Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı ardından DEM Parti bir kez daha siyasi partilerle görüşme turunda. Bir yandan da “sürecin kamuoyuna anlatılması” diye halk buluşmaları ve salon toplantıları gibi bazı etkinlikler yapıyor... Bu bağlamda da sürecin zarar görmemesi için DEM’in milletvekilleri, parti örgütleri, belediye başkanlarına çağrı metninde yer alan mesajlara uygun bir dil ve üslup kullanmaları yönünde uyarısı oldu... Ne kadar uyulacak, neler yaşanacak gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz ama DEM parti açısından şu ana kadarki görünür gerçeklik şu:

Haberin Devamı

Her kafadan bir ses çıkıyor... Farklı kişilerden özellikle parti yönetiminden farklı açıklamalar geliyor. Bir yandan bunun tarihi bir süreç ve kendileri açısından önemli olduğu söyleniyor. Buna önayak olduğu için MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye ve destekleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürler ediliyor. Ama bir yandan da öncekinin benzeri gibi bir algı, bir pazarlık havası verilmeye çalışılan çok daha farklı seslerle süreç baltalanıyor... Öcalan’ın yaptığı çağrıya, çok net ifadeler içeren metne dahi farklı yorumlar getiriliyor… Biri “Bu çağrı PYD/YPG ya da SDG’yi de bağlar” diyor, bir başkası tam aksini söylüyor. Bilerek, isteyerek kafalar karıştırılıyor...

Aynı durum Öcalan’ın emir komutası altında hareket eden terör örgütünün kolları için de geçerli. “Bu bir önder hareketidir, önder ne derse olur, hepimiz onun peşinden kurulduk, ne derse yapacağız” demiş olmalarına rağmen tutarsız açıklamalar da geliyor… Biri kendince “Ateşkes uyguluyoruz” diyor, ardından da Öcalan ile irtibatta olmak istiyor... Suriye koluna bakıyorsunuz, bir yanı “Önder ne derse o olur” havasında diğer yanı “Silah bırakma çağrısı bizi bağlamaz” saçmalığında...

★ ★ ★

Yani öyle bir hava estiriyorlar ki, Türkiye terörle mücadelesinde sanki bir zafiyete düşmüş de bir yol arıyor. Terör örgütünün unsurları, onun yandaşı olan siyasi partinin yöneticileri de kimi zaman aleni ama daha çok da sinsice şart koşuyormuş algısı yaratmaya oynuyorlar... Sanki terör örgütü bir avantaj sağlamış da bazı koşullar öne sürüyormuş gibi... Oysa her şey açık ve net. Neticede terör örgütünü 40-50 sene önce kurmuş bir teröristbaşı var ve bugün diyor ki dünya değişti, Türkiye değişti, PKK ömrünü tamamladı, varlığı, yöntemleri artık anlamsız hale geldi… Kurduğum örgütü feshediyorum, tüm gruplar silah bıraksın... Şartsız pazarlıksız...

Haberin Devamı

Dolayısıyla zaten bilinen esas gerçekliği bir kez daha irdelemekte yarar var... Müzakere diye bir şey yok. Terör örgütüyle zaten müzakere söz konusu olamaz. Ateşkes durumu falan da tamamıyla saçmalık. Bazıları birtakım beklentiler içine girmiş olabilirler belki ama Türkiye’nin tavrı, duruşu, söylemleri en baştan beri çok açık... Devletin, terör örgütüne yaptığı iki şıklı öneri son derece yalın ve net... Ya silahı bırakıp kendini feshedeceksin ya da yok olacaksın... Bunun başkaca da bir alternatifi, orta yolu falan yok... Şimdi ivedilikle beklenen de o zaten...

★ ★ ★

Yoksa Türkiye’nin kararlılığı ve dediğini yapma imkân-kabiliyeti  ortada… İster terör örgütü elebaşının silah bırakma çağrısı yaptığı tüm gruplar kapsama dahil olurlar, ister bizi bağlamaz derler… Ellerinde silah olduğu müddetçe, TSK o silahı susturmak, almak için gerekeni yapacaktır zaten... Bu anlamda devletin en tepesindeki isimlerden terör örgütünün tüm kolları, uzantılarıyla birlikte silah bırakma çağrısına derhal uyması ve kendini feshetmesi konusunda gelen son uyarı da malum... Bu durumda da parti teşkilatını çağrı metnine uygun mesaj verme konusunda uyaran DEM yöneticileri bu hassasiyeti öncelikle kendilerinin göstermesi gerekir... Tabii, gerçekten samimilerse...