Hangi Nani

14 Aralık 2015

Karşılaşmanın 80. dakikası oynanırken neredeyse bütün Fenerbahçeliler Luis Nani için homurdanmaya başlamışlardı. Hele 82. dakikada sol taraftan başlayan önemli bir atakta topu tutamayıp dışarı gitmesine neden olması Portekizli için kafalarda oluşan sert eleştirileri daha üst seviyeye çıkarmıştı ki, Nani neden büyük bir futbolcu olduğunu, 90 dakika neden hiçbir şey yapmasa da sahada kalması gerektiğini herkese gösterdi. Olağanüstü bir gol ve üç puan. Bu Nani’ye şapka çıkarılır. Evet, gerçekten Fenerbahçe takımının kötülerinden birisiydi. Top kaybı yaptı, atakların çoğunda tempoyu düşürdü, özellikle ilk yarının sonlarında tıpkı bir el freni gibiydi, ama attığı gol ve getirdiği üç puan onu affettirmeye yetti de arttı bile.

Gerçekçi konuşalım. Fenerbahçe, bu zorlu karşılaşmayı Abdullah Avcı’nın oynadığı kumar sayesinde kazandı. Abdullah Avcı tecrübesine ve bu seneki üst düzey kenar becerisine karşın her hareketi ile kırmızı kart göreceğini duyuran Badji’yi oyunda tutarak Pereira’nın ekmeğine yağ sürdü. On bire on birken oyun, boş alan bulamayan, Gökhan’ı iki kere, Caner’i bir kere, Markovic’i ise hiç çıkaramayan Fenerbahçe, rakip on kişi kalınca, kanatlardan adeta on dakikalık

Yazının Devamı

Sabrın sonu

27 Kasım 2015

Bravo Fenerbahçe. Uzun bir aradan sonra hem bir Avrupalı gibi hem de kadrosunun karşılığını vererek futbol sergiledi. Akıllıydı, planlıydı, şanslıydı ama en önemlisi sabırlıydı... Tüm bunların sonucunda da fazlasıyla hak ederek ve Fenerbahçelilerin çok da özlediği bir biçimde galibiyeti ama asıl önemlisi rövanşı aldı. Hepimiz biliyoruz ki bu rövanş turu garantilemek kadar önemliydi. Tur belki Saracoğlu’na kaldı. Ama dünkü görüntünün üzerine turla ilgili artık kafalardaki soru işaretleri silinmiştir.

Sezon başından bu yana en iyi maçı da dahil tüm karşılaşmalarda Pereira’ya yönelik dikkat çekici başat eleştiri Topal-Souza ikilisinin yan yana oynatılmasıydı. Eleştirenler -ki bunlardan biri de benim- bu ikiliden birinin kenarda oturmasını, hücum yönü daha yüksek olan, çok etkili dikine çıkışlar yapabilen ama savunmaya da gerektiğinde ve yeterli ölçüde destek veren Ozan’ın oynamasının doğru olduğunu söylüyordu... Dün Topal’ın beklenmedik hastalığı doğrusu benim gibileri çok da tedirgin etmedi. Elbette sevgili Mehmet Topal’a acil şifalar diliyorum. Ama bazen sakatlıklar ya da hastalıklar dönüm noktası olabilir. Bence dün Ozan’ın sürpriz şans bulması Fenerbahçe adına tam anlamıyla

Yazının Devamı

Ne şiş yandı, ne kebap

26 Ekim 2015

Öncelikle iyi bir derbi seyrettiğimizi söyleyelim. Tempo vardı, mücadele vardı, zaman zaman oyun kalitesi bir hayli yükseldi, göze hoş gelen hareketler de gördük... Hakemin de sıklıkla dahil olduğu oyunda aslında ne şiş yandı ne kebap dersek hiç yanlış söylememiş oluruz.

İlk yarıda Hamza Hamzaoğlu’nun, ikinci yarıda da Vitor Pereira’nın oyuna müdahaleleri aslında 1-1’in kaderini belirleyen ana unsurlardı. Maçın başı ve devre arasına gidilen dönemde Fenerbahçe taraftarı ‘acaba ikinci 6-0 mı geliyor’ diye yerinde duramazken, ikinci yarı bu kez Galatasaraylılar haklı bir heyecana kapılıp ‘acaba bu kez şeytanın bacağını kırıp yenebilecek miyiz’ diye bir hayli umutlandılar. Ama dedik ya klasik beraberliğe adanmış bir derbi izledik.

