Ne var, ne oldu, derseniz...
Kaliforniya Valisi Gavin Newton o gün “AB 1801” kodlu kanun tasarısını imzalayarak yürürlüğe soktu. Bu kanun çerçevesinde Kaliforniya eyaletindeki tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte orta dereceli okullar ve üniversiteler her yıl 24 Nisan’da “Soykırımı Anma” bahanesiyle 1 gün tatil yapacak. Ayrıca ders kitaplarında da “gereken” tadilat yapılacak. Bu şekilde birer iddia niteliğindeki “Ermeni soykırımı” ile Süryani ve Yunan “soykırımları” da eyalet nezdinde resmiyet kazanacak.
Tasarının reddi için ABD’deki Türk-Amerikan toplumu gayret gösterdiyse de bu gayret yetersiz kaldı. Ankara, tasarının reddi için görünür bir diplomatik girişimde bulunmadı.
AB Adalet Divanı’nın 2003 ve 2004’te bu tür kararların tümüyle siyasi nitelikte olduğunun belirtmesine ek olarak böyle bir “soykırım”ın tanınması 1948 BM soykırım sözleşmesini çiğniyor ve 2015 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve 2016 Fransa Anayasa Konseyi’nin kararlarını görmezden
Bir yakınımızın çocuğu New York’ta Fransız okuluna gidiyor
Henüz 4,5 yaşında, okulun ana sınıfında.
Soruyorum:
- Fransızcası nasıl?
- Öğretmenleri memnun. Gayet iyi diyorlar.
- Evde hangi dil konuşuluyor?
- Biz eşimle Türkçe konuşuyoruz, o da bizimle Türkçe konuşuyor.
- Peki, ev ve okul dışında nasıl anlaşıyor New York’ta insanlarla?
Meclis’te 134 vekili olan CHP’nin dezenformasyon yasası görüşmelerine 40 vekille katılması, bu arada Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisine çıkması eleştirilirken... Kemal Bey tivitırdan şu açıklamayı yaptı:
“…Eleştiriler başım üstüne... Ama bu oylamalar öncesinde düşündüm taşındım... Ya her zamanki gibi Meclis’e gidip mücadele edecektik ancak saray elindeki sayısal çoğunlukla yasayı geçirecekti. Yani gençlere yeni bir şey söylemeden bu süreç tamamlanacaktı. Ya da gençlerin, yeni bir Türkiye’nin mümkün olduğunu görmelerini sağlayacaktım. Ben ikinci yolu seçtim...”
Akademisyen Dr. Kerem Altıparmak, Kılıçdaroğlu’nun gerekçesine şöyle yanıt vermiş:
“Muhalefet sadece oy kullanmayla ilgili değil ki... Toplumun bu yasa konusunda aydınlatılması, muhalefetin örgütlenmesi gerekirdi. Bakın bir örnek... Yasa diyor ki:
‘Sosyal ağ sağlayıcı, kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içerikleri öğrenmesi hâlinde, bu
Ankaralı iktisatçı yazar Tevfik Çavdar’ın anılarında geçer...
Bir tarihte şair Cahit Külebi ile Sivas’ta bir panele katılırlar. Dönüş yoluna çıkarlar.
Çavdar anlatıyor:
“Sivas’ta otobüse bindik. Külebi’yle yan yanaydık. Tam otobüs kalkacağı sırada bir battaniyeye sarılmış küçük bir çocuğu taşıyan gençten bir karı koca en arkaya geçtiler. Çocuğu hastaneye götürüyorlar. Yozgat’ı geçtik. Yerköy sapağına gelirken arkadan bir feryat duyuldu. Bir feryat! Çocuk ölmüş, yetiştiremediler.
Hepimiz üzüldük. O ağlıyordu. Çocuk ölmüş. Cahit Bey ağlıyor. Sonra bana şunu söyledi:
- Çavdar böyle çok acılar gördüm, şiirime yansıttım. Ama bunu yansıtamam. Yazamam...
