Patrick Özdemiroğlu

Patrick Özdemiroğlu

patrickozdemiroglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Evet sevgili okurlar yine pazar pazar rahatsız edici bir dijital dönem analojisi ile karşınızdayım.

Evrim tarihi boyunca insanlık bit, pire, tenya gibi kan emici omurgasızlarla birlikte yaşlandı. Ancak modern çağın en büyük paraziti “üzerimize titreyen” akıllı telefonlar olabilir mi? Bunu ben değil evrimsel biyoloji üzerine çalışan bilim insanları Rachel Brown ve Robert Brooks söylüyor.

Yakın olan her organizma birbiriyle asalaklık ilişkisi kurmuyor. İki tarafın da kazandığı ilişkilere biyolojide mutualizm denmekte. (Bağırsağımızdaki faydalı bakterilere selam olsun) Ancak ilişkide fayda dengesi “ev sahibi” aleyhine azaldığında misafirlere artık “Sen parazitsin” diyoruz.

Haberin Devamı

Akıllı telefonlar da hayatımıza girdiğinde bizimle gayet mutual ilişkiler kurdu. Fayda karşılıklıydı, hayatımız pratikleşti, cebimizde çevrimiçi bir bilgisayarla dolaşmanın ne zararı olabilirdi?

Ancak bu kazan-kazan dönem uzun sürmedi. Akıllı telefonlar hayatımıza daha çok entegre oldukça dinamik değişti. App ve telefonların yazılımları temel olarak teknoloji şirketlerine ve reklamcılara hizmet etmeye başladı.

Bir düşünün. İyi bir parazit ne yapar? Hayatınıza kusursuz bir şekilde entegre olur, çoğu zaman başlangıçta fark edilmez, sizi doğrudan öldürmez (Bu verimsiz olurdu). Ama her asalağın kesinlikle bir maliyeti olur.

Peki bu parazite ev sahipliği yapan insan ne kaybediyor? Zamanını, dikkatini ve kişisel verilerini… Algoritmalar bizi onları daha çok feda etmemiz için koşulluyor. Verilerimiz bizi manipüle etmek için tekrar üzerimizde kullanılıyor. Parazitlerimiz onaylanma ve kedi videosu ihtiyacımızla besleniyor.

“Ama Patrick, saat 3’te en iyi kebapçıyı bulmama yardım ediyor!” Doğru, iyi bir parazit de besin açısından en zengin konakçıyı bulur. İlişkiyi görüyor musunuz?

Daha kötüsü var: Telefonumuz bizim dileklerimizi dahi öğreniyor. Hatta aynı araştırmaya göre mesela “artık çevrimdışı olmak istediğinizi” öğrenen algoritma bu bilgiyi size hedefinizde yardımcı olmak için değil, sizi ekrana daha fazla bağlamak için kullanıyor.

Haberin Devamı

Bu analoji telefonlarla insanların ilişkisinin nereye gideceği ve mevcut durumla nasıl mücadele edileceğini düşünmek için kıymetli.

Çünkü bu evrimsel bir meydan muharebesi.

Sorun şu ki bununla mücadele oldukça çetrefilli. Teknoloji firmaları veri kullanımı ve algoritmalar konusunda hiç şeffaf değil. Hayatımıza çok güçlü şekilde entegre olmuş asalakla ilişkimizi bitirmek çok ama çok zor. Artık sevgilimizin bile telefon numarasını ezbere bilmiyor, arabayı kaç numaralı yere park ettiğimizi hatırlamak için fotoğraf çekiyoruz.

Bu bağlılık arkanı dönüp çıkmayı çok zor hale getiriyor. Bu sadece kişisel alışkanlıklarla da ilgili değil. Söz konusu muhtaçlık dış etkenler tarafından da sağlama alınıyor. Temel hizmetler tamamen çevrimiçi hale gelmiş durumda. Bir telefonu fatura ödemek için açtığınızda artık parazitle olan mücadeleyi kaybetmeye başlıyorsunuz. Hatırlayın, kaç kere başka bir işlem yapmak için telefonu aldınız ve bıraktığınızda aslında o işi yapmamıştınız?

Kritik soru 1: Bir birey bu sorunu çözebilir mi?

Haberin Devamı

Araştırmaya göre hayır, bir kişinin farkındalığı veya harekete geçmesi bu parazitle mücadele için yeterli değil. Topu tüfeği ve sanayi hamlesi ile gelen teknoloji firmalarıyla kullanıcılar arasındaki asimetrik bir çatışma bu.

Kritik soru 2: Sağlıklı bir mutualizme geri döner miyiz?

Kolektif aksiyon, sistemsel sorgulamalar, düzenleme kurullarının sert önlemleri burada çok önemli. Karşınıza çıkan “Avrupa Komisyonu META’ya şu kadar ceza verdi” haberleri, Avustralya’nın çocuk yaştakilere sosyal medyayı yasaklaması gibi gelişmeler insanlığın bu asimetrik mücadeledeki reaksiyonları.

Ancak uygulamaların bağımlılık yaratan numaralarına karşı tedbirler gelmedikçe, verilerimizin kullanılışı ile ilgili şeffaflık görmedikçe, özetle parazitin hareketlerine sürekli bir denetim yapılmadıkça karşılıklı faydaya dönmek mümkün değil. Bu ilişkideki tüm yükün parazite ev sahipliği yapan insanda olması ne makul, ne sürdürülebilir.