Siyasetin sıcak noktası ana muhalefet partisi CHP... Bir yanda değişim tartışmaları, Genel Başkanlık hesapları diğer yanda da seçim sonuçlarına dönük, “yenildik ama ezilmedik” takıntıları. Ki bu anlamda başta Genel Başkan Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetiminden birçok isim kaybettiklerini kabullenmekten ziyade ağır bir yenilgi almadık, hatta oylarımızı yükselttik havasında. Doğal olarak bu da partinin daha alt kademelerine de yansımış durumda. Dolayısıyla oturup nerede, kim hata yaptı diye sorgulama, hesap sorma olmadığı gibi hiç kimse özeleştiride de bulunmuyor ya da sorumluluğa ortak olmak istemiyor. Var olan sadece Genel Başkanlık koltuğuna kim oturacak kavgası, o gitsin ben geleyim muhabbeti… Hal böyle olunca da gerek CHP kurmaylarının iddialı söylemleri gerek sosyal medyadaki tetikleyici paylaşımlarla mutlak kazanmaya şartlandırılan parti tabanı, seçmenin etkilenmemesi mümkün mü? Değil. Motivasyonsuz kızgın, kırgın öfkeli önümüzdeki yerel seçimde sandığa gitmeyeceğim oy vermeyeceğim modunda ciddi bir kitle var şu anda. Elbette daha seçime epey bir zaman var görüntü gelişen şartlara göre değişebilir ama an itibarıyla durum böyle. Yani CHP’de ciddi bir değişim şart. Yoksa “mış gibi” yapılan bir yenilenme gerçekleşirse CHP’nin sandıkta yine işi zor. Partinin tepe yönetimi de bunun farkında olmalı ki yerel seçimden önce kurultayı yapma hem de tüzük değişikliğini dahi konuşma adımını attı. Ancak sağlıklı bir sonuca varmak için kaçınılmaz olan ise öncelikle sandıktaki yenilgi gerçekliğiyle yüzleşmek. İnkâr ısrarını yenmek... Tabii bu herkes gerçeği görmüyor, kabullenmiyor anlamında değil…
***
Mesela CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu, eski Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, “seçim sonucu bizim için ağır bir yenilgidir” diye bizzat yazdı ve yekten söyledi… “Bunu derhal kabul etmemiz gerekir” uyarısında bulundu… Daha yeni katıldığı TV programında da “bir hekim olarak söylüyorum” diye başladığı konuşmasında ise şunları anlattı:
Yenilginin ağırlığının rakamlarla bir ilgisi yoktur. Eğer Erdoğan 50 artı bir oyla almış olsaydı bile bu bizim için ağır bir yenilgidir... Çünkü beklentimiz çok yüksekti. Bizim şu inkâr işinden derhal vazgeçmemiz gerekir. Ağır olaylarda 5 kademe vardır.
Birinci kademe inkâr aşamasıdır. Hala birinci kademede olan arkadaşlarımız var. Hayır asla biz bu seçimi kaybetmedik, oylarımız çalındı ya da aslında biz çok başarılıyız gibi inkâr durumu. Bu en primitif aşamadır derhal buradan geçmemiz lazım.
İkinci kademe öfke aşamasıdır. Allah kahretsin bu seçimi kaybettik deyip aslında onlar yanlış yaptılar memleketi bu hale getirdiler niye biz kaybettik şeklinde öfke patlaması. Hiçbir işe yaramaz derhal buradan geçmek lazım.
Üçüncü kademe çok tehlikelidir. Pazarlık, yani olayları mantığa büründürme aşamasıdır. Çok adaletsiz bir seçim yapıldı. TRT bizi yeterince vermedi. Yani şartlar iyi olsaydı oyumuzu artırırdık pazarlık aşaması tehlikelidir derhal bundan geçmemiz lazım. Buralara takılırsak önümüzdeki yerel seçimi de riske etmiş oluruz.
Dördüncü kademe depresyon aşamasıdır. Burada da kahretsin ne yapsak olmuyor, bıktık artık, partiden de istifa ediyorum oy vermeye de gitmiyorum lanet olsun noktası. Çok tehlikelidir. Bu dört kademede derhal aşılmalı ve 5.kademe kabullenme- çare aşamasına geçilmelidir…”
***
Dün bazılarının hala kabullenmemekte ısrarlı olduğu bu yenilgi gerçeğini Atıcı’ya ben de sordum. Yanıtı şöyleydi:
“Bu ağır yenilgi. Biz yenildik ister hezimet deyin adına ister ağır yenilgi ister hafif yenilgi ya da yenildik ama ezilmedik bunun bir kıymeti harbiyesi yok. Sonuçta biz yenildik mi bunu kabul etmek lazım. Bazı arkadaşlarımız inanılmaz bir şekilde bu bir yenilgi değildir filan gibi şeyler söylediler. Bu yenilgiyi kabul etmek ve neden yenildiğinizi analiz edip bir daha aynı hatalara düşmemek gerekir.”
Yenilgi neden kabul edilmiyor?
“Çünkü yenilgi kabul edilirse bunun bir bedeli olması gerekir. Benim kabul ettiğim anlamda yenilgiyi kabul ettiğiniz zaman peki bunun sorumlusu kim diye sormanız lazım. Bir sonraki soru muhtemelen korkutuyor insanları o yüzdende bu soruyu sormamak için...”
Peki ya önümüzdeki yerel seçimler ve aslında CHP’nin ne yapması gerektiği? Atıcı’nın buna yanıtı da şuydu:
“Bizim üyemiz bize inanmazsa seçmen asla inanmaz. Şu anda bize, partimize, parti yönetimine olan inancını kaybetmiş durumda olan üyelerimiz çoğunlukta. Bu çok ciddi bir tehlikedir. Siz bir şeye yüzde yüz inanırsanız etrafınızı inandırma şansınız yüzde 90 dır. Ama siz yüzde 90 inanırsanız etrafınızı inandırma şansınız yüzde 60’a düşer. O yüzden üyenin inancını maksimum seviyeye çıkartmak lazım. Üye diyecek ki benim partim budur ama bunu kendi kurgulayacak siz tepeden yaparsanız olmaz. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek akıllı insanların işi değildir...”
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024