24.12.2024 - 07:35 | Son Güncellenme:
HABER MERKEZİ
Ortadoğu ve Suriye'de Esad sonrası sıcak gelişmeleri milliyet.com.tr canlı bloğundan takip edebilirsiniz.
CANLI AKTARIM
Suriye’deki yeni yönetim, Baas rejimini deviren silahlı gruplarla kendilerini feshetme ve Savunma Bakanlığı çatısı altında birleşme konusunda anlaşmaya vardı.
Suriye Haber Ajansı (SANA) göre, rejimi deviren silahlı grupların komutanları, 'deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara ile bir araya geldi.
SAVUNMA BAKANLIĞI ÇATISI ALTINDA OLACAKLAR
Toplantıda yeni yönetim, "kendilerini feshetme ve Savunma Bakanlığı çatısı altında birleşme" konusunda silahlı gruplarla anlaştı.
Çok sayıda silahlı muhalif grup, Heyet Tahrir Şam liderliğinde 27 Kasım rejim güçlerine yönelik başlatılan operasyonunda yer almıştı.
HTŞ'NİN YAPILACAKLAR LİSTESİ
The Wall Street Journal 'deki geçiş yönetimi için "Ahmed Şara günlerini bir ziyaretçi akınıyla görüşerek geçiriyor 'ABD'li diplomatlar, Türkiye, Ürdün, Katan ve 'nin dini mezheplerinin liderleri" ifadelerini kullandığı analiz haberinde "Hepsi aynı şeyi bilmek istiyor: Şara, savaştan zarar görmüş 23 milyonluk ülkeyi nasıl yönetmeyi planlıyor?" sorusunu sordu.
Haberde "Esad rejimini deviren harekete öncülük eden gerilla savaşçısı Şara cevap arıyor. ABD tarafından önceleri terörist olarak tanımlanan bu adam, şimdiye kadar dünyanın ilgisini çektiği Ebu Muhammed el Golani lakabını bıraktı ve savaş kıyafetlerini takım elbiseyle değiştirdi. Şara son yıllarda kendini daha ılımlı bir figür olarak yeniden konumlandırmaya çalışarak pragmatik bir İslamcı politika türünü teşvik etti. Şimdi sabırlı olmayı öneriyor" dedi ve ekledi:
"Yıllardır kuzeybatı 'nin küçük bir bölümünü yöneten Şara'nın grubu, artık kozmopolit Şam'ı kontrol ediyor ve Aleviler, Hristiyanlar ve Kürtler de dahil olmak üzere milyonlarca liyi yönetiyor. Son saldırıda ele geçirilen ilk şehir olan Halep'te, grup kiliselere dokunmadı ve kapsayıcı bir yönetim sözü verdi."
25 BİN SAVAŞÇI NE OLACAK?
WSJ ayrıca, "Muhalif liderin acil mücadelesi düzeni ve hükümet hizmetlerini sürdürmek. Grubu HTŞ, esabeş milyonluk muhaliflerin kontrolündeki bir bölgede tek bir şehri yönetmişti. Tüm ülkeyi yönetmek çok zor bir iş. 'nin en büyük şehirlerine yaklaşık 25 bin savaşçı dağılmış durumda ve sivil yetkililer de çok zor durumda."
SEÇİM OLACAK MI?
WSJ ayrıca HTŞ siyasi işler bürosu yetkilisi Muhammed Halid'in yabancı gazetecilerin sorularına istinaden alkol yasağı gibi konularla ilgili "Komiteler olacak, bir anayasa olacak ve bunların hepsi yasalarla kararlaştırılacak" yanıtı verdiğini aktardı ve ekledi: "Bu geçişin yasalar ve anayasa yazıldıkça gelişeceğini söyleyen Halid, şu an seçim olmayacak" dediğini aktardı.
.
Suriye’deki yeni yönetim, Baas rejimini deviren silahlı gruplarla kendilerini feshetme ve Savunma Bakanlığı çatısı altında birleşme konusunda anlaşmaya vardı.
