- Günaydın Şükrü Bey kardeşim. Ne yazalım bugün, gündemde neler öne çıkıyor?
- Hocam günaydın...
Milliyet’in usta ekonomi yazarı Güngör Uras ile yaptığımız bu görüşme rutinimiz idi. Güngör Hocam ile yaptığımız ufuk açıcı sohbetleri; neler olup bittiğini anlatırken yaşadığı heyecanı; büyük coşkuyla yaptığı seyahatlerini; tanıştığı herkes ile kurduğu iletişimi unutamam. Hocam çok çalışmayı, umudu hiç yitirmemeyi ve bardağın dolu tarafına bakmayı yeğlediği yazılarında, gelecek adına hep Türkiye ile ilgili uyarılarda bulundu. Zamansız yazıları bize zor zamanlarda ışık tutuyor. Vefatının üçüncü yılında Büyük Usta Uras’ın Milliyet Gazetesi’nin ekonomi sayfalarında kaleme aldığı yazılarından pasajları,
minik ön notlarımla birlikte aktarmak isterim...
***
En önemli sorunumuzun “ucuz işçilik” olduğunu her platformda anlatırdı. Çözümün eğitim yapısı değişikliği olduğunu söylerdi.
“Yenilikçiliğe dayalı üretimi gerçekleştirecek kadroları (gençleri) olmayan ülkeler “basit” üretim ile vakit geçiriyor. Bizim eğitim yapımız “düz işçi” yetiştiren bir yapıya dönüştü. Bu yolla Türkiye ancak “ucuz işçilikle küresel pazarlara don gömlek satabilir.” Bırakınız teknolojiyi; markalı gömlek, entari bile satamaz. İlim-bilim eğitimi mi, yoksa din eğitimi mi tartışmaları arasında olan, gençlerimize, daha doğrusu ülkenin geleceğine oluyor. Sonuç ortada: Ne kadar eğitim, o kadar üretim.”
***
Türkiye’nin anlı şanlı büyüme rakamlarına imza attığı yıllarda, bunun çok iyi olduğunu söylerken; iğneyi çuvaldıza batırmayı ihmal etmezdi.
“Büyümek iyidir. Büyümenin nimetlerinden ülkede yaşayanların tamamı şu veya bu şekilde yararlanır. Önemli olan, büyümenin sürdürülebilmesi. Tekrarda yarar var. “Finansal piyasalar” önemli ama “Reel piyasalar” daha da önemlidir. Reel piyasa demek, üretim demek, ihracat demek. Büyük kamu projeleri, konut yatırımları ekonomiye hareket getiriyor ama bereket getirmiyor.”
***
Bardağın dolu tarafına bakıp, yaşanan kötülüklerin ardından bile iyimserliğini korurdu. Gerçekleri yazmak ise olmazsa olmazı idi.
“İyimser olmaya, ülkemizin, insanlarımızın potansiyelini iyi değerlendirmeye mecburuz. İyilikler kendiliğinden gelmiyor. İyilikleri bizler getireceğiz. Bizim sorumluluğumuz halka (okuyucuya) gerçekleri anlatmak. Felaket tellallığı yapmadan, moral bozmadan gerçekleri yazmak.”
***
Türkiye’nin yaşadığı krizleri en yakından izleyen biri olarak, sıkıntıları atlatmanın reçetesini yazardı. Geçici çözümlerin maalesef çare olamayacağını; Türk ekonomisinin yapısal sorunlarını çözmeden müreffeh bir ülke olmayacağını ifade ederdi.
“Biz bu darboğazı da geçeriz... Deneyimliyiz. Önemli olan, en az hasarla, sorunlu dönemi atlatmak. Bizim sorunumuz, darboğazımız, döviz girişlerinin yavaşlaması, hatta tıkanması. Yabancı yatırımcının “güvenindeki sarsılma” sonucu ekonomi darboğaza girdiğinde, sorunun çözümü için yapılacakların başında yabancı yatırımcıya bir güven paketi sunmak gerekiyor.”
Türkiye’nin önde gelen akademisyen, yazar ve çizerlerini bir araya getiren Güngör Uras’a Saygı Kitabı-Ayşe Teyze’nin İzinde’ye DÜNYA Gazetesi’nin adreslerinden ulaşılabiliyor. Talepler için abone@dunya.com ile merve@dunya.com mail adresleri; 0216 440 24 70- 0216 440 24 81 nolu telefon numaralarına başvuru yapılabiliyor.
Güngör Uras’sız 3 yıl geride kaldı
Milliyet ve Dünya gazeteleri yazarı Güngör Uras, aramızdan ayrılalı 3 yıl oldu. Ekonomideki gelişmeleri, vatandaşın hayatına dokunduğu noktalardan Ayşe Teyze ve Ali Rıza Bey’e anlatan yazılarıyla dikkat çeken Güngör Uras, 19 Ağustos 2018’de hayatını kaybetmişti. Her gün hazırladığımız ekonomi sayfalarında, kılavuzluğunu halen içimizde hissettiğimiz Güngör Hoca’mıza ait anılarımızı, yine onun kaleminden cümleler eşliğinde Milliyet Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç yazdı. Dünya gazetesi de bir süre önce Türkiye’nin önde gelen akademisyen, yazar ve çizerlerini ‘Güngör Uras’a Saygı Kitabı-Ayşe Teyze’nin İzinde’ adlı kitapta buluşturmuştu. Bu kitaptan bazı bölümleri de okurlarımıza sunuyoruz.
