma ve Cenevre detayı

Son dakika... Trump'ın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor? Roma ve Cenevre detayı

06.02.2025 - 09:45 | Son Güncellenme:

Trump, Filistinlileri başka ülkeye göndermekten bahsederken 'Gazze'yi devralacağız' şeklinde skandal bir mesaj verdi. Beyaz Saray'da kabul ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ortak basın toplantısı düzenleyen ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze ile ilgili küstah açıklamaları sonrası akıllara 'Uluslararası hukuk ne diyor?' sorusunu getirdi. Peki ABD'nin Gazze'yi devralması gerçekten mümkün olabilir mi? İşte detaylar...

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

Beyaz Saray'da Netanyahu ile basın toplantısı düzenleyen ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni devralarak buraya "uzun vadeli" şekilde sahip olacağını ve "güvenlik amacıyla" gerekmesi halinde buraya Amerikan askerlerinin konuşlandırılabileceğini ifade etti.

Haberin Devamı

"ABD, Gazze Şeridi'ni devralacak ve orada bir iş yapacağız." diyen Trump, "Oraya sahip olacağız ve sahadaki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden, yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağız." dedi.

Gazze'de ne yapılması gerekiyorsa onu yapacaklarını söyleyen Trump, Gazze için, "Bu barışı sağlayacağız ve orayı kalkındıracağız. Binlerce istihdam yaratacak ve tüm Orta Doğu'nun gurur duyacağı bir şey olacak." yorumunu yaptı. ABD'nin Gazze'deki olası pozisyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Trump, "Orada uzun vadeli bir sahiplik pozisyonu görüyorum ve bunun belki de tüm Orta Doğu'ya büyük bir istikrar getireceğini görüyorum." dedi.

GAZZE'YE ASKER GÖNDERMEYE AÇIK KAPI BIRAKTI

Haberin Devamı

ABD'nin Gazze Şeridi'ne sahip olması ve orayı "geliştirmesi" fikrini konuştuğu herkesin sevdiğini anlatan Trump, bu şekilde orada binlerce kişiye istihdam yaratacaklarını öne sürdü. Öte yandan Trump, Gazze Şeridi'nde güvenliği sağlamak için ABD askerlerinin bölgeye gitmesi olasılığına ilişkin bir soruya cevap verirken, bu olasılığı göz ardı etmediğini belirtti. Trump, asker gönderme ihtimali sorusuna, "Eğer gerekirse bunu yapacağız." diye karşılık verdi.

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

"TARTIŞMAYA AÇILMASI BİLE YANLIŞ"

Trump'ın Gazze planına ilişkin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Ne bölgenin ne bizim kabul edebileceğimiz bir durum. Bunu düşünmek bile abesle iştigal. Gazze halkını denklem dışı bırakmaya çalışan inisiyatiflere karşıyız." dedi. Fidan, Trump'ın iki devletli çözüme ilişkin taahhüt ortaya koyduğunun da görülmediğini vurgulayarak, "Gazze ile ilgili tehcir meselesi hiçbir şekilde ne bölgenin ne de bizim kabul edeceğimiz bir durum değil. Bunu düşünmek bile aslında, kötü. Bunu düşünmek bile abesle iştigal. Tartışmaya açılması bile yanlış." açıklamasını yaptı.

"CİDDİ AĞIR BİR SUÇ"

Peki uluslararası hukuk bu duruma ne diyor? ABD'nin Gazze'yi devralması gerçekten mümkün olabilir mi?

"Uluslararası hukukta Trump'ın politikası tamamen ciddi bir ihlaldir. En başta 4. Cenevre Sözleşmesi ve protokollerinin ağır ihlaliyle sonuçlanacak neticeyi doğurmasına imkan kılar. İlaveten Roma Statüsü bağlamında kişilerin yerlerinden zorla göç ettirilmesi ciddi bir ağır suçtur ve insanlığa karşı suç olarak kabul edilir." diyen Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi KKTC/Lefkoşa Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli milliyet.com.tr'ye şu açıklamaları yaptı;

Haberin Devamı

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

4. Cenevre Sözleşmesi'nde meseleye baktığımızda 49. Maddesi 'Bireysel ya da toplu zorla nakillerin yanı sıra kişilerin işgal altındaki topraklarda işgalci olsun veya olması herhangi başka ülkenin topraklarına sınır dışı edilmesi nedeni ne olursa olsun yasaktır' hükmünü içermektedir.