Suriye Haber Ajansına (SANA) göre, rejimi deviren silahlı grupların komutanları, Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara ile bir araya geldi.
SAVUNMA BAKANLIĞI ÇATISI ALTINDA OLACAKLAR
Toplantıda yeni yönetim, "kendilerini feshetme ve Savunma Bakanlığı çatısı altında birleşme" konusunda silahlı gruplarla anlaştı.
Çok sayıda silahlı muhalif grup, Heyet Tahrir Şam liderliğinde 27 Kasım rejim güçlerine yönelik başlatılan operasyonunda yer almıştı.
HTŞ'NİN YAPILACAKLAR LİSTESİ
The Wall Street Journal Suriye'deki geçiş yönetimi için "Ahmed Şara günlerini bir ziyaretçi akınıyla görüşerek geçiriyor 'ABD'li diplomatlar, Türkiye, Ürdün, Katan ve Suriye'nin dini mezheplerinin liderleri" ifadelerini kullandığı analiz haberinde "Hepsi aynı şeyi bilmek istiyor: Şara, savaştan zarar görmüş 23 milyonluk ülkeyi nasıl yönetmeyi planlıyor?" sorusunu sordu.
Haberde "Esad rejimini deviren harekete öncülük eden gerilla savaşçısı Şara cevap arıyor. ABD tarafından önceleri terörist olarak tanımlanan bu adam, şimdiye kadar dünyanın ilgisini çektiği Ebu Muhammed el Golani lakabını bıraktı ve savaş kıyafetlerini takım elbiseyle değiştirdi. Şara son yıllarda kendini daha ılımlı bir figür olarak yeniden konumlandırmaya çalışarak pragmatik bir İslamcı politika türünü teşvik etti. Şimdi sabırlı olmayı öneriyor" dedi ve ekledi:
"Yıllardır kuzeybatı Suriye'nin küçük bir bölümünü yöneten Şara'nın grubu, artık kozmopolit Şam'ı kontrol ediyor ve Aleviler, Hristiyanlar ve Kürtler de dahil olmak üzere milyonlarca Suriyeliyi yönetiyor. Son saldırıda ele geçirilen ilk şehir olan Halep'te, grup kiliselere dokunmadı ve kapsayıcı bir yönetim sözü verdi."
25 BİN SAVAŞÇI NE OLACAK?
WSJ ayrıca, "Muhalif liderin acil mücadelesi düzeni ve hükümet hizmetlerini sürdürmek. Grubu HTŞ, esabeş milyonluk muhaliflerin kontrolündeki bir bölgede tek bir şehri yönetmişti. Tüm ülkeyi yönetmek çok zor bir iş. Suriye'nin en büyük şehirlerine yaklaşık 25 bin savaşçı dağılmış durumda ve sivil yetkililer de çok zor durumda."
SEÇİM OLACAK MI?
WSJ ayrıca HTŞ siyasi işler bürosu yetkilisi Muhammed Halid'in yabancı gazetecilerin sorularına istinaden alkol yasağı gibi konularla ilgili "Komiteler olacak, bir anayasa olacak ve bunların hepsi yasalarla kararlaştırılacak" yanıtı verdiğini aktardı ve ekledi: "Bu geçişin yasalar ve anayasa yazıldıkça gelişeceğini söyleyen Halid, şu an seçim olmayacak" dediğini aktardı.
.
Rehineler ve rehine aileleriyle ilgili gelişmeleri izleyen ABD'li grup Hostage Aid Worldwide Salı günü yaptığı açıklamada Suriye'de 2012'de kaybolan gazeteci Austin Tice'ın hala hayatta olduklarına inandıklarını duyurdu.
AFP'nin son dakika haberine göre grup adına konuşan Nizar Zakka, "Elimizde Austin'ın Ocak 2024'e kadar hayatta olduğuna dair veriler var, ABD başkanı da Ağustos ayında Tice'ın hayatta olabileceğini söyledi ve bugün artık Austin'in hayatta olduğundan eminiz" dedi.
