Bazı bankalar günü gelince DASK sigortasını otomatik yeniler. Eğer banka DASK’ı size sormadan yenilemeyi teamül haline getirmiş ve fakat daha sonra yenilememişse, banka konuttaki deprem hasarından sorumlu olurİzmir depremi, deprem riski yüksek yerlerdeki, özellikle İstanbul’daki vatandaşlarımızı, Zorunlu Deprem Sigortası yaptırmanın ne kadar gerekli olduğu konusunda uyarmış oldu.
DASK ile ilgili zaman zaman konut sahibi, DASK, banka, sigorta şirketi ve acentası arasında çeşitli uyuşmazlıklar çıkabiliyor ve dikkatli olunmazsa, deprem dolayısıyla mağdur olan konut sahibi, bir de DASK yönünden mağdur oluyor.
DASK prim tutarı peşin ödenir ve DASK poliçesi düzenlendikten sonra DASK Genel Şartlarında belirtilen zorunlu haller dışında sonlandırılamaz.
Otomatik yenilenmeli
Karşılıksız çek keşide edenlere, önce adli para cezası, ödenmemesi halinde hapis cezasının verilmesi dışında, Çek Kanunu’nun 5’inci maddesine göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı da getirilir.
Bir kişi eğer şahıs firması ise hukuken firmasını işletmeye devam etmesinde bir engel yok. Firmasının başında yine kendisi durabilir, mal alıp, satabilir. Yani şahıs firması olanlara çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı getirilmesi, onların borçlarını ödemek için ticari faaliyetlerine bizzat devam etmelerine engel teşkil etmiyor.
Ama iş, şahıs firması değil de şirket olarak ticari faaliyette bulunanlara gelince, durum tamamen değişiyor.
Şöyle ki, eğer yazdığı çeki karşılıksız çıkan bir şirket ise, örneğin bir anonim veya limited şirket ise, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı hem şirketin tüzel kişiliğine hem de bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya
Borçlunun taahhüdünü ihlal etmesi, makul bir sebebe dayanmıyorsa, üç aylık tazyik hapsi kaçınılmaz. Yasa, icra taahhüdünün ihlalinde sadece geçerli bir sebep varsa tazyik hapsi verilemeyeceğini söylüyor. Peki, pandemi ihlal için makul sebep sayılabilir mi?
Düşmez kalkmaz bir Allah! Bir zamanlar binlerce kişi çalıştıran, istihdam sağlayan bir iş insanı, bazen kendi hatalarından, bazen ekonomik koşullardan dolayı borca girebilir.
Borca girince, çıkış yolu olarak yeni borçlar alır. Bu sefer, eski borcunu ödemek için aldığı borçlarını da ödeyemez hale gelir. Sonuçta sadece kendisi değil, yüzlerce, binlerce çalışanı işinden olur, borçlarını ödeyemeyenin alacaklıları da kendi borçlarını ödeyemez, onlar da mağdur olur.
Alacaklılar ne yapar? Duruma göre ilk tercih edilen, alacaklıya icra dairesi kanalıyla bir ödeme emri göndermektir.
İcra dairesi aracılığıyla alacak takibine geçilip, ödeme emri kesinleştikten sonra, alacaklı borcunu halen ödememişse, haciz aşamasına geçilir.
Haciz
Anadolu Kaplanları olan KOBİ’lerin kurucularının en büyük endişelerinden birisi de, vefat ettiklerinde şirketlerinin geleceğinin ne olacağıdır.
Anadolu’da bir çok şirket, genellikle aile şirketidir. Eşler, kardeşler, yakın akrabalar arasında kurulmuş, limited veya anonim şirketlerdir.
Şirketin kurucusu, gece gündüz çalışıp, belirli bir yere getirdiği, yöresinin sayılı iş insanı olmasını sağlayan şirketlerinin kendilerinden sonra çeşitli sebeplerle dağılıp gütmesi, kapanması endişesini taşırlar. Eğer çevrelerinde bir tanıdığının şirketi vefat sonrası, mirasçılar arasındaki fikir ayrılıkları yüzünden kapanmış, batma aşamasına gelmiş ise, endişe daha da artar.
Anadolu Kaplanlarının kurucularının bana en çok sordukları sorulardan birisi de, kendilerinden sonra şirketlerinin dağılmaması için hukuki çareler olup olmadığıdır.
Anonimde durum ne?
Öncelikle, anonim şirketlerde nama ve hamiline olmak üzere iki tür hisse bulunduğunu belirteyim. Hamiline yazılı hisselerin devri çok kolaydır; devredenle devralan arasında yapılacak bir devir anlaşması ve senedin devralana
Isı pay ölçerler hakkında dün kanun ve yönetmeliklerin öngördüğü direktifleri anlatmıştım. Bugünkü yazımda ise apartmanlardaki dairelerin ısıtmalarında ferdi sisteme geçmek için ne yapılabilir, onu anlatacağım.
