Maç sabahı Galatasaraylılar kulübün sosyal medya hesabında kupa resmi ve sayılarını gösteren bir mesajla uyandılar. Evet; kupa demek Galatasaray demek idi. Uzak ara da bu kupayı müzesine götüren kulüp olmanın gururu ile böyle mesaj yayınlanmıştı. Ne var ki ezeli rakiplerinin gözüne sokacağına önce oyuncularına anlatmalısın tarihini!
Aralık başında Avrupa’ya mucize olmazsa havlu atan, ligde büyük kayıplar yaşayan Galatasaray için kupa ciddiye alınması gereken bir arenaydı. Gel gör ki bunun bile farkında değiller ya da eldeki malzeme bu! 16 yaşındaki Emin’in oynaması dışında tek bir kazanım olmadı düne dair. As takım veya yedek takım farketmez ruhsuzluk had safhada. Zaten asların neden bu durumda olduğunu yedekler iyi özetledi. Çünkü formayı zorlayacak bir isim yokmuş meğer. Kaldı ki bazıları zaman zaman oynuyor da.
Galatasaray belki elenmeyecek ve rövanşta turu geçecek. O gün ideal takım olacak sahada muhtemelen. Artık kimse neden Taylan oynamıyor demez herhalde. O bile geriye gitmiş anlayın durumu. Son bir söz de Adem
Her ne kadar Brugge maçı dramatik şekilde bitse de belli kazanımlar da olmadı değil. Galatasaraylılar mutsuz idi ama umutsuz ayrılmadı Türk Telekom’dan...
Bunca sıkıntıya rağmen bir reaksiyon vermişti takım. Bunun lige de yansıyacağı yönünde bir beklenti oluştu. Devre arasında konuşulan kapsamlı revizyon öncesi artık futbolcuların kaderleri kendi ellerinde. Bu nedenle kalıp kalmayacaklarına kendileri karar verecekler. 5 hafta sonunda Galatasaray, Avrupa hedefinden sonra ligde de bir yara alırsa sonuçları ağır olacak gibi gözüküyor.
Trabzonspor maçı öncesi bu nedenle gergin bir bekleyiş var. Ahmet Çalık ve Emre Taşdemir ilk 11’e dönecekler. Babel’in cezası nedeniyle forvette yük, Adem’in omuzlarında olacak. Büyük maçlarda gol atamama sorunu yaşayan Galatasaray’ın en sıkıntılı noktası hücumdaki kısırlık gözüküyor. Antrenmanlarda sürekli olarak 1. ve 2. bölgelerde yaşanabilecek top kayıplarının riskleri üzerinde duruldu.
Evet; Galatasaray bu sezon kritik maçlarda böyle goller yedi. Üstelik karşısında
Milli ara, Falcao belirsizliği, üst üste gelen sakatlıklar, yorgunluklar ve doğru dürüst tek idman yapılamaması... Galatasaray bugünkü Başakşehir maçına olabilecek en kötü senaryo ile çıkıyor. Üstelik handikaplar bununla da sınırlı değil. Rakip Başakşehir ve çok formda, akıllarda ise 4 gün sonraki Brugge maçı olacak. Özetle her şey Galatasaray’ın aleyhine duruyor.
Real Madrid hezimeti sonrası Gaziantep’te reaksiyon gösteren ve ayağa kalkan Galatasaray’da milli maçlar için verilen arada 3 gün izin yapıldı. Fatih Hoca ise ABD’ye gittiği için 3 gün takımın başında bulunmadı.
Geçen hafta sonu Ümraniyespor ile bir hazırlık maçı yapıldı, 4-0 kazanıldı. Ancak bu hafta başında gelen sakatlık haberleri keyifleri kaçırdı. Babel ve Muslera ile başlayıp, Luyindama ve Lemina ile devam etti sakatlıklar. Luyindama dışındakilerin oynayabilecek olması teselli oldu. Antrenmanlar eksikler yüzünden verimli geçmedi. Sadece dün taktik çalışma yapabildi sarı-kırmızılılar.
Luyindama’nın yokluğunda
Geçmiş yıllarda da denenen (Braga-Sivas, Porto-Antalya) ve olumlu sonuçlar veren yurt dışından, direkt maçın yapılacağı kente uçuş planı sanki bu sefer riskli.
Evet; Galatasaray-Real Madrid maçını çarşamba gecesi oynadı. Perşembe Madrid’de kalındı. Kalınan otelin salonunda bir çalışma yapıldı. Dün sabah yola çıkıldı. 5-6 saatlik bir uçuşun ardından Antep’te yorgun yorgun son bir antrenman yapıldı. İşin diğer bir boyutu ise son anda Madrid’e götürülmeyen ve İstanbul’da bırakılan oyuncular... Onlar da ayrı bir uçakla dün Gaziantep’e gitti. Üstelik bu isimlerden bazıları bu akşam forma da giyecek. Emre Taşdemir ve Ahmet Çalık gibi...
Özetle; planlama, güzergah (Madrid-Antep) biraz sıkıntılı gibi bu sefer. Üstelik moral de sıfır...