KAYIP RAHİP İÇİN SON İZLER
Grup ayrıca 2013'ten beri Suriye'de kayıp olan Suriyeli-Amerikalı piskopos Yohanna İbrahim'in devrik lider Esad yönetimindeki yetkililer tarafından tutulduğuna inandıklarını söyledi. Zakka, gazetecilere İbrahim'in "2018'de güvenlik güçlerinin 291. Şubesinde görüldüğünü" ekledi. Süryani Ortodoks Kilisesi'nin kıdemli Halep din adamı Nisan 2013'te kaçırılmıştı.
İsrail Savunma Bakanı, İsrail'in geçen yaz Hamas'ın üst düzey liderine suikast düzenlediğini doğruladı ve Yemen'deki Husi liderlerine karşı da benzer bir eylemde bulunacağı tehdidinde bulundu.
Israel Katz'ın açıklamaları, İsrail'in Temmuz ayında İran'da meydana gelen bir patlamada ölen İsmail Haniye'yi öldürdüğünü ilk kez kabul ettiği anlamına geliyor. Patlamanın arkasında İsrail'in olduğuna inanılıyordu ve liderler de daha önce İsrail'in parmağı olduğunu ima etmişlerdi.
Katz, Husilerin de Haniye de dahil olmak üzere bölgedeki İran liderliğindeki ittifakın diğer üyeleriyle benzer bir kaderi paylaşacağını söyledi. Katz ayrıca İsrail'in Hamas ve Hizbullah'ın diğer liderlerini öldürdüğünü, Suriye'de Beşar Esad'ın devrilmesine yardımcı olduğunu ve İran'ın uçaksavar sistemlerini imha ettiğini belirtti.
“Husilerin stratejik altyapısını vuracağız ve liderlerinin kafasını keseceğiz” dedi.
“Haniye, Sinvar ve Nasrallah'a Tahran, Gazze ve Lübnan'da yaptığımız gibi Hudeyde ve Sanaa'da da yapacağız” diyerek daha önceki İsrail saldırılarında öldürülen Hamas ve Hizbullah liderlerine atıfta bulundu.
İran destekli Husiler, Cumartesi günü Tel Aviv'e düşen ve en az 16 kişinin yaralanmasına neden olan bir füze de dâhil olmak üzere, savaş boyunca İsrail'e çok sayıda füze ve insansız hava aracı fırlattı.
İsrail savaş boyunca Yemen'de üç hava saldırısı düzenledi ve füze saldırıları durana kadar isyancı grup üzerindeki baskıyı arttırma sözü verdi.
Washington Post'un haberine göre Esad'ın gizli polisinden kaçmak için Suriyeliler bir kod dili geliştirdiler. Habere göre rejim korkusu o kadar irkilticiydi ki Suriyeliler kendi evlerinde bile asla özgürce konuşamayacaklarını hissettiler.
Suriyeliler onlarca yıl boyunca bir nesilden diğerine şu uyarıyı aktardılar: 'Duvarların kulakları vardır.' Kafelerde, taksilerde ve pazarlarda, hatta kendi oturma odalarında bile çoğu kişi özgürce konuşamıyordu. Haberde Suriyeliler'in Esad'ın gizli polisi tarafından duyulabileceklerinden korktukları, sokaktaki çöpçülerden balon satıcılılarına kadar hemen herkesin yaftalanabileceği vurgulanırken, 'The Home that Was Our Country: A Memoir of Syria' kitabının yazarı Alia Malek gazeteye "Kodlanmış bir dil kullanmak zorundaydık, çünkü gerçek bir ifade özgürlüğü yoktu" dedi.
MAYDANOZ, NANE...
Bilgisayar mühendisi Thabet Birro, Suriye'de yaşarken, halka açık yerlerde "dolar" kelimesini bile kullanmadığını söyledi. "İnsanlar buna 'yeşil' diyordu" dedi. Yetkililer bunu fark ettiğinde ise Suriyeliler'in yeşil yerine bu kez "maydanoz" veya "nane" gibi diğer yeşil kelimeleri kullanmaya başladığını anlattı.
