“NATO eski başkomutanı Amerikalı General Wesley Clark, 11 Eylül’den hemen sonra (2001 yılı) bazı dostlarını görmek için Pentagon’a uğrar. Görüştüğü generallerden biri:
- Irak’la savaşa karar verdik, der.
- Irak’la savaşa mı gireceğiz, neden?
- Bilmiyorum
- Peki Saddam’ı El Kaide’ye bağlayacak bir kanıt bulmuşlar mı?
- Hayır, o konuda henüz bir şey yok, sadece Irak’la savaşa girmek konusunda karar almış durumdalar...
Wesley Clark diyor ki:
“Birkaç hafta sonra bu generali tekrar görmek için gittim, o sıralar Afganistan’ı bombalıyorduk. ‘Hâlâ Irak’la savaşa girme durumunda mıyız’ diye sordum. ‘Daha da kötüsü’ dedi. Masasına uzandı, bir kâğıt aldı. ‘Bunu az önce yukarıdan aldım. Beş yıl içerisinde Irak’la başlayan sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi nasıl ele geçireceğimizi anlatan bir not’
Wesley Clark bunları 2007 yılında bir televizyon kanalına anlatır.
ABD listeye aldığı 7 ülkeden 6’sını doğrudan ya da dolaylı yollardan ya çökertmiş ya karıştırmıştır. Sırada İran var. Neydi hedefteki bu 7 ülkenin ortak özelliği? Kiminin petrol ülkesi olması, kiminin İsrail’ce tehdit olarak görülmesi... Ve tabii silah tekellerinin esenliği... Washington’un ne dostluğuna, ne güzel sözlerine güvenilir. Yapacağımız şey sınırlarımızın gerisinde sağlam durmamızdır. Tek güveneceğimiz ulusal gücümüzdür.
AYVALIK
Ayvalık Belediyesi bir öğrenci lokantası açmıştı. Başkan Mesut Ergin’in açıkladığına göre, şimdi ikincisini açıyormuş. Üç çeşit yemek ve meyve 30 liraymış. Belediyelerin böyle karın doyurucu yatırımlar yapmasına ihtiyaç var. Kesin çözüm değil. Ama hiç olmamasından iyidir. İstanbul’da Beyoğlu ve Beşiktaş belediyeleri de çevredeki varlıklı işletmeleri örgütleyerek öğrencilere ücretsiz yemek imkanı sağlıyor. Örnekler çoğaltılmalı...
SEVGİ
Derin hocalardan biri fetva vermiş... Kadınlar kocalarına ismiyle hitap etmemeliymiş...
Aklımıza o fıkra geldi...
Adam eski dostunu ziyaret için evine gitmiş.
Dostu sohbet sırasında ikide bir eşine sesleniyormuş:
- Hayatım bize kahve yapar mısın?
- Şekerim kapıyı kapar mısın?
- Bir tanem şeker getirir misin?
Misafir bundan çok etkilenmiş. Demiş ki:
- Yahu 50 yıllık evlilerin birbirine böyle sevgi sözcükleriyle hitap etmesi ne güzel. Vallahi gıpta ettim...
Adam sesini alçaltıp konuşmuş:
- Bakma sen laflara, demiş, karımın adı bir türlü aklıma gelmiyor da...
HAMİLE
Kadın Doğum Uzmanı Profesör Selçuk Erez, T24’teki yazısında hamile kadınların uzun süre ayakta kalmalarının sakıncasından söz ediyor, toplu taşıtlarda onlara yer verilmesi gerektiğini anımsatıyor... Ancak tabii bu konuda bir zorluk var... Özellikle üç aylıktan daha az hamile olan hanımların durumu dışardan belli olmaz... Bu durumda kadının hamile olup olmadığını nasıl anlayacak da yer vereceksiniz? Selçuk Erez hocamız canını sıkan bu konuya çözümün İngiltere’de bulunduğunu anımsatıp şöyle diyor:
“İngiltere’de gebe kadınların yakalarında gebe kadın silüeti resimli bir rozet taşındıklarında kendilerine yer verildiğini öğrendiğimde bunun Türkiye’de de uygulanmasının yararlı olacağını düşündüm ve bayağı rahat ettim.”
Bizde aynı yöntem neden uygulanmasın? Kadın dernekleri konuyu pekala ele alabilir, bu yönde bir kampanya başlatabilirler...
DEĞNEKÇİ
Ne demiş ünlü fizikçi Arşimed:
- Bana bir kaldıraç ve dayanak noktası verirseniz dünyayı yerinden oynatırım...
Ne diyor bizim ekran gülü güvenlik uzmanları:
- Bana bir haritayla bir çubuk verirseniz dünyayı fethederim...
LEYEN
Ankara’yı ziyaret eden ve Suriyeli mülteciler için 1 miyar euroluk bir lütufta! bulunan AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, AB ile ilişkilerimizin yeni çerçevesini de adlandırdı:
“Göç konusunda anahtar ortak”
(a key partner on migration.)
AB’ye tam üyeliğimiz artık konuşulmadığı gibi vize eziyeti ve aleyhimize işleyen Gümrük Birliği de bir türlü masaya gelmiyor. Ola ola “Göç ortağı” olduk. Bir başka deyimle “Göçmen deposu”...
AB kendini telaşla göçmen tehlikesinden kurtarmaya çalışıyor.
Zengin AB yeni göçmen kaldıracak durumda değil...
Peki bizim o durumumuz var mı?
Türkiye’nin yeni göçmene tahammülünü tabii ki onlar değil biz düşünmek zorundayız...