*Hamaset ve ezber, Türkiye’nin en önemli konularını bilmeye yetmiyor. Dün yazdık, “Ayşe tatile çıksın” şifresi 20 Temmuz’un değil 14 Ağustos’ta başlayan 2. harekâtın şifresidir. 22 Temmuz akşamı saat 17.00’de ilan edilen ateşkesten sonra Cenevre’de iki konferans yapılmıştır.
*Türkiye Kıbrıs’a çıktı, Rum ve Yunan ordusuyla savaştı ama asıl savaştığımız yine ABD idi. Kıbrıs Cumhuriyeti, kurucu antlaşmalara göre bağımsız ve bağlantısız bir ülke olarak kuruldu. ABD, Kıbrıs’ın NATO’ya dâhil olmasını istiyordu. Atina’daki Albaylar Cuntası vasıtasıyla Sampson’a darbe yaptırdılar. Darbenin görünen hedefi Yunanistan’a bağlanmak ama asıl hedefi Kıbrıs’ı NATO üyesi yapmaktı.
*Başpiskopos Makarios ülke olarak sevmediğimiz bir isimdir. Birinci düzeltmemiz gereken nokta şu: Makarios, 20 Temmuz çıkarması sırasında başpiskopos değildi, görevden alınmıştı. Bunun sebebi, Atina’daki Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’ı kuruluş antlaşmasından uzaklaştıracak talepleri olmuştu. Daha komiği, Makarios, Ada’dan
Pazartesi günü, Cidde’de, öğle saatlerinde, Suudi Arabistan ile Japonya arasında tam 25 anlaşma imzalandı.
Akşam saatlerinde de Suudi Arabistan ile Türkiye arasında 5 anlaşma imzalandı.
Japonya’da ne medya ne de sosyal medyada “Başbakan neden oraya gitti?” diye bir sorgulama, “Ekonomi daralıyor, Başbakan sıcak para bulmaya gitti” diye bir yorum okumadım.
Suudi Arabistan, sadece petrolden para kazanan ülke olmak istemiyor.
Son 18 ayda dijital oyun pazarına 8 milyar dolar yatırdılar.
Neom adı altında trilyonlarca dolar yatırım yaptıkları bir projeleri var.
Riyad’a Mukaab adlı yeni bir merkez kurup, tüm şehri dönüştürmeye hazırlanıyorlar.
Nokta dergisi, 28 Aralık 1986 tarihli sayısında kapakta “Orduya Sızan Dinci Grup: Fetullahçılar” haberini verdi.
Başta Kuleli ve Işıklar olmak üzere askeri liselere giden öğrencilerle yapılan röportajlar vardı haberin içerisinde.
Sadece bu mu, deşifre olmamak için gözle namaz kılma talimatından tutun da, çok sayıda bildik bilgi vardı.
O bilgiler bugün bize bildik geliyor ama haberin yayımlandığı dönemde Türkiye ilk kez duyuyordu anlatılanları.
Sonuç mu? İfadesi alınanlardan yüzde 30 kadar bir ihraç yaşandı o dönemde, kalanları “kazanırız” zannetti birileri.
Kazanılamayan, hiç tespit edilemeyen gruplar askeri okullardan subay olarak mezun oldular.
Evlerde toplantı yapan abileri onlara “Kurmay oluncaya kadar dişinizi sıkın, kendinizi belli etmeyin. 2000’li yıllarda Türkiye’yi kavrayacağız” demişlerdi, hiç çıkmadılar o sözden ve az daha Türkiye’de rejimi değiştirip, demokrasiyi sona erdiriyorlardı.
***
*Milliyet binasının kapısından ilk 1988 yılında girmiştim. Rahmetli Sami (Kohen) Abi’ye Kıbrıs’tan önemli bir kitap getirmiştim.
*Sonra tüm gazeteler taşındı şehirden. 1995 senesiydi; dış haberler servisinde rahmetli Dinçer Abi’nin tüm dünya ajanslarının bültenlerini dinleyebildiği radyosunun dev antenini açıyordum.
*Rahmetli Hasan (Pulur) Abi’nin odasından yükselen daktilo seslerini, Abbas (Güçlü) Abi’nin odasındaki dev kitap yığını gibi, çok şeye tanıklık ettim Milliyet’te.
*Dün Genel Yayın Yönetmenliği bayrağını teslim aldığım Mete (Belovacıklı) Abi, 1995’ten beri yüzlerce haberin peşinden birlikte koştuğum, çok şey öğrendiğim insan.
*Okuruyla çok özel bir ilişkisi olan Milliyet’te bayrak zaman zaman el değiştirir ama okurla kurulan özel güven ilişkisi sürer. Bu sorumluluk bilinciyle oturduğum koltuktan, zamanı geldiğinde üzerime düşeni yapabildim diyerek kalkabilmek umuduyla...
Bir gün tek başına...