Esad'ın iktidarının büyük bölümünde, yerel poundun döviz kurunu kontrol etmek için yabancı para ticareti yasadışıydı ve yıllarca hapis cezasıyla cezalandırılabilirdi.
KORKUNÇ RAKAMLAR
Esad'ın babası Hafız Esad iktidarda olduğundan beri çoğu Suriyeli için tutuklanma yaygın bir korkuydu. Bazı Suriyeliler gazeteye, hapse girmekten ise "teyzenin evine gitmek" olarak bahsettiklerini anlattı. Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, 2011'den beri rejim tarafından 110 bin'den fazla tutuklu "zorla kaybedildi", 15 binden fazla insan işkenceden öldü.
Esad'ın devrilmesinin ardından iki haftadan fazla bir süre geçmesine rağmen, rejimin bazı üst düzey yöneticilerinin yasal veya yasa dışı sınır geçişleriyle Lübnan'a kaçtığı ya da Lübnan üzerinden başka ülkelere geçtiğine dair haberler siyasi çevrelerde ve medya platformlarında dolaşmaya devam ederken Al Arabiya Arapça yeni bir kulis bilgisi paylaştı.
Al Arabiya Arapça ve Al Hadath'a konuşan kaynaklar Suriye ordusunun Mahir Esad (Bashar Esad'ın kardeşi) tarafından yönetilen Dördüncü Tümeni'nden Tuğgeneral Hasan Bilal'ın yardımcılarından biri olan A. Khair Bek adlı bir albayın, Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'nın eski yolu üzerinde bulunan Al-Saha restoranı yakınlarında kaçırıldığını bildirdi.
Kaynaklar ayrıca, "güvenlik" analizlerine göre, A. Khair Bek'in muhtemelen kaçakçılar tarafından kaçırıldığını düşündüklerini belirtti. Yayın organlarına açıklama yapan ismi açıklanmayan kaynaklar "Kendisinin kaybolmasıyla ilgili raporları takip ediyoruz," ifadesiyle yetindiler.
20 REJİM ASKERİ GÖZALTINDA
Öte yandan, Lübnan ordusunun, rejimin çöküşünden sonra Lübnan'a giren Suriye ordusuna mensup (subay ve asker) 20 kişiyi gözaltına aldığı ve sorguladıktan sonra yargı kararıyla Lübnan Genel Güvenlik makamlarına teslim ettiği ortaya çıktı.
Genel Güvenlik kaynakları ise Lübnan'da bulunan herhangi bir yabancı suçlunun ülkesine iadesinin yalnızca yargı kararıyla mümkün olduğunu belirtti.
Lübnan İçişleri Bakanlığı, Beyrut Havalimanı’nda bazı gözaltına alınanların fotoğraflarını yayınladı. Esad rejiminin bu ayın 8'inde çöküşünden bu yana, bazı siyasi ve güvenlik yetkililerinin Lübnan'a kaçtığı veya başka ülkelere geçiş noktası olarak kullandığına dair haberler ve söylentiler yayıldıkça, Lübnan'daki bazı partiler, Lübnan devletinin Esad'ın adamlarını takip etmesi, tutuklaması ve ülkelerine teslim etmesi çağrısında bulundu.
Suriye'nin yeni yönetimi Pazartesi günü akşam saatlerinde Ürdün ve Katar yetkilileriyle görüştü verdi. HTŞ lideri Ahmed Şara ve Arap diplomatların Suriye'nin geleceği ve olası işbirliklerini görüştükleri belirtildi.
Pazar günü Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşen Ahmed Şara ile görüşen Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, ülkesinin Suriye'nin yeniden inşasına desteğini dile getirdi. Bu, Esad'ın devrilmesinden bu yana üst düzey bir Ürdünlü yetkilinin Suriye'ye yaptığı ilk ziyaretti.