Öncelikle, Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinin md 13/III düzenlemesi gereği 01.04.2010 tarihinden sonra yapılan binalarda, yapı ruhsatına esas olan toplam inşaat alanının 2.000 metrekare ve üstünde olması halinde merkezi ısıtma sisteminin zorunlu olduğunu belirteyim.
Bu tarihten önce yapılan 2.000 metrekare ve üzeri binalarda ise; eğer bina ferdi ısıtma sistemine sahipse, merkezi ısıtma sistemine geçme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak, Kat Mülkiyeti Kanunu md 42/IV gereğince 01.04.2010 tarihinden önceki 2.000 metrekare ve üzeri binalarda kat maliklerinden birinin isteği ve kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar üzerine ferdi sistemden merkezi sisteme geçiş mümkündür.
Ancak 01.04.2010 tarihinden önce merkezi ısıtma sistemiyle inşa edilmiş binalarda, ferdi ısıtma sisteme
Kış geliyor. Merkezi ısıtma sistemine sahip birçok site ve binada, sistem 1 Kasım’dan itibaren çalıştırılmaya başlayacak. Bina yönetimleri şimdiden, en fazla ısı harcayan havlupanların sürekli açık tutulmaması konusunda hatırlatma yapıyor. Bazı binalarda sırf yüksek ısı faturası gelmesi nedeniyle havlupanlarını tamamen iptal ettiren apartman sakinleri bile var.
Vatandaşlar arasında 'ısı pay ölçer' ya da 'kalorimetre' diye de adlandırılan sistemle ilgili düzenleme olan 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu 02.05.2007 tarihinde yürürlüğe girdi. Akabinde de Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği çıkarıldı.
Enerji Verimliliği Kanunu md 7/c bendinde, merkezi ısınma sistemine sahip binalarda, ısı veya sıcaklık kontrolünü sağlayan cihazların ve ısınma giderlerinin paylaşımını sağlayan sistemlerin kurulması öngörülmektedir.
Eğer bina 02.05.2007 tarihinden sonra yapılmış ve merkezi ısıtma, sıcak su sistemine sahipse, ısı pay ölçer sisteminin kurulması zaten zorunludur. Merkezi sisteme sahip bu binalarda kat maliklerinin aksini kararlaştırmaları mümkün
Ticaret yapmak istenilen alanı seçmek kadar, hangi şirket türünün tercih edileceği de çok önemlidir. Anadolu kaplanlarının kahir ekseriyeti KOBİ büyüklüğündedir. Bana sık sık sorulan bir soru, gazetemizde devam eden ‘Anadolu Kaplanları’ yazı dizisi nedeniyle daha da fazla sorulmaya başlandı:
“Üç ortaklı KOBİ büyüklüğünde işletmemiz var. Hangi şirket türünü seçelim?”
Adi şirket
Şirketler hukukumuz ilk önce en basit şirket türü olarak TBK md 620 vd maddelerindeki adi şirkete olanak veriyor. Ama ben adi şirketi hiç tavsiye etmem. Hele hele ortada yazılı bir adi şirket sözleşmesi olmadan, sözlü anlaşma ile adi ortaklık kurulmuşsa, ileride ispat bakımından çok büyük sorunlarla karşılaşılıyor. Ortakların üzerindeki hangi mallar adi şirkete ait, ispatlanması çok zor oluyor. Şirketin borçlarından sınırsız sorumlu olma ise, adi şirketin tercih edilmeme nedenleri arasında öne çıkar.
Bu öyle bir sınırsız sorumluluktur ki, ister imza yetkisi olsun ister olmasın, bütün
Süresiz nafakanın yoğun bir şekilde gündeme gelmesinden itibaren iki yasama dönemi geçti. Artık gözler Meclis’in yeni yasama dönemine çevrildi. Bugünkü yazımda ayrıca, eşiyle boşanma aşamasına gelmiş bir kadın okuyucumun, nafaka konusundaki yazılarıma yaptığı eleştiriye yer vereceğim.
Süresiz nafakanın yoğun bir şekilde gündeme gelmesinden itibaren iki yasama dönemi geçti. Artık gözler yeniden Meclis’te. Okuyucularım bilir, basında süresiz nafaka konusuyla, herkesçe kabul edilebilir adil bir çözüme kavuşturulması için en fazla ilgilenen hukukçu-gazeteciyim. Üniversitede, ‘Süresiz Nafakaya Adil Çözüm Sempozyumu’ dahi düzenledim.
Evrensel hukuk ilkelerine göre, hiçbir borç, borçlunun ömrü boyunca devam edemez. Belirsizlik, süresi belirli olmayan sözleşme ilişkilerinin feshi için haklı bir sebeptir. Bir sözleşmenin süresi, tarafların ömrü boyunca, olarak belirlenmişse, bu sözleşme belirsiz sürelidir. Öyle ya, Allah