Futbol, Katar’a 1940’lı yıllarda petrol şehri Dukhan’da çalışmaya gelen yabancı işçiler tarafından getirildi.
Ülkenin ilk futbol takımı 1950’de kurulan Al Najah oldu. Al Najah zaman içerisinde adını Al Ahli olarak değiştirdi.
Katar’da futbol liginin kuruluş tarihi 1963.
Asya Kupası’nda çeşitli başarıları var ama evrensel en büyük başarıları 1981 Dünya Gençler Şampiyonası’nda Brezilya’yı çeyrek finalde 3-2 yenmeleri oldu.
2022 Dünya Kupası için Katar, 12 yılda yaklaşık 140 milyar euro harcama yaptı.
Bu para yedisi turnuva için inşa edilen sekiz stadyum, yeni bir metro sistemi, 100 yeni otel ve Hamad Havalimanı’nın genişletilmesi çalışmalarında kullanıldı. Bütçeden aslan payını alansa Lusail Stadyumu çevresine inşa edilen yeni şehir oldu.
Harcanan para 140 milyar euro, 1 milyon 200 bin ziyaretçiden beklenen gelir 17 milyar euro.
Aradaki 123 milyar euro fark aslında altyapı ve Katar’ın kazanacağı prestij için harcanmış oldu.
Galatasaraylı bir grup taraftarın sosyal medyada “Herkes 50 lira versin Ronaldo’yu alalım” mesaj zincirini gördüğüm hafta Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ertuğrul Karsak ile buluştum.
Arabasına çakar takmayan nadir rektörlerden biri Hoca, odasının büyüklüğü de diğer üniversitelerin rektör asistanlarının odası kadar. Okulunun verdiği mezunların işe giriş, başlangıç maaşı sıralaması dâhil hepsini biliyor.
Nereden biliyor diyeceksiniz, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin bu konuda çalışması varmış. Görüşmeden sonra baktım, en son 2020 verileriyle liste yapılmış.
Üniversite eğitimine dair uzun bir süre sohbet ettik Hoca’yla, tam kalkmaya hazırlanıyordum ki İstanbul’da yurdu olmayan tek devlet üniversitesinin Galatasaray Üniversitesi olduğunu öğrendim.
Hayali Galatasaray’da hukuk okumak olan, Türkiye’de ilk 50’ye girmiş bir öğrencinin, ailesiyle görüşmeye geldiğini ama emekli babanın durumu yetmediği için öğrencinin ağlaya ağlaya bir vakıf üniversitesine
1267
YPG terör örgütünün, 2004’teki kuruluşundan bu yana Türkiye ve Türkiye’nin destek verdiği gruplara karşı düzenlediği saldırı sayısı.
720
YPG terör örgütünün saldırılarında hedef alınan sivil kişi ve sosyal alanların sayısı.
138
YPG terör örgütünün taktik ve operasyonel askeri tesis ve birliklere düzenlediği saldırı sayısı.
96
Terör örgütü YPG’nin Türkiye topraklarını hedef alan saldırı sayısı.
Bir yerde olmaktan çok, orada olduğunu takipçilerine göstermenin önemli olduğu bir dünyada Bali’de olmak çok değerli gelebilir insanlara. Adasever birisiyim ben. Dünyanın siyasi olarak Tayvan’dan bile fazla konuşulan adası Kıbrıs’ta yaşamış, neredeyse tüm köylerinde tiyatro oynamış, Bali dışında Kapri ve Zanzibar gibi dünyanın en turistlik adalarında zaman geçirmiş birinin gözlemleri aslında okuyacaklarınız.
Önce Bali’den başlayayım: Nem oranı yüzde 90’ın üzerinde olan bir yerden söz ediyoruz. Nüfusun yüzde 93’ü Hindu, yüzde 7’si Müslüman. Yaklaşık 5 milyon kişi yaşıyor Bali’de, yaklaşık diyorum zira Bali’ye âşık olup, orada yaşamayı tercih eden on binlerce insan var. Bu yabancı misafirlerin sayısı arttıkça asgari ücretin 250 dolar seviyesinde olduğu adadaki yerel halk deniz kıyılarından iç kesimlere doğru taşınmaya başlamış. Bali’nin bizim için en cazip tarafı, harcama yaparken euro kuruyla çarpım yapıp, bir şişe suya ödediğiniz paranın size pahalı gelmemesi.
