Yaptıkları mekanik ellerle, deprem bölgesinde uzuv kaybı yaşayan çocukların hayatlarını bir nebze olsun kolaylaştırmak için harekete geçen Robotel Türkiye Derneği gönüllü tasarımcılara çağrıda bulunuyor.
Üst üste yaşanan depremlerin ardından binlerce çocuk enkaz altından yaralı kurtuldu. Travma sonucu uzuv kayıpları özellikle parmak ve el bölgesinde yüksek oranlarda görülüyor. Ancak, protez uzuv sağlanması durumunda, onlar da hayata yeniden tutunabilir, yaşamlarını daha kolay sürdürebilirler. Bunu göz önünde bulunduran Robotel Türkiye Derneği el ve parmak protezi ihtiyacı duyan bireylere, özellikle çocuklara, kişiye özel ölçü ve niteliklerde 3 boyutlu yazıcılarla üretilmiş, ekonomik ve kullanılabilir mekanik eller üretmek üzere harekete geçti. Mekanik ellerin ücretsiz paylaşıldığı platform 2014 yılında bir sosyal sorumluluk projesi olarak başladı, 2017’den bu yana da sivi toplum kuruluşu olarak çalışıyorlar. Daha çok destek için daha çok
Ünlü isimlerle deprem bölgesine giden, enkazdan kurtarılan ve hastanelerde tedavisi devam eden çocukların yanında olan UCİM’in artık yeni bir misyonu var: Çocuk odaklı afet kriz yönetimini yaygınlaştırıp, çocukların psikososyal gelişimleri için hep sahada olmak.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından pek çok dernek ve sivil toplum kuruluşu çocuklar için seferber oldu. İlk planda Deprem Yönlendirme Koordinasyon Birimi’ni oluşturan Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği (UCİM) 11 ildeki koordinatörleri ve gönüllüleri ile bölgeden gelen ihtiyaçlar ve talepler için harekete geçti. Kayıp Çocuk İhbar ekibiyle 400’e yakın kayıp ve bulunan çocuk verilerini düzenli olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Başkanlığı’na iletti. Halen, enkazdan kurtarılan refakatsiz, kimliksiz çocukların öz bakım ihtiyaçlarını desteklemek ve psikolojik ilk yardımlarını sağlamak adına çalışmalar yürütüyorlar. Çocuk dostu atölyeler ile
Tüm ülkeyi sarsan 7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki büyük deprem ve Defne merkezli 6.4’lük sarsıntı bölgedeki afetzedelerde derin travmalara, felaketi iletişim araçlarından takip edenlerde endişeye yol açtı. 7’den 77’ye her yaş grubunda uyku sorunları baş göstermeye başladı
10 ilimizi vuran Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra geceleri uyumaktan korkar olduk. Sık sık yataktan fırlıyor, kâbuslar görüyoruz. Uyanıkken dikkatimiz yetersiz, konsantrasyonumuz bozuktu. Unutkanlıklar ve dalgınlıklar arttı. Uykuya geçiş süresi uzadı. Ergenler ve yaşlılar en çok uykusuzluk çeken yaş gruplarından. Uyku Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Derya Karadeniz ve Uyku Danışmanı Psikolog Melis Çetinkaya ile depremler sonrası artan uyku bozukluklarını konuştuk.
Prof. Dr. Derya Karadeniz
Tekrar deprem olacak kaygısı
Olağanüstü bir durum içindeyiz. Bütün hayat değişmiş durumda. İnsanların evleri yok. Dolayısıyla normal birer uyku için olması gereken şartlar yok. Hiçbir uyku sorunu olmayan bir insanın bile normal uykuyu sağlayabilmesi için bir fiziksel
Depremden etkilenen çocuklarla nasıl oyun oynamalıyız? Kullandığımız sözcükler ya da oyuncaklar çocukların travmasını tetikler mi? sorusunu oyun terapisti, klinik psikolog İrem Polat’a sorduk.
Deprem bölgesindeki çocuklar için temel ihtiyaçların dışında, ülkenin dört bir yanından oyuncak ve kitap da gönderiliyor. Yine yüzlerce gönüllü psikolog, çocuk gelişim uzmanı ve öğretmen, deprem bölgesindeki çocuklara destek olmak için var gücüyle çabalıyor. Oyun oynamanın çocuklar için ne kadar faydalı ve iyileştirici olduğunu biliyoruz. Oyun, çocukların kendilerini ifade edebildiği, kendini güvende hissettiği, çevreyi ve dünyayı tanıdığı bir araç. Travma dönemlerinde de çocuğun psikolojik sağlığı için en çok kullanılan yöntem olarak oyuna başvuruluyor. Ancak, “Depremden etkilenen çocuklarla nasıl oyun oynamalıyız? Bu oyunlar, kullandığımız sözcükler ya da oyuncaklar, çocukların travmasını tetikler mi?” gibi birçok soru da zihinlerimizi
Psikolog Doç. Dr. Zeynep Tüzün afet sonrasında psikososyal destek alanların, travmayı daha kolay atlatarak, normal yaşantılarına dönebildiğini söylüyor.
