Dolardaki yükseliş enflasyon etkisiyle geri döndüğünden ihracatçılar da dahil olmak üzere kimse yüksek kuru istemiyor. Kurun volatilitesinin azalması, fiyat hareketlerinde öngörülebilirliğin önünü açacak. Bu nedenle asıl istenen kur volatilitesinin azalması.
Yatırım kararları için kırılımlı bir dönem yaşandı ve döviz bazlı enstrümanların öne çıktığı bir döneme girdik. Faiz indirimlerinin devamı bekleniyor. Bu nedenle döviz sepeti, altın ve bu enstrümanlara dayalı fonlar ön plana çıkması beklenmeli.
Bundan sonraki seyirde aşağı yönde dalgalanmalar yaşansa da kurda asıl hareket yukarı yönlü olacaktır. Özellikle risk almak istemeyenler döviz bazlı enstrümanları tercih edecek.
Merkez’in adımı önemli
TCMB’nin önümüzdeki günlerde atacağı adımlar önemli olacak. Zira PPK toplantısı ile sıkı para politikasından uzaklaşılması ve yeni bir süreç fiyatlanırken fiyat istikrarı konusunda hangi adımların atılacağı bekleniyor.
Yatırımcının riskleri neler?
1) Paranın enflasyon karşısında er
Global ve yerel piyasalarda sonbaharda yaşanan hareketlilik, yatırım enstrümanlarında “güvenli liman” olarak bilinen gayrimenkul, altın ve döviz üçlüsünü öne çıkarıyor. Riskli varlıklarda yol alanlar için hızlı büyüyen alanlar öne çıkıyor.
Piyasalarda faiz kararı sonrası hareketli seyir sürüyor. Borsa Endeksi 1.384 seviyesinde bulunurken dolar kuru 8.88 TL’yi gördü. Şimdi, gözler ihracat yapan döviz pozisyonu yüksek şirketlerde. Peki, yabancı para pozisyonu yüksek şirketler kazandırıyor mu?
Borsadaki sanayi şirketlerini piyasa değerlerine göre sıralayarak döviz pozisyonunu da göz önünde bulundurarak getiriye göre değerlendirdik. Piyasa değeri 8 milyar TL ile 60 milyar TL arasında olan 15 sanayi şirketine baktığımızda dokuz şirketin yabancı para pozisyonunun ekside olduğu görülüyor. Bu dokuz firmanın sekizi yabancı para pozisyonu ekside olmasına rağmen yatırımcıya dolar bazında kazandırdı. Piyasa değeri yüksek şirketler içerisinde yabancı para pozisyonu ekside olup yılbaşından bu yana
Merkez Bankası faizi 100 baz puan indirerek gevşemeye gitti. TÜFE yüzde 19.25 ve çekirdek enflasyon yüzde 16.76 seviyesinde. Çekirdek enflasyona bakan Merkez Bankası’nın hâlâ indirim marjı var.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 19’dan yüzde 18’e indirdi. Piyasanın beklentisi faizlerin yüzde 19 seviyesinde tutulacağı yönündeydi. Karar sonrasında dolar kurunda yukarı yönlü sert bir atak gözlenerek 8.80’e tırmanış yaşandı. Borsa, banka hisseleriyle 1.394’e geriledikten sonra 1.400 seviyesinde dengelendi.
Enflasyon yüzde 19.25 seviyesindeyken TCMB’nin bu adımıyla negatif reel faiz ortamına girildi. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirdi. Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yaptı ve politika faizinde indirim yapılmasına karar verdi.
‘Sıkı duruş’
Faizle ilgili karar haftasında dolar kuru direnç seviyelerini zorluyor. Belirsizliği olumsuz fiyatlayan piyasalar için volatilite yön belirliyor.
Faiz kararlarının alındığı zamanlar piyasaların hareket dinamiklerinin zorlayıcı olduğu süreçlerdir. Dolar kurunun 8.66 TL’ye hareketindeki dinamiğe bakıldığında faiz kararına ilişkin belirsizliğin fiyatlandığını görüyoruz.
Belirsizlik olumsuz yönde fiyatlanıyor. Faiz düşmeden inmiş gibi fiyatlama süreci yaşanıyor. Burada yatırımcı algısının önemi büyük.
Volatilite...
Zira piyasalar Merkez Bankası’nın hem politika metnini okuyor, hem de sözlü yönlendirmesine bakıyor. Çekirdek enflasyon vurgusu sonrası para politikasının rotasının ne yönde olacağına ilişkin belirsizlik oluştu.
Kurlarda yukarı yöndeki ana eğilimin sürmesi ve dönem dönem gözlenen yukarı sıçramalar yatırımcı davranışlarının yükselen enstrümanlara yönelmesine neden oluyor. Dolar/TL bu yönü ile bireysel yatırımcıların yönelim radarından çıkmıyor.
Kurun düşeceği algısı ancak alternatif
Piyasalar 20 Mart’ta Merkez Bankası Başkanı’nın değişiminden bu yana en kritik haftaya girdi. Faizin enflasyonun üzerine çıkmasının ardından gözler TCMB’de. Faiz inecek mi, çıkacak mı? Merkez Bankası hangi mesajları verecek?