Dışişleri bakanlığı tarafından yayınlanan görüntülerde ikilinin el sıkıştığı görülürken, Ürdün'ün resmi El-Mamlaka TV'si, Safadi'nin ticaret, sınır yönetimi, yardım ve elektrik bağlantıları ile güvenlik alanlarındaki iş birliği kurmanın yollarını görüştüğünü bildirdi.
El-Mamlaka'ya göre Safadi, "Suriye'deki tüm kesimleri temsil eden bir hükümete" ve "yeni bir anayasa taslağına" destek verdi.
Safadi'nin "Suriye halkına devletlerini yeniden inşa etmede destek vermeyi kabul ediyoruz" dediği ve "Arap ülkeleri bu aşamada herhangi bir dış müdahale olmaksızın Suriye'yi desteklemeyi kabul ediyor" diye eklediği belirtildi.
Pazartesi günü Şam'da ayrıca Katar Dışişleri Bakanlığı'ndaki devlet bakanı Muhammed el-Khulaifi, bakanlığının açıklamasına göre "13 yıllık diplomatik kopuştan sonra" Şam'a "ilk üst düzey Katar heyeti"ne başkanlık etti.
Dışişleri bakanlığı açıklamasında, "Bu ziyaret Katar ve Suriye arasındaki güçlü kardeşlik bağlarını tekrar teyit ediyor" denildi ve Doha'nın "Suriye halkının ilerleme arayışlarını desteklerken Suriye'nin egemenliğini koruma konusundaki sarsılmaz kararlılığı" dile getirildi.
Suriye devlet haber ajansı SANA, Şara ile Katar heyeti arasındaki görüşmenin görüntülerini yayınladı.
Ahmed Şara, görüşmeden sonra gazetecilere "Katar tarafı, özellikle enerji sektörü olmak üzere çeşitli alanlarda Suriye'ye büyük yatırımlar yapma eğilimini dile getirdi" ifadelerini kullandı.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Suriye'nin Deyrizor bölgesinde bulunan bir DEAŞ hedefine yönelik hassas hava saldırısı gerçekleştirildiğini duyurdu. CENTCOM’dan yapılan açıklamada, daha önce Suriye rejimi ve Rusya tarafından kontrol edilen bir bölgede gerçekleşen saldırıda 2 DEAŞ'lı teröristin öldürüldüğü, 1'inin ise yaralandığı belirtildi. Silah dolu bir kamyonun da saldırıda imha edildiği kaydedilen açıklamada, "Bu hava saldırısı, bölgedeki ortaklarıyla birlikte CENTCOM'un teröristlerin ABD, müttefikleri ve ortaklarına yönelik sivil ve askeri saldırı planlama, organize etme ve gerçekleştirme kabiliyetlerini azaltma ve engelleme taahhüdünün bir parçasıdır" denildi.
Al Arabiya'nın haberine göre ABD yetkilileri diplomatik ve güvenlik endişelerini gerekçe göstererek Suriye'deki Amerikan askerlerinin gerçek sayısını gizlediklerini itiraf ettiler. Pazartesi günü Pentagon, Irak'taki resmi olarak bilinen rakamla 2 bin 500 askerin ülkedeki asker sayısını doğru bir şekilde yansıtmayabileceği konusunda ipucu verdi.
Pentagon şimdiye kadar "DEAŞ ile mücadele çabalarının bir parçası olarak" Suriye'de tahmini 900, Irak'ta ise 2 bin 500 asker olduğunu belirtiyordu ancak Pentagon Basın Sözcüsü Tümgeneral Pat Ryder'ın üç gün önce yaptığı sürpriz duyuru, Suriye'deki sayının medyaya söylenenin iki katından fazla olduğunu ortaya koydu.
Ryder, "görev gereksinimlerini değiştirmek" ve DEAŞ ile mücadele görevi için geçici kuvvetlerin konuşlandırıldığını ve bunun Esad rejiminin düşmesinden önce gerçekleştiğini söyledi.
