Özlenen geri dönüş

13 Haziran 2020

Tüm zamanların en tuhaf sezonunun bu evresinde takımların nasıl futbol oynadıklarını iyisiyle veya kötüsüyle yorumlamak kolay değil.

Neredeyse 3 aylık bir boşluk verildi, hatta hukuksal olarak kimi futbolcuların sözleşmesi dahi sona erdi. Böyle bir ortamda kalan 8 maçlık sıkıştırılmış sezon finalinin elbette takımlar tarafında kimi tolerasnları olacaktır.

Bunu cebimize koyduktan sonra kuşkusuz hiçbir şeye karşı da yorum yapmayacak değiliz; çünkü söylenmesi gerekenler de var.

Ozan Tufan’ın kırmızı kartıyla konuya girelim.

Olay hakemin 3 metre önünde gelişiyor. Sn. Atilla Karaoğlan bütün olan biteni görüyor ve sarı karta hükmediyor. Normal şartlarda konunun burada sona ermesi beklenirdi. Çünkü görüş alanında olan bir pozisyona hakem karar vermiştir.

Peki ne oldu?

Hakem VAR’a “ben böyle bir karar verdim ama vicdanım rahat değil, şuna bir bakın!” mı dedi?

Büyük sorun!

Yazının Devamı

Yeni kitabımız çıktı!

27 Mayıs 2020

Yeni kitabımız Cinius Yayınlarından çıktı; Yönetilemeyen Büyüklük Fenerbahçe.

3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi isimli kitabı tamamladığımda “bir daha Fenerbahçe ile ilgili başka bir kitap yazmayacağımı” düşünüyordum; kitabın devamını isteyenlere de uygun bir şekilde niçin düşünmediği de anlatmaya çalışmıştım.

Ancak böyle sözler kolay tutulamıyor; Fenerbahçe o günlerden sonra hayatımın daha büyük bölümünü kapladı. Bundan on yıl önce olay Fenerbahçe’nin bir maçının öncesi ve sonrasının etkileriyle sınırlı kalabiliyorken özellikle 2009 yılında spor yazarlığı ile başlayan kısa süre sonra Fenerbahçe’yi etkisi altına alan 3 Temmuzla devam eden yıllarda Fenerbahçe düşüncesi artık maçlardan bağımsız sabahın erken saatlerinden itibaren zihnimi kuşatan, bütün güne yayılan bir yaşam biçimine dönüştü.

Bu bir mutluluk nedeni ya da yolu mudur?

Bilmeyenler ya da deneyimi olmayanlar için söylemeliyim; yazarlar genelde mutluyken yazma ihtiyacı duymazlar. Hatta mutluluğu ifade etmek zordur ve onu yazmayı başaranlar daha değerli bir iş yapmış olurlar.

Ortada uzun zamandır süren önemli bir sorun var ve bu beni hem mutsuz, hem de huzursuz ediyor. Çözümlenmesi gerekiyor, bu nedenle

Yazının Devamı

20 sene geriye gidildi

15 Mart 2020

Kim Fenerbahçe’yi bu hale getirdi sorusunun cevabını üç sene önce başka yerlerde arıyorduk. Ama o kadar belirsiz ve nesnesi olmayan bir hakikatti ki “işte şu” diyebilmek neredeyse imkansızdı.

Bugün cevap çok açık ve net!

Hiç bu kadar berrak bir gerçeklik olarak önümüze düşmemişti.

Evet, beş hafta önce verilmemiş bir gol, haksız ve emsali olmayacak şekilde tekrar ettirilen bir penaltı atışını konuşmak mümkündü; ama o gün bile Fenerbahçe’nin sorunları, yapmadıkları vardı.

Fenerbahçe futbol oynamıyordu.

Futbolu futbolcu üzerinden değerlendirme olayı aslında on yıldır bitti; ancak ülkemize nasıl matbaanın gelişi 300 yıl sürmüşse, bunu anlamak ya da ayırt edebilmek için bir on yıl daha gerekiyor.

Eğer sorun futbolcuysa Konyaspor’un kalecisine bakın. Kim bu genç adam?

Yıllarını bir gün Fenerbahçe kalesini korur muyum hayaliyle kiralık oradan oraya giderek geçirdi. Dün 9 kişi kalan takımın bir neferiydi. Kalesine doğru yapılan birçok ortayı Altay’ın yapamadığı sayıda çıkarak aldı.

Yazının Devamı

Yaşanacak daha çok şey var!

8 Mart 2020

Fenerbahçe teknik taktik konuşmanın ötesine geçilmiş bir durumda…

Her şey bu kadar tepe taklak giderken maç Kadıköy’de bile olsa kazanması ya da kaybetmesi sürpriz bir sonuç olmazdı.

Keşke puan kayıplarını saha içinde kalarak ve sadece onu tartışarak değerlendirebilseydik!

Mesele Fenerbahçe nasıl bu hale geldi?

Ersun Yanal’ın gitmesi son altı hafta içinde her seferinde güçlenen bir ihtimaldi; iş Galatasaray derbisinde zaten bitmişti. Ancak bugün Fenerbahçe kulübesinde takımın başında devşirme bir teknik direktör vardı.

Neden?