Piyasalar için kritik bir haftaya girildi. 20 Mart’ta Merkez Bankası Başkanı’nın değişmesinden bu yana zayıf, hacimsiz, katılımı düşük, tatsız, sıkıcı, sınırlı hareketler yaşanıyor. Dolar kuru her bulduğu fırsatta yukarı yönelirken borsa yükseliş denemelerinde zayıf kalıyor. Altın küresel piyasalardaki dalgalanmaların etkisinde.
Peki, TCMB 23 Eylül’de hangi kararı alacak ve piyasalara etkisi ne olacak?
Şu ana kadar yayınlanın PPK metinlerinde Merkez Bankası’nın sürekli vurguladığı enflasyon ve faiz ikileminde enflasyon faizi geçtiği için beklenti faizin enflasyonun üzerinde oluşması. Yani yatırımcıya reel getiri sunması idi. Ancak TCMB’nin aksiyonları mevcut beklentilerin sorgulanmasına neden oldu.
Toplantı neden kritik?
1 TÜFE ile ÜFE farkı 26.2 puan.
2 TCMB politika faizi: 19.00, TÜFE: 19.25, ÜFE: 45.52.
3 Dolar kur
Merkez Bankası brüt rezervlerini artırmaya çalışıyor. Swap ve SDR sonrasında şimdi de zorunlu karşılık adımıyla rezervlerini yükseltmeyi amaçlıyor.
Merkez Bankası (TCMB), döviz mevduatları için zorunlu karşılık oranlarını 200 baz puan artırdı. TCMB tarafından yapılan açıklamada, “fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğinin artırılması için zorunlu karşılık düzenlemesinde değişikliğe” gidildiği kaydedildi.
Alınan bu kararla yabancı para mevduat / katılım fonları için zorunlu karşılık oranı bir yıla kadar yüzde 21’den yüzde 23’e, bir yıl ve daha uzun vadeli olanlar için oran yüzde 15’ten yüzde 17’ye yükseltildi.
Ne kadar artar?
Kıymetli maden depoları için zorunlu karşılık oranı bir yıla kadar yüzde 22’den yüzde 24’e, bir yıl ve daha uzun vadeli olanlar için oran yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkarıldı. Değişiklikler 17 Eylül’den itibaren yürürlüğe girecek.
Kararla birlikte, 1 Ekim 2021 tarihi itibarıyla TL cinsinden zorunlu karşılık
Yılın son çeyreğine doğru yaklaşırken yatırımcının ana gündemi birikimlerin enflasyon karşısında erimemesi. Piyasada gözler faizin ne olacağına çevrili...
Piyasalarda yeni hareket alanları oluşuyor. Zira yılın son çeyreğine yaklaşıyoruz. Yatırımcı gündeminde birikimlerin enflasyon karşısında erimemesi ve faizin ne olacağı var. Yatırımlar bu ikili arasında kendine yön arıyor, reel getiri peşinde koşuyor.
Geldiğimiz aşamada mevduattaki stopaj avantajı nedeniyle hâlâ para TL’de. Ancak TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun açıklamaları sonrası faizin enflasyonun altında kalabileceği de yorumlanmaya başladı. Bu nedenle portföyler yeniden şekilleniyor.
Yeni para girişine neden olacak adımlar atılmadıkça kurlarda bu seviyeler taban olarak kalabilir. Piyasanın gündeminde şu 5 konu öne çıkıyor:
1- Merkez bankalarına ilişkin gelişmeler,
2- Dış piyasaların seyri,
3- Enflasyona ilişkin gelişmeler,
4-
Pandemi sürecinde borsadaki yerli ağırlığı yüzde 57’ye çıktı. Gedik Yatırım CEO’su Onur Topaç, “Gelen yerli yatırımcı kalıcı. Yabancı yatırımcılar yeniden alım yapsa da payları yüzde 50’yi aşmaz” diye konuştu
Borsa İstanbul’da 30 yıldır 1 milyona demirleyen yatırımcı sayısı son 1.5 yıl içinde hızla arttı. Pandemi koşullarında yaygınlaşan dijitalleşme ve negatif reel faiz yatırımcı sayısını hızla yükselterek 2 milyon 500 bine çıkmasında etkili oldu. Sermaye piyasalarına yönelik bu yoğun ilgi, yabancıların da satış yapmasına fırsat verdi. Yabancılar bu süreçte en yüksek satışlarını gerçekleştirdi.
Gedik Yatırım’ın 31 yaşındaki genç CEO’su Onur Topaç, gelen yeni yatırımcıların kalıcı olduğunu, yatırımcı sayısında kısa sürede bir geri çekilme yaşansa dahi piyasadaki yerli ağırlığın korunacağını, söyledi. Gedik Yatırım CEO’su Onur Topaç, sektöre yönelik sorularımızı cevapladı.
Yatırımcı sayısındaki yükseliş devam eder mi?
Yatırımcı sayısı önümüzdeki 4-5 yılda 5 milyona doğru yükselmeye