Göztepe - Beşiktaş maçı bittikten sonra, stat dışında bir Göztepe taraftarı yanıma geldi.. "Lüften yorumlarınızda, Göztepe'nin galibiyetinden de bahsedin" dedi. Haklıydı... Genelde medyada, büyük takımlarla oynayan kulüplerin, galibiyetlerinden çok büyük takımların neden yenildiği üzerinde duruldu hep.
Fakat güzel Göztepeli kardeşim.. Hadi ben bahsedeyim diyorum fakat hakem hatalarından bir türlü sizin galibiyetinize gelemiyorum. Hepsini geçtim, şu pırıl pırıl parlayan Rıdvan Yılmaz'ı bile konuşamadık. Ben Rıdvan'ın yerinde olsam, maçın hakemi Hüseyin Göçek'in iki yakasına yapışıp "Ya hocam sen naptın. Herkes belki beni konuşacaktı ama sen maçın önüne geçtin" derdim.
Biraz da iğneyi bazı meslektaşlarıma batıracağım. Lütfen ama lütfen "efendim gelişmiş liglerde, medya bizim gibi hakemleri konuşmuyor. Aşalım artık bunları" demeyin kardeşim. Dünkü Hüseyin Göçek, Tottenham-Manchester City maçını böyle yönetsin, benim bildiğim Mourinho'yu dört kişi zor tutardı. İngiliz medyası onu manşetlerde
Göztepe - Beşiktaş maçı bittikten sonra, stat dışında bir Göztepe taraftarı yanıma geldi.. "Lüften yorumlarınızda, Göztepe'nin galibiyetinden de bahsedin" dedi. Haklıydı... Genelde medyada, büyük takımlarla oynayan kulüplerin, galibiyetlerinden çok büyük takımların neden yenildiği üzerinde duruldu hep.
Fakat güzel Göztepeli kardeşim.. Hadi ben bahsedeyim diyorum fakat hakem hatalarından bir türlü sizin galibiyetinize gelemiyorum. Hepsini geçtim, şu pırıl pırıl parlayan Rıdvan Yılmaz'ı bile konuşamadık. Ben Rıdvan'ın yerinde olsam, maçın hakemi Hüseyin Göçek'in iki yakasına yapışıp "Ya hocam sen naptın. Herkes belki beni konuşacaktı ama sen maçın önüne geçtin" derdim.
Biraz da iğneyi bazı meslektaşlarıma batıracağım. Lütfen ama lütfen "efendim gelişmiş liglerde, medya bizim gibi hakemleri konuşmuyor. Aşalım artık bunları" demeyin kardeşim. Dünkü Hüseyin Göçek, Tottenham - Manchester City maçını böyle yönetsin, benim bildiğim Mourinho'yu dört kişi zor tutardı. İngiliz medyası onu
Bu köşede şimdiye kadar Beşiktaş’ın oynayacağı maçlar öncesinde, takım içerisinde pek gün yüzüne çıkmamış konular üzerinde durduk. Siyah-beyazlı takımda son durumu masaya yatıracak olursak, pek gizli, saklı bir şey yok. Çünkü yaşananlar net bir şekilde görülebiliyor...
Abdullah Avcı’nın vedası takıma olumlu mu yansır yoksa olumsuz mu buna odaklanmak gerek. Takımlarda yaşanan böylesine travmatik değişimler kimi zaman sanılanın aksine olumlu hava getirir. Önceki gün BJK Nevzat Demir Tesisleri’ne giderek Abdullah Avcı ile görüşen Ahmet Nur Çebi, toplantıya verilen aradan yararlanarak takım kaptanlarıyla da bir toplantı yaptı. Çebi’nin bu toplantıda söyledikleri çok önemli. Teknik heyet ile ipleri koparan takıma hoca meselesini düşünmemelerini söyleyen Ahmet Nur Çebi, takımdan galibiyet sözü almış.
Beşiktaş’a yakışan bir futbol isteyen Başkan Çebi, sahada yürüyen futbolcu görmek istemediğini belirtirken, Göztepe karşısında alınacak olası bir galibiyetin olumsuz
Ara transfer döneminde bulunmamız nedeniyle elbette her kulüpte olduğu gibi Beşiktaş’ta da gündemin birinci maddesi takviyeler oldu. Fakat ortada çok daha farklı bir nokta var; o da limit sorunu...
Mali anlamda çıkmaz sokağa giren siyah-beyazlı camia bunları konuşurken, Teknik Direktör Abdullah Avcı’nın gündemi ise çok daha farklıydı. Sözleşmesindeki özel bir madde nedeniyle bedava gelebilecek Guilherme’ye onay vermeyen Avcı, Sivasspor maçı öncesi takıma çok kritik mesajlar da vermiş oldu. Guilherme’yi transfer ettirmek yerine Oğuzhan’ı kazanmayı tercih eden Avcı kendince bir risk almış olabilir ama hocanın bu yaklaşımı takım içerisinde çok olumlu karşılandı.