SERVET YILDIRIM - Köşe yazarı nasıl olmalı?
Herkes bir köşede yazabilir ama köşe yazarı olamaz. Köşe yazarı köşesine tıkılıp kalmamalı; çarşıya, pazara inip gözlem yapmalı.
En sıkıcı konuları bile zevkli hale getirip, okurlarına sevdirebilmeli.
Zeki, çevik ve ahlaklı olmalı.
Aydın olmalı, popülizmden uzak durmalı.
Demokrasinin ve insan haklarının temel ilkelerinden uzaklaşıldığında içine kapanmayıp, sesini yükseltebilmeli.
Üretime ve emeğe saygı duymalı.
Çağdaş eğitimin vazgeçilmez olduğuna inanmalı.
Namus ve dürüstlük gibi olmazsa olmazların yanına zerafeti, nezaketi ve tevazuyu da katabilmeli.
Ardından gelenlere örnek olmalı, ışık saçmalı. Kendisi bu hayattan gittiğinde bile adı yaşamalı, o ada saygı duyulmalı.
İşte Güngör Uras tam da böyle bir yazardı. Yazılarını kendine özgü tarzı ile harmanlayan, düşünceleriyle etki yaratan, halkın sesi olan ve o sese birikimiyle yanıt veren bir yazardı. Saygı, sevgi ve özlemle anıyorum…
MAHFİ EĞİLMEZ Hesabı şaşmazdı
Güngör Uras’ın yazılarını okumaya başladığımda Hazine’de daire başkanıydım. Yazıları çölde bir vaha gibi gelirdi bana. Yıllar sonra tanıştım kendisiyle. Tanışır tanışmaz da bu yazdıklarımı kendisine anlattım. Konuyu değiştirdi. Tekrar dönüp açtım aynı konuyu her seferinde başka konular açtı. Övülmekten hiç hoşlanmadığını o zaman anladım.
Sonra çok yakın dost olduk... Birlikte televizyon programları yaptık, konferanslar verdik, panellere katıldık. Bir defasında Anadolu’da bir şehirden ötekine otobüsle gidiyorduk. Yanında eşi Nuran Hanım oturuyordu, ben yanlarındaki sıradaydım. Baktım not defterini çıkarmış zeytin ağaçlarını sayıp notlar alıyor ve hesaplar yapıyordu. Zeytin ve zeytinyağı hasadı hesabına girmişti. Planlamada uzun yıllar çalışması ona bambaşka bir bakış açısı katmıştı. Hesabını sorduğumda bana birkaç rakam verdi. Açıkçası pek de inanmamıştım. Toplantı öncesi sanayi ve ticaret odası başkanına sorduğumda Güngör Bey’in yaptığı hasat hesabının çok küçük farklarla tuttuğuna tanık olduğumda çok şaşırdım.
ASAF SAVAŞ AKAT En renkli, en üretken iktisatçı
Sevgili Güngör Uras’ı kaybedeli üç yıl oldu. Hayatıma ne kadar çok renk katıyormuş. Çat telefon, karşımda Güngör Abi. Hemen konuya girer. “Asaf, sen bunları seversin, TÜİK’in son yayınlanan verisinde beni rahatsız eden bir şeyler var” diye başlar. Güngör Abi bu; laf kalabalığına getirip savuşturamazsın da. Mecbursun, bilgisayarı açıp veriyi bulacaksın, ayrıntılara gireceksin. Güngör ince eleyip sık dokur. Bazen çabuk ikna olur; bazen uzun tartışma gerekir. Meğer bu sohbetlerden ne kadar çok keyif alırmışım; yoksun kalınca kafama dank etti.
Güngör Abi hepimizin büyüğü idi. Abiliği oradan. Ama aynı nesil sayılırız. Aramızdaki hem en renkli hem en üretken iktisatçı olduğu kesindi. Günde üç, bazen dört ayrı konuda yazardı. Üstüne sosyalleşmeyi de bayağı severdi. Bütün bunlara nasıl zaman bulabildiği benim için tam bir bilmecedir.
TANER BERKSOY Yetkinlikle inceledi
Profesör Uras’ın son yayını 2017 yılında yayımlanan “Sanayileşecektik, Büyüyecektik, N’oldu Bize?” kitabıdır. Kitapta 11 bölüm yer alıyor, Osmanlı dönemi de dahil günümüze kadar üretim alanında yaşanan gelişmeler, eleştirel bir gözle irdeleniyor.
Bu kitaba bakarsanız sanayileşme, tarım konularının etrafında daha çok konuyu ele alıp tartıştığını göreceksiniz. Prof. Uras’ın bu çabası değerlidir. Ekonomideki zafiyetleri yetkinlikle incelemiştir. Hocanın bize aktardığı sonuçlar bugün itibariyle dahada ağırlaşarak sürmektedir.