CHP Genel Başkanı Özgür Özel,19 Mart’tan bu yana sergilediği performansla çok farklı bir görüntü veriyor… Saraçhane buluşmalarında oluşan rüzgârı arkasına alan ve Maltepe mitingiyle de yüksek bir ivme yakalayan Özel artık dümeni hepten müzakereden mücadeleye kırmış durumda... Konuşmaktan, suçlamaktan çekinmeyen, gerekirse kavgaya davet eden bir lider pozisyonunda. Hem de oldukça sert bir dozda ve dilde...
İlk başlardaki parti içerisinden gelen tepkilere rağmen siyasette yumuşama ya da normalleşme adına ne derseniz deyin daha uzlaşmacı tavrı, yaklaşımının tam aksi bir görüntü içinde yani… Dolayısıyla Özel’in bu tarzı, üslubuyla önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu mu anımsatıyor ya da Özel, Kılıçdaroğlu’nun dediğine mi geldi, ona mı benzedi tartışmaları yapılıyor bir yandan da... Bu bağlamda da epey görece, kafa karıştıran yorumlar var. Mesela Kılıçdaroğlu’nun daha sakin ve sabırlı olduğu, Özel’in ise fevri, çok atak, gözü pek, lafını esirgemez davrandığı gibi… Bu noktada “Kılıçdaroğlu’da çok cesur çıkışlar yaptı” deyip bakanlıklar, kurumların önüne gidip yürüttüğü sert polemik siyasetinden örnekler veren de var… Ama ağırlıkla görüşler ise Özel’in bugünkü performansının tam anlamıyla meclis grup başkan vekilliği dönemini anımsattığı şeklinde… Hatta bunu diyenler “Özel’in daha sakin söylemleri yadırgatıcıydı” iddiasındalar… Şimdiki sert söylemlerinin de meclis grubunda yarattığı etki gibi partiyi coşturduğu, hareketlendirdiğini söylüyorlar...
Ancak, “Özel’in bugünkü performansı, grup başkan vekili havası, çok daha kolay el yükselten çıkışları evet partiyi heyecanlardı, hareketlendirdi ama karşı mahalleden oy alma alanı ise epey daraldı” diyenler de var… Onun içinde CHP şimdilerde bu stratejiyi toplumsal hale dönüştürmek için iletişim modellerinden mitinglere yönelmiş durumda... Hafta içi İstanbul hafta sonları da bir ilde meydanlara çıkma taktiği devrede... Ama bu da asıl amaçtan ziyade CHP’nin verdiği siyasi mücadeleyi toplumsal hale dönüştürme havasında daha çok... Bu anlamda da CHP’nin iki ana hedefi var biri İmamoğlu’nun serbest kalması diğeri ise ülkenin bir an önce erken seçime gitmesi. Bugünkü tabloya göre erken seçim meselesinin pek kolay görünmediği ortada. Onun için yol, yöntem belli, meclis aritmetiği buna yetmiyor... CHP’nin sahada uyguladığı presin, zorlayıcı baskının diğer muhalefet partilerince destek görüp görmediği, buna katılım sağlama durumu da bir başka tartışma konusu yine... Evet Saraçhane’de başka partilerin destek görüntüsü vardı ama o anlık bir tepkisel, ortaklık, dayanışma gibiydi. Yoksa söylemde tüm muhalefet CHP’nin etrafında birleşti, kenetlendi anlamında değil yani...
Mitinglerle ilgili bir başka tartışma konusu da alandaki kalabalıkların coşkunun olası bir seçimde sandığa nasıl yansıyacağı elbette. Zira siyaset bilimcilerine göre; miting alanlarında o partilerin örgütleri taraftarları, gönül verenleri toplanıyor ya da herkes kendi kitlesini topluyor, tabanını konsolide ediyor ancak, meydandaki lider performansı, söyleminin özellikle meydanda olmayanlar ve kararsız kitle üzerindeki etkisi kritik önemde. Yani katılanların büyük çoğunluğu mitinge zaten peşin hükümle gidiyor ancak alandaki atmosfer, sarfedilen sözler asıl büyük çoğunluğu olumlu ya da olumsuz anlamda tetikleyebilir… Böyle bakıldığında da mevcut 50 artı bir sisteminden kaynaklı olarak Kılıçdaroğlu döneminde helalleşme, Özel’in ilk başlardaki siyasette yumuşama ya da normalleşme hamleleriyle CHP’nin hesabı karşı mahalleden oy devşirmeye yönelikti hep... Şimdilerde ise o hamlelerle elde ettiği siyasi alanı bu seferde yeniden sertleşme politikasıyla geri itiyor sanki...