Hoca bu hamlesiyle takıma “Ben sizlere inanıyorum. Bu kadro zaten iyi bir kadro. Şampiyon olacaksak transfer yapmadan da olabiliriz” demiş oldu. Takım içerisinde çok sevilen Oğuzhan’ın kiralık verilmesini istemeyen ve Guilherme’yi alarak hassas dengeleri sarsmayan Avcı, bunun karşılığında ise tüm takımdan özveri istedi. Özellikle ikinci yarıdaki her
Lige verilen arada; maçlardan, hakem hatalarından ve tartışmalardan uzak kalarak zihnimizi biraz rahatlatma imkanı bulduk. Takımlarımızın kamp yaptığı Akdeniz’in havası futbol kültürümüze çok iyi gelmişti. Medyada birbirinden güzel röportajların yanında transfer dedikoduları da, futbol denen bünyenin sinirlerini almış gibiydi. Ta ki ligimizin başlamasına sayılı günler kalana kadar.
Ligin ikinci yarısında bizi kıran kırana geçecek bir yarış bekliyor. Bu kez birkaç değil daha fazla takımın yer alacağı bir yarış bekliyor bizi. Büyük bir ihtimalle bu senenin şampiyonu, Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılacak son takım olacak. Malum ülke puanı sıralamasındaki sıkıntımızı hepimiz biliyoruz. Belki birkaç sene sonra yine eskisi gibi doğrudan katılma hakkı elde edebiliriz ama biraz zor gibi gözüküyor. Kutuplaştırıcı demeçler şimdiden başladı. Herkes oyunu saha dışına çıkarmaya şimdiden başladı. Başladılar çünkü kulüplerimizin mali durumu ortada. Yarıştaki kulüplerin gözü Şampiyonlar Ligi’nden gelecek o parada.
Fakat bu
Beşiktaş’ta, derbiden sonra yaşanan kaos nedeniyle, futbol takımının son performansı yeteri kadar masaya yatırılmadı. Yönetimden, malzemecisine kadar herkes, takımın derbide kötü oynadığını kabul ediyordu. İşte bu durumdan dolayı teknik heyet, yönetimin alanında olmak yerine; saha içine odaklanarak, ligin ilk yarısını göze hoş gelen bir futbolla kapatmak istiyor.
Lens cezalı, Burak ise sakat… Teknik Direktör Abdullah Avcı başta olmak üzere takımın tamamı bu duruma “eyvah” diye tepki göstermiyor. Sonuç itibariyle bugün ilk 11’de forma giyecek olan Umut Nayir, Galatasaray derbisi ve Kasımpaşa maçlarında attığı gollerle takımına 6 puan kazandırmış bir isim. Bu futbolcuyla sezon başından beri yakından ilgilenen Avcı, son yaptığı konuşmada, “Sen sahada daha da fazlasını verebilecek bir futbolcusun” ifadelerini kullanmış.
Siyah-beyazlı teknik adam, bunun yanı sıra tüm takımı, futbolda yaşanan gündemden uzak tutmaya çalışmış. Derbideki futbol, yaşanan hakem hataları, VAR protokolü ve diğer gündem maddelerini, tesislerden içeri sokmak istemeyen
Uzun yıllardır “Derbiler kazanılmadan, şampiyon olunmaz” klişesiyle iç içe olan futbolumuzda yine bir derbi günü geldi, çattı. Evet o klişede çok doğru tespitler var, ama devir artık o devir değil. Artık belirleyici olan maçlar sadece derbiler değil, bunun dışında kalan maçlar oluyor. Bugünkü maç öncesinde yine öyle bir hava var. Fenerbahçe ve Beşiktaş, ligdeki son maçlarını kaybettikleri için “Aman önce bir puanı garantiye alalım” planı çok konuşuluyor.
Derbinin Beşiktaş tarafındaki son gelişmelerine bakacak olursak; Atiba, Burak, Caner ve Gökhan gibi tecrübeli isimler, bu ağır yükün mental tarafını tutmuşlar. Kaptanlar seviyesindeki bu isimler, takım arkadaşlarına taktik dahil tüm konularda ne yapıp ne yapılmaması gerektiğini son toplantıda dile getirmişler.
Önce bir puanın garanti altına alınacağı bir anlayışı sahaya yansıtacak olan Teknik Direktör Abdullah Avcı, hücum oyuncularına, derbi saatine kadar tesis dışına çıkılmaması gereken bazı gizli görevler de vermiş. Bugün sahada bazı
Avrupa’ya veda ederek tamamen lige yoğunlaşan Beşiktaş’ta, Abdullah Avcı bugünkü Malatyaspor maçında büyük bir olasılıkla ideal kadrosunu sahaya sürecek. Kadroda radikal bir değişikliğe gitmeyecek olan Avcı, rakibin zayıf yönlerini tüm detaylarıyla analiz ettirmiş. Bu analizin bu hafta değil, haftalardır yapıldığını söyleyebiliriz.
Ümraniye’de bir diğer önemli detay ise Burak Yılmaz... Deneyimli oyuncunun, tesislerde tüm kontrolü elinde bulundurması, teknik heyetin de çok işine geliyor. Saha dışına çıkmadığı için işine çok rahat odaklanan Abdullah Avcı’ya destek olan bir diğer isim Başkan Ahmet Nur Çebi.
Takım içindeki dengeleri Burak’a bırakan Abdullah Avcı, dün de tesislerde Çebi ile bir araya geldi. Transferden bugünkü maça kadar birçok konuda görüş alış verişinin yapıldığı bu mini zirveden mutlu ayrılan deneyimli hocanın, artık eskisi gibi endişeli olmadığını rahatlıkla dile getirebiliriz. Ayrıca tesislerde, Fenerbahçe derbisiyle ilgili bir kelime bile geçmiyormuş. Bugün