Bugün sevgili arkadaşım Hrant’ın doğum günü. Ama katledilmesi üzerindeki sis perdesi hâlâ kalkamadı. Hrant’ın tüm arkadaşları olarak bu konuda bir şeyler yapabilmek adına aşağıdaki mektubu Başbakan’a göndermeye karar verdik.
15 Eylül Hrant Dink’in doğum günü. Yaşasaydı, 57 yaşına basacaktı. 19 Ocak 2007’de, bebeklerden katil yaratan o karanlık Hrant’ı aramızdan almasaydı, muhtemelen yarın akşam torunları, ailesi ve dostlarıyla birlikte rakısını yudumlayacaktı.
İzin vermediler.
19 Eylül Pazartesi günü, katillerinin yargılandığı davanın yeni bir duruşması var.
Artık sayısını anımsamadığımız, bir arpa boyu yol alınamayan duruşmalardan biri daha...
Böyle bir günde, Hrant’ın arkadaşları olarak Başbakan Erdoğan’a hep birlikte aşağıdaki mektubu yazdık.
Sayın Başbakan,
Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler.
Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.
Dilekçe verdiğimiz topyekun devlet, kendini katile yakın gördü.
Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.
Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı.
Şikâyetçiyiz.
“Adalet, namus sözümdür” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip “Bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmi makamda adamları resmen, “Yakarız canını bak” diyen valinizi vekil, emanet edilen canı kollamayan Emniyet Müdürü’nüzü vali, 17 yaşındaki O.S.’yi kocaman Ogün Samast ettiniz.
Kan adaletle susar, şikâyetçiyiz.
İsim verdik soruşturun diye, İçişleri Bakanı’nız, olmaz onlar bizim çocuklar dedi.
Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına Nazi dedi.
Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler.
Katillerimizi adalet evine getiren Jandarma, cezaevi aracına “Ya sev ya terk et” diye yapıştırma asmıştı.
Sayın Başbakan,
Nedir daha derine inmeyi engelleyen o “büyük kasabanın sırrı”?
Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta, “Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık” diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen...
İnanın, tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.
Sayın Başbakan,
Mala gelenin telafisi bulunur.
Cana gelene de davranınız.
Anadolu toprağından Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü.
O da mezarıdır!
Kamera denilen vaka nüvis silinmiş, bize kalan 19 Ocak 2007 seyirliğinde 5 kişi saydık, Hrant’a pusu kuranlardan...
Kim bunlar Sayın Başbakan?
Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.
Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde...
Suallerimiz cevapsız!
Adalet nöbetçisi “Hepimiz Hrant’ız” diyen yüz binlerin eli hâlâ vicdanında...
Cevaplarımızı almadan susmayacağız.
Sormaya devam edeceğiz.
Hrant için, adalet için!
Hrant’ın Arkadaşları
19 Eylül Pazartesi saat 10.00’da adalet için Beşiktaş İskele Meydanı’ndayız!