Ukrayna’da dertleri yerin altındaki madenlere çökmekti. Özellikle de nadir toprak elementlerine... Amaçlarına ulaşmak için gözlerini bile kırpmadan güzelim ülkeyi uçurumdan aşağıya attılar. Günün sonunda yerin altındaki madenler onların oldu. Yerin üstünü de Putin ve Zelenski’ye bölüştürecekler!
İran’ın bizim eli çubuklu uzmanların TV’de konum bildirerek anlattığı nükleer santrallerini de aslında hiç umursamıyorlar. Sadece savaşın bahanesi o köhne santraller. İran’ın resmî ve gayri resmi yollardan Çin’e sattığı yıllık 30 milyar dolarlık petrolün peşindeler. İran, petrolde dünyanın 3’üncü, doğal gaz da 2’nci büyük rezervlere sahip ülkesi. Ve bu muhteşem zenginliğin en büyük alıcısı Çin.
Küresel çakalların İran’a çökme sebebi tam olarak bu. Çin’de bolca bulunan nadir toprak elementlerine Ukrayna’da kavuşup durumu eşitlediler. İran’ın Çin için hayati öneme sahip enerjisini de ele geçirene kadar durmayacaklar. Pasifik’te kopması beklenen büyük savaşın öncü göstergeleri bu yaşananlar. Çakallar mıntıka temizliği yapıyor. Acı ama gerçek dünya sadece seyrediyor. Çakalları durduracak kaleler tek tek düşüyor.
Boğaziçi’nde 1632 günde ne değişti?
4 Ocak 2021..
Boğaziçi Üniversitesinde rektör ataması bahane edilerek başlatılan protestoların ilk günü...
Aradan tam 1632 gün geçti.
4 Ocak 2021’den sonra sırtını rektörlük binasına dönerek duranlar aynı yerde...
Üniversitedeki bilimsel çalışmaları sekteye uğratmak için bütün tuşlara basanlar da..
Ama Boğaziçi onlardan ibaret değil. Birileri sırtını duvara dönerek durumu idare ederken birileri bilim üretmek için çabalıyor. Ve sonuç da alıyor.
Londra merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Quacquarelli Symonds (QS) Dünya Üniversite Sıralamaları sonuçlarına göre Boğaziçi dünyanın ilk 400 üniversitesi arasına girdi.
106 ülkeden 1500 üniversitenin değerlendirildiği listede Boğaziçi Üniversitesi 371’inci sırada. Bu ilk kez elde edilen bir başarı. İlk 400 üniversiteden biri olmasından bahsediyorum. Demek ki neymiş? Boğaziçi’nde bilimsel üretim durmamış, tersine artmış.
Listede Boğaziçi ile beraber 4 Türk üniversitesi var. Geçen yıl bu sayı ikide kalmıştı.
Ah bir de sırtını duvara dönenler akademik çalışmalara destek verse. Kim bilir kaç üniversite daha sokarız o listelere.
Üniversitelerimizle gurur duyuyoruz.
Karekodlu şeffaflık dönemi
Hep vatandaş devletin radarına takılacak değil ya... Bir kez de kamu, yerel yönetimler vatandaşın radarına takılsa ne olur?
Dün haberi görünce aklıma gelen ilk şey bu soru oldu. Darıca’da belediye şehrin çeşitli noktalarına “Vatandaş Radarı” adı verilen uyarı levhaları koymuş. Levhanın üzerindeki karekodu okutan vatandaş, hangi hizmetin, ne durumda olduğunu hemen öğreniyor!
Sistem adete hız radarı gibi. Hangi çalışma nerede durmuş, nerede hızlanmış gün gibi ortaya çıkıyor.
Şeffaflık vaadiyle oy toplayanlar başta olmak üzere... Tüm belediyeler, kamu kuruluşları Darıca’da olduğu gibi vatandaşa bu imkanı tanımalı.
Cesareti olan, kendine güvenen vatandaşın radarına gönüllü girer. Yanılıyor muyum?