İlaveten sözleşmede 147. Maddesi, 146. Madde ile ilişkili olduğu durumlarda 'ağır ihlaller' olarak geçmekte ve korunan kişilerin uluslararası hukuka aykırı şekilde sınır dışı edilmesi, nakledilmesi ya da hukuka aykırı olarak alıkonulması ciddi bir ihlaldir. Yine Ek Protokol 1, 85. Maddesine baktığımızda işgalci gücün kendi sivil nüfusunun bir kısmını işgal ettiği topraklardan nakletmesi ya da işgal altındaki nüfusun tamamını ya da bir kısmını 4. Sözleşme'nin 49. Maddesi'ni ihlal ederek bu toprakların içine ya da dışına sınır dışı etmesini ya da nakledilmesini doğrudan yasaklamaktadır. Yine Cenevre Sözleşmesi'nin Ek Protokol 2. Madde burada 17 tahtında sivil nüfusun yerinden edilmesi ciddi bir ihlal olarak kabul görmektedir.

Haberin Devamı

YAPTIRIM YOLUNA GİDİLMELİ

(Zorla göç meselesi) Bu durumdan daha önce uluslararası hukukta yer alan kararlara baktığımızda Yugoslavya'da gerçekleşen özellikle ihlallerin durumunda bu konu tanımlanmıştır.

Yine Roma Statüsü tahtında madde 7/1 1. Fıkrası D bendine baktığımızda uluslararası hukuk kapsamında izin verilen sebepler olmaksızın bir veya birden fazla kişiyi zorla nakletme ya da sınır dışı etme ciddi bir ihlaldir ve insanlığa karşı ağır suçtur. Dolayısıyla bu bir sistematik insanlığa karşı saldırının bir parçasıdır. Parçası olduğunu bilerek hareket edildiğinden ötürü burada hukuki yönde, uluslarası hukukta ciddi bir ihlal çıkmasından dolayı uluslararası yargı mercilerinde bu konunun ivedilikle taşınarak hareket edilmesi ve yaptırım yoluna gidilmesi gerekecektir.

Haberin Devamı

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

Kişilerin ya da nüfusların zorla başka bir bölgeye alınması uluslararası hukukta en başta insan hakları ihlali olarak geçmektedir. Bu da Avrupa Parlamentosu tarafından da kabul edilen Avrupa Konseyi'nde özellikle de 5 Aralık 2011 tarihli alınan kararda bu konu açıklığa getirilmiş ve Avrupa Konseyi tarafından da böyle bir durumun kabul görmeyeceği Avrupa değerlerine aykırı olarak bir yerden başka bir yerlere zorla göç ettirilmesinin tamamıyla ağır insan hakkı ihlali olduğu ve bunun bir 'etnik temizlik' olduğu izah edilir.

Dolayısıyla uluslararası hukuk çerçevesinde insancıl hukuk dahil olmak üzere temel ilkelere baktığınızda özellikle insancıl hukukta uluslararası, temel hukuk çerçevesinde madde 129 kuralına baktığımızda benzer bir hükmün burada var olduğunu görmekteyiz.

ÖRNEKLERİ VAR: SUÇ SAYILDI

Özellikle BMGK'da 1970 yılında silahlı çatışmalarda sivil nüfusun korunmasına ilişkin temel ilkeler kabul edilmiştir. Ve bu temel ilkeler tahtında özellikle de zorla nakillerin sivil nüfusun asla zorla nakillerin bir parçası olmaması gerektiği kabul görülmüştür. Yine BMGK İnsan Hakları tahtında daha önce Bosna Hersek, Brundi ve Sudan'daki çatışmalarla ilgili uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda ki, zorla yerinden edilmesi örnekleri kınanmış ve buna bağlı olarak bir suç sayıldığı kabul görmüştür.

Burada özellikle de ciddi bir ihlalden bahsediyoruz. Bu ihlal sadece uluslararası hukukun ihlali bu çerçevede kalmaması gerekmektedir. Aynı zamanda 1967'de İsrail'in oluşturmuş olduğu Filistin topraklarını işgal eylemi BM kararlarına aykırı olarak süreci daha kötüleştirici adımlarla daha derin uluslararası hukuk ihlalleri gerçekleştirecek boyuta taşınmaktadır.

Özellikle İsrail ve Filistin Devleti'nin kurulması aşamasında manda rejiminin çekilmesi döneminde kabul edilen hukuki çerçeveye aykırı bir şekilde bu ihlal gerçekleşmekte ve İsrail'in tarafından işgalin genişletilmesi, işgalin yaygın hale getirilmesi amaçlandığını görüyoruz. Bu da BM tahtında özellikle de Filistin'in bir devlet olarak tanındığı çerçeveye karşı atılan bir hamle olduğunu da görmekteyiz.

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

'ABD'NİN YENİ ABD KURMA HAYALİ'

İsrail ve Amerika Filistin topraklarında bir Filistin Devleti varlığını istememektedir. Bunun için bugüne kadar Amerika ayrı bir bağımsız Filistin Devleti kurulmasını BMGK'da veto etmiştir. Burada geldiğimiz sistemin kırılgan yapısı ve çökmüş yapısı dehşet vericidir. Şu açıdan değerlendirmemiz gerekiyor;

Uluslararası hukuk temelinde ilkeler artık yerini hegemonya düzenini kuracak ilkelere Amerika tarafından uygulanmasına ve zorla güç kullanma stratejisine eğildiğini görüyoruz. Bu ABD'nin Trump dönemiyle birlikte yeni ABD kurma hayali içerisinde, yeni dünya düzeninde, 'tek kutuplu' bir Amerikan dünyası oluşturma stratejisi izlendiğini görmekteyiz.