Tarihi bir felaket yaşıyoruz. Uzmanların bile “böylesini görmedik” dediği, 10 ilimizi ve binlerce insanımızı vuran depremin sonuçları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Deprem bölgesinde enkaz altında kalanları, evleri yıkılanları, sevdiklerini kaybedenleri, soğukta, aç, susuz bekleyenleri düşündükçe evinde uyuduğu için s uçluluk duyuyor, hiçbir şeye odaklanamıyor, sabahtan akşama kadar ekran başında son gelişmeleri takip etmekten bitkin düşüyoruz. Ekran başındakiler için tablo böyle iken bölgede yaşayanlar bu felaketle baş etme gücünü nereden bulacak. İşte burada psikolojik ilkyardım devreye giriyor.
İlk olarak 1999 Gölcük depreminde sahada çalışmalara başlayan Türk Psikologlar Derneği’nin bünyesinde, travma ve afet kriz yönetimi eğitimi almış 2 bini aşkın psikolog bulunuyor. Sahada çalışan gönüllü
Tüm dünyada boşanmalar her geçen gün artıyor. Aile yapıları da değişiyor. Artık boşanmış çiftlerin çocukları, yeni eşleri ve yeni eşlerin çocukları gibi beraber ya da dönüşümlü beraber yaşanan aile modelleri var. Bu farklılaşma, çocukları nasıl etkiliyor?
Günümüzde geleneksel aile tanımı değişiyor, beraber yaşam modelleri farklılaşıyor. Boşanmaların hızla arttığı, çocukların farklı çatılar altında büyümeye başladığı günümüz dünyasında, hem ebeveynlerin hem ruh sağlığı çalışanlarının hem de toplumun bu değişikliğe uyumlanması gerekiyor. Şüphesiz, aile yapıları değişirken çocukları koruyacak en büyük etken, ebeveynler arasındaki sağlıklı iletişim süreçleri oluyor. Uzun yıllardır boşanma durumunda çocukları koruyan aile içi faktörleri araştıran, “Boşanma ve Ebeveynlik” kitabının yazarı Klinik Psikolog Damla Til Öğüt ile değişen aile yapılarını ve çocukları yıpratmadan boşanmanın nasıl olabileceğini konuştuk. Öğüt, “Boşanma, doğru adımlarla
Günümüzde teknolojiyle yakın ilişkide olan çocuklar, sıklıkla üstün zekalı olarak değerlendiriliyor. Ailelerinse bu konuda kafası karışık. Üstün zekadan ne zaman bahsedebiliriz ve çocuğumuz üstün zekalı ise ne yapmalıyız?
İngiltere’de Teddy isimli bir çocuk, 2 yaşında kendi kendine okuma yazmayı öğrendi. Tabletinde oyun oynarken Mandarince ve Çince’yi öğrendi. Bunun üzerine ailesi zeka testi yaptırdı ve Teddy 4 yaşında iken, IQ seviyesi en üst yüzde 2’ye giren, yani toplumun yüzde 98’den daha yüksek IQ skoru alan kişilerin girdiği, dünyanın en meşhur zeka topluluğu Mensa’ya giren en genç üye oldu. Uluslararası Mensa resmi sitesine bakıldığında, Türkiye’den bir Mensa üyesi görünmüyor. Ancak elbette üstün potansiyelli çocuklar için izlenecek yollar var. Üstün zeka konusu oldukça karmaşık bir konu. Nesiller değiştikçe, zekaya bakış da değişiyor. Teknoloji çağına doğan çocukların pek çoğu, ailelere göre üstün zekalı.
“Öykü Arin’e Umut Ol” kampanyası sayesinde, hem ülkemizde hem yurt dışında yüz binlerce insana ulaştı, lösemi hastalarının sembol ismi oldu Öykü... “Öykü Arin Kitabı-Umudun Öyküsü”nde, Ercan Kesal’dan, Haluk Levent’e bu mücadeleye destek veren onlarca ismin de katkısı var.
Öykü Arin’e henüz 3.5 yaşında Juvenil Miyelomonositik Lösemi (JMML) teşhisi konuldu. İzmir’de yaşayan ailesi, o tarihten itibaren, kızlarının sağlığına kavuşması için çok büyük bir mücadele başlattı. Kısa sürede çığ gibi büyüyen ve yüz binlere ulaşan “Öykü Arin’e Umut Ol” kampanyası, lösemi hastaları için bir sembol hâline geldi. Babasından alınan yarı uyumlu kök hücre nakli ile hayata tutunan Öykü Arin, şimdi okula gidiyor, arkadaşlarıyla oynuyor, müzik yapıp, hikâyeler yazıyor. Hepimize örnek olan bu eşsiz mücadelenin ölümsüzleşmesi için bir kitap hazırlandı. Adı: “Öykü Arin Kitabı-Umudun