Hiç mi hazırlık yapılmamıştı, ihtimal hesabı üzerine alternatifler aranmamıştı?

Sonuca bakınca bunun “da” gerçekleşmediğini görüyoruz.

Yazının Devamı

Futbolu unutturdu!

1 Mart 2020

Fenerbahçe, Antalyaspor karşısına teoride ideal kadro ve dizilişle ancak ne oynayacağını bilemez bir durumda çıktı. Çünkü futbolcular futbolu unutmuştu.

Bu teknik direktörün eseridir.

Şöyle bir beklenti var; doğru seçilmiş bir kadro ve pragmatik bir planlama ile ligde iyi bir yer elde edilebilir, Kupa kazanılabilir.

Kuşkusuz Antalyaspor bunu yapabiliyorsa, Fenerbahçe de yapmalıdır değil mi?

Antalyaspor’un iki golü de hazırlanış bakımından taktik çalışma ürünüydü. Hele ikinci gol.

Birinci golü Pazartesi günü Fenerbahçeli futbolculara ceza olarak 50 defa izlettirmek gerekiyor.

Aynı şeyi Fenerbahçe için söyleyebilir miyiz?

İlk golde Ozan bir koridor bulup ceza sahasına girdi ve yakın bir pas vererek skoru 1-0 yapılmasını sağladı. Fenerbahçe’nin ceza sahasına girip, benzer bir pozisyon hazırlığı oldu mu maç boyunca?

Yazının Devamı

Kadıköy'ü düşürdü!

24 Şubat 2020

Bir tarih kapandı, Fenerbahçe 20 senedir düşürmediği kalesini 21. Senede Galatasaray’a bıraktı. Fenerbahçe son iki yılda çok şey kaybetti ve hızla kaybetmeye de devam ediyor.

Sıra nerede bekleyip göreceğiz.

Ozan Tufan maç sonunda neredeyse ağlayacak şekilde hakemin karşılaşma boyunca tavrını anlatmaya çalışıyor. Söylemeye çalıştığı şey çaresizliği, korunamaz duruma gelmiş olunması.

Fenerbahçe sezon başından bu yana girdiği hiçbir mücadeleyi kazanamadı.

Halil Umut Meler istediği gibi yönetti bu maçı, korkusuzca ve cesaretle. Özellikle de penaltı kararı ve Fenerbahçe’nin 1-0 öne geçmesinden sonra, sarı lacivertli futbolculara neredeyse top göstermedi.

Oyunun kontrolünü düdüğüne aldı.

Ozan Tufan bunu söylüyor.

Peki, Fenerbahçeli futbolcuları bu kadar sahipsiz, korumasız bırakan nedir?

Yazının Devamı

Heba oldu!

16 Şubat 2020

Bu yenilgi bir son olarak görülmemelidir; 6-7 takımın yarış içinde olduğu bir ortamda kalan 12 haftada 5 puanlık fark önemli değildir.

Bu bardağın dolu tarafı…

Kuşkusuz bu kaybın öğretici bir sonucu olmalıdır.

Türkiye’de futbol öncelikle sonuca sonra da ilişkilere bağlıdır.

İlişkiler de tahterevalli oyunu gibidir.

Orada haklı olmak değil, ağırlık önemlidir. Ne kadar ağırlığınız varsa o kadar sözünüz dinlenir, itibar görürsünüz.

Sözün içeriği değil, kimin söylediğine bakılır.

Bir seneden fazla bir süredir neredeyse en ince detayına varıncaya kadar anlatmaya çalıştığım birçok konu neredeyse son üç maçta kendisini ortaya koydu.

Yazının Devamı

Kruse o golü atacak!

4 Şubat 2020

Kruse, Uğurcan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu golle sonuçlandırmış olsa bugün başka bir şey konuşuyor olacaktık; evet net bir cümle kuralım, Kruse o golü atmalıydı, Krusu o golü atacak!

Artık Fenerbahçe’nin şampiyonluğu sadece ve sadece kazanmasından geçiyor.

Çünkü Fenerbahçe yarın hangi takımla veya takımlarla rekabet içerisine girerse o takım o hafta kiminle oynuyor olursa olsun, biliyoruz ki kazanacaktır.

Bu daha önceki senelerde de böyleydi, yine böyle olacaktır.

Daha önceki senelerde olayın kadro, teknik direktör, yönetim yanlışları şeklinde açıklama yoluna gidenler; bugün ağırlaşan çevresel faktörlerin şiddeti karşısında meselenin aslında pek de öyle olmadığını yavaş yavaş anlamaya başladılar.

Aslında bunun için yeteri derecede yaşanmış tecrübe birikimi vardı.

2005-06 sezonunun kadrosu benim kişisel görüşüme göre, futbolu izlediğim tarihi süreç göz önüne alındığında, Fenerbahçe tarihinin en görkemli, en güçlü, en yetenekli kadrosuydu ve şampiyon olamadı.

2007-08 sezonunda Galatasaray şampiyon olduğunda takımın başında neredeyse teknik direktör yoktu. Cevat Güler isimli Galatasaray emektarı vardı kulübede. Lig tarihimiz boyunca bunun kaç örneği vardır, bi

Yazının Devamı