Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ayşegül Aldinç’i hepimiz şarkıcı, oyuncu, sunucu ve yazar olarak tanıdık. Şarkıcının bir özelliği daha vardı. Aldinç, 1980’lerden 2000’lere kadar her dönem şov dünyasının “en güzel” ve “en seksi kadını”ydı.

Ayşegül Aldinç: Minimal takılmayı tercih ediyorum

Ayşegül Aldinç, müzik hayatının 47’nci yılında iki farklı proje albümünde okuduğu şarkılarla müzikseverlerin karşısında…

Garaj Müzik’ten çıkan “Kadının Türküsü” projesi için sözleri Ahmet Rasim’e bestesi Tatyos Efendi’ye ait uşşak makamındaki “Bu Akşam Gün Batarken Gel” adlı eseri geçen ay, Hümeyra’ya saygı albümü “Yıllar Sonra Hümeyra” için söylediği “Dilber” şarkısı ise 7 Mart’ta yayınlanan Ayşegül Aldinç’le sanat yolculuğundan, Dünya Kadınlar Günü’ne keyifli bir sohbet yaptık.

Haberin Devamı

Şarkıcılık, oyunculuk, sunuculuk ve seramik sanatçılığının yanı sıra Ayşegül Aldinç, kalemi iyi bir yazar, ama sadece iki kitabı var; onları da Gani Müjde ve Cem Yılmaz’ın ısrarıyla yazmışsınız. “Yazmak benim için en kolay eylem” diyen birinin daha çok kitap yazması gerekmez miydi? Bu konuda kendinize haksızlık ettiğinizi düşünüyor musunuz?

Düşünmüyorum. İlki 2000 yılında çıktı. 24 yılda bir albüm ve dizi yaptım, single’larım oldu. Araya insan ömrüne göre gayet uzun sayılabilecek bir süre olarak pandemi girdi. Son kitabım “Malumatfuruş”u pandemi olmasaydı kotaramazdım. Kitap büyük bir konsantrasyon istiyor. Hayatın hay, huyu içinde dikkatimizi dağıtan o kadar fazla detay var ki... Hepimizin fark ettiği gibi zaman eskiye göre çok daha hızla akıyor. Bu sebeplerden daha fazla olmaması da normal görünüyor benim açımdan. Bir de ben ne yaparsam üstünkörü yapamıyorum; naturam bu.

Bir daha dünyaya gelecek olsanız hangi meslekleri yine yapmak isterdiniz?

Yine aynılarını seçerdim. Moda ile ilgili alanlarda varlık gösterebilirdim. Kreatif yönü ağırlıkta olan meslekler ilgimi çekmiştir hep.

1978’den bu yana çıkardığınız plak, single ve altı stüdyo albümünden “Best of Ayşegül Aldinç” adlı bir çalışma yapmak isteseniz listede hangi şarkılar olur?

“Best Off” konusuna hiç sıcak bakmadım. Şarkılara müzik platformlarında zaten ulaşılabiliyor. İlla yapılacaksa “Gölgede Kalmış Şarkılar” diye bir çalışmam olabilirdi. Bir albüm yaptığımızda klip için öncelik tanıdığımız şarkılar müzikseverlere daha çabuk ve kesin bir biçimde ulaşırdı. 10- 12 şarkıdan sadece 3- 4’ü görünür ve tabii dinlenebilir özelliğe sahip olurdu. Hâlâ da albüm yapmakta direnen sabırlı arkadaşlarımız bu anlamda benimle hemfikir olacaklardır. O kadar çok şarkım var ki gölgede kalan.

Haberin Devamı

Konserlerde bile gölgede kalan şarkıları repertuvarımıza alma konusunda çekince gösteririz kimimiz. Bu anlamda onlara şans tanırdım. Ama günümüzde herhangi bir sebeple viral olan şarkılar bu hakkı gölgede kalan şarkılara teslim ediyor. İyi ki de böyle oluyor.

Ayşegül Aldinç: Minimal takılmayı tercih ediyorum

Sözleşmeler tek taraflı

İzlediğim bir konserinizde albümlerinizden hiç para kazanamadığınızı açıklamıştınız.

