Yeni Yönetim iktidarı devralırken genel olarak söylemi, Fenerbahçe’nin sportif anlamda başarısızlıkları, eski yönetimin içiyle dışıyla olsun iletişim sorunları üzerineydi.
O zamanki yönetimin futbol aklının günübirlik kararlarla; doğru transfer yapmasını bilmediği, bunu yapacak donanıma da sahip olmadığı sıklıkla eleştiriliyordu.
Son yıllardaki vasat hatta çöp niteliğindeki futbolcu transferlerinin üzerine bir de savunma ağırlıklı futbol anlayışı olan, dikine oynatmasını beceremeyen Aykut Kocaman(!) gerçeği de eklendiğinde Fenerbahçe’nin sorununun genel çerçevesi de çizilmiş oluyordu.
Bugün Fenerbahçe Yönetiminde bulunan ve futbolla ilgisi olan hemen hemen tüm üyelerin o zaman Aykut Kocaman’ı hedef alan, eleştiren hatta hakarete varan en az bir adet yorumu, açıklaması ve tweeti bulunduğunu biliyoruz.
Sanki bu tweetler zamanında Yönetimsel ayrışmanın belirleyicisi gibi işlev görmüştü.
Sn. Ali Koç göreve geldiğinde “yerli hocaya karar verirsek bu Aykut Kocaman olacaktır” açıklamasına rağmen yönetimindeki tüm arkadaşlarının Hoca’ya tamamen karşı olması ülkemizin tuhaf gerçeklerinden biri olarak kayıtlara düşmüştür.
Biz burada hafızamızı tazeleyelim sadece, konumuz
Sezon tamamlandı sayılır; şampiyon belli oldu, sadece düşecek son iki takım için önümüzdeki hafta oynanancak.
Başakşehir şampiyon!
Şimdi şöyle bir hayal kuralım.
Mesela şu Başakşehir takımının tamamı Fenerbahçe’de olsaydı; Fenerbahçe taraftarı bu kadrodan memnun olur muydu? Kaç futbolcu için kaç hafta vasat, çöp “trend topic” açılırdı.
Mehmet Topal kaç sene Şükrü Saracoğlu’nda ıslıklandı hatta yuhalandı?
34 yaşındaki futbolcu bu sezon Başakşehir forması altında 30 maç oynanmış, 18 adedi ilk 11’de…
Meselenin buralardan başlamadığını anlamak için seneler kaybedildi, heba oldu. Hâlâ da kaybedilecek sezonlar olduğunu tahmin edebiliyoruz, biliyoruz.
Fenerbahçe armasını taşıyan futbolcusunu ıslıklıyor, yuhalıyor taraftarı.
Yaklaşık 40 dakika önce sonuçlanan maç Fenerbahçe’ye puan sıralamasında Galatasaray’ın üzerine çıkma şansını ayağına kadar getirmişti. Aslında bu geçen hafta için de nispeten geçerliydi, sıralamayı değil en azından puan eşitliğini sağlayacak bir durumdu; sarı lacivertli arma bu fırsatı bir kere daha tepti.
Sivasspor sezonun ilk yarısını puan farkıyla lider tamamlamıştı; hatta elindekini doğru kullanabilse bugün hala şampiyonluk potasında bile kalabilirdi ama Rizespor, Gaziantep FK, Başakşehir, Trabzonspor serisinden sadece 2 puan çıkarınca momentumunu kaybettiği gibi motivasyonu da azaldı.
Her şeye karşın Fenerbahçe galibiyetiyle sezonu ilk üç sırada tamamlanma, Trabzonspor’un durumuna göre Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynama şansını devam ettirdiğini söyleyebiliyoruz.
Fenerbahçe’nin rakibi kim olduğunu anlamak için bu detayı hatırlatıyorum.
Fenerbahçe bu sezon Başakşehir’ı bir kenara koyarsak, puan cetvelinde üzerinde olan takımlara karşı hiç başarılı olamadı, maç kazanamadı. Başakşehir’in şampiyon
Her yerde okuyacaksınız ama bunu tarihe herkesin not olarak düşmesi gerekiyor.
Emre Belözoğlu;
1990’larda vardı
2000’lerde vardı
2010’larda vardı
2020’de hâlâ var ve gol atmaya devam ediyor.
Üstelik futbol seviyesi hiç değişmedi, en üst düzeyde başladı; kariyerinde önemli Avrupa takımlarında top koşturdu ama düşmedi.
Dün Fenerbahçe’nin ilk devresi darmadağınıktı. En basitinden bırakın takım oyununu top kontrolü yapamıyordu.