Ryder, 1.100 ek askerin Suriye'ye "görev güçlerini koruma, ulaşım, bakım veya diğer ortaya çıkan operasyonel gereksinimleri desteklemek için geçici bir takviye" olarak daha kısa bir süre konuşlandırıldığını söyledi.
Al Arabiya analizine göre bu "Son birkaç yılda ek geçici güçlerin sayısındaki dalgalanmayı kabul ederek 'tehdit temel güçlere doğru arttıkça zamanla' arttığını söyledi.
Ryder, geçen haftaki yorumlarını, operasyonel güvenlik ve diplomatik kaygıların bu ek güçlerin sayısının kamuoyuna açıklanmasını engellediği yönündeki yorumlarını tekrarladı.
IRAK'A DA TAKVİYE YAPILMIŞ
Ryder, Irak'a gelince, orada konuşlandırılmış 2 bin 500 askerin yanında "bazı ek geçici takvilerin de" konuşlandırıldığını söyledi. Ryder, "Ancak, operasyon güvenliği ve diplomatik kaygılar nedeniyle, sağlayabileceğimiz daha fazla ayrıntı yok" dedi.
ABD yetkilileri, Irak'taki asker artışının Suriye'dekine benzer olduğunu ve tehdit değerlendirmesinin arttığını söyledi. Bir yetkili, "Çok iç içe geçmiş durumdalar ve daha fazla sayının nedeni, Suriye'deki durumla aşağı yukarı aynı," dedi.
PENTAGON'DA SURİYE TRAFİĞİ
Öte yandan yine Al Arabiya'nın haberine göre Pentagon yetkilileri, Suriye'de Esad rejiminin düşmesinin ardından son birkaç gündür rutin toplantılarını artan bir hızla gerçekleştiriyor.
Biden yönetiminin görev süresinin bitmesine bir aydan az bir süre kala, Trump yönetiminin altında ABD'nin Suriye politikasının ne olacağı belirsizliğini büyük ölçüde koruyor.
TRUMP CEPHESİ NE DİYOR?
Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığına aday gösterdiği Mike Waltz dün ortaya çıkan açıklamasında Trump'ın ABD Başkanı olduğu dönemdeki Orta Doğu politikalarının "doğru olduğunu" savunarak asker çekme konusuna sıcak baktıklarını söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
"Başkan Trump kesinlikle haklı. Onun yetkisi kararlı şekilde bizi Orta Doğu savaşlarına sürüklememekti. Amerikan botlarının (askerlerinin) Suriye'de herhangi bir şekilde dolaşmasına ihtiyacımız yok ama DEAŞ, İsrail sınırı ve Körfez müttefiklerimizle olan daha geniş dinamiklere dikkat etmeye devam edeceğiz."
Üst düzey ABD ve Suudi askeri generalleri Suriye ve Lübnan'daki durumu görüştü. Pentagon'un görüşmeye ilişkin açıklamasına göre, üst düzey ABD ve Suudi askeri generalleri Orta Doğu'daki güvenlik ve istikrar endişelerini, özellikle Suriye ve Lübnan'daki durumu konuştu.
Pentagon, Genelkurmay Başkanı General CQ Brown ve Genelkurmay Başkanı General Fayyad Al-Ruwaili'nin bölgedeki gerginliğin barışçıl bir şekilde azaltılmasının önemi hakkında konuştuğunu kaydetti.
Kurmay Sözcüsü Jereal Dorsey, "İki general, kapasite geliştirme, askeri eğitim ve tatbikatlar da dahil olmak üzere ABD ve Suudi Arabistan orduları arasındaki ikili ilişkinin gücünü artırmanın yollarını konuştu" dedi ve ekledi: "Daha geniş anlamda, saldırganlığı caydırmak ve bölgesel istikrarı korumak için güçlü bir cephe sunan güçlü bir bölgesel ortaklar koalisyonu kurma konusunda ortak bir taahhütte bulundular."
Dorsey, ABD ve Suudi Arabistan'ın uzun süredir devam eden bir ortaklığa sahip olduğunu ve Orta Doğu'da barış ve güvenliğe bağlı olduklarını söyledi.