Fenerbahçe, mükemmel diyebileceğimiz ve bu sezon hiç görmediğimiz yüksek tempoyla maça başladı. Van Persie’nin verimsizliğine rağmen Gökhan-Caner ikilisi ile başlayan tüm ataklar ciddi tehlikeler yarattı. Belki de Carole’ün sakatlanıp çıkması Galatasaray adına bir şans anıydı. Çünkü ev sahibi o koridoru oldukça etkili kullanıyordu. İlk yarıdaki Fenerbahçe’yi gerçekten durdurmakta bir hayli zorlandılar. Golün ofsayt olduğunu söyleyelim ve yeri

Yazının Devamı

Portekizli'ye rağmen

23 Ekim 2015

Önce bu çok önemli galibiyetin etkilerini konuşalım... Birincisi, Fenerbahçe grupta çok önemli bir avantaj elde etti. İkincisi hafta sonu oynanacak Galatasaray derbisine doğal doping yaptı. Üçüncüsü Teknik Direktör Vitor Pereira’nın takımdaki ömrü biraz daha uzadı. Dördüncüsü Fenerbahçe yeniden iyi bir takım olduğunu hatırladı. Ve en önemlisi tribünden kaçmaya hazırlanan seyircisini geri getirdi.

Ve gelelim 90 dakikanın genel değerlendirmesine...

Gol doksanda gelmiş olsa da farketmez, önemli olan sonuçsa Fenerbahçe istediğini elde etmiştir. O zaman Vitor Pereira ve talebeleri görevini layıkıyla yapmıştır... Şimdi bu durum tespitine bence Pereira dahil herkes güler. Sonuç tamam da sahadaki futbol çok ciddi alarm vermeye devam ediyor. Öyle ite kaka şans golleriyle, duran top becerileriyle ve yıldız oyuncu farkıyla daha nereye kadar gider bu takım bilinmez. Evet dün gördük çekirge hâlâ sıçramaya devam ediyor. Ama o çekirgenin de gücü tükeniyor.

Bu takım başkanının açıklamasıyla 70 milyon euronun üzerinde bir rakama oluşturulmuş yıldızlar topluluğu. Böyle bir topluluktan ne beklensiniz? İyi futbol. Daha doğrusu çağdaş futbol uygulamalarından pasajlar. Futbolculara haksızlık

Yazının Devamı

Kargaşa

2 Ekim 2015

Fenerbahçe, kargaşanın hüküm sürdüğü bir takım. Bakın, ligin başlamasından bu yana Avrupa karşılaşmaları da dahil tüm maçlara, 30 dakika adına futbol denen oyunu sergileyen, geri kalan sürede de ne yaptığı belli olmayan 11 oyuncudan kurulu bir takımın topun arkasından gidip geldiğini göreceksiniz. Bu yapıya kargaşanın yanısıra bir de bireysel beceriksizlikleri, teknik direktör zaafiyetini ve sistem çorbasını da dahil edelim...

Vasat bir performans sergileyen Fenerbahçe dün Celtic Park’tan elini kolunu sallayarak üç puanla ayrılabilirdi. Bunu ikinci yarının başlarındaki istekli yapı, planlı sistem uygulaması ve elbette kanatları kullanarak bize gösterdiler. Eee bunu yapabiliyorsa bir takım neden sürekli yapamıyor bunu bir sorgulamak lazım. Bakın berbat bir ilk yarı izledik. Tek bir organize atak geliştirmedi Fenerbahçe. Van Persie bir kez bile hücumda topla buluşturulamadı. Kanatlardan hiç çıkmadık. Ve bu takımın yumuşak karnı olan Bruno Alves, ikram üzerine ikram yapınca Celtic iki tane kolay gol buldu. Sonrasında sevimsiz bir sakatlık, Pereira’yı belki de ipten aldı. Fernandao riski giden maçı geri getirdi. Sonra ikinci yarı riskli diyebileceğimiz ama alternatifsiz durumda

Yazının Devamı

33 dakika yetti

21 Eylül 2015

Otuz üç dakikalık iyi futbol Fenerbahçe’ye 3 puanı getirdi. Nani, Markovic, Hasan Ali Kaldırım ve o otuz üç dakika, işte size maçın özeti...