Güçlü olan şartlarını kabul ettirebiliyor. Müziğiniz bir yapımcı tarafından destekleniyorsa sözleşmeler tek taraflı oluyor. Eğer müzisyen işin bu yanını da kendi kotarıyorsa yani bir şirketi varsa bu kez dağıtımda şartlar eşit olmayabiliyor. Yani neresinden baksak kazanç sahneden sağlanıyor. İsimsiz bir sanatçıya yatırım yapılıyorsa bütçeyi sağlayan onun menajerliğini de alarak masrafını kurtarabiliyor.

Haberin Devamı

“Sonradan Cihangirli değilim”

Gümüşsuyu, Kabataş, Cihangir ve merdivenleri... Çocukluk günlerinizin geçtiği semtlerden bugüne Ayşegül Aldinç’in İstanbul’unu sorsak?

Annemin öğretmenliğinden dolayı İstanbul’un çeşitli semtlerinde oturduk. Küçüklüğüm Cihangir’de geçti ama. Yani sonradan olma Cihangirli değilim. Benim İstanbul’um tarihi yarımada ve Pera... Ne mutlu ki ikisine de yakın bir lokasyonda oturuyorum. İstanbul’a aşığım. Çehresi durmadan değiştirilmeye çalışılsa da teneffüs yerlerimden vazgeçemem.

Ayşegül Aldinç: Minimal takılmayı tercih ediyorum

“Kadın olmak hep zordu, giderek daha da zorlaştı”

Bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü daha idrak ettik. Müzik sektörüne ilk adım attığınız yıllarda bir kadın olarak ayakta durmanın zorluklarını yaşadınız mı? Geçmişle bugün arasında farklar var mı?

Kadın olmak hep zordu. Uzun bir zamandır çok daha zor.

İlkelerinden taviz vermeden ayakta kalabilmek gerçek bir sabır ve cesaret isteyen bir durum olmamalı. Bunu başarabildiğim için kendimi ayrıca takdir ediyorum ve ediliyorum; bunun farkındayım. Bunca yıldır varlığını sürdürebilmek bu takdirden geçiyor.

Dünyanın yükünü omuzlarına alan kadınlar için kadın dayanışmasını yeterli düzeyde buluyor musunuz?

Hayat şartları nefes aldırırsa mücadele gücü çoğalır. Zor zamanlardan geçiyoruz.

Cihangir’de oturduğum için her 8 Mart’ta kız kardeşlerimin güçlü sesine ortak oluyorum. Zira her türlü engele rağmen cadde ve sokakları coşkuyla dolduruyorlar. Hepsine sarılmak istiyorum. Dayanışmanın sesinin en çok çıktığı zaman sadece Mart olmamalı tabii.

“Stil sahibi olmayı önemsiyorum”

Sadece sesi ve yorumu değil stiliyle de her zaman dikkat çeken, beğenilen bir sanatçı olarak günümüzün moda anlayışını nasıl yorumluyorsunuz?

Teşekkür ederim. Modaya ayak uydurmaktan çok stil sahibi olmayı önemli buluyorum. Kaldı ki moda kavramı farklı bir boyuta evrildi.

Günümüzde rahatlık esas gibi. Bir de azalan alım gücü ve her birimde artan fiyatları da esas alırsak moda şanslı azınlığın hizmetinde olmayı sürdürmekte bence.

Hayatımda her konuda olabildiğince minimal takılmayı tercih eden biri olarak tüketim çılgınlığını hiç anlamadığımı da rahatlıkla söyleyebilirim.

70’li, 80’li, 90’lı, 2000’li yıllarda hep “En güzel ve seksi” kadın olarak lanse edilmek nasıl bir şeydi ve Ayşegül Aldinç’in sırtına nasıl bir yük yükledi diye sorsam…

Seksapel denen şeyin yüzde 50’si sendeyse diğer yüzde 50’lik kısmı sana yakıştırılandır gibi gelir bana. 

Ayşegül Aldinç, 40 yıl formunu nasıl korumayı başardı? Bunun için zevklerinden ne gibi fedakârlıklar yaptı?

Büyük fedakârlıklar yaptığımı söyleyemem. Yaşanmaz zira o şekilde. Bir kere geliyoruz dünyaya, yine de zaman zaman konuyla ilgili kendimi darlamışımdır.

“Bir dişi, bir erkek iki kedim var”

 

Ayşegül Aldinç’in yeni nesil şarkıcılardan beğendikleri ve dinledikleri kimler?