Sezonun genelinde Fenerbahçe’nin futbol aklı, oyun bilgisi üzerine sıklıkla düşündük ve konuştuk; biraz da futbolcuların bireysel durumları ve yetenekleri üzerine konuşalım.
Bu maçta öne çıkan ilk oyuncu bana göre Altay’dır.
Türkiye’nin genel futbol bilgisi hücum etmek ve gol atmak üzerine kurulmuş olsa da bu futbolun ülkemizdeki ilk yıllarından kalmış bir mirastır.
Alex Ferguson kitabında bunun altını çiziyor; takımlarımı savunmadan başlayarak kurarım diyor.
Fenerbahçe’nin son iki yıllık performansını da bu belirledi zaten.
Adına “şanssız yenilen goller” denilse de takımın savunma zafiyetleri ön plandaydı.
Savunmanın en geri hattında duran Altay’ın bu sene gösterdiği performansında inişli çıkışlı bir grafik olsa da özellikle sezonun ikinci yarısından itibaren belirgin bir yükseliş görüldü.
Fenerbahçe’nin galibiyetle tamamladığı Kayserispor, Yeni Malatyaspor ve son olarak dün geceki Göztepe karşılaşmalarında atanlardan çok Altay’ın performansının etkili olduğu da bir gerçekti.
Şöyle bir giriş yapalım; Fenerbahçe yediği goller gibi atma becerisi veya başarısı gösterebilse yediklerinin hiç önemi kalmaz. Ancak yıllardır bunu başaramadığı, çok basit goller yerken atmak için büyük çaba gösterdiğinden çok zor durumlara düşüyor.
Tam da Yeni Malatyaspor maçı bunun örneği oldu.
Fenerbahçe bu karşılaşmada 33 orta yapıp 9 isabet sağlarken; Yeni Malatyaspor 16 ortada 4 isabet bulup, bunlardan da iki gol üretti, üstelik 1-0 yenik durumdan 2-1 öne geçti.
6 korner vuruşu yapan Fenerbahçe’nin bunların neredeyse hepsini heba etmesini de ayrı not olarak düşelim.
Yine de bu Fenerbahçe son saniyede attığı golle maçı kazanmasını bildi.
Büyük takım etkisi böyle bir şeydir; bu şekilde kazanan takımlar büyük olur.
Neden, çünkü kadrosunda son saniyeye kadar kazanmak için oynayacak futbolcusu vardır.
Kimdir bu?
Fenerbahçe’nin basketbol şubesindeki yapı, organizasyon ve başarı Türkiye’de kulüplerin nasıl yönetilmesi gerektiğinin karşılığı bir numunesiydi. Öyle ki Aziz Yıldırım döneminde futbol şubesinde olan tüm olumsuzlukların, yanlışların karşısına bile yıllarca bu koyulmuş; Başkanın futbolu da bu şekilde yönetmesi için bir eleştiri merkezi olmuştu.
Fenerbahçe’nin basketbol şubesi Türkiye’nin marka değeri haline gelmişti. Öyle ki yıllarca futbola akıtılan milyonlarca euroluk yatırıma, borca karşın bir türlü başarılı olunamazken, basketbol 25-30 milyon euro bütçelerle Avrupa’da da şampiyonluk kazanılabileceğinin ispatı haline gelmişti.
Kaç kişi başarı gelen günlerde bunların tam tersini söyledi?
“Ben söylemiştim ve böyle bunun tam aksini düşünüyordum” diyen kaynağı ile birlikte ispat etsin, görelim.
Fenerbahçe’nin bugünkü yönetiminin seçimler öncesinde böyle bir bildirisi oldu mu?
Yani; “Fenerbahçe Baskebol Şubesi’nin bütçesi yönetilemez
Fenerbahçeli kendine ve etrafındakilere soruyor;
“Vedat ilk yarının en etkili futbolcusuydu, nasıl bu kadar düşüş içine girdi?”
“Dirar saatli bomba gibi, her an bir hata yapacak, bu oyuncu nasıl bu kadar tanınmaz hale geldi?”
“Rodrigues bu takımın oyuncusu mu?”
“Fenerbahçe nasıl amaçsız, hedefsiz hale geldi?”
Futbolu oyuncu üzerinden okumaya ve izlemeye devam ettikçe bu ve benzeri sorular sormaya devam edilecektir.
Karşılaşmanın ilk yarısında Dirar, sağdan sola amaçsız bir top attı ve o topu araya giren Kasımpaşalı bir oyuncu kaptı. Akıldışıydı…
Kupa maçında Jailson, rakibinin gerisinde kaldığı için Fenerbahçe’nin bir gol yemesine sebebiyet verdi.