Diyarbakır’daki milli maç öncesinde bir Sağlık Ocağı’na ait Türk bayrağını, öpüp, alnına koyarak çalan üç çocuğa dair haberi okudum bilgisayarda. Sonra bir başka habere baktım, sonra tekrar Diyarbakır’da bayrak çalan çocukların haberine döndüm. Hani ölümcül bir hastalıktan kurtulduğunda, hani çok zorlu bir yol sona erdiğinde göz pınarlarına sevinç gözyaşları yürür ya aniden, hissettiğim tam olarak buydu. Bu sevinci abartılı bulabilirsiniz ama değil. Çünkü Kürt siyasetinin Barzani’ye yakın isimlerinden Şerafettin Elçi’nin yıllar önce söylediği “1984’ten itibaren doğan çocuklar OHAL ve çatışma döneminde büyüdüler. Biz el sıkışabileceğiniz son kuşağız” sözünü hiç unutmadım.
Bali’den kuş uçuşu 10 bin kilometreden daha uzakta olan o üç çocuğa “Koçlarım benim” diye kucaklama isteği duymama sebep olan tek şey Şerafettin Elçi’nin hatırladığım sözleri olmadı.
Taziye mesajları, İstanbul’da patlayan terör bombasındaki parmak izlerini yok edemez Washington ve Paris’in. Tüm gözler bildirideki Rusya-Ukrayna savaşı maddesinde olacak. Almanya Başbakanı Scholz’un bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşme ise önemli.
İstanbul’daki bombalı saldırı için taziyelerini ileten ABD Başkanı,
O saldırının düzenleme emrini veren, saldırganı eğitip, Türkiye’ye yollayan terör grubuna, içerisinde kimi NATO üyesi ülkelerde bile olmayan silahların olduğu 1205 TIR dolusu askeri malzeme yollayan, askeri eğitim veren de ABD.
Türkiye’ye F-16 satışı konusunda “Yönetim olarak desteğimiz sürüyor” diyen ABD Başkanı,
S-400 aldığı için Türkiye’yi F-35 programından çıkarıp, yaptırımlar uygulayıp, F-16 satışında da ayak süreyen ABD, aynı S-400’leri alan Hindistan’a, F-16’ının en gelişmiş modelini yapmak için fabrika kuruyor şu anda.
Hindistan’ın ABD Büyükelçisi “Zamanı gelince F-35 programına da dahil olacaksınız” diyor Hintli
Nusr-Et Bebek’te 200 gramlık kuzu küşlemenin paket fiyatı 505 lira. Havuç dilim baklavanın tanesi 90, tulum peynirli salata da 125 liradan satılıyor.
3 artı 1 kiralık bir dairenin fiyatı Silivri Alipaşa’daki TOKİ konutlarında 3 bin 500, Bağcılar Hürriyet Mahallesi’ndeki 5 bin 500 ve Aksaray Molla Gürani Mahallesi’nde 8 bin liradan başlıyor.
Tarıma dair bir yazıya İstanbul’dan rakamlarla başlamak ilk başta garip gelebilir ama biraz bekleyin lütfen.
4 Kasım Cuma sabaha karşı İzmir’i vuran deprem tüm Gediz Deltası’nda hissedildi, uyandığımda saat 3.29’du.
Önce odadaki kahve, ardından sigara paketi bitince, yola çıkmaktan başka yapacak bir şey kalmadı.
Demirci yoluna düştüm, hava daha yeni ağarıyordu. İşlenmiş toprağın, sabahın o saatinde 5 derecelerde dolaşan sıcaklıkla birlikte üzüm bağlarından yükselen buğunun, tarlalarda atılmayı bekleyen yanmış çiftlik gübresinin karışık bir kokusu vardı havada. Oradakilere çok sıradan gelebilir ama Kalamış’ta büyümüş, Nişantaşı’nda okumuş, ömrünün 35 yılı her gün
Miçotakis hükümeti Yunan kara sularını sadece Girit’in batısı ve güneybatısında geçerli olmak üzere 12 deniz miline kadar uzattığını ilan etmeye hazırlanıyor. Buradaki amaç, Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşmayı geçersiz kılmak.
Böyle bir saçmalığı kimse kabul etmez diye düşünmek bize hata yaptırır. Yunanistan hava sahasını 10 mil, kara sularını
6 mil olarak ilan etmiş bir ülke. Böyle bir ülkenin Girit’in iki yanında kara sularını 12 mil, diğer yanlarda 6 mil bırakmak gibi bir saçmalık yapmayacağının garantisi yok.
Bu noktada yine ABD çıktı karşımıza. ExxonMobil’in sismik araştırma gemisi Sanco Swift’in Girit’in çevresindeki
sularda sismik araştırmalara başlayacağı açıklandı. Bu çalışma tartışmalı sulara doğru kayacak mı göreceğiz.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’ten şu an mantıklı bir adım beklemenin imkânı yok. Giderek büyüyen telefon dinleme skandalı nedeniyle Miçotakis oldukça zor durumda ve bulabildiği tek çıkış yolu Türkiye ile olan gerginliği artırıp, ABD