Çoğuyla çok hoş bir bağımız var. Genç arkadaşlarım da benim gibi hiyerarşiye çok dikkat ediyor. Ben de benden önce sanatın her dalında varlık göstermiş sanatçılara hep saygılıydım; yine öyleyim. İsim vermekten aralarında unuttuklarım olur diye biraz kaçınırım doğrusu. 

Yerli dizi izliyor musunuz? Yeni nesil oyunculardan kimleri beğeniyor ve başarılı buluyorsunuz?

Aras Bulut İynemli, Mehmet Yılmaz Ak, Yağmur Başkurt ve Azra Aksu’yu beğeniyor ve takdir ediyorum. Bu dizilerde oynayan deneyimli oyuncularımız zaten baş taçlarımız bunu da belirtmem gerek. İyi ki varlar. 

Son okuduğunuz kitap?

Mustafa Kemal Atatürk’ün okul müfredatına alınmasını istediği Grigoriy Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabını yeni okuyor olmanın mahçubiyetindeyim.

Sosyal medyasında “Dünya Kediler Günü”nü kutlayan Ayşegül Aldinç’in evinde kedisi, köpeği var mı?

Olmaz mı? Biri dişi, biri erkek iki kedim var.

“Ve Ayşegül Aldinç”in dönüşü muhteşem oldu

Günümüzde geçmişten gelen şarkıların yeniden sunulması ilgi çekiyor. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? Bu şarkıların eskimemesinin sırrı nedir?

Samimiyet diye gayet kısa bir cevap verebilirim.

“Ve Ayşegül Aldinç” Türk pop müzik tarihinin klasikleşmiş albümlerinden. Birkaç yıl önce yeniden dinleyicilerle buluştu. Nasıl dönüşler aldınız?

“Ve Ayşegül Aldinç”in dönüşü de muhteşem oldu. Zaten karaborsada koleksiyonerler ve müzikseverler tarafından yüksek fiyatlara alıcı buluyordu. Ne zaman ki Universal müzik hem CD hem LP olarak piyasaya çıkarmak istedi o zaman ulaşılabilirliği daha kolay oldu.

“Artık ‘Dizi ünlüsü’ diye bir kavram var”

80’li yıllardan 2000’lere 10 filmde başrol oynayan Ayşegül Aldinç, sinemadan maddi ve manevi olarak karşılığını aldı mı?

Zamanın koşulları madden de manevi olarak da beni mutlu etmişti. Paranın para olduğu yıllarda ise eski starlar dünyalıklarını sağlamış şanslı kişiler olarak tarihteki yerlerini aldılar. Şimdi dijital platformlar sayesinde koşullar çok daha iyileşti tabii. Gözlemlediğim kadarıyla günümüzde de Yeşilçam büyüsünde olmasa da bir starlık sistemi söz konusu. “Dizi ünlüsü” diye bir kavram var.

Son bir yıl içinde “Yıllar Sonra: Hümeyra” albümünde Hümeyra’nın “Dilber” şarkısını, “Kadının Türküsü II” albümünde de “Bu Akşam Gün Batarken Gel”i okudunuz. Bu projelerle yolunuz nasıl kesişti? Şarkılar müzikseverlerle buluştuktan sonra geri dönüşler nasıl oldu?

Bünyesinde olmaktan mutluluk duyduğum bu iki projedeki şarkılar yeni yeni buluşuyor müzikseverlerle. Beğenildiğini biliyorum. İçime sinerek ayrılmıştım her ikisinde de stüdyodan.

“70’lerin duygusunu ve tuhaf modasını hep sevdim”

Dönem ruhu ve modası olarak hangi yılları daha yakın bulursunuz kendinize?

70’li yılların duygusunu ve hatta o tuhaf modasını hep sevdim. Ama 80’lerin vatka azabı neydi öyle? 

Hobileriniz neler?

Şehir insanı olarak doğada olmayı çok ayrıcalıklı buluyorum. Müzik hayatımın her anında var zaten. Yazmayı hâlâ hobi olarak görüp büyük keyif alıyorum yazarken. Sinemaya gitmeyi çok severdim pandemi her birimizde birçok alışkanlığı değiştirdiği gibi bende de bunu değiştirdi. Sinemaya gitmeyi özlüyorum.