Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Oval Ofis’teki rezalet ABD’nin “kullan-at” politikasının Trump versiyonu olarak dünya ülkelerine tam bir ders niteliğinde... Adam ABD’nin çıkarları için savaşa sokulmasına rağmen hakaret ettiği, küçümsediği Ukrayna Başkanı’nı baskıyla anlaşma imzalatmak için Beyaz Saray’a davet ediyor sonra onu aşağılayıp, azarlıyor... 100 bin askerini kaybeden,10 milyona yakın vatandaşı yerinden yurdundan olan savaş yorgunu ve mağduru bir ülkenin başkanını kovulmaktan beter yapıyor... Zelenskiy hata yapmış olabilir; “kötü”, “acemi politikacı”, “ülkesinin başını derde soktu” denilebilir; lider olarak kabul edersiniz, etmezsiniz ama ister süper güç ol, ister “çılgın başkan” desinler, ne olursan ol, ne derlerse desinler, hiçbir şey  bu kabadayılık, mafyavari tavırların haklı gerekçesi olamaz. Hiç kimseye, hiçbir ülkeye saygısızlık yapma hakkı vermez. Hem unutulmaması gereken bir durumda şu: Ukrayna savaşa girdiğinde, Rusya acımasızca saldırırken, bomba yağdırırken ABD de, Avrupa da Zelenskiy’e ülkesini terk etmesini talep etti, hatta Kiev’den kaçış planları ve bizzat destek önerdi… Ama Zelenskiy ülkesini terk etmedi; ordusunu, halkını yalnız bırakmadı. Savaşırken de muhatabı karşısındaki ülkenin askerleriydi. Katil Netanyahu gibi sivilleri hedef alıp kadınları, çoluk çocuğu katletmedi. Bu anlamda ölenler de daha çok Rusya’nın saldırılarıyla kendi halkı oldu yine. Dolayısıyla barışı öncelediğini sıkça vurgulayan Trump’ın asıl Netanyahu’ya ayar verip böyle bir racon kesmesi gerekir...

Haberin Devamı

★ ★ ★

Kaldı ki Zelenskiy’i de, Putin’i de bu savaşa zorlayan bizzat ABD. Yoksa normalde bu savaş da hiç başlamamalıydı. Çünkü daha en başta da normal akıl, mantık Putin, Ukrayna’ya falan saldırmaz diyordu. Hatta savaş öncesinde “Rusya, 16 Şubat’ta Ukrayna’ya saldıracak, taarruz planları şunlar” gibisinden nokta tespitler yapan dönemin ABD Başkanı Biden’ın saldırgan ve yayılmacı hedefleri olan Putin’e bir şekilde engel olacağı konusunda hemen herkes hemfikirdi. Bu da mümkündü. İstihbarat başarısıyla “Helal olsun” dedirten ABD isteseydi, gerçekten Ukrayna halkını düşünseydi bu savaşı pekâlâ engelleyebilirdi. Ama yapmadı. Aksine, yekten savaşa göz yumdu, dahası tetikledi, istedi. Niyesi de malum. Hem Rusya’yı tam anlamıyla bataklığa çekmek, oyalamak, hem de Avrupa ülkelerini Rusya tehdidiyle korkutmak, safları sıklaştırmak. Tabii bu da Avrupa’nın güven anlamında ABD’ye olan bağımlılığının artması ve NATO’nun askeri harcamalarının katlanması, bir başka deyişle ABD’nin daha çok silah satması anlamına geliyor. Hal böyle olunca da savaş öncesinde hem gaz bağlantıları hem de diğer ticari ilişkiler nedeniyle Rusya’yla arası iyi durumdaki Avrupa ülkeleri güvenlik endişesiyle ABD’nin jandarması konumuna evrildiler. “Normal akıl, mantık out, Amerikan çıkarları in” durumu oldu yani.

Haberin Devamı

Şimdi ise aynı Amerika’da o başkan gitti, Trump koltuğa oturdu ve ABD’nin vekalet savaşçısı konumundaki Zelenskiy’i “barışa karşı çıkmak”la suçluyor, aşağılayıp, hakaret ediyor. Üstelik de savaştırdığı Rusya’nın yanında pozisyon alarak...

Haberin Devamı

★ ★ ★

Ama Trump, Ukrayna’yı zorlayacağını düşünürken, Ukrayna, Zelenskiy onu zorladı... Zelenskiy hiç de altta kalmadı ve istediğini de aldı aslında. Hem sömürge anlaşmasını imzalamadı, onurlu pozisyon edinmiş oldu, hem de dünyaya özellikle de Avrupa’ya “Her an siz de buraya geldiğinizde benzer bir durumla karşılaşabilirsiniz” diye mesaj verdi... Nitekim, Avrupa ile ABD arasındaki çatlaklar daha da büyüdü… Yani “Grönland’ı işgal ederim”, “Panama Kanalı benim”, “Kanada’ya ABD’nin bir parçası haline gelmesi için ekonomik baskı uygulayacağım”, “Polonya’yı kapitülasyona bağlarım”, “Gazze’yi zaten satın aldım, projesi de hazır Riviera yapacağım orayı” diyen Trump, Amerika’yı hızla yalnızlaştırıyor. Trump’tan herkes kaçıyor, uzaklaşıyor... Bakalım Amerikan devlet aklı buna izin verecek mi ya da nereye kadar bu saçmalıklara dayanacak?..