Real Madrid hezimetinden sonra Fatih Terim yine bir transfer dönemini, ocak ayını işaret etti. Ancak lig ve Avrupa’da birbirinden zorlu maçlar var. Gönderileceğini bilen oyuncular bu saatten sonra oynar mı? İspanya’daki vurdumduymazlık, gamsızlık nasıl
“Sen kendini hazır hissetmediğin sürece oynatmak için zorlamayacağım. Ne zaman kendini iyi hisseder ve tam olarak hazır olursan işte o zaman forman hazır..” Bu sözler; Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’e ait ve o gün o fotoğrafın verildiği gün oyuncusu Falcao’ya söylendi. Bu bilgi ve diyalog şundan önemli.. Sanki Terim ile Falcao arasında problem varmış gibi bir algı oluşmuştu. Bu diyalog gösteriyor ki Terim ile futbolcusu arasında iyi bir ilişki var ve sahalara dönmesi için baskı yapılmıyor. Falcao da bu pozitif yaklaşımdan çok etkilenmiş. Resmi sitedeki o ‘resmi’ gözüken fotoğraf herşeyin başlangıcı olabilir.
Beşiktaş travmasını atlatmak için fazla zamanı olmadı sarı-kırmızılıların. Üstelik Rize maçı Cuma olunca izin de yapamadı futbolcular. Gerçi bazılarının eğlenceye vakti oldu!
Bu maçı bir silkelenme maçı olarak gören Terim sahaya süreceği yüzlerden öncelikle mücadele bekliyor. Şener, Emre Taşdemir, Ömer ve Adem takımın çehresini değiştirmek için sahaya
Böyle sorunlu bir Beşiktaş bugüne kadar denk geldi mi? Hatırlamıyorum. Galatasaray ise daha mı iyi? Onda da huzur yok!
Falcao kendini iyi hissetmeden oynamak istemiyor. Halbuki o sorunla oynayan onlarca futbolcu var. Ama o oynamak istemiyor!
Belhanda yaşanan son küfür hadisesinden sonra üzerinde baskıyı hissedecek. Bugün de sahada...
Feghouli ve Lemina sakatlıktan çıktı. Seri ise formsuz. Fatih Hoca’nın elindeki problemler bunlar. Ancak rakibi de eksik, yorgun ve moralsiz.
Real Madrid maçından sonra yapılan antrenmanlarda taktik konular masaya yatırılsa da mental hazırlığa fazlasıyla önem verildi. Futbolculara puan kaybının ne gibi sonuçlar doğuracağı anlatıldı. Falcao ve cezalı Ömer Bayram dışında eksiği olmayan Galatasaray’ın bu durumdaki Beşiktaş’ı yenememesi halinde ciddi tartışmalar başlar. Kartal’ın üzerinde baskı elbette daha fazla ama Aslan da stressiz çıkmıyor maça...
Bir ufak not ise atılması planlanan gol veya gollerle ilgili. Galatasaray uzun bir takım. Elbette Andone’nin koşuları ve bitiriciliği ile ön taraftaki oyuncuların yaratıcılığı önemli. Ancak
Milli maç araları problemli takımlar için bir fırsattır. Formsuzluk, yorgunluk ve sakatlık gibi problemlerin çözülmesi bu dönemde mümkündür. Galatasaray yara saramadığı gibi sorunlar dağ gibi büyüdü... 1 Ekim’deki PSG maçında sakatlanan ve salonda çalışan Falcao’nun aşil tendon problemi can sıkıyor. Kolombiyalı riske girmek istemiyor. Bugün Sivas maçında yer alamayacak. Luyindama ve Lemina gibi sakatların durumu da rahatsız ediciydi. Ama sahaya çıkmaları imkansız değildi. Fatih Terim takımlarında “Ben hazırım, oynarım” diyen futbolcu sahaya sürülür. Hoca da sever böyle futbolcuları. Bugün de böyle bir gün! Luyindama misal o riski aldı. Falcao ve Lemina ise olmayacaklar.
Milli Takımlara giden isimlerden Nagatomo (180), Babel (67), Andone (92), Feghouli (90), Muslera (90) dakika forma giydi. Luyindama sakatlık gerekçesiyle erken döndü ve tedavi oldu. Ömer Bayram ise hiç oynamadı. Feghouli, Nagatomo ve Andone sadece dün akşamki son çalışmaya katılabildi. Sivas maçı öncesi
Bir tarafta kupa takımı Galatasaray... İlk maçı zaten 2-0 kazanmış. Dünkü maçın 53. dakikasını da deplasmanda 2-0 öne geçmişti. Ne var ki son dakikalarda az kalsın turdan oluyordu. 1. Lig takımı Hatayspor muhteşem bir geri dönüşe imza attı ve 4-2 öne geçti. Biraz daha süre olsa kolay kolay unutulmayacak bir zafere imza atabilirlerdi.
Dünkü maç gösterdi ki, Galatasaray’ın bir görünen bir de görünmeyen yüzü var. O görünmeyen yüzünün kalitesini de Hatay karşısında gördük! Bu ne hakem kararlarına ne kötü zemine ne de ciddiyetsizliğe bağlanabilir. Kalite maalesef bu kadar...
Şimdi Fatih Terim ve ekibi yatıp kalkıp Luyindama’ya, Marcao’ya bir şey olmasın diye dua edecekler. İkisinden birine bir şey olursa yerine koyacakları adam yok. Olanları dün gördük!
2 asist yapan Emre Taşdemir dışında Galatasaray’da övebileceğimiz bir performans izlemedik. Kaledeki İsmail Çipe’den en uçtaki Muğdat’a, Sinan’a kadar...
Medeniyetler şehrine yakışır bir maç ve ağırlama oldu. Hatayspor resmen ders verdi herkese... Teslim olmadılar. İlhan Palut ve öğrencileri az kalsın bir mucizeye imza atacaktı. Yine de dünkü galibiyetle tarihe geçtiler bile.
Fatih Terim’in maçtan sonra 42 yaşındaki meslektaşına