*Vedat Türkali’nin unutulmaz romanı Bir Gün Tek Başına, Vilnius Zirvesi’nde ger&cc
*Son bir haftada Washington-Ankara hattındaki pazarlıkların detayları ortaya çıkmaya başladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Londra’da ABD’li mevkidaşı Blinken ile yaptığı görüşme ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akapar’ın Washington’da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ile yaptığı görüşmelerde masaya konan bu formül Biden Yönetimi’nin arkasına saklandığı Kongre engelini aşmanın yolunu da gösterdi.
*Mayıs 2019’da Başkan Trump, Suudi Arabistan’a silah satışını durdurmak için Kongre’den gelen tasarıyı üç kere veto etmiş ve ulusal güvenlik gerekçesiyle satışa onay vermişti. Bu dönemde Kongre’de 3’te 2’lik çoğunluk sağlanamadığı için Trump istediğini yapabilmişti. Ankara bu örneği hatırlatarak Biden Yönetimi’ne F-16 konusunda çıkabilecek muhtemel bir sorunu aşmanın yolunu gösterdi.
*Beyaz Saray hali hazırda bu formülü uygulamayı kabul etmiş değil ama önemli bir başka adım attılar. Dışişleri Bakanı Blinken, Türkiye’ye F-16 satışının yapılabilmesi
Arda Güler, Real Madrid’de forma giyen 4. Türk futbolcu oldu diye yazdı herkes.
Mesut Özil, Nuri Şahin ve Hamit Altıntop isimlerinin aklımızda olması, gururlanmak tamam da işin acı bir tarafı da yok değil.
Almanya’da yaşayan 3 milyon civarında Türk vatandaşı arasından çıkan dünya yıldızı sayısı, Türkiye’den çıkan dünya yıldızı sayısından fazla.
Tesis olarak Almanya’dan çok da geri değil kulüplerimiz.
Sorun altyapıdaki hocalardan mı kaynaklanıyor, altyapıda bile kulüpte torpili olanlar mı forma şansı buluyor, yoksa sınavlarla dolu eğitim sistemimiz mi dünya yıldızları çıkarmamıza engel oluyor?
Birden çok cevabı olabilir bu sorunun ama Arda Güler ile gururlanmak daha kolay, biz de onu yapıyoruz.
***
Cuma günü, bir sürü yerde “Arda Güler Christian Ronaldo’yu geçti” başlıkları atıldı.
ABD Başkanı Biden İsveç Başbakanı’nı Beyaz Saray’da ağırladı. İkisi de bildik cümleleri söylediler. Gereksiz bu ziyaretin tek amacı Ankara’ya mesaj vermekti. Biden, pazar günü İngiltere’yi de kapsayan bir Avrupa turuna çıkıp, oradan Vilnius’a geçecek. Ortak basın toplantıları ve ikili görüşmelerde ana konular İsveç’in NATO üyeliği ve Çin tehdidi olacak.
Zirve yaklaşırken ABD bildik küstahlıklarını yapmaya devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın mevkidaşı Blinken ile yaptığı telefon görüşmesine dair açıklamalar ilginç. Blinken, sosyal medyada son derece olumlu bir görüşme yaptıklarını yazdı. ABD Dışişleri Bakanlığı’ysa görüşmeden saatler sonra yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin NATO içinde birlikte çalışılabilirliğinin devam etmesinin öncelik olmaya devam ettiği” ifadesine yer verildi. “Birlikte çalışılabilirlik” güzel laf. Türkiye’yi bölmeye çalışan bir terör grubuna kara kuvvetleri muamelesi yapan
Öcalan’ın talimatıyla 1999 yılında kurulan ve terör örgütüne bağlı çalışan “Kürdistan Ulusal Kongresi”, 100. yılında Lozan Antlaşması’na karşı büyük bir saldırı başlattı. Çok ayaklı ve haftalardır devam eden bu saldırının finali 24 Temmuz’da Lozan Antlaşması’nın imzalandığı yerde yapılan basın açıklaması olacak ama asıl önemli olan Lozan Belediyesi’nin tahsis ettiği salonda 22-23 Temmuz’da yapılacak kongre.
Kongreye Türkiye, Irak, Suriye ve İran’dan 157 siyasi parti ve kuruluş katılacak. Sayının büyüklüğü sizi şaşırtmasın, bunların çoğu terör örgütünün Avrupa ve Kuzey Irak’ta farklı isimler kullanan örgütlenmeleri. Irak’ın kuzeyinde yönetimde olan Barzani Ailesi bu konferansa katılmıyor. Fakat onlar da kendilerine yakın istihbarat sitelerinde Lozan’a karşı ilk direnişin Molla Mustafa Barzani döneminde başladığını, Kürdistan Demokrat Partisi’nin bütün Kürt hareketlerinin “kök hücresi” olduğunu söylüyorlar. Yani