Amasra’daki facia gibi olayları yazmak gerektiğinde Cahit Külebi’nin sözleri aklımıza gelir. Kalem ne kadar güçlü olursa olsun, acıların derinliğini anlatamaz. Kömür faciasını ne kadar yazsanız içindeki acıyı yansıtamazsınız.
Gazeteci anlatıyor...
“Eşimin ve benim pasaport sürelerimiz bitti.
Süreleri uzatmak için harekete geçtik.
Eskiden bu işi emniyet müdürlükleri yapardı. Şimdi görev Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş.
Pasaport için önce ilçe nüfus idaresinden randevu almanız gerekiyor.
İnternette bizim ilçenin adresine girdik. İstenen bilgileri verdik. Sonuç yok.
İşlemi birkaç kez tekrarlayınca anladık ki bütün saatler dolu!
İstanbul’un 39 ilçesini tek tek aradık.
13 Ekim Ankara’nın başkent oluşunun 99. yıl dönümü. Ankara, 1923 yılında Cumhuriyet ilanından hemen önce Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen tek maddelik bir kanunla başkent olur. Neden bu seçim?
Mustafa Kemal, başkent seçimindeki kriterleri bir konuşmasında şöyle izah eder:
“Birincisi, her nevi taarruz ve tecavüze karşı yerinden kıpırdamayarak kuvvet ve sükûnetini muhafaza edebilecek bir yer olmalı. Yoksa bir geminin topundan telaşa düşebilecek bir yerde hükümet merkezi olamaz.
İkincisi... Hükümet merkezi öyle bir yerde olmalı ki hükümet nazarını (bakışını) memleketin bütün muhitlerine müsavi (eşit) surette atfedebilsin. Memleketin bir kenarına çekildiğimiz zaman vatanın bizden uzak kalan gayri mamur yerlerini unutuveriyoruz.”
Başkent olarak akla üç şehir, Ankara, Sivas ve Kayseri gelmiştir. Konu TBMM’de tartışılır. 13 Ekim’de Ankara başkent ilan edilir.
***
Peki, Ankara adı nereden gelir? Ankyra, Angora gibi köklerden geldiği yolunda görüş ve iddialar vardır. Ancak Atatürk, Yunan Başbakanı Me
Osmanlı’da kadınlar tek başına evden çıkamaz, sinemaya tiyatroya gidemez, evleneceği eşiyle birlikte nikâh masasına oturamazdı. Kadını erkekle eşit düzeye getiren Cumhuriyet idaresi ve Cumhuriyet kanunları oldu. Bakın, o kazanımlar yıl yıl nasıl sağlandı:
1924: Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği) çıkarıldı. Eğitimde birlik sağlanırken okullarda kız-erkek eşitliği de kuruldu.
1926: Türk Medeni Kanunu ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanma hakkı kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, eşit miras hakkı, velayet hakkı tanındı.
1930: Kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı.
1930: Doğum izni düzenlendi.
1933: Kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu.
1933: Köy Kanunu’nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi.
1934:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’ye verdiği türbanla ilgili yasa teklifine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ertesi gün yanıt verdi. Kılıçdaroğlu’nu samimiyetsizlikle suçlayan Erdoğan, “Eğer samimiyseniz, o zaman bu güvenceyi gelin Anayasa’ya koyalım” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilk yanıt CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’den geldi. Özel, sosyal medya hesabından dedi ki:
“Kanun teklifimiz AKP’de rahatsızlık yarattı. Desteklememek için anayasa değişikliği önerip, başka değişiklikler için fırsat kolluyorlar. Her gün Anayasa’yı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa yeni Meclis’in işi olacak.”
Özgür Özel bu açıklamayı lideri Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla yaptığını söyledi. Ancak Kılıçdaroğlu daha sonra fikir değiştirip AKP’ye kapı açtı. Dedi ki:
- Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dâhil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her