Canavar...

Dünyayı artık canavarlar yönetiyor.

Tarihin gelip dayandığı gerçek budur.

Etik, ahlak, hukuk, vicdan, merhamet, insanlık sıfır…

Sadece öldürmeyi biliyorlar.

Yaptıklarının yeni bir dünya savaşını davet ettiğini,

Bu gidişle sonunda kendilerinin de mahvolacağını düşünemiyorlar.

2013 yılında bir film izlemiştik:

“There Are Monsters”

İnsan kılığına giren canavarların dünyayı yavaşça ele geçirdiği bir kısa filmdi bu.

Şimdi adeta o filmi yeniden görüyoruz...

***

ABD binlerce mil öteden gelip İran’ı bombalıyor.

Bahane: İran nükleer silah yapıyor.

Bizzat Amerikan istihbaratı bunun uzak ihtimal olduğunu söylüyor.

Ama canavarlara bahane gerekiyor.

Saddam Hüseyin’i “kitle imha silahı imal ediyor” yalanı ile devirdiler.

Irak’ı bölüp parçaladılar.

İran’ı da nükleer silah yalanıyla yok etmeye çalışıyorlar.

Esas neden nükleer silah korkusu mudur?

Bakın Stratejist Nejat Eslen ne diyor:

“Eğer nükleer program geliştirmeseydi İran yine de ABD’nin hedefi olurdu. Yıllar önce yazmıştım. ABD’nin asıl hedefinin İran’da rejim değişikliğini gerçekleştirmek ve böylece Çin ile arasında gelişmekte olan ilişkileri zora sokmak olduğunu vurgulamıştım.

ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yaptığı şiddetli darbenin amacı, özünde, ABD karşısında gelişmekte olan Çin- Rusya- İran- Kuzey Kore bloğuna gözdağı vermektir.”

Canavarlar şimdilik galip... Ama mücadele bitmedi. Kötüler sonunda yenilecektir.

D-VİT

Son yıllarını Dubai’de geçiren dostumuzla sağdan soldan konuşurken söz sağlık konularına geldi. Konumuz D vitaminiydi... D vitamini malum en kolay ve sağlıklı biçimde güneşten alınabiliyor. Ellerinizi kollarınızı sıyırıp güneşe tutunca D vitamini vücudunuza bol miktarda dahil oluyor.

Dostuma:

- Sizin Dubai’de sanırım kimsenin D vitaminine ihtiyacı yoktur, her zaman güneş varmış, dedim...

- Tam tersine D vitamini hapları Türkiye’den çok daha fazla kullanılıyor, dedi, her tarafta D vitamini reklamları görebilirsin...

- O nasıl oluyor... Hava 365 gün güneşli diyen sensin...

- Hava güneşli ama sıcaklık yaz boyu en az 45 derece, kimse sokağa çıkamıyor ki. Herkes yılın 8 ayı kapalı mekanlarda yaşıyor...

- Eee?

- Öyle olunca herkesin D vitamini açığı var. Sürekli vitamin hapı içmek zorunda...

Güneş bolluğunun D vitamini açığı yaratması... Akla gelir miydi?

Yalvaç Ural

Ülkemizde “çocuk edebiyatı” deyince ilk akla gelen isimlerdendir Yalvaç Ural... En az iki nesil onun çocuk hikayeleri, şiirleri, anlatılarıyla büyüdü. Her yıl yüzlerce okulu dolaşır, çocuklara konferanslar verir, onlara yararlı şeyler öğretir, veli ve öğretmenlere çocuk psikolojisi hakkında bilgiler aktarır. Hayatı böyle geçer.

Yalvaç’ın Nişantaşı’nda çocuk kitapları satan bir kitapçı dükkânı da vardı. 22 yıldır ailece işletirlerdi. Yerli yabancı, başka yerde bulamadığınız kitapları orada bulabilirdiniz. Çocuklu ailelerin uğrak yeriydi.

Bu dükkânın 40 bin lira kirasını birkaç hafta önce 320 bin liraya yükselttiler. Yalvaç kanuni haklarını kullanmaya, biraz vakit kazanmaya niyetlendi. Ancak avukatlar mal sahibinin güçlü olduğunu, davayı kazanacağını, sonunda artan kirayı tazminatıyla birlikte ödemek zorunda kalabileceğini bildirdiler. Yalvaç’ı davadan vazgeçirdiler

Sonuçta Yalvaç abi, 22 yıllık dükkânından çıktı, çıkıyor. İstanbul’un tek çocuk kitapçısı da ranta kurban gitti, gidiyor...Yazık...

SÖZ

“Hükümetin hatalı olduğu konularda haklı olmak tehlikelidir.”

-Victor Hugo