Vitor Pereira, Molde maçından ciddi dersler çıkarmış olacak ki hem sistemine uygun hem de performanslarıyla formayı hak eden oyunculardan kurulu bir 11’le çıktı sahaya. Van Persie, Caner ve Volkan Şen’in kenara alınması ne kadar doğru ise Markovic’in bir kanatta, Nani’nin diğer kanatta olup Fernandao’nun tek santrfor oynadığı klasik 4-3-3’de ısrar da o kadar doğruydu.

İşte bu sistem ve oyuncu tercihindeki doğrular galibiyeti getiren ana unsurlardı.

Nani, Fenerbahçe forması giydiği andan itibaren her maç azar azar da olsa hep daha iyi oynayarak yükselen grafik çiziyor. Gol atmak, asistlerde yer almak artık onun için özellikle Kadıköy’de olmazsa olmaz gibi. Üstüne üstlük takımın lider oyuncu eksikliğini de gideriyor. Attığı gol şapka çıkarılacak cinsten usta işi bir goldü. Golün ötesinde her an sorumluluk alma çabası ve zaman zaman ihtiyaç hissedilen o agresif yapısı Fenerbahçe’yi ayakta tutmaya yetiyor. Zaten o nedenledir ki onun karşısında ‘yıldız oyuncu’ yazıyor.

Dün ilk kez 11’de forma giyen Markovic fizik gücü olarak henüz hazır

Yazının Devamı

Hüzünlü galibiyet

9 Eylül 2015

Buruk bir mutluluk bile değil bu... İçimiz kan ağlaya ağlaya, yüreğimize taş basarak ama sesimiz kısılırcasına destek vererek bu kazanmaya söz vermiş, bütün ülkeyi ağlatan şehitlerimiz için oynayan milli takımı alkışladık...

Olağanüstü savunma ile ev sahibi Almanya’yı alaşağı ettik. Bir ilk periyot oynadık ki, anlatılacak gibi değil... Sadece yaşamak gerek... Maçı bize kazandıran bu ilk periyotta inanılmaz başarılı zone-pres ardından da gömülü adam adama savunma ile oynadık, bu oyun karşısında Almanlar neye uğradığını şaşırdı... Belki o tam saha preste istediğimiz topları kapamadık ancak Almanların oynama süresini o kadar azattık ki, asla set oynayamadılar ve mecburiyetten zorlama atışları seçtiler... Onlar zorlayarak acele attıkça biz sabredip en doğru oyuncuyu bulduk hep... O ilk periyot bize 20 sayılık farkı getirerek maçı da domine ettirdi.

Biz önceki yıllara oranla geniş rotasyonu olmayan bir ekibiz ama yine önceki yıllara oranla daha iyi savunma yapan bir takımız... Hiçbir dönemde ne Semih’i pota altında bu kadar iyi kullanabildik ne de Cedi Osman gibi milli takım yenisine bu kadar şans tanıdık... Semih de Cedi de kendilerine bu şansı tanıyanları asla mahçup

Yazının Devamı

Güç gösterisi

28 Ağustos 2015

Fenerbahçe yeniden Avrupa’da. Geç oldu, güç oldu, eksik oldu, hatta kategorisi de düşük oldu. Ama oldu işte. Olması gereken yerde Fenerbahçe. Yani Avrupa’da. Yolu açık, başarısı daim olsun diyelim. Ayrıca iki galibiyetle ülke puanına sağladığı destek için de bir başka teşekkürü daha yürekten iletelim.

Önemli detaylarla dolu, keyifli, bir o kadar da şaşırtıcı bir karşılaşma izledik. Doksan dakikada on beşer dakikalık dilimler halinde üç ayrı Fenerbahçe vardı. Hangisini tercih edersiniz, bilemeyiz. Ama tercih konusunda Vitor Pereira’nın işinin bir hayli zor olduğunu söyleyelim... Neydi o üç farklı görüntü?

Birincisi, ilk on beş dakikadaki çift santrforlu sistemdi. Zaten beşinci dakikadaki gol de iki forvetli oyunun tipik golüydü. Van Persie ile Fernandao farklı direklere çapraz koşu yaptılar. Şener de kenardan sıfıra inerek onları mükemmel besledi. Biri olmazsa diğeri atacaktı. Öyle de oldu. Yani tipik bir 4-4-2 etkili hücum uygulaması izledik. Ama bu yapı golden sonra ilk yarının sonuna kadar bir daha üretime geçemedi. Çünkü ne Şener ikinci kez sıfıra inebildi. Ne de Caner o ölçüde kanadını kullanabildi...

İkinci görüntü, 50 ila 70. dakikalar arasındaydı. Burada

Yazının Devamı