Gerek Avrupa Birliği ile gerek Asya ülkeleri ile gerek Doğu Akdeniz'de izlenen Orta Doğu politikası ile veya BRICS ülkelerine yönelen vergilerle, Rusya ile Ukrayna arasındaki gelişmelere baktığımızda küresel anlamda Amerika saldırgan politikaya geçmiştir. Bu politikanın kökeninde tam anlamıyla realist perspektif ile dış politikanın daha fazla yoğrulduğu ve yeni bir dünya düzeninde tek hegemon olarak bir dünya inşa etmeye çalıştığı yönünde harekete geçtiğini bize göstermektedir. Bu da devletlerin özellikle de anlaşmalara riayetsizlik, uluslararası hukuka riayetsizliklerin arttığı, silahlanmanın arttığı dünya konjekteründe, ekonomik çalkantıların bulunduğu dönemde 3. Dünya Savaşı riskini çok daha derinden ilerleyen dönemlerde vesile olacak eylemlere dönüşebilir.

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

'ABD'NİN GAZZE'Yİ DEVRALMASINA İZİN VEREN UYGULAMA YOKTUR VE OLMAYACAKTIR'

Çünkü bu hareketler bölgede barışı değil çatışma ve kaosu daha fazla ortaya koyacak eylemlerdir. Bunlara karşı bu nedenle uluslararası hukukta bu konuda kesinlikle ABD'nin Gazze'yi devralmasına izin veren uygulama yoktur ve olmayacaktır.

TRUMP'TAN 'ETNİK TEMİZLİK' POLİTİKASI

İnsanları yerinden göç etmenin kökenine baktığınızda uluslararası hukukta çok daha geçmişi var. Özellikle 2002 yılında Roma Statüsü'nde her ne kadar bu tanımlanmış olsa da esasen Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Akayesu kararına baktığımızda veya 1973 tarihli sözleşmeye baktığımızda insanlığa karşı suç olarak nüfusun belli bir şekilde başka bir yere hareket etmesini ya da bu yönde baskı yapılmasının ciddi anlamda suç olduğunu sistematik şekilde kabul edildiği belirtilmektedir.

Bu yöndeki adımların ötesinde bizi ilgilendiren en önemli meselelerden biri 'etnik temizlik' olayının da gündeme bu şekilde gelmesidir. Çünkü bu meselenin değerlendirilmesinde 'etnik temizlik' hedeflenen kişileri veya belirli bir grubu bölgeden çıkarmak için güç ya da korkutma kullanarak bir alanı etnik olarak homojen hale getirme politikasıdır. Her ne kadar uluslararası ceza sözleşmeleri ya da uluslararası örf adet hukukunda tanımlanmamış olsa da özellikle Sırp liderliğinin ortaya koyduğu politikalar değerlendirildiğinde daha önce Yugoslavya ile ilgili mahkemelerde bunun izahatı yapılmış ve bu yöndeki zorla nüfusun transferi bir 'etnik temizlik' olduğu, şiddetin bir parçası olduğu belirtilmiştir.

Son dakika... Trumpın Gazze planına uluslararası hukuk ne diyor Roma ve Cenevre detayı

Yine BM 'etnik temizlik' uygulamasının defalarca uluslararası insancıl hukukun da ihlali şeklinde nitelendirerek 'etnik temizlik' faillerinin mutlak suretle adalete teslim edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu yönde BM'nin almış olduğu pek çok sözleşmeye baktığımızda bu girişim, Trump tarafından yapılan bu çabanın aynı zamanda ırk ayrımının bir politikası olduğunu bize göstermektedir.

TARİHE KARAR BİR LEKE OLARAK GEÇTİ

Trump'ın bu politikasının 'etnik temizlik' olarak tanımlanmasının diğer sebebi de uluslararası hukukta 'etnik temizlik'in bir bölgenin demografik yapısının değiştirilmesinin amaçlanması ve özellikle sivil nüfusun yerinden edilmesine ek olarak bu sivillere yönelik saldırılar, cinayet, tecavüz ya da diğer cinsel şiddet biçimlerinin veya benzeri eylemlerinin, yasaklanan eylemlerin gerçekleştirilerek 'etnik temizlik'in hayata geçirilerek görülmektedir. Bu nedenle çok ciddi bir ihlal ve suçla karşı karşıya kalınacak bir karardır. Bu karar tarihe kara bir leke olarak düşen bir karardır. Uluslararası hukukun tamamen sonlandırıldığı, hegemon bir dünya düzeninin kurmak istendiği bir atmosferi